Polisiyenin fiyakalısı, dedektifin cilalısı
12 Aralık 2022 - 10:12Sanem Gonzalez’den polisiyeye yeni bir soluk. “Arabanın fiyakalısı, aşkın cilalısı” alt başlıklı “Şevrole Belayir”, mizah ile polisiyeyi aynı potada eritiyor. Fona da bir Yeşilçam melodramı yerleştiriyor.
EFNAN ATMACA- Yepyeni bir dedektif ve gelecekte adını çok duyacağımız bir yazarla tanışmaya ne dersiniz? “Şevrole Belayir”, Sanem Gonzalez’in ilk kitabı. Polisiye, mizah ve aşkın harmanlandığı kitabın kahramanı Engin alıştığımız karizmatik polislerin aksine biraz sakar, takıntılı ve beceriksiz gibi görünüyor. Ama hiçbir şey göründüğü gibi değil elbette. Engin’in annesinin yaşadığı mahallenin en fiyakalı arabası kıpkırmızı gıcır gıcır Chevrolet Belair, Belgrad Ormanı’nda terk edilmiş bulunuyor. Arabasını canı gibi seven Tanju da ortada yok. Ve iş Engin’e düşüyor. Bu işin içinden ise eski Yeşilçam filmlerini hatırlatan bir aşk, İstanbul’un değişen kültürü ve soluk soluğa bir macera çıkıyor. Hüzün ile eğlencenin aynı potada eridiği farklı bir polisiye okumak isterseniz “Şevrole Belayir” biçilmiş kaftan.
*Mizah ile polisiyeyi harmanlayan bir metinle giriş yaptınız edebiyat dünyasına. Uzak gibi görünse de aslında bir araya geldiğinde keyfine doyum olmaz ve zor bir ikili mizah ile polisiye. Siz nasıl karar verdiniz böyle bir randevuya?
Her ne kadar dışarıya ciddi bir görüntü versem de kendimi bildim bileli yaşadığım her şeye eğlenceli tarafından bakmışımdır. “Şevrole Belayir”e başlarken polisiye yolculuğuna çıkmıştım ama yol beni mizaha da yönlendirdi; tamamen doğaçlama diyebilirim. Yazarken çok eğlendim. Karakterleri karikatürize etmek çok hoşuma gidiyor. Romandan örnek vereceğim ama okumayanlar için spoiler olsun da istemiyorum.
*Kitapta sinematografik bir üslup dikkat çekiyor. Günümüz okuyucusunun hıza alışmasından dolayı mı benimsediniz bu üslubu yoksa sinemaya bir göz kırpış mıydı?
Sinema çok iç içe olduğum bir dünya, hem ben hem eşim sektördeyiz. Doğal olarak etkisi altındayım. Bir sayfada yazdığım her anın kokusu, dokusu hepsi zihnimde canlanıyor hatta roman karakterleri oynuyorlar o anı. Sinematografik bir roman oldu ama gene bunu da planlayarak yapmadım, içgüdüsel gelişti. “Şevrole Belayir” sinemaya göz de kırpıyor, el de sallıyor. Dizi ya da filmini hayata geçirmeyi planlıyorum.
*Kitapta akıcı bir polisiye örgü bir yandan devam ederken bir yandan da Yeşilçam tadı geliyor. Ana eksende hiç dinmeyen kara sevdalar var ve bu sevdalar kahramanların yolunu da karartıyor. Günümüzün kısa soluklu aşklarına atıf mı bu uzun uzun süren aşklar?
Günümüze dair hiçbir şeyi sevmiyorum, tıbbi gelişmeler dışında; ona minnettarım. Bunu açıklama gereği duydum ne zaman böyle desem “Ortaçağ’da dişin ağrısaydı da görseydin” gibi yorumlar alıyorum. Teknolojinin bunca esiri olmayı, her şeyi hızla tüketmeyi ve yerine yenisini anında koymayı doğru bulmuyorum. Sevginin böyle kolay ikâme edilebilir bir şey hâline gelmesi çok üzücü. Yana kaydırarak birini hayatınızdan çıkarıp bir yenisini ekleyebiliyorsunuz.
Adalet önemli, manipülasyon tehlikeli
*Romandaki olaylar, kişiler, parmak bastığınız sorunlar hep çift taraflı yansıtılmış. Madalyonun iki yüzünü de gösteriyorsunuz...
Yaşanan her olayın, o olayı yaşayan kişiler kadar öyküsü var. Kendi dünyamda da haksızlığı ve belirsizlikleri sevmeyen biriyim. Adalet duygusunu çok önemli, manipülasyonu tehlikeli buluyorum. Özel hayatımda da manipülasyon yapmayı seven insanlarla çok karşılaştım ve bunlara karşı bir kalkan oluşturdum, Yazdığım kitapta da bu konuda titiz davrandım. Bırakalım okuyanlar objektif olarak karar versinler.