Tarihi yeniden yazıyor
06 Şubat 2022 - 10:02Seray Şahinler
Dünya tarihinin en önemli miraslarından biri şüphesiz İstanbul Arkeoloji Müzeleri… Ressam, arkeolog Osman Hamdi Bey’in dünyaya armağanı…
Müzenin resmi başlangıç tarihi 1869’a dayansa da kırılmayı yaratan olay bir ihbarla başlıyor… Mehmet Şerif Efendi’nin ihbarıyla II. Abdülhamid bizzat Osman Hamdi Bey ve yerel yöneticilerden oluşan bir ekibi görevlendiriyor ve 1 Mayıs 1887’de Sidon Nekropolü’nde bilimsel kazılar için ilk kazma vuruluyor. Sayda’da gerçekleşen kazılarda önce küçük buluntulara rastlanıyor, ardından lahit parçalarına… Zamanla Osman Hamdi Bey tarafından gün yüzüne çıkarılan lahitler kasalara konarak Müze-i Hümayun binasına gönderiliyor. Dünyaca ünlü İskender Lahdi, Tabnit Lahdi başta olmak üzere pek çok eser İstanbul'a dönüyor. Lahitlerin gelişiyle birlikte müzenin envanter kaydı güçlense de teşhir için yeni arayışlar başlıyor. Ve Osman Hamdi Bey öncülüğünde Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) adıyla kurulan Arkeoloji Müzesi, 13 Haziran 1891’de ziyarete açılıyor. Eski Şark Eserleri Müzesi, Çinili Köşk Müzesi ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’ni bünyesinde barındıran tarihi yerleşke, onca depreme karşın -birçok tarihi yapı gibi- sapasağlam ayakta kalmayı başarmış.
Dünya standartlarında
Dünyanın en önemli tarihsel miraslarından İstanbul Arkeoloji Müzeleri, yeni yüzüyle kapılarını aralıyor şu sıralar. Müzede 2012’den beri teşhir, tanzim ve güçlendirme çalışmaları yapılıyordu. 2019’da müzenin kalbi “Sidon Kral Nekropolü” ile “Antik Çağ Heykeltıraşlığı” salonları yenilenmişti. Geçtiğimiz aralık ayında “Arkeoloji bilim ve metodoloji”, “Troya”, “Ege Uygarlıkları”, “Hazine ve Sikke” bölümleri yeni yüzüyle kapılarını açtı. Beş yeni salonda beş bin eser sergileniyor.
Dünya standartlarına sahip müzede, izleyici deneyimini artıran bir yaklaşım benimsenmiş. Kronolojik akışla ilerleyen salonlar gerek estetiği gerek tasnif sürecindeki hassasiyetiyle izleyiciye bir resmi tamamlatıyor. Yeni salonlarda tarihin izini sürerken günlük yaşamdan sanat ve siyasete kadar uygarlıkların gelişim ve değişim evrelerini bilgilendirici panolar eşliğinde okuyabiliyorsunuz. Bu noktada gözler interaktif bir deneyim aramıyor değil.
Yeni bölümde Helenistik dönemden başlayarak Erken Roma’ya ve M.S. 5. yüzyıla uzanan süreçte yapılan heykeller sergileniyor. Büstlerden büyük ölçekteki heykellere kadar malzemenin formu ve kullanımındaki yaklaşımlar sürecin sanat tarihi açısından gelişimini gösteriyor. Doğu Ege’de oryantalizan stilin oluşum süreci, geometrik ve arkaik dönemin kodları, Ephesos Artemision buluntuları yeni salonların öne çıkan bölümleri arasında. Bizans ve Konstantinopolis kuyumculuğundan örnekler ise göz alıcı… Konstantinopolis kuyumcuları tarafından yapılan fibula, yüzük ve kemer tokaları, takılar devlet erkânına sunulan objeler müzenin yenilenen bölümleri arasında dikkat çekiyor. Özellikle Yenikapı Kazıları’ndan çıkarılan 5-7. yüzyıllar arasına tarihlenen tabakalardan gelen fibula, zümrüt ve altın kolyeler de bu bölümde. Barındırdığı eşsiz hazineyle dünyanın sayılı müzeleri arasında olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri yeni yüzüyle yeniden keşfedilmeye değer.