Dramatik anı(t) projesi U'Sandık devam ediyor
07 Eylül 2023 - 01:09Filmmor Kadın Kooperatifi, 'U'Sandık' isimli önlenemeyen kadın cinayetleri bültenini güncelledi. Proje üyeleri, sanatçıların çizdikleri kadın portreleriyle de dikkat çeken birikimle ilgili konuşurken, "Çizdiğimiz kadınların ailelerinden, sevenlerinden gelen tepkiler bizi çok etkiliyor. Onlara bir tür anıtı dikilmiş gibi geliyor, iyi geliyor. Her çizim için, bu son olsun diye dilediğimiz bir işe devam etmek zor, ama bir kadının annesi çerçeveletip duvarına asmak için istediğinde o zorlukla baş etmek bir nebze kolaylaşıyor," şeklinde konuşuyor.
EVRİM ALTUĞ- Düzenledikleri "Altın Bamya Ödülleri" ve 20'ncisi geçen Aralık'ta yapılan "Kadın Filmleri Festivali" ile gündeme gelen "Filmmor Kadın Kooperatifi", önceki gün (5 Eylül 2023) sosyal medyada aboneleri ile basına ve kamuoyuna yolladıkları "U'Sandık" isimli 'dijital sandığın Ağustos dökümünü yayımladı.
Türkiye'deki kadın cinayetlerine dikkat çekmek üzere ortaya konulan ve hayatını yitiren bireylere ait portrelerin çarpıcı görselliği ile dramatik etkisini katlayan bültende, Ağustos ayında aramızdan ayrılan kadınlara ve hikâyelerine dikkat çekilerek, anılarına saygı duruşunda bulunuldu.
Kadına yönelik şiddet, Türkiye çağdaş sanat sahnesinde de bilindiği gibi, Nil Yalter, İpek Aksuğur Duben, CANAN, Gülsün Karamustafa, Nezaket Ekici ve daha pek çok sanatçı tarafından gündeme taşınıyor. Hatırlanacağı üzere, bu kıymetli girişimler arasında dikkat çeken bir diğer dijital proje ise SALT'taki İpek Duben sergisi "Ten, Beden, Ben"e refakat de etmiş olan Anıt Sayaç tarafından anitsayac.com adresinde sürüyor. Bu önemli konu, Dünya sanat sahnesinde de Marina Abramovic, Tracey Emin, Orlan ve Georgia O'Keefe gibi tarihsel figürlerle de bir ifade ve protesto unsuru olarak, yerleştirme, resim, heykel ve performans sanatlarında değerlendirilmiş bulunuyor.
Milliyet Sanat, kurucuları arasında Gülşen Duran, Günsel Sipahi, Melek Özman, Suzan Akkaya ve Ülkü Songül'ün yer aldıkları Filmmor'la, U'Sandık isimli bu girişimleri ve yola çıkış öyküleri ile etkileri üzerine bir araya geldi.
Projenizin çizerliğini kim(-ler) yapıyor?
10 kişilik Filmmor U’Sandık kolektifi, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak çekildiği 1 Temmuz 2021 tarihinden bu yana, önlenebilir kadın cinayetlerinde kaybettiğimiz kadınların portre çizimlerini ve öykülerini çiziyor, derliyor.
Çizim ekibinde Emine Gezici Üstündağ, Barış Mert Göle var. Emine Gezici Üstündağ ile görsel yönetmenimiz Melek Özman videoları hazırlıyor.
Bugüne kadar 656 kadını çizdiler ve U’Sandık Instagram sayfasında, geçen yıl açtığımız web sitesi: www.usandik.org’daki Türkiye’nin Kadın Cinayetleri Haritasında “kaybettiğimiz kadınların anısına saygı, kadın cinayetlerine isyanla” paylaşıyoruz.
Projeyi oluşturan kayıplara dair metinler hangi ölçülere göre kimin tarafından yazılıyor?
Kadınların hikâyelerini medyadan derleyip kaleme alan Emel Armutçu; ancak metinler onunla birlikte Filmmor U’Sandık kolektifinden Melek Özman, Nimet Demir, Hülya Uğur Tanrıöver’in ortak çalışmasıyla son halini alıyor. Avukatımız Aylin Onursev, Ülkü Songül ve Gülşen Duran koordinasyonu üstleniyor. Çevirilerimizi Demet Kenar yapıyor.
Burada en zor olan, her birinin önlenebilir olduğunu bile bile her gün en az bir kadın cinayetini ele almanın yarattığı öfke ve acı. Ölçüye gelince, cinayetin bir kadın cinayeti olduğundan emin olmaya çalışıyoruz.
Çünkü kadın cinayetleri derken kadınların, cinsiyet eşitsizliği koşullarında, sırf kadın oldukları için, erkekler tarafından, kontrol etmek, özgürlüklerinden yoksun bırakmak, korkuyu körüklemek-itaati beslemek, aşağılayarak özgüvenini yok etmek yoluyla istediklerini yaptırmak, fiziksel, ekonomik, cinsel, psikolojik şiddet uygulama gibi eylemlerinin bir sonucu olarak, hatta diğer kadınlara ibret olsun diye öldürülmelerinden söz ediyoruz.
Medya bu konuda çok özenli değil, malûm, devlet de herhangi bir veri üretmezken, bu saiklere bakarak kadın cinayeti olarak kayda geçiriyoruz. Mesela Kadın Cinayetleri Haritası’na eklediğimiz 656 kadının önemli bir kısmı kocadan ayrılmış/boşanmış ya da ayrılmak/boşanmak isteyen kadınlar. Öldürülen her 6 kadından biri bu nedenle öldürülmüş. Bazen, kısacık metnimizde 5N1K kuralını tamamlayabilmemiz için çok uğraşmamız gerekiyor. Medyada haberler genele kopyala-yapıştır ifadelerle yer alıyor, birinde bir unsur eksikse hepsinde eksik oluyor ya da kadın cinayetlerini klişe bahanelerle açıklamaya çalışan haberlere rastlıyoruz.
Biz metinlerimizde bu cinayetin bir kadın cinayeti olduğunu, yetkililer görevlerini yapsa, yasalar kağıt üzerinde kalmasa pekala önlenebileceğini, uygulamadaki eksiklikleri ya da ihmalleri vurgulamaya çalışıyoruz. Bir de son dönemin “balkon cinayetleri”ni takip ediyoruz bir yandan, bir yığın da şüpheli ölüm var ve hiç duymadıklarımız… Fakat esasen rakamları değil kadın cinayetlerini, kaybettiğimiz kadınların hikâyeleri, mücadelelerini görünür kılmaya çalışıyoruz.
Projeniz yurt dışında ses getiriyor mu? Dünyada da büyük bir yara olan bu konuda yurtdışı STK veya kültür kurumlarıyla irtibatınız nedir?
"Femicide" ve "feminice" denen kadın cinayetleri, dünyanın her yerinde var, bu alanda çalışan gruplarla bir araya geliyoruz elbette, çünkü hem olduğumuz yerde mücadele etmeye ihtiyaç var hem de tüm dünyadaki durumu görmeye, deneyim paylaşmaya ihtiyacımız var; zaman zaman bir araya geliyoruz.
Latin Amerika’da benzer bir çalışma: No Esmatmos Todas var. Geçen yıl, 20. Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nde de bir forumda bir araya geldik, deneyim strateji paylaştığımız bazen de devam edebilmek için birbirimize güç verdiğimiz çeşitli buluşmalar, atölyeler, çalışmalar yapıyoruz. . Çünkü kadın cinayetlerini izlemek sadece teknik olarak değil duygusal olarak da çok zor, hele bizim gibi her gün yüz yüze baktığımız, yüzünü, hikayesini ezberlediğimiz çalışmaları sürdürmek çok güç…
Bu dijital sandığı paylaştığınız kimselerden ve kurumlardan nasıl dönüşler geliyor?
Kurumlardan elinize sağlık diyen geri dönüşler bir yana çizdiğimiz kadınların ailelerinden, sevenlerinden gelen tepkiler bizi çok etkiliyor. Onlara bir tür anıtı dikilmiş gibi geliyor, iyi geliyor. Her çizim için bu son olsun diye dilediğimiz bir işe devam etmek zor, ama bir kadının annesi çerçeveletip duvarına asmak için istediğinde o zorlukla baş etmek bir nebze kolaylaşıyor.
Özel olarak bir mesajınız bulunuyor mu?
Kadın cinayetlerine karşı herhangi bir eylem planı olmayan koşullarda İstanbul Sözleşmesi önemli bir yol haritası olabilirdi. En azından 6284 sayılı kadınlara şiddeti önleme yasasını etkin uygulaması gerekiyor. Verilen uzaklaştırma kararlarının denetlenmesi, takip edilmesi, kadınların şikayetlerinin ciddiye alınması gerekiyor ki kadınlar koruma kararı varken, devlet gözetiminde öldürülmesin.
Ve elbette cinayetleri teşvik eden cezasızlık politikasının son bulması gerek. Her şey bir yana, "Kadın Dayanışması Yaşatır" sloganını ilk kadın cinayetleri araştırmamızdan sonra çıkardık. Bunu hep hatırlayalım ve her an birbirimize göz kulak olalım. Kadınlar arası deneyim paylaşmak çok önemli, cinayetler benzer süreçlerle geliyorum diyor çünkü. O deneyimi elden ele, kulaktan kulağa yayalım.
Bir sözümüz de medyaya: Filmmor’un yıllar önce hazırladığı “Kadın Cinayetleri Haberleştirme Kılavuzu” halen güncel; dileyen haberciler oradan doğruları öğrenebilir.