Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » İlhan Koman 100 yaşında!

İlhan Koman 100 yaşında!

İlhan Koman 100 yaşında!17 Haziran 2021 - 10:06
İlhan Koman dünya sanat tarihine adını yazdırmış bir sanatçı. Özellikle de kamusal alanlardaki heykelleriyle. Koman anısına doğumunun 100'üncü yılında bir sözlük hazırlayan Necmi Sönmez, “Kendisinden önce kimsenin geçmediği yollarda yürürken Türk sanatçılarında eksikliği görülen müthiş bir özgüveni var" diyor

Seray ŞAHİNLER

 

Heykelleriyle sadece Türkiye değil dünya sanat tarihine de damga vuran İlhan Koman 100 yaşında! Özellikle kamusal alanlarda gerçekleştirdiği heykelleriyle farklı kültürleri sentezleyen ve ekol yaratan Koman için Necmi Sönmez bir sözlük hazırladı. Sönmez’in özenli bir araştırmanın ardından kaleme aldığı “İlhan Koman Sözlüğü” sanatçının 1941'den 1986'ya kadar yaptığı çalışmaları, bu çalışmaların temelindeki ailevi, sanatsal ve kültürel oluşumları, sanatçının hayatına dokunan isimleri ve eşsiz eserlerini bir araya topluyor.

 

Zeid Sözlüğü’nden sonra şimdi İlhan Koman ile yepyeni bir heyecan yarattınız. İlhan Koman sözlüğü için nasıl yola çıktınız?

 

İlhan Koman uzun süreden farklı projelerde karşıma çıkan bir sanatçıydı. Yavaş yavaş hakkında kapsamlı bilgiye sahip olunca onun ne kadar sıradışı bir yaratıcı olduğunu fark ettim. Özellikle 1945-65 Paris'te yaşayan sanatçılar üzerine çalışırken hakkında detaylı bilgilere ulaşmam mümkün oldu. O zaman fark ettim ki bildiklerimiz, hakkında yazılanlar oldukça yetersiz. Önce Fransızca kaynaklardan sonra da İsveç'te çıkan yazılardan edindiğim izlenim onun adeta büyük bir bilmeceyi andıran hayatının en az sanatı kadar ilginç olduğuydu. 100'üncü doğum günü beni onun hakkındaki ipuçlarının üzerine gitmeye yönlendirdi.

 

Kitapta birçok sanatçıya, sanat olaylarına, mekânlara, fuarlara değiniyorsunuz. Bunlar Koman’a bir bütün olarak baktığımızda ne ifade ediyor?

 

Koman'a bütünsel açıdan baktığımızda iki önemli özelliğin ön plana çıktığını görüyoruz. O kelimenin tam anlamıyla öncü bir sanatçı. Öğrenciliğinden itibaren yeniyi, farklıyı, bilinmeyeni arayan bir karaktere sahip. Onun kadar farklı, yaptığının bilincinde olup deneylere girmekten, zorlukların üstesine gitmekten çekinmeyen başka bir sanatçı yok. Koman bir deha. Çocukluğu, gençliği, İstanbul sanat ortamına girişi ve dinmek bilmeyen çalışma azmiyle kendisine kimsenin girmeye cesaret edemediği patikalar buluyor. Kendisinden önce kimsenin geçmediği yollarda yürürken Türk sanatçılarında eksikliği görülen müthiş bir özgüveni var. 1949'da Paris'e gidiyor, o kadar etkileyici kararlar veriyor ki, hem Fransız hem de Türk sanat ortamında dikkatleri üstüne çekmeyi başarıyor. Bizde öğrenci olup da hocalarını etkileyen sanatçı pek yoktur. Koman öylesine deneylere giriyor ki, o yıllarda şekillenen uluslararası öncü sanatın çekim alanına giriyor. 

 

İlhan Koman’ın çok iyi gözü olduğunu biliyoruz. Aynı zamanda görsel ve matematiksel bir dışavurum da söz konusu… Onu besleyen neydi sizce?

 

Güzel bir soru. Koman'ı besleyen galiba içindeki bitmek tükenmez bilmeyen araştırmacı ruhu. Bunun kökeni nereden geliyor diye çok düşündüm. Her şeyden önce Rumeli kültür coğrafyasının şekillendirdiği, Edirneli bir ailenin üyesi. Anne tarafından dedesi Mehmet Şeref Aykut çok önemli bir aydın. Hukukçu, gazeteci, yazar kimliğiyle o yıllarda eşi benzeri görülmeyen bir özgürlük savaşçısı. Bence Koman'ın özgürlüğe, araştırmaya dayalı hamurunda Aykut'un önemli bir katkısı var. Öğrenciliğinden itibaren kendi yaptığına önem veriyor, çizdiği, formlandırdığı her şeye karşı sorumluluk duyuyor. Bu da Türk Sanatı'nda pek görülmeyen bir özelliktir. Gözlemlerine dayanarak sonuçlar çıkarıp bunların üstüne giderek tezler, antitezler üretebiliyor. Etrafını aydınlatmakla kalmayıp hocaları dahil birçok sanatçıyı etkileyip onları da kendisinin lokomotif görevini üstlendiği yeni bir maceraya sürükleyen bir 'aura'sı var. Bu sayede Türk Sanatı'nda "çağdaş dönemi" başlatıyor. 

 

"Onu ölümsüz kılan yaratıcılığı"

 

Türk, Fransız, İsveç gibi kültürlerin yapısında şekillenen bir dünya sanatçısından bahsediyoruz. Bu kültürel üçgen İlhan Koman’ın personasını yahut sanat anlayışını nasıl şekillendirdi?

 

 Bugün "kültürlerarası" olarak tanımlanan kavramın öncüsü olan Koman, kendisini ve sanatını öğrenciliğinden itibaren farklı etkilerin birleşmesinden oluşan "melez" bir yapıda kurguluyor. Melez derken basit bir karışımdan değil, karışımında kişilik olan bileşiklerden bahsediyorum. Yaşadıkları zamanın ürünü olarak şekillenen sanat ve sanatçılar kendilerini geliştirmek için etki çemberinden geçmek zorundadırlar. Koman'ı Koman yapan bu etki çemberinin yaşamı boyunca kapatmaması, araştırmalarını her koşulda, her zorlukta sürdürmesi olmuştur. Öylesine bir sanatçı karşısındayız ki, araştırarak geometri bilimin kurucusu olan Öklid'in tezlerini tekrar ele alarak yüzyıllardan beri tamamdır, bitmiştir denilen bilimsel gerçekleri sorgulayarak yeni geometrik formlar buluyor. Onun "Hiperform" adını verdiği bu şekiller hem sanatsal hem de bilimsel bir karaktere sahip. Daha 1970'lerde uzay araştırmalarında karşılaşılan mekân sorunu üzerine giderek arkası arkasına olağanüstü heykeller gerçekleştiriyor. Koman'ın tüm bunları yaparken müthiş bir samimiyeti, insancıllığı, mütevazi bir duruşu var.

 

İlhan Koman’ın doğumunun 100.yılını kutluyoruz... Sizce İlhan Koman’ı ölümsüz kılan nedir?

 

Onu ölümsüz kılan yaratıcılığı. Eserlerinin etrafında öylesine etkileyici bir ışık var ki, etkilenmemek mümkün değil. Biraz okuduğunuzda, biraz düşündüğünüzde Koman'ın farklılığı ortaya çıkıyor. Yaratıcılığının izlerini elinin değdiği her şeyde görüyorsunuz. Adeta baştan yarattığı M/S Hulda teknesi bu açıdan önemli bir kanıt.

 

Akdeniz Heykeli, Beyoğlu'na bakıyor

 

17 Haziran 1921'de Edirne'de dünyaya gelen İlhan Koman; Edirne, İstanbul, Paris, Brüksel ve Stockholm'da geçen yaşamında form, malzeme ve renkleriyle sanat tarihine damga vurdu. En bilinen eserlerinden 'Akdeniz Heykeli'ni 1980'de bitirdi. Heykel pek çok kez yer değiştirdi ve nerede sergileneceği her dönem tartışma konusu oldu. İlhan Koman'ın, “bir Akdeniz kentinin liman girişine konmasını, gelen geçen gemilerin ona düdük çalmasını, onu selâmlamasını” hayal ettiği rivayet edilen heykel bugün Yapı Kredi Kültür Sanat binasının üçüncü katından Galatasaray Meydanı’na, İstiklal Caddesi’ne ve İstanbul’a bakıyor.