Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Modanın en renkli ‘serserisiydi’

Modanın en renkli ‘serserisiydi’

Modanın en renkli ‘serserisiydi’01 Ocak 2023 - 03:01
29 Aralık’ta hayatını kaybeden ikonik İngiliz modacı Vivienne Westwood, modada ‘punk’ın yaratıcısıydı. Westwood’u zirveye çıkaran da çoğunluğa “serserilik” olarak görünen farklı tarzıydı.
Pelin Aykın - İngiliz moda efsanesi Dame Vivienne Westwood, 29 Aralık’ta 81 yaşında hayatını kaybederken, “dünyanın en tarz serserisi” olarak asla unutulmayacak bir mirası ardında bıraktı. 1970’lerin ifade özgürlüğü hareketi ve isyanı olarak ortaya çıkan “punk” kültürünün modadaki yaratıcısı olan Westwood, aynı zamanda “Punk’ın vaftiz annesi” olarak anılıyor. Normlara karşı çıkan ve siyasi görüşlerini açıkça ifade eden Westwood, sadece modada değil, yaşam tarzında da ölene dek punk’a bağlı kaldı. İngiltere’nin Cheshire bölgesindeki bir kasabada işçi bir ailenin çocuğu olarak doğan Westwood, Londra’ya taşındıklarında modacı olmayı planlamamıştı. Londra’daki mücevher tasarımı eğitimini işçi sınıfından gelen bir kişinin sanat dünyasında geçimini nasıl sağlayabileceğini bilmediğinden bıraktı. İlkokul öğretmenliği eğitimi alan Westwood, bir süre öğretmen olarak çalıştı. 1962’de hırslı bir araç üreticisi olan Derek Westwood ile evlendi, 1963’te oğlu Ben’i kucağına aldı ve 1966’da boşandı. Londra’daki Portobello Yolu’ndaki bir tezgâh için mücevher yapmaya başlayan Westwood’un hayatı, kardeşi Gordon’ın ev arkadaşı olan sanat öğrencisi Malcolm McLaren ile tanışmasıyla değişti. Aşk yaşamaya başlayan ikili, aynı zamanda punk müzisyeni olan McLaren’ın menajerliğini yaptığı “Sex Pistols” grubunun üyelerini giydirmeye başladı.
 
Sex Pistols’u giydirdi
 
Punk müziğinin öncü gruplarından “Sex Pistols” üyelerinin anarşizme davet eden sloganlı tişörtleri, çengelli iğne ile tavuk kemiklerinden oluşan kazakları ve yırtık kıyafetleri Westwood ile McLaren’ın tanınmasını sağladı. Westwood, McLaren’ın 1969’da “Paradise Garage” adıyla Londra King’s Road’da açtığı plak ve kıyafet gibi ürünlerin satıldığı dükkâna ailesinden aldığı borçla ortak oldu. Böylece, zamanın hippi trendlerine meydan okuyan bir mağaza ortaya çıktı. Zincirlerle süslenmiş yırtık kıyafetler, lateks fetiş parçalar ve dudağında bir çengelli iğne olan Kraliçe Elizabeth’in resminin basılı olduğu tişörtler, ikilinin sattığı en popüler giysiler olurken Westwood o dönemi “Benden ve Malcolm’dan önce punk yoktu. Ve punk hakkında bilmeniz gereken diğer bir şey de: Tam bir patlamaydı” şeklinde anlattı. Bu mağaza “Let It Rock”, “Too Fast To Live, Too Young To Die”, “Sex” ve “Seditionaries” isimlerini alırken, son olarak şu andaki adı olan “World’s End” ile devam etti. McLaren ile Westwood’un arasının 1967’de oğulları Joe’nun doğmasının ardından açılması sonrası mağaza modacının odak noktası oldu. McLaren ise tamamen müziğe yöneldi. Londra punk sanatçıları için buluşma yeri olan mağaza, Westwood’un punk ikonlarının tarzına ilham vermesini sağladı. Sex Pistols’u ilk konserinden itibaren giydiren Westwood, 1970’lerin punk rock’ıyla eş anlamlı hale geldi.
 
‘Politik bir hareket’
 
Vivienne Westwood için punk derin bir anlama sahipti. Akımı eski dünya düzeninin yozlaşmasına karşı kültürel gençlik isyanı olarak gören Westwood, punk’ın modadan daha fazlası olduğuna inanıyordu. Westwood’a göre, hareket politikti ve amaç devrimdi. Kıyafetlerle müziğin öfkeyi yönlendirmesi, küresel adaletsizliği yansıtması ve değişim getirmesi gerekirken gençlerin harekete geçmek için hiçbir eğilim göstermemesi, Westwood’u hayal kırıklığına uğrattı. Londra ve Paris podyumlarına adım atmak isteyen Westwood, odasındaki küçük bir dikiş makinesinde tek başına çalıştı. İlk defilesini 1981’de Londra’daki Olympia’da gerçekleştirdi. Ancak, zayıflığın ve tek düze estetiğin hâkim olduğu haute-couture dünyası, Westwood’un kalçaları geniş gösteren kabarık eteklerini ya da göğüsleri olduğundan büyük yansıtan korselerini kabul etmedi. Sex Pistols, Westwood’u punk’ı terk etmekle ve “Ascot için şık giysiler” yapmakla suçladı. Buna rağmen çizgisinden ödün vermeyen Westwood, bazen iflasın eşiğine gelse de ABD’ye giderek kendini geliştirdi ve en sonunda moda dünyasının sevgisini kazandı.
 
Şirketi eşi ve dostuna devretti
 
Westwood, 1992’de yarı yaşındaki Avusturyalı moda öğrencisi Andreas Kronthaler ile evlendi. Westwood, ölmeden sadece iki hafta önce 70 milyon sterlinlik moda şirketinin yönetimini en yakın arkadaşı olan modacı Jeff Banks ve eşi Andreas Kronthaler’a (56) devretti. Banks’in “Vivienne Westwood Ltd”nin direktörü, Kronthaler’ın emlak firmasının müdürü olduğu bildirildi. Westwood’un iki çocuğunun annelerinin şirketinde resmi bir role sahip olmadığı, ancak modacının 150 milyon sterlinlik servetini miras olarak alabilecekleri belirtildi.
 
 
Sıradışı podyumlar
 
Vivienne Westwood, 90’larda aşırı zayıflık modayken “gerçek bedenleri” olan kişiler için süslü kıyafetler tasarladı. 1990 kreasyonunda kabarık etekler, göğüsleri büyük gösteren korseler ve elbiselere yer verirken asıl meselenin, bir şeyleri sarsmak olduğunu söyledi. Korseyle de özgürlük imajı yaratan Westwood, 1995’teki defilesinde Kate Moss’u sadece etekle podyuma çıkarttı. Süper modelleri “sokak serserisi” olarak giydiren Westwood’un 1993’teki defilesinde, Naomi Campbell 20 santimlik topuklu ayakkabı nedeniyle podyumda düştü. Westwood, insan hakları savunucusu ve çevreci olarak da ön plana çıktı. 2015’te dönemin İngiltere Başbakanı David Cameron’ın evine tankla giderek “hidrolik kırma” fikrini protesto etti.