Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Dünyanın derdini kâğıtlar anlatır

Dünyanın derdini kâğıtlar anlatır

Dünyanın derdini kâğıtlar anlatır26 Temmuz 2022 - 09:07
Documenta ortaklığıyla düzenlenen “Printing Futures” sergisinde yer alan Alper Aydın ve Sibel Horada, Cumhuriyet Anıtı’nın durağan sularını tetikliyor, Karadeniz şeridindeki doğal alanların “panoraması”nı çıkarıyor.

SERAY ŞAHİNLER

 

Beş yılda bir Almanya Kassel’de sanat dünyasını buluşturan Documenta’nın proje ortaklarından Kunsthaus Göttingen’in düzenlediği dünyanın geleceğine dair sorgulamalarda bulunan “Printing Futures” sergisi ziyarete açıldı. Çalışmalarında sanatsal bir araç olarak kâğıtla ilgilenen sanatçılara yer veren sergide bu yıl küratör Necmi Sönmez’in iş birliğiyle, Alper Aydın ve Sibel Horada’nın işleri de yer alıyor. Sanatçılar sergide Türkiye’deki yaşanan değişim ve dönüşümlerin eserlerine nasıl yansıdığını irdeliyor. Sergi aynı zamanda “Sanatçıların benimsedikleri tavır, yaklaşım ve roller üzerinden kuşağa özgü konular gündeme getiriliyor mu? Sanatsal yansıma biçimleri günümüzde nasıl değişiyor?” sorularıyla bir tartışma alanı açıyor. Sibel Horada, toplumsal belleğin en sembolik yapılarından Taksim Cumhuriyet Meydanı’na referans verirken, Alper Aydın yönünü Karadeniz’deki doğal alanlara çeviriyor.

 

MEYDANIN SULARI

 

Sibel Horada, “Duran Suda Alan Açmak” adını verdiği iki kanallı video yerleştirmesinde, Taksim Cumhuriyet Anıtı’nın iki yanındaki kuru, körelmiş havzalarda biriken yağmur sularını “harekete geçiriyor.” Geçtiğimiz yıl SAHA Studio programı kapsamında, SAHA’nın desteğiyle üretilen bu projede Horada, Taksim’in simgelerinden olan anıtla ilgili unutulmuş bir detaydan, meydan çeşmesi olarak tasarlanmasına rağmen, suyun buraya hiç bağlanmamış olmasından yola çıkıyor. Anıtın iki yanında hâlen bulunan kurnalarda biriken yağmur suyunda potansiyel bir akış tetikleyen sanatçı, geleneksel ebru sanatına başvuruyor. Yerde duran iki ekrandan birinde, elinde bir at kılı ebru fırçasıyla Taksim Meydanı’nın çeşitli yüzeylerini okşuyor. 2019 sonunda çekilen bu görüntülerde Horada, Meydan’da bulunan malzemelerin renklerini ve tozlarını, onların şahitliklerine başvurur gibi fırçasına topluyor ve kurnadan biriken durağan yağmur suyuna bırakıyor. Öbür ekranda ise aynı fırçanın, ebru teknesinde bulunan suya çeşitli renkler damlattığını görüyoruz. Senkronize ilerleyen iki ekrandaki görüntülerin birbirine tekabül eden renkleri, bir çeşit izlenimci soyutlama gibi

 

BİTMEYEN ŞARKI

 

Alper Aydın’ın duvar yerleştirmesi “Yeryüzü Şarkısı” ise ismini Alman besteci Gustav Mahler’in senfonisinden alıyor ve Türkiye’den Gürcistan’a uzanan kıyı şeridindeki son doğal alanların “fotoğrafını çekiyor.” “Yeryüzü Şarkısı”, 37 kilometrelik sahil şeridindeki 208 ayrı kayanın fotoğraf dokümantasyonu. Kayaların yüksekliği ve çevrelerinin ölçülmesiyle gerçek kilogramlarını bulan sanatçı bu rakamları sırasıyla geçici boyalar kullanarak kayaların üzerine yazıyor. Böylece insan ile doğa arasında yeni bir iletişim dili kurmaya çalışıyor. Mahler’in senfonisinde ele aldığı yaşam ve ölüm korkusunu, yalnızlık ve kuşkuyu, doğayı algılayamayışımızın zorluğunu Aydın, kayalara yaptığı müdahalelerle aktarıyor. Yolu Göttingen’e düşecekler için sergi 25 Eylül’e kadar ziyarete açık olacak.

 

'BİR GELECEK MÜCADELESİ’

 

Necmi Sönmez serginin yola çıkışını ve çağrısını şu sözlerle anlatıyor: “Sergi bir yanıyla kâğıdın dijital ortamdaki baskılara rağmen hâlâ çekiciliğini koruyan bir malzeme olduğuna vurgu yapmakla kalmayıp kitabın ve basılı objelerin ayrıcalıklarına odaklanıyor. Davet edilen sanatçıların geliştirdikleri çalışmalar; politik gelişmelerin insanlığı, coğrafyayı ve kültürü nasıl kelepçelediğine gönderme yaparken gelecek adına girişilen mücadelenin altını çiziyor. Göttingen dünyanın en iyi sanatçı kataloglarını hazırlamasıyla meşhur Gerhard Steidl’ın kuruculuğunu ve yürütücülüğünü üstlendiği bir çağdaş sanat merkezi olarak aslında bir yanıyla kült obje olarak “kitaba”, diğer yanıyla güncel sanat üretimi üzerine yoğunlaşan bir kurum. Çok eski bir üniversite kenti olan Göttingen, uluslararası sanat haritasına Steidl’ın 1972’de Joseph Beuys ile tanışıp onun kitaplarını, edisyonlarını hazırlamasıyla girdiği için buranın hamurunda kâğıt, baskı, basım teknikleri var.”