BÜMED'den 'Hâller | Hayaller Sergisi'
09 Aralık 2022 - 04:12Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED) tarafından, Boğaziçi Üniversitesi mezunlarından Meral Kurdaş, Leyla Sürmeli ve Leyla Derya’nın öncülüğünde düzenlenen “Hâller | Hayaller: Uyumsuz Zamanlarda Dirençlilik” sergisi, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin düşlerine giden yolda gençlere destek olmayı amaçlıyor. Sergiye farklı mecralardaki yapıtlarıyla katılan sanatçılar, yapıtlarının satışından elde edilen gelirin önemli bir kısmını “Boğaziçi Değerler Burs Fonu”na bağışlıyor. 2021 yılında 118 öğrenciye burs veren BÜMED, “Hâller | Hayaller: Uyumsuz Zamanlarda Dirençlilik” sergisiyle umudu ve dayanışmayı sanatla çoğaltarak daha fazla öğrencinin hayatına dokunabilmeyi amaçlıyor. BÜMED’in bu sene açtığı burs başvurusuna ise 1000’in üzerinde öğrencinin başvuru yapması, öğrencilerin yaşadıklarıyla düşlediklerinin oluşturduğu tezatı ortaya koyuyor.
Dünyayı ve insanlık hâllerini anlatan “Hâller | Hayaller: Uyumsuz Zamanlarda Dirençlilik” sergisi, ziyaretçilerini düşünmeye, yeni sorular sordurmaya, anlamaya, düş kurmaya ve paylaşmaya teşvik ediyor. Sergideki yapıtlar, ekolojiden sağlığa, eğitimden yaşam hakkına uzanan pek çok alanda baş gösteren küresel ve yerel sorunlara karşı insanın direngen doğasını ön plana çıkartıyor. Giderek artan burs başvurularına kaynak yaratmak için Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED) tarafından hayata geçirilen sergi, daha fazla gence destek vermeye, yaşanan gerçeklere karşı düş kurmaya, paylaşarak düşleri çoğaltmaya davet ediyor.
The Marmara Pera ev sahipliğinde düzenlenen “Hâller | Hayaller: Uyumsuz Zamanlarda Dirençlilik” sergisi, 15 Aralık’a dek10:30- 19:30 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Gelirinin burs fonuna aktarıldığı sergideki eserler için canselkademli@bumed.org.tr adresi ile iletişime geçmek yeterli.
Leyla Derya (BÜMED):
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileriyle bağımı devam ettirmek bana iyi hissettiriyor. Çok zaman geçmiş olsa da iyi bir öğrencilik yaşadığım okulumun öğrencilerine nasıl katkıda bulunabilirim fikri ve bu fikri ateşleyen Leyla Sürmeli’nin okulda nöbeti tasvir eden bir tablonun peşine düşmesiyle şekillendi. Daha önce hiç sergi açmak gibi bir tecrübem olmamıştı ama danıştığım herkes yolları açtı, ellerinden gelen yardımları yaptı, Onur Bayiç sergimizin kataloğunu, görsellerini tasarladı. BÜMED güçlü bir dernek, çok iyi bir ekip.
Sergide hangi sanatçılar yer alıyor? Sanatçılarla ilk iletişime geçtiğinizde geri dönüşleri nasıldı?
48 sanatçı yer alıyor, telefon ettiğim üç sanatçı katılmak istemedi. Diğer görüştüğüm tüm sanatçılar bu projenin seve seve parçası oluruz cevabıyla döndüler ve her türlü maddi manevi fikri desteği sağladılar. Hep beraber bir ekip olduğumuzu hissettirdiler, benim için çok değerli…
Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’nin önümüzdeki zamanlarda sanatsal faaliyetleri neler olacak?
Sergi boyunca hem sanatçılardan, hem gezenlerden hem de mutfak’tan bu sergilerin tekrarlanması ve geleneksel hale gelmesi yönünde ve geliştirici birçok öneri geldi. Umarım devam ederiz yeniliklerle.
Leyla Sürmeli (BÜMED):
Ben çok uzun senelerdir sivil toplum örgütlerinde (STK) çeşitli alanlarda çalışıyorum.Bunun sebebi bütün karakter analizlerimde çıktığına şaşırdığım üzere yapımda sosyal sorumluluk ve bu sorumluluk gereği gayretler göstermek isteği var.
1976’da Üniversitemizin İdari Bilimler bölümünden mezun oldum. Yıllarca profesyonel çalışırken de emekli olduktan sonra da bu amacıma uygun ortamlarda katkı sunmaya çalışıyorum.
