Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Bob Dylan 80 Yaşında !

Bob Dylan 80 Yaşında !

Bob Dylan 80 Yaşında !24 Mayıs 2021 - 10:05
Müzik tarihinin, popüler kültürün, hatta belki bazılarına göre Nobel tarihinin hem en mühim hem de en ilginç karakterlerinden Bob Dylan bu ay 80 yaşına basıyor. 24 Mayıs 1941 doğumlu Dylan’ın doğum gününü kendisi hakkında 80 maddeyle kutlayalım istedik. Yaşı 80 olsa da biliyoruz ki o ‘daima genç’.

 

Egemen Limoncuoğlu

 

 

1-Böylesi bir listenin ilk maddesi tahmin edeceğiniz üzere Dylan’ın gerçek adı olacak: Robert Allen Zimmerman.


2 - Zimmerman, kökleri Kars’a kadar uzanan, bu vesileyle de “Dylan Türk mü?” gibi soruları da beraberinde getiren, bir taraftan da Litvanya ve Ukrayna bağlantılı Yahudi bir ailenin evladı.

3 - Bir liman şehri olan Duluth’ta doğar, ABD’nin Minnesota eyaletinde. Fakat çocukluğu ve ilk gençliği Hibbing kasabasında geçer.

4 - Hibbing’de büyüdüğü ev, Dylan koleksiyoncuları tarafından satın alınabilecek kadar ciddi mânâda bir koleksiyon öğesi. Hâlâ yerli yerinde, ve evet, sahibi tanınmış bir Dylan hayranı.

5 - Dylan’a göre Hibbing, ‘50’lerdeki herhangi bir Amerikan kasabasından farksızdı. Muhtemelen haritada yerini bulamayacağınız kasabalardan. Soğuğuyla meşhur, madencilerin yaşadığı bir kasaba.

6 - 1948 ile 1958 arası Hibbing’de yaşar. Okula burada gider, ilk plağını burada dinler, ilk gitarını burada edinir, ilk sevgilisi... Tabii ki o da Hibbing’dendir.

7 - Bu noktada bir es verelim. Bu satırlar eğer başka bir zamanda, mesela ‘60’lı yılların ortasında yazılıyor olsaydı büyük ihtimalle şu ilk altı madde tamamen farklı olacaktı. Zira Dylan, kendi hakkında muallak bir intiba bırakmayı sever. O tarihlerde verdiği her röportajda kendisine ve geçmişine dair tamamen farklı şeyler söyler.

8 - Robert Allan Zimmermann’dan Bob Dylan’a dönüşüm de bu kurmacayla karışan gerçeklerle oluyor hayatında. Hibbing’den gelen bu genç müzisyen kendisine bir Bob Dylan yaratıyor. Nasıl isterse öyle bir şahsiyet. Nasıl algılanmasını istiyorsa öyle biri.

9 - Bu yüzden ilk kız arkadaşlarının isimleri de herhalde Dylan’ın uydurduğu isimler diye düşünmek gayet olası. Zira birinin adı Gloria Story (okunduğunda kulağa anlı şanlı hikâye mânâsına gelecek şekilde geliyor) diğerininkiyse Echo Star Helstrom (yankı, yıldız...). Halbuki bu ikisi de gerçek isimler.

10 - Rock’n’roll ve radyoda çalan diğer her şey Dylan’ın ilk müzikal anıları. Tıpkı ‘50’lerde büyüyen diğer Amerikalı çocuklar gibi.

11 - Folk ve country ile ilgilenmesi, müziğe bakışının tamamen değişmesi Hibbing’den ayrılıp üniversite için büyük şehire (Minneapolis) gelmesiyle olur.

12 - Okulla pek işi olmaz ama eğitimini Woody Guthrie ve Guthrie’nin meşhur ‘faşistleri öldüren’ gitarıyla tamamlar. “Guthrie’nin şarkılarını dinler ve nasıl yaşayacağınızı ondan öğrenirdiniz,” diyor.

