Özellikle son 5 yıl içinde yoğun ilgi görmeye başlayan gölge sanatı, aykırılığı kadar derin mesajlarıyla da dikkat çekiyorSU BAHADIR

Temelleri, 19. yüzyıl sonralarında ortaya çıkan ve ellerin farklı şekillerde tutularak beyazperdeye yansıyan gölgelerinin oynatılması olan Shadowgraphy (gölge oyunu) yöntemine dayanan "Shadow art" yani "Gölge Sanatı" tekniği, ışık ve sıradan nesnelerin kullanılmasıyla oluşuyor. "Gölge sanatı", ışığın yansıtılması veya manipule edilmesiyle ortaya çıkan gölgelerin anlamlı bir figür oluşturmasını temel alıyor.



Gölge sanatı akımının önde gelen isimlerinden Japon sanatçı Kumi Yamashita; "Çalışmalarımda kimi zaman ışık kullanarak gölgeden, kimi zaman da gölgeyi kullanarak ışıktan eserler yapıyorum. Ancak amacım her iki şekilde de ışık ve gölgenin uyumundan faydalanarak ortaya yaratıcı eserler çıkartmak" diyor.



Gölge sanatı, eserin yapımında çöplerin ve atıkların kullanılması, eserin oluştuğu nesnelerle değil gölgesiyle anlam ifade etmesi gibi temel prensiplerden ötürü aktivist bir sanat dalı olarak kabul ediliyor. Gölgelerle oluşan insan veya şehir figürleri, insanlığın kendi yansımasına has derin anlamı ancak gölgelerinde bulduklarını, 'insan'ı sembolize eden nesnelerin çöpler ve atıklar olması ise fiziksel varlığın kirli ve deforme olmuşken ruhun zarar görmeden korunmasına yoruluyor.

Gölge sanatı yapımı oldukça zahmetli ve detaylı bir iş. Titiz çalışma ve sabır gerektiriyor. İşte "Newcastle Brown Ale" firmasının kullandığı gölge sanatı örneklerinden birinin yapımı;



Seneler ilerledikçe daha çok ilgi çekmeye başlayan gölge sanatı, Japonya'dan Kumi Yamashita ve Shigeo Fukuda, İngiltere'den Tim Noble & Sue Webster, Azerbeycan'dan Rashad Alakbarov ve Amerika'dan Larry Kagan, Hollanda'dan Diet Wiegman gibi dünya çapındaki tanıtıcıları gölge sanatının gelişmesinde ve daha ilgi çekici hale gelmesinde büyük rol oynuyor. Her gölge sanatçısı eserlerine kendi otantik izlerini katarak gölge sanatını daha kişisel ve kendine has kılıyor.