“Hepimiz Ferhan Şensoy’u oynuyoruz”
07 Kasım 2022 - 10:11CEYDA ULUKAYA
Ses Tiyatrosu ya da Ortaoyuncular’ın verdiği adla Ses 1885, içeri adım atar atmaz sizi etkisi altına alan tarihî mekânlardan. Fuayenin duvarlarını süsleyen siyah beyaz fotoğraflar, 40 yıl öncesine uzanan oyun afişleri, Dümbüllü’nün Kavuğu’nun devir tesliminden kareler; yalnızca bir tiyatro topluluğunun değil, çağdaş Türk tiyatrosunun kalbine de bir yolculuk. Bu yolculuğun merkezinde ise elbette Ferhan Şensoy var. 1980’de Ortaoyuncular’ı kurduktan hemen sonra sahnelediği, yazarlık ve yönetmenliğinin manifestosu niteliğindeki “Şahları da Vururlar”ı, bundan iki yıl önce, 40’ıncı yılında yeniden sahnelemek için büyük heyecanla işe koyulmuş, “İçimde ukde kaldı,” demişti. Önce pandemi kapanmaları, ardından kötüleşen sağlık durumu buna engel oldu. Hastalığı süresince “Yarın mı iyileşiyorum, ne zaman oynuyoruz?” diyen, oyunun çıkmamasına bir an bile ihtimal vermeyen Ferhan Şensoy’un yarım kalan bu hayali şimdi gerçek oluyor; Ortaoyuncular, 26. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında “Şahları da Vururlar”la perde açmaya hazırlanıyor, üstelik iki yıllık aradan sonra Ses 1885’in de kapılarını açarak. Bu kez yönetmen koltuğunda Volkan Sarıöz var.
Her şey nasıl başladı?
Ben Semaver Kumpanya’da yönetmenlik yapıyorum. Işıl (Kasapoğlu) Hoca bir prova esnasında geldi, “Volkan, Ortaoyuncular’a gidiyorsun,” dedi, ben de “Tamam,” dedim. Tabii sonra çok heyecanlandım. Ferhan’la (Şensoy’un kızı) konuşunca da heyecanım katlandı. Bir yandan da Ferhan Abi’nin içinde olmadığı bir oyun nasıl olur kaygısı sardı. Çünkü Ferhan Abi gibi büyük bir değerin olduğu yerde ilk konuşulan onun yerine kim olacak oluyor. Ama teksti okuyunca bunları bir kenara bıraktım; çünkü söylemiyle, mizahıyla, kurgusuyla çok iyi bir tekst. O yüzden asıl odaklanmam gereken hikâye diye düşündüm. Bu bir tür strateji mi oldu? Aslında sadece bu oyunla alakalı değil, biz hikâye anlatıcılarıyız ve sahneye bir oyun taşıyacaksak bir hikâyemiz olması gerek. Bu, hangi metin olursa olsun geçerli. Burada çok iyi bir hikâyeyle karşı karşıya olduğumu ve içinde çok güzel bir yolculuk yapabileceğimi gördüm. Benim için Dürrenmatt okumaktan ayrı bir şey değildi.
Kadro nasıl şekillendi?
Geldiğimde kadro zaten vardı, oyun da çıkmaya hazırdı, 2020’de planlanan o rol dağılımıyla, tabii Levent Ünsal ve Ferhan Abi’nin vefatı nedeniyle iki isim eklendi. Bir arkadaşımız da rahatsızlandığı için değişiklik oldu. Tek tek kişilerden ziyade Ortaoyuncular ekibi var. O büyük bir avantaj. Ben oyun yapacağım zaman, prodüksiyon tiyatrosu gibi kast yapmayı da sevmiyorum açıkçası. Birisi varsa sen hallet o işi demek isterim, ekiple birlikte hikâyeye dalmayı severim.
Yine de ister istemez merak konusu oluyor, Ferhan Şensoy’un yerine kim oynayacak?
Provalarda Ferhan çok güzel bir şey söyledi, dedi ki: “Hepimiz Ferhan Şensoy’un yerine oynuyoruz”. Gerçekten de öyle, çünkü Ferhan Şensoy’un yeri doldurulamaz. Onun yerini doldurmaya çalışmak boşa bir çaba. Onun hikâyeleri anlatılabilir ama. O hikâyeleri sadece kendisi anlatsın diye yazmış değil, herkesle paylaşmak için yazmış. Ferhan Abi’de müthiş bir mizah gücü var.
FOTOĞRAF: Ozan Güzelce
Söyleşinin devamını Milliyet Sanat kasım sayısında okuyabilirsiniz.