SEYHAN AKINCI- Üzerine düşen sarı yazın ışıklarıyla daha bir masalsı Mardin...

İçimde “Ölmeden önce görülmesi gereken yerler listesi”ne bir tik daha atmış olmanın mutluluğuyla geziniyorum. Ara sokaklardan yükselen Süryani çöreğinin kokusunu içime çeke çeke 1. Dünya Savaşı sırasında Alman karargâhı olarak kullanılmış olan Atamyan Konağı’na doğru adımlıyorum. Soyut resim çalışmalarıyla öne çıkan Lolita Asil’in “Yer-Yüzü Gök-Yüzü” sergisi sanatseverlerle buluşuyor burada.19 Ekim’e kadar görülebilecek sergide Lolita Asil’in, Kovid-19 döneminde yaptığı çalışmaların yanı sıra, iki yıl Londra’da geçirdiği dönemde ortaya çıkan eserleri de yer alıyor.

 

Asil, tasarladığı “Yarın İçin Dilekler” duvarıyla özellikle çocukları hayal kurmaya davet ediyor. Bu proje için Asil, “Çocukları hayal kurmaya davet ediyorum çünkü, bugün kurduğumuz her hayal aslında yarın için bir umut kapısıdır. Hayallerimizin somutlaştırılmış en güçlü ifadesi görsel sanattır” diyor. Sergide yer alan bir diğer interaktif çalışma ise “Kendimize Dönüş Yolu”... Rengârenk kalemlerle konuklar resimler çiziyor, yazılar yazıyorlar. Ben de “Umudun yaşattığına inanmana” notunu düşüyorum.

 

Lolita Asil, bir ayağı İstanbul bir ayağı Londra’da olan bir sanatçı. Ruhu ise tamamen Mardin’de... Kökleri Mardin’e ait olan sanatçı “Yer-Yüzü Gök-Yüzü” adlı sergisini de bu coğrafyada ve hayatında derin izler bırakan Sait Asil ile İbrahim Asil’in anısına gerçekleştiriyor. Asil, Mardin’le olan bağını “Mardin kuşaklar boyunca ailemin yaşadığı, büyüdüğü şehir. Ben bu topraklarda doğmasam da, büyümesem de bedenimin, hücrelerimin bu coğrafyayı tanıdığını, hatta beslendiğini düşünüyorum” sözleriyle anlatıyor.

 

Lolita Asil’in “Umudu ve hayalleri yansıtıyor” ifadesiyle anlattığı sergideki eserleri; “Güneş”, “Sonsuzluk”, “Gözün Derinliklerinde”, “Yeşil-Mavi”, “Kendimize Dönüş Yolu”, “Bir Gün, Yeniden, Hep Beraber”, “Varoluş” ve “Yeniden Doğuş’ isimlerini taşıyor.

 

 

Serginin açılış akşamında barkovizyon eşliğinde Lolita Asil’in “Yer-Yüzü Gök-Yüzü” adını verdiği sergisinin hikâyesi davetlilerle paylaşıldı. İstanbul ve Londra’da yapmış olduğu sanat çalışmalarının Mardin’de sergilenmesinin kendisi için çok önemli ve ayrıcalıklı olduğunu belirten sanatçı, bu dönemin sanatında yeni bir başlangıcın adımı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Eserlerimin ışık, zaman, mekân sorunlarına geleneksel yöntemlerden bağımsız bir yaklaşımla sergilenmesi önemli noktalardan biriydi. Ayrıca izleyicinin sanat eserine bakış açısını değiştirmek, iki boyuttan arınıp uzaysal bir mekân hissi yaratmak ve farklı disiplinler ile desteklemek, hayal gücünün yaratmak üzerindeki öneminden yola çıkarak çocuklar ile interaktif bir çalışma sergilemek benim için çok önemliydi.”