Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Açık hava müzesi Stratonikeia

Açık hava müzesi Stratonikeia

Açık hava müzesi Stratonikeia12 Ağustos 2024 - 03:08
Türkiye İş Bankası’nın antik kütüphane yapısına özel destek sunduğu antik Stratonikeia kazı alanındaki çalışmalar, sürprizleriyle devam ediyor. Bölge en çok, vaktiyle Piskoposluk desteği almış geniş mozaik zeminiyle ilgi çeken Kütüphane yapısı ve Roma döneminde Meclis Binası alanında ‘tavan fiyat listesi’ni belirten eksiksiz Latince yazıtı ile ilgi görüyor. Antik tiyatrosunu süsleyen 92 benzersiz maskesiyle bambaşka bir değer kazanan aynı alanda, filozofların sunduğu Grekçe takvim ise insanlığı 3 bin 500’lü yıllarda olduğumuz bilgisiyle yönlendiriyor.
EVRİM ALTUĞ
evrimaltug@gmail.com
 
Türkiye İş Bankası, Cumhuriyet’in 100. yıldönümünde Türkiye’deki yaklaşık 100 arkeolojik yapısından en az altısına maddi destek sağlayarak ilgili kazı alanlarından elde edilen akademik, kültürel ve sosyal bulguları yayınladığı ‘prestij kitapları’ ile geleceğe taşımayı sürdürüyor. 
 
Kültür sanatın pek çok dalına katkısını “İş Sanat” logosu altında gerek etkinlik gerekse yayıncılık ve sergileme alanında eksiltmeyen kurum halen Zeugma Muzalar Evi (Gaziantep), Patara (Kaş-Kalkan), Teos (İzmir-Sığacık), Nysa (Aydın antik kentleri) ve Kaman Kalehöyük (Kırşehir) gibi kazı alanlarına yönelik desteğine devam ediyor. 
 
Kurum olarak bunun gibi Muğla’nın Yatağan İlçesi’ne bağlı Eskihisar Köyü’ndeki antik, ‘çok katmanlı’ Stratonikeia yerleşimindeki çalışmalara ise, 2019’dan bu yana hız verilmiş bulunuyor. Karia bölgesi iç kesimindeki kentler arasında bulunan, denizle iç bölgelerin bağlantısını sağlayan geçiş yolunda konumlanan Stratonikeia, Tunç Çağı’ndan günümüze yerleşimin olduğu ve Helenistik Dönem öncesi, Karialıların toplandığı yer olarak biliniyor. 
 
 
 
 
 
Stratonikeia, Pamukkale Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Söğüt öncülüğündeki bir akademik ekip tarafından kazılıyor. Kazı Başkanı Bilal Hoca’nın öğrencileri de elde ettikleri tarihsel bulgu ve keşifler üzerinden hem akademik kariyerleri hem de Türkiye’nin kapalı ve açık hava müzelerine aktif katkılarına, adanmışlık, titizlik ve merak içinde devam ediyor. 
 
 
 
 
Pamukkale Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Söğüt
Bilal Hoca ve ekibi, Stratonikeia’daki antik kütüphane okuma salonu önündeki ‘portik’ kısmına zemin olan renkli mozaik ‘halı’ ve bölgedeki mimarî dokunun gün ışığına çıkarılmasına yönelik olarak, basın ve davetlilere gösterdikleri taslak mozaik desene bilhassa dikkat çekiyor. Zira buradaki yazıtlı mozaikten öğrendiğimize göre, kütüphane önündeki bu mozaik Efesli bir usta tarafından yapılmıştı. Hatta yine, buradaki bir yazıta göre, mozaikli zeminin yapılmasında Stratonikeia Piskoposu da destek vermişti.
 
 
 
 
 
 
 
Arkeologlar öte yandan Augustus dönemi MS 4. YY’a uzanan bu yazıtlı mozaik ve imar düzenlemelerinin görüldüğü ‘avlu – zemin’i ile bu kütüphanenin büyüklüğü dışında - şimdilik - Anadolu’da bu plan tipinde inşa edilen tek örnek durumunda olduğu değerlendirmesini yapıyor. 
 
Bu yapının plan tipine benzer bir diğer yapının ise Kuzey Afrika’daki Timgad antik Roma kentindeki kütüphane olduğunu belirten Prof. Söğüt ve ekibi, Stratonikeia örneği çok daha eski olduğundan, Timgad’daki kütüphanenin de buradan etkilendiğinin altını çiziyor.
 
Prof. Dr. Söğüt, tarihin neredeyse tüm ifade biçimlerinin tek yüzey üzerinde buluştuğuna dikkati çektiği gezimizde, en eski buluntuların MÖ 3. bin yıla kadar indiğini belirterek, belli dönemlerde bölgeye damgasını vuran mühür, simge, yazıt ve dua gibi izlerin altını çiziyor. 
 
 
Bu açıdan, Stratonikeia Meclis Binası’nda (Bouleuterion) bulunan ‘tavan fiyat listesi’ ise, kentin refah seviyesi ve ekonomisinin, dönemin Romalı yönetimince ne kadar titizlikle korunduğuna ilişkin ilginç bir kanıt olarak anlaşılabiliyor. Tarih boyu, bölgeye 18’nci YY’dan itibaren yurt dışından gelen seyyahların en sık ziyaret ettiği bu yazıttan söz eden Prof. Dr. Söğüt, bize şunları aktarıyor:
 
 
“Bu fiyat listesi, o dönem fiyatlarının daha da fazla yükselmesine dair bir engel amacıyla yapılmış bir tavan fiyatı düzenlemesi olarak biliniyor. Roma İmparatoru Diocletianus tarafından, M.S. 301’de yazıldı. Örneğin bunun daha küçük -  kısa bir benzeri yine Türkiye’deki Aizanoni de bulunuyor. Buna karşılık Stratonikeia'daki yazıt toplu, en geniş olanı ve yaklaşık 23 m2’lik bir alanı kapsıyor. Burada, kentte satılan ürünler ve verilen hizmetlerin tavan fiyatları yer alıyor ve kente gelenlerin ‘Bouleuterion’ (Meclis Binası) dış duvarında, kolayca okunabilecek bir yerde duruyor.
 
 
Sözgelimi, ekmek fiyatı, elbise fiyatı, eşeğin taşıdığı odun yükü, kentteki eğitimi veren hocaların eğitim ücreti, mermer işçiliği, kısacası ekonomik değeri olan her şey burada yazılıdır. Zeytinyağının, incirin, üzümün kalite bazında farklı farklı tayin edilen fiyatı, halkı korumak adına hep buraya yazılıdır. Bir ürünü, belirlenmiş tavan fiyatından daha yüksek fiyata satma imkânı yoktur. Örneğin, 9,5 dinar olan bir ürünü, 10 dinara satamazsın. Ama daha düşük fiyata verebilirsin. Burada almak istediğin ürün ya da hizmetin bedelini biliyorsun ve buna göre pazarlık yapabiliyorsun. Meclis Binası’nın (Bouleuterion) üzerindeki tavan fiyat listesi metni Latincedir. 
 
Bunun karşılığında eğer kurallara uymazsan, ağır yaptırımlar var. Bu nedenle herkes buna uymak zorunda kalıyor. Ayrıca kentte ‘agora’ya (kamusal alana, kent meydanına) getirilen bir ürünün fiyatının bir kısmını bir zengin karşılayıp, üreticiden alınan fiyattan daha düşük olarak tüketicinin satın alma imkanı olabiliyor. Yani üretici mağdur edilmeden tüketiciler desteklenmiş oluyor. Bir anlamda sübvanse ediyor.” 
 
Prof. Dr. Söğüt’ün verdiği bir diğer bilgiye göre ise, Meclis Binası’nın iç tarafında günümüzden yaklaşık 2050 yıl önce yazılmış olan Grekçe haliyle, dönemin Filozofu Menippos tarafından yapılan takvimden bahsediyor. Stratonikeialıların tarih başlangıcı günümüzden yaklaşık 3.500 öncesinde başlatılmış. Takvim 12 aydan oluşan ve biri 28, diğerleri sırasıyla 31 ve 30 günden oluşuyor. Bir diğer deyişle, Prof. Dr. Bilal Söğüt, “Bu takvime sâdık kalmamız halinde, kentte şu an 3 bin 500 civarında yılı geride bırakmış oluyoruz,” şeklinde konuşuyor. 
 
UNESCO Dünya Kültür Mirası geçici listesindeki Stratonikeia, daha önce de belirttiğimiz gibi Tunç Çağı’ndan itibaren, Helenistik, Roma, Bizans, Anadolu Beylikleri ile Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinden, en az dokuz devrin izlerini taşıyor. Prof. Dr. Söğüt, bölgede, Bizans Haç işaretinden, Osmanlı ‘güç ve kudret’ ifadesi, iki ok ve bir yay ile sunulan ‘IYI’ya, spiral - geometrik ‘nazar’lardan, belli âdetlere zemin hazırlayan X işaretleri ve dahi antik ayak izlerine burada ve komşu uygarlık - ritüel - kült kaynağı Lagia’da karşılaşıldığını, sürdürdükleri restorasyon ile de sütunları birer birer ayağa kaldırdıklarını söylüyor.
 
 
 
Prof. Dr. Söğüt, gezimizde ayrıca, Stratonikeia’nın daha sonradan “Eskihisar” olarak, Osmanlı ve Cumhuriyet yaşam biçimleriyle kaynaştığını belirtiyor. Bilal Hoca, gezimizde bölgede ihtiyacen devşirilmiş antik sütun ve köşe taşlarını, suyolları ve hayvan sahiplerinin ‘binek taşları’nı, ya da eski Osmanlı taş evlerinin köşelerinde tehlikeye karşı iradî biçimde ‘eksiltilen’ mimarî unsurları gösteriyor. Bunun gibi, kapıların üzerlerine geç Osmanlı döneminde Eskihisar köyünde işlenen başak ve nar imgelerinden oluşan bereket sembollerini de, bu bağlamda giderek yok olan birer kültür varlığı olarak hepimizle paylaşıyor.
 
 
 
Prof. Dr. Söğüt’ün verdiği bir diğer bilgiye göre ise Meclis Binası’nın iç tarafına dönemin Filozofu Menippos tarafından Grekçe olarak işlenmiş, yapıldığı anda ise “2500” yılından başlatılmış, 12 aydan oluşan ve biri 28, diğer ikisi ise 30 ve 31 günden oluşan antik bir takvim işleniyor. Bir diğer deyişle bu takvime sâdık kalmamız halinde şu an 3 bin 500 civarında yılı geride bırakmış oluyoruz. 
 
(Elbette, takvimden eksiltmek derken, Eskihisar’ın devlet eliyle ‘yaşayan bir müze’ye dönüştürülen, kimi tarih gönüllülerinin restorasyonuna giriştiği dramatik ıssızlığının altında, başka takvimsel nedenler de yatıyor. Hatırlanacağı gibi 1982’de işletmeye alınan ve 2014’te özelleştirilip, ömrü rant uğruna uzatılan Yatağan Termik Santrali’nde kullanılan kömürün çıkarıldığı açık ocak kömür madenleri için ‘köylerin altında kömür olduğu’ söylenmiş; ve önce Eskihisar, ardından Yeşilbağcılar köylerine bağlı topraklar Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) tarafından kamulaştırılmış ve her iki köyün de sakinleri göçe zorlanmıştı. Köylüler bunun üzerine direniş ve protesto kararları vermişti.) 
 
Yatağan Termik Santrali’nin Eskihisarlılar’da yarattığı ekonomik, ekolojik ve kültürel olumsuzluklar ile yakın geçmişteki (1957) şiddetli zelzele sebebiyle bölge nüfusunun günden güne erimiş olması Stratonikeia’nın içinde sakladığı arkeolojik hakikatleri tabii ki örtmüyor. 
 
 
Sözgelimi Heredot, Pausanias ve Bizanslı Stephanos’a göre mezarları da Helenistik dönem öncesine kadar inen binlerce yıllık bölgenin adı, MÖ 3. YY’ın ikinci çeyreğinden itibaren, Seleukos kralı 1’nci Antiokhos tarafından - önce üvey annesi, daha sonra ise eşi - Stratonike uğruna değiştirilmiş.
 
Peki Stratonikeia kenti neye benziyor? Göründüğü kadarıyla bu alımlı antik kentin, günümüz lüks güney komplekslerinden öyle pek de bir farkı bulunmuyor. Burası, günümüz eğitimli, yüksek yaşam kaliteli üst sınıfa hizmet verir lüks yerleşkeleri andırır bir uygarlık mirası olarak, içinde bir anfi-tiyatro (event hall) ile idman alanını (gymnasium) zaten barındırıyor. 
 
 
 
 
 
Kütüphanesi, satış mekânