Sanatın dayanışma SAHA’sı
04 Ekim 2021 - 09:10Seray Şahinler
Bir grup sanatsever tarafından Türkiye’den görsel sanatlar alanında çalışan sanatçı, küratör ve yazarların üretim ile gelişim ortamlarını desteklemek, uluslararası sanat kurumları ve ağlarıyla etkileşimlerini artırmak amacıyla kurulan SAHA Derneği 10.yılını kutluyor. Yurt dışındaki bienallere, müzelere, enstitülere kitap, video yahut araştırma projeleriyle katılacak sanatçıları destekleyen SAHA, yüze yakın üyesiyle bir sanat dayanışması sergiliyor.
Bugün, sanat üretiminin en büyük ihtiyacı fon eksikliği. Bağımsız veya iş birlikleriyle ortaya çıkan her bir proje için fon desteği ve ilişki ağı oldukça önemli. SAHA, 10 yıldır 400’den fazla sanatçı, küratör, yazar ve sanat inisiyatifinin projesine, 39 ülkede kâr amacı gütmeyen 170 sanat kurumuna destek vererek bu alanda önemli bir boşluğu dolduruyor. Sadece Türkiye’deki sanatçıların görünürlüğüne katkı sağlamıyor, İstanbul’da açılan SAHA Studio’da davet ettiği sanatçı ve küratörlerin yeni çalışmalar ortaya koymaları ve iletişim ağlarını geliştirmeleri için çalışıyor. Peki SAHA’nın projelerinde öne çıkan neler? İstanbul Bienali, Çanakkale, Sinop ve Mardin Bienali gibi projelere destek SAHA’nın en önemli üretimlerinden…
“İçimize kapandık”
Direktör Çelenk Bafra, SAHA’nın sanatçıların, küratörlerin ve insiyatiflerin taleplerini hisseden bireysel yahut kurumlar aracılığıyla sanata destek olmak isteyen bir grup insanla yola çıktıklarını söylüyor. “Önceliğimiz Türkiye’nin ve Türkiye kökenli sanatçıların evrensel sanat ekosistemine rahat bir şekilde entegre olmaları. Tartışılan alan neyse o alandan haberdar olmaları. Kaynağımızı buraya aktarıyoruz” diyen Bafra’nın dikkat çektiği önemli bir nokta var… Türkiye’deki bağımsız sanat üretimine katkıda bulunulmadığı takdirde uluslararası alanda hep aynı isimlerle karşılaşılıyor: “Türkiye’nin biraz içe kapandığı bir dönemden geçiyoruz. 2010’da İstanbul Avrupa Kültür Başkenti’ydi ve o dönemde çok fazla projeler yapıldı. SAHA da gibi 10. yılını kutlayan başka sanat kurumları da var Türkiye’de… 2010’da kazanılan ivme maalesef sosyoekonomik nedenlerle içe kapanmaya yol açtı. Eskiden neredeyse Türkiye’ye yerleşmeyi düşünen sanatçıların ayağının buradan çekilmesine neden oldu. Biz fon vermenin ötesinde dünya üzerindeki sanat içeriği alanımda prestijli, kâr amacı gütmeyen sanat kurumlarına gidip ‘Türkiye’ye projeye, araştırmaya gelmek isterseniz yardımcı oluyoruz, ayrıca buradan biriyle çalışmak istiyorsanız da devredeyiz’ diyoruz. Tabii ki fon da verebiliriz. Türkiye sanatının uluslararası anlamda küratöryal çizgide tanıtımını ve görünürlüğünü sağlıyoruz.”
Yerel destek artacak
İkinci on yılda SAHA’nın strajesinde yerele yönelik anlayışın hâkim olacağını kaydeden Bafra “Global” modeliyle evrensel düşünerek yerele odaklanacaklarına dikkat çekiyor. Bafra,” On yıl öncenin ihtiyaçları daha çok yeni bir eser üretimi, kitap yazılması gibi alanlardaki fon eksikliğiydi. Giderek bilgi ve bağlantı üretimiyle çok paydaşlı ortaklık konularının önemini gördük. Bu da farklı ülkelerdeki sanat kurumlarının aynı aciliyetler etrafında bir araya gelmesine neden oldu. Sanatın 2000’lerden itibaren ivme kazandığını görmekle birlikte artık ticarileştiğine ve çok fazla gösteriş ve gösteriye büründüğüne şahitlik ettik. Pandeminin bunu değiştireceğine inanıyorduk. Bir yıl önce konuştuğumuzda pek çok insan tevazudan ve dayanışmadan bahsediyordu fakat açılmayla birlikte görüyoruz ki kaybedilen zamanın telafisi ve rekabetin artmasıyla fuar, müzayede ve partilere odaklanmalar başladı. Geçici olduğunu umduğum bir dönemdeyiz. Biz bunun tam tersi bakış açısına sahibiz. Bunun en önemli örneği de SAHA Studio” diyor.
Studio’nun meyvesi
Sanatçı ve küratörler için açılan SAHA Studio dönem sonu sergi ve etkinlikleri başladı. Gülsün Karamustafa, Çelenk Bafra ile Özge Ersoy’dan oluşan kurul tarafından seçilen ve ocak ayından beri burada çalışma ve araştırma yapan sanatçılar Yasemin Nur, Onur Gökmen, Ege Kanar, Bengü Karaduman ve Merve Ünsal’ın çalışmaları beş gün boyunca sergilendi.