13 - Ocak 1961’de New York’a kaçıyor okulu bırakıp. Böylece bildiğimiz Dylan olma yolunda ilk büyük adımını da atıyor.

14 - O tarihte New York, caz ve beat kuşağından arta kalanlara kahve, yemek, bira, şiir ve müzik hizmeti veren küçük kafelerde yaşanıyor. Ekseriyetle Greenwich Village mıntıkası başrolde.

15 - Greenwich Village mıntıkasında hava nasıl, Gaslight ve Gerde’s gibi mekânlarda neler oluyor az buçuk kafamızda canlandırmak için başvurabileceğimiz kaynaklardan biri Coen kardeşlerin “Inside Llewyn Davis / Sen Şarkılarını Söyle” adlı filmi.

16 - Dylan’ın New York’a gelişinin ardındaki en büyük sebep Woody Guthrie. Guthrie’yi bulmak, görmek... Lakin Guthrie o günlerde psikiyatri kliniğinde yatmakta. Dylan yine de bulur ve tanışır Guthrie’yle.

17 - Dylan, Greenwich Village civarında sahne alan herkesi izliyor. Sahnede ne yaptıklarından, hangi aksanla hangi şarkıyı söylediklerine kadar bir sünger gibi çekiyor bünyesine. Protest folk şarkıları, isyan şarkıları, denizcilerin şarkıları, kölelik günlerinden kalma blues şarkıları... Hepsi orada.

18 - Kendi de sahne alıyor. Gitarı ve boynunda özel bir aparatla sabitlenmiş ağız mızıkalı hâlini anımsayacaksınız, o hâl işte bu günlerde ortaya çıkıyor.

19 - İlk sahne repertuvarını oluştururken bir arkadaşından kaçırdığı 50 plak epey yardımcı oluyor.

20 - Gerde’s Folk City adlı mekân, Dylan’ın hayatında önemli bir yer taşıyor. Zira “Blowin’ in the Wind”i ilk kez burada çalıp söylüyor.

21 - Günün ruhunu yakalama konusundaki mahirliği ilk kez “Blowin’ in the Wind” ile ortaya çıkar.

22 - Önce günü ve kuşağını yakalıyor, sonra yıllarca dinleyene bir anlam ifade etmekten hiç yorulmayacak şarkılarını sıralıyor. Günün ruhuna yön veren insana dönüşüyor.

23 - Dylan’ın yükselişine üç şey daha vesile oluyor o esnada, bir menajer (Albert Grossman), bir plak şirketi (Columbia) ve bir Joan Baez.

24 - Dylan’ı kanatları altına alan Joan Baez o günlerde kariyerinde gayet iyi bir noktada, dinlenen, sevilen bir folk şarkıcısıdır. “İçinizdeki annelik duygusunu uyandırıyordu,” diyor Dylan için Baez, “hiç annelikle alakanız olmadığını düşünseniz dahi.”

25 - Joan Baez tarafından lanse ediliş bir anda günün geçer akçesi folk müzik ortamlarında Dylan’a büyük büyük basamakları çıkartır.

26 - İlk albümü pek satmaz ama mayıs 1963’te çıkan ikinci plağı “The Freew heelin’ Bob Dylan” bambaşka bir hikayedir.

27 - Kapağında aşkı Suze Rotolo ile o meşhur pozları, plağın açılışını yapan “Blowin’ in the Wind”, onu yalnız bırakmayan “A Hard Rain’s a-Gonna Fall”, “Masters of War”, “Girl from the North Country”, “Don’t Think Twice, It’s All Right” derken esas Bob Dylan şimdi arz-ı endam etmiştir.

28 - Ya da esas Dylan henüz teşrif etmemiş midir? Protest şarkılardan uzaklaşıp, sadece akustik gitar çalmayı bırakıp ‘elektrikli’ şarkılar söylemeye karar vermiş hali midir esas Dylan? Folk müzik camiasından uzaklaştığı için ‘hain!’ diye yüzüne haykırılan Dylan mıdır? Esas Dylan hepsidir.

29 - Hangi Dylan / Hepsi Dylan’a dair kafa karışıklığını en güzel Todd Haynes’in Cate Blanchett’in de dahil olduğu bir oyuncu kadrosuyla, Dylan’ı canlandırma işini altı oyuncuya veren filmi “I’m Not There” anlatır. Dylan işte apaçıktır ki, hepsidir.

30 - 1964’te The New Yorker dergisi Dylan’ı Huckleberry Finn ile genç bir Woody Guthrie füzyonu olarak tanımlıyor. Hem sahnede hem de sahne dışında fevkalade bir enerjisi olduğunu, gergin, sırım gibi bir delikanlı olduğunu söylüyor.

31 - Andy Warhol ve Factory’sindeki tayfasıyla Dylan’ın arası iyi mi kötü mü anlamak güç. Warhol’dan Edie’yi çalar Dylan. Lakin Edie bile çalındığını sanarken, Dylan’ı bir başkasıyla evlenmiş bulur.

32 - Yine de “Just Like a Woman” ve “Leopard-Skin Pill-Box Hat” şarkılarının ilhamı Edie Sedgwick olur.

33 - Suze, Joan, Edie derken Dylan’ın evlendiği kadın Sara Lownds olur. The Wallflowers’la müzik dünyasında kendine hiç fena olmayan bir yer de edinen oğlu Jakob olmak üzere Sara ve Dylan çiftinin dört çocuğu olur.

34 - Dylan’ın 60’lardaki hareketli hayatına, ününe bir de tabii motosiklet kazası yakışırdı. Aşağısı kurtarmazdı. 39 Temmuz 1966’da onu da geçirdi. Ciddi manada bir kazaydı.

35 - İki seneye yakın bir süre sahneye çıkmadı. Fakat Woody Guthrie’nin ölümü üzerine düzenlenen anma konserini kaçıracak değildi, kaçırmadı da.

36 - Kaçırdığı şeyse Woodstock oldu. Woodstock yerine İngiltere’de düzenlenen Isle of Wight Festivali’ne katıldı.

37 - Dylan hiçbir zaman doğrudan politika içinde olmaz ama şarkıları hep oradadır, gündemin tam kalbinde.

38 - “Subterranean Homesick Blues”a eşlik eden görüntüler bildiğimiz anlamıyla ilk video kliplerden biridir.

39 - 1964’te The Beatles’la tanışır. Efsaneye göre The Beatles’ın viski içen janti gençlerden başka keyif verici maddeler kullanan ‘hippilere’ evrilişinde Dylan’ın bir ikramı etkili olmuştur.

40 - John Wesley Hardin, Teksaslı bir kanun kaçağıdır. Dylan’ın 1967’de çıkan sekizinci albümüne “John Wesley Harding” olarak isim babası olur.

41 - “All Along the Watchtower” bu albümdedir, lakin şarkı Jimi Hendrix yorumuyla daha popüler olur.

42 - “Blowin’ in the Wind”in bile Peter, Paul & Mary üçlüsünün sesinden ilk kez listelere girdiğini düşünürsek bu Dylan için pek ilginç bir durum değildir.

43 - 1969’da Johnny Cash’le kayıtlar yapar, “Girl from the North Country” bu seansların meyvesidir.

44 - ‘70’ler Dylan için biraz karışık geçer. Bizzat söylediği gibi ‘zamanlar değişiyordur.’ O da değişir.

45 - Albümleri 10 sene öncesine kıyasla daha az ilgi görmeye başlamışken imdadına Rolling Thunder Revue turnesi yetişir.

46 - Joan Baez’li, Allen Gingsberg’li kumpanyası ve bizde en iyi bilinen Dylan albümü olan “Desire”dan şarkılarıyla Rolling Thunder Revue tam bir şehre panayır geldi havasındadır. 47 - “Hurricane” ile birlikte “One More Cup Of Coffee”, “Desire” albümünün iki gözdesidir. Biri haksızlığa uğramış siyahi bir boksörün kurtarma çabasıdır ki hâlâ geçerli bir kavram. Diğeri de yürek telimizi titretir.

48 - ‘70’li yıllar ressam Dylan’ın da kendi albüm kapaklarıyla gün ışığına çıktığı zamanlardır. “Planet Waves” ve “Self Portrait” albüm kapakları bizzat Dylan eserleridir.

49 - Sam Peckinpah’ın Pat Garrett & Billy the Kid filminin müziklerini yapar 1973’te. Filmde rol de alır. “Knockin’ on Heaven’s Door” bu film için yazdığı şarkılardan biridir.

50 - O yılların bir diğer Dylan alametifarikası da, Yahudi bir aileden gelen, uzun süre dinle hiç alakası varmış gibi görünmeyen Dylan’ın bir Hıristiyan olmaya karar verişidir.

51 - ‘80’ler Dylan için düşüş yıllarıdır. Yaptığı albümler başarısız görülür. Hâli tam da “We Are the World”ün klibindeki hâlidir. “Benim ne işim var burada?” der gibidir. 52 - ‘80’li yıllardaki Dylan’ın bizim için ayrı bir yeri var öte yandan. 24 Haziran 1989’da İstanbul’da konser verir Dylan, 17. İstanbul Müzik Festivali bünyesinde. Üstelik Joan Baez’la birlikte.

53 - ‘90’lar çok iyi başlamaz Dylan için, saygıda kusur edilmeyen bir müzik büyüğüdür ama günün genç insanlarıyla çok bağı yoktur.

54 - MTV için bir ‘Unplugged’ çeker, pek başarılı bir kayıt olmaz. Fakat 1997’de çıkan “Time Out of Mind” albümü bir bakıma Dylan’ın dönüşüdür. Yılın albümü Grammy’sini kapar.

55 - Başrolünde Michael Douglas’ı izlediğimiz “Wonder Boys” filmi için yazdığı “Things Have Changed” ile de Oscar ve Altın Küre’yi.

56 - Ödül demişken bir de Nobel var tabii. Lakin o konuda öyle çok konuşuldu ki yakın zamanda biz sadece Dylan ve onun adına ödül kabul konuşmasını okuyan büyük hayranı Patti Smith'e selam verelim bu maddede.

57 - Daha az konuştuğumuz şeylerle devam edelim. Mesela Dylan sıkı bir Indiana Jones seveni. John Williams’ın seri için yaptığı müzikler olmasa sevmem diyor ama.

58 - Dylan’ın turne otobüsünde sürekli ‘50’li yılların popüler komedi dizisi “I Love Lucy” açık olurmuş.

59 - “Bir otel odası, benim için kendime özel bir kayıt stüdyosuna sahip olmaya en yakın şey,” diyor Dylan.

60 - “Bir caz solisti denince aklıma ilk gelen isim King Pleasure,” diyor. King Pleasure tabii ki Dylan’ın ilk gençliğinden yadigâr isimlerden, ‘50’lerde popüler bir isim.

61 - Caz demişken, Thelonious Monk’un “Ruby, My Dear”ının şarkı yazarlığını çok etkilediğini beyan ediyor Dylan.

62 - Ella Fitzgerald’ın da bir ilham kaynağı olduğunu söylemekten geri durmuyor.

63 - Blues abidesi Robert Johnson’un zamanının çok ötesinde olduğunu, yaşadığı dönemde de belki şimdilerde de tam anlaşılmadığını düşünüyor.

64 - Müziğinde doğaçlamanın yeri sorulduğunda cevabı kısa: Hiç yok.

65 - Peki, Warren Beatty’nin “Bonnie ve Clyde”da oynayacağı Clyde rolü için ilk düşündüğü ismin Bob Dylan olduğunu biliyor muydunuz?

66 - Ya da Heaven’s Door adını verdiği bir viski markasına sahip olduğunu?

67 - Dylan’la ilgili sayfalarca yazılacak, günlerce konuşulabilecek konulardan biri de Bootleg kayıtlar. Hem zamanında yapılmış gerçekten korsan kayıtlar hem de resmî olarak piyasaya düzenli aralıklarla çıkan kayıtlar olmak üzere dipsiz bir kuyu gibi.

68 - Öte yandan bu kadar detaylı, hani stüdyoda öksürse kayda alınmış bir sanatçı olmasının sevenleri için koca bir dünya vadetmesi de güzel şey. Tıpkı birlikte de çaldığı, kayıtlar yaptığı Grateful Dead gibi.

69 - Dylan şarkılarını söylemeyen yok malumunuz. Sadece “Blowin’ in the Wind”i bile Marlene Dietrich’ten Stevie Wonder’a uzun mu uzun bir yorumlayan listesi var.

70 - Tamamı Dylan şarkılarından oluşan albümler yapanların sayısı da keza. Bryan Ferry’den, bizzat Dylan’ın internet sitesinden destek gören Joan Osborne’unkine kadar (Hani “One of Us” ile tek şarkılık mucize yaratmış Osborne).

71 - 2000’ler Dylan’ın kendi şarkılarını epey seyrek duyduğumuz seneler oldu. Ama mesela Dylan sesinden Christmas şarkıları dinledik ya da ondan seri hâlinde çıkardığı albümlerle klasik Amerikan şarkılarını işittik.

72 - Neyse ki araya “Together Through Life”, “Tempest” gibi albümler de sıkıştırdı.

73 - Ama son yılların en ‘Dylan albümü’ geçtiğimiz sene yayınlanan “Rough and Rowdy Ways” oldu.

74 - Albümden çıkan 17 dakikalık “Murder Most Faul” şarkısı Billboard listelerinde 1 numara oldu ki bu Dylan için bir ilk.

75 - Şarkının JFK suikasti etrafında, etraflıca dönen sözleri de bir bakıma Dylan için ilk oldu. Konuya seneler sonra bu kadar derinlemesine dalması.

76 - Dylan, pandemi sürecini Malibu’daki evinde geçiriyor, okyanusa nazır, kalabalıklardan uzak.

77 - Sokağa maskesiz çıkıyor mu aşı oldu mu bunları bilmiyoruz. Fakat biliyoruz ki George Floyd’un öldürülmesi ve akabinde gelişen olayları takip etmiş. Belki bir şarkı yazar bu konuda, kim bilir...

78 - 24 Mayıs günü 80 yaşına basacak Dylan; uzun bir hayat, dolu dolu bir kariyer, dedikodusuyla mitleriyle, aşkları ve şarkılarıyla devasa bir dünya. Bu ayı Dylan dünyasında geçirmek isteyenlerin çorbasında bizim de tuzumuz oldu umarız.

79 - Daha fazla Dylan okuması yapmak isterseniz Kırmızı Kedi’den Pelin Batu çevirisiyle çıkan “Bob Dylan Nobel Konuşması”, Gökalp Baykal’ın Bob Dylan kitabı ve bizzat Dylan’ın yazdığı, Kara Plak’tan çıkmış “Kayıtlar Birinci Cilt” faydalı sonuçlar verecektir.

80 - Bu son madde, buraya kadar bıkmadan, sıkılmadan gelen sizler için, “en sevdiğim Dylan şarkısı ................... “ cümlesindeki boşluğu doldurmanızı, hatta fotoğrafını çekerek bizlerle sosyal medya aracılığıyla paylaşmanızı da isteyebiliriz.