Okulumuzun hayatıma kattıklarını paylaşmam gerektiğini düşünürken son birkaç yıldır başta öğrenciler ve akademisyenler olmak üzere üniversitenin bütün paydaşlarının, mezunların desteğine ihtiyacı olduğunu düşünen bir grup içinde buldum kendimi.
Tarihimiz çok derin, mezunlarımız dünyanın her yerinde, bir de değerli hocalarımızın hepimizi yüreklendiren direnç görüntüsünü yurtdışındaki bir ressamın fırçasından çıkmış çok anlamlı bir tabloda görünce “haydi” dedik. Ulaşmak istediğimiz uzak yakın mezun ve destekçilerimize bu ve/veya bunun gibi sanat ürünlerinin mesajları ile ulaşabiliriz diye cesaretlendik.
Cesaret ve eğitimimizin hepimize kattığı insani beceriler sayesinde dayanışma, özveri, saygı ve sevgi ile çalıştık. Benim ikinci ve en büyük motivasyonum Leyla Derya arkadaşımızın sakin, nazik ve ciddi bir şekilde işe yaklaşımı oldu. Meral Kurdaş arkadaşımızın da büyük sorumluluklar alarak katkıda bulunması ile proje hayat geçti.
Sergide hangi sanatçılar yer alıyor? Sanatçılarla ilk iletişime geçtiğinizde geri dönüşleri nasıldı?
Hemen hemen her sanatçı amacımızı dinleyince seve seve katkıda bulunacaklarını belirttiler ve bu yıl ilkbaharda filizlenen projemizde bizlere çok büyük, beklediğimizin üstünde motivasyon aşıladılar.
Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’nin önümüzdeki zamanlarda sanatsal faaliyetleri neler olacak?
Ben derneğin çok eski üyelerindenim. Şimdiye kadar STK çalışmalarımda bu kanalda çok hizmet sunamadım ama yöneticiler kabul eder ve destek olurlarsa bu projeyi hep beraber sürdürmek isteriz. Şimdiden aklımızda çeşitleme fikirleri filizleniyor ve heyecanlanıyoruz.
Meral Kurdaş (BÜMED):
BÜMED yönetim kuruluna seçildiğimiz andan itibaren paydaşlarımız için neler yapabiliriz diyerek projeler üretmeye başladık. Değişik aktivitelerde bağışlar topladık, maraton koşup tüm bağışçılarımız aktardığı kaynağı öğrenci burs fonuna aktardık.
Leyla Derya ve Sürmeli ile buluşmamızda Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin ihtiyaçlarının arttığı bir dönemde BÜMED‘in kendi ekosistemi ile farklı partileri de bir araya getirerek bir aktivite yapıp öğrencilere destek olabileceğini konuştuk. Leyla, sanatçı çevresinden böyle bir fona aktarılmak üzere bağış yapmaya gönüllü olacak dostlarımız olduğunu ve bir sergi ile bunu harekete geçirebileceğimizi söyleyince kolları sıvadık. Değişik şehirlerden pek çok sanatçıyla görüştük ve hemen hepsi böyle bir sergide BÜMED’e destek olacaklarını söylediler. Bütün eserleri biz kendi imkanlarımızla toplayıp serginin kurulumunu da kendimiz gerçekleştirdik ve sonuçlandırdık.
Sergide hangi sanatçılar yer alıyor? Sanatçılarla ilk iletişime geçtiğinizde geri dönüşleri nasıldı?
Kataloğumuzda yer alan sanatçılarımızın tamamı eserlerini bağışlayabileceklerini belirttiler. Görüştüğümüz sanatçılar içinde bir ikisi hariç hepsi böyle bir amaç için öğrencilerin yanında olacaklarını belirttiler.
Bazıları sergi kurulumunda gelip bizimle çalışarak işin sahne arkasında da destek verdiler. Açıkçası büyük bir organizasyonu kotarmak bizi başta korkuturken, hem sanatçılar, hem Boğaziçi mezunu arkadaşlarımız, hem de sonrasında eserleri alarak fona katkıda bulunan tüm sanatseverler şahane bir birliktelik sergiledik. Herkesten bu çalışma için övgüler ve teşekkür mesajları alıyoruz. En güzel teşekkür de bursiyerlerimizden geliyor. Sergiyi gezdikleri zaman gördükleri emek karşısında minnettar olduklarını dile getirmeleri bizi daha çok çalışmaya motive ediyor.
Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’nin önümüzdeki zamanlarda sanatsal faaliyetleri neler olacak?
Boğaziçi Mezunlar Derneği’nin (BÜMED) çok büyük ve güçlü bir camia olduğunu gördük bir kez daha. Bu da bizi daha pek çok şey yapabileceğimize inandırdı.
Sergi salonu, tanıtımı, sigortası, güvenliği, tüm dokümantasyonu her şeyi Boğaziçililer tarafından yapılan ve bir araya getirilen bu sergi sadece bir sanat olayının çok daha ötesine geçti bizim gözümüzde. Uyumsuz zamanlarda direnç göstermemiz gerektiğinde tüm Boğaziçi Camiası tek vücut olarak kitlenebilir ve ihtiyacı olan tüm paydaşların sonuna kadar yanında olur. Bunu görüp bildiğimizde her alanda çalışabiliriz.
Mezunlarımız arasında çok başarılı film yapımcıları, tiyatro ve sinema oyuncuları, standup sanatçıları, müzik sanatçıları var. Her biriyle konuştuğumuzda Boğaziçi için seve seve bize destek olacaklarını söyleyerek bizi teşvik ediyorlar.
Biz de heyecanla yeni projelerimizde çalışmaya başlıyoruz…
Çağla Saydağ Karter (Sanatçı):
Eğitim benim çok önem verdiğim bir olgu ve hayattaki tercihlerimle ve sürekli öğrenci şapkasını takan bakış açımla bu olgunun altını çizmeye devam ediyorum. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun olduktan sonra Carnegie Mellon Üniversitesinde İşletme Master’ı yaptım, Dubai Lotus Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirdim ve halen Yeditepe Üniversitesi Resim ve Plastik Sanatlar doktora programına devam etmekteyim.
Gerçekleştirdiğimiz bu sergi tam da bu sebeple benim için çok önemli. Aydınlanmak isteyen açık ve ışık saçan genç beyinlerin önünde hiçbir engel olmamalı. Eğer varsa bu engelleri kaldırmak için elbirliğiyle çabalamamız gerektiğine inanıyorum.
Sergideki yapıtlar, ekolojiden sağlığa, eğitimden yaşam hakkına uzanan pek çok alanda baş gösteren küresel ve yerel sorunlara karşı insanın direngen doğasını ön plana çıkartıyor. Siz de sergide yer alan yapıtınızdan bahseder misiniz?
Resim yapmaya başladığım ilk yıllardan itibaren ruhumu özgürce tüm çıplaklığıyla ifade edebilmek en büyük isteğim oldu. Arayışım hep gözle görünenin derinlerindekine ulaşabilmek içindi. Başka bir deyişle benim resimlerim ruhun özünü değişen renkleri ve kırılgan derinlikleriyle resmedebilme gayretidir.
Sanat, radikal potansiyelini ancak, bildiğimiz dünyanın dilini geçersiz kılan kendi dili ve imgesi içinde ifade edebilir. Bu ifadeler de özüne sadık kalan sanatçılar için parmak izi niteliğindedir. Kavramsal olarak sanatı ve umudu, toplum ile de karamsarlığı birbirine daha yakın buluyorum. Sergide yer alan eserimle ben umudu temsil ediyorum, tünelin ucundaki ışığı, aydınlık bir yarını ve kışın ardından gelecek rengarenk ve aydınlık ilkbaharı düşlüyorum.
Son olarak, şu sıralar üzerinde çalıştığınız bir proje var mı?
2023 senesinin ilk aylarında Dubai’de gerçekleşecek olan World Art Dubai Çağdaş Sanat Fuarı’na katılacağım için bu yönde hazırlıklarım devam ediyor.
Can Göknil (Sanatçı):
Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’nden aldığım sergi çağrısının adı, “Hâller | Hayaller: Uyumsuz Zamanlarda Dirençlilik” başlığı beni çok duygulandırdı. O kampüse ilk adımımı 1962 yılında attım. O yıllarda şimdiki Robert Lisesi benim de okulum olan Arnavutköy Kız Koleji idi. Boğaziçi Üniversitesinin yerinde ise Robert Academy (lise) ve Robert College adında Mühendislik, Edebiyat ve Fen Bilimleri, ve de İş İdaresi bölümleri olarak üç fakülte vardı. Sevgili eşimle orada tanıştım, oğlumuz oradan mezun oldu, kampüste evlendi ve Boğazçi Üniversitesinde yarım zamanlı öğretim görevlisi oldu. Ayrıca benimle kız kolejinden mezun sınıf arkadaşlarım bugün Boğaziçi Üniversitesi değerli profesörleri.
Eğitim, öğretim, kültürel, sosyal ve spor aktiviteleri, kütüphaneler, konserler, konferanslar, tiyatro deneyimlerimizi çok güzel ortamlarda yaşadık.
Ya şimdiki öğrenciler?
Giriş kapısında zırhlı polis araçları, inanılmaz hayat pahalılığı ve yurt sorunları, çeşitli nedenlerle aksayan eğitim ve başka olumsuzluklar hepimizi çok üzüyor. Çünkü bu akıllı gençler ülkemizin geleceği. Zor zamanlardayız. Gerçi sanat umuttur. Biz sanatçılar uyumsuzluklara karşı yardımcı olabilmek adına BÜMED öğrenci burslarına katkı sağlamak için bu sergiye resim bağışında bulunduk. Faydalı olduk.
Çok mutluyum.
Sergideki yapıtlar, ekolojiden sağlığa, eğitimden yaşam hakkına uzanan pek çok alanda baş gösteren küresel ve yerel sorunlara karşı insanın direngen doğasını ön plana çıkartıyor. Siz de sergide yer alan yapıtınızdan bahseder misiniz?
Ben iki tablomu sanatseverlere sundum:
“Ağaç Kutları”, 60x60cm boyutlarındaki resmimde Anadolu Uygarlıklarından Çatal Höyük mitlerindeki barışçıl ortama uzanarak hayat ağacını kadın figürleri ile taçlandırdım. (Her gün okuduğumuz kadın cinayetleri içimi ürpertiyor.)
“Kuşlara Veda”, 30x40 cm boyutlu tuvalimde ise Z kuşağı bir kız çocuğu yöreyi terk eden bir kuşu mandolin çalarak geri getirmeye çalışıyor.
Son olarak, şu sıralar üzerinde çalıştığınız bir proje var mı?
Yaş 77! Resimlerim ve kitaplarımla aynen devam!
Esra Carus (Sanatçı):
Bu serginin yapılma ihtiyacı sadece Boğaziçi mensuplarını ilgilendiren bir konu değil bir ülke sorunu, o nedenle sanatçı olarak bir sorumluluk duyuyorum.
Boğaziçili hoca ve öğrencilerin şiddetsiz direnişini çok değerli buluyorum, onlar bu ülkenin yetiştirdiği kıymetli insanlar ve biz onları mevcut halin karanlığında yalnız bırakmayacağız. Türkiye’ye dair inançlarının kırılmaması ve hayallerinin sönmemesi için herbirimiz kendi alanında elinden ne geliyorsa yapmalıdır.
Sergideki yapıtlar, ekolojiden sağlığa, eğitimden yaşam hakkına uzanan pek çok alanda baş gösteren küresel ve yerel sorunlara karşı insanın direngen doğasını ön plana çıkartıyor. Siz de sergide yer alan yapıtınızdan bahseder misiniz?
Sanatın hayatı normale döndürme işlevi var yani olağanüstü koşulların panzehiri. Toplumsal ayarlar bozulduğunda insan kabuğuna çekilip kendi içine bakmaya başlıyor, tüm algıları ve duyuları açılıyor. Daha iyi duymaya, bakmaya ve hissetmeye başlıyor, bu doğal olarak bir uyanışı ve merakı tetikliyor.
İşlerimde bugün ve geçmişin nedensellik ilişkileriyle ilgileniyorum. Sergideki işim “Göster -Anlat” (2011) adlı serinin bir parçasıydı. Woody Allen’ın Radio Days filminden radyo spikerinin Pearl Harbor Baskını’nı duyurduğu anın bir fotoğrafını kendi malzememle yorumladım kolaj olarak. Bu film Amerika’ya göç eden bir Yahudi ailenin muhafazakarlık, aile, modernleşme, sınıf gibi bir çok yönüyle yeni dünyada medyanın gücü üzerinden kimlik oluşturma durumunu düşündürmüştü. Balkan göçmeni ailemin yaşamış olduğu göç hikayesi ile ilişkilendirdiğim bu film medyanın kimlik inşa sürecini nasıl hızla şekillendiğini iyi örnekliyor bana göre. Sanırım günümüz medyasının hali, aidiyet kırılması ve beyin göçünün tehlikeli boyutlara ulaşması bu işi yeniden sergileme ihtiyacı oluşturdu bende.
Son olarak, şu sıralar üzerinde çalıştığınız bir proje var mı?
Evet, Ocak 2024’te Depo’da bir kişisel sergi için hazırlanıyorum. Ayrıca şu an Maçka Sanat Galerisi’nde 10 Aralık’a kadar devam eden “Gizli Yüz / Persona” adlı grup sergisinde işlerim yer alıyor.