Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Efsanesi kaldı ‘Yadigâr’

Efsanesi kaldı ‘Yadigâr’

Efsanesi kaldı ‘Yadigâr’26 Mart 2023 - 12:03
Erhan Tuncer’in “Sokağın Yalnız Çocuğu-Bir Yadigâr Ejder” kitabı sinemamızın gerçek emekçilerinden, “kavgacı” karakter oyuncusunu anlatan “duygusal” bir biyografi…
Müjde Işıl - Sinemaya adanmış bir ömür derler ya… Onunki tam da öyleydi… 40 yıllık ömrünün 20 senesini (küçük yaşta sinema salonlarında çalıştığını da eklersek belki de 30 yılını) sinemaya vermiş… Tam anlamıyla bir emekçi, sevdiği işi yapmış ama bunun keyfini süremeyip cefasını çekmiş; zamanının pek çok meslektaşı gibi… Kendi hayatı da film gibi olanlardan… Sinemanın büyüsüne küçük yaşta kapılıp soluğu İstanbul’daki setlerde alıyor. Ne iş olsa yapıyor, sektörde tutunmak için kendisine “suç geçmişi” yazıyor. Cüneyt Arkın ve Kemal Sunal ile unutulmaz filmlere imza atıyor ama yemediği dayak da kalmıyor. Ve arkasından gelen ağır hastalık süreci… 1991’de yani vefat etmeden hemen önce kendisiyle yapılan röportajda “Dev gibi adamım, çöktüm. Bastığım yer titrerdi, bugün ben titriyorum” diyor. Kararakteristik yüzü, iri cüssesiyle sinemamızın müstesna oyuncularından Yadigâr Ejder o…
 
Son röportaj
 
Erhan Tuncer, ilk kez 2014’te yayımlanmış “Bir Yadigâr Ejder Kitabı”nı Nemesis Kitap’tan filmografisi ve fotoğrafları güncellenmiş, yeni bir kapak ve yenilenmiş baskısıyla bizlerle buluşturuyor. “Orhan Veli’nin Süleyman Efendisi gibi ‘kendi gidip adı yadigâr kalan’ karakter oyuncularının hikâyesini arıyorum. Birçoklarının ‘figüran’ diyerek köşeye attığı, o birbirinden kıymetli sinema emekçilerinin hikâyelerini, emeklerini arıyorum” diyerek açıklıyor kitabı yazma nedenini. Tuncer şefkatle, vefayla sarıp sarmaladığı Yadigâr Ejder’in biyografisinde önce Yeşilçam’ın kavga sahnelerinin ne kadar zor şartlarda çekildiğini farklı tanıkların ağzından anlatıyor. Sigortasız, zor koşullarda çalışmanın fotoğrafını çekerken daha kitabın başında Ejder’in erken yaşta vefatının nedenlerini açıklıyor bir bakıma. Tutkuyla bağlı olmadan, sevmeden yapılacak iş değil ama Yadigâr Ejder baş koyuyor bu yola. Gerçek ismiyle Adnan Koyun (sonradan Köylüoğlu olarak değiştirmiş aile soyadını) iken kendisine memleketi Sivas’ın meşhur kabadayısının ismini layık görmüş sinemada ne de olsa.
 
Kitapta Ejder’e sinemada seslendirenlerin listesi ve meslektaşlarının anıları gibi araştırma bölümleri de dikkat çekici. Arkadaşları ve meslektaşlarının anlattıklarında onun hem taşı sıkıp suyunu çıkan hem de dış görünüşünün aksine ne kadar yufka yürekli biri olduğu vurgulanıyor. Kitaptaki gazete kupürleri ve fotoğraflar önemli bir arşiv görevi üstleniyor. Kitabın en etkileyici bölümleri ise onunla yapılan son röportaj ve bir de hayali röportaj. Son röportajında oyuncunun sektöre küskünlüğünü ve yılgınlığını okumak yürek dağlıyor. Erhan Tuncer çok sevdiği kahramanının hayal kırıklıklarını birazcık da olsa telafi etmek ister gibi hayali bir röportaj yapıyor Ejder ile. Yine sektörel ve yaşamsal yılgınlık var ama daha umutlu bir söyleşi bu. Gerçek hayattaki mutsuz son yerine daha vefalı bir son; belki de Ejder’in ruhuna biraz da olsa huzur verecek bir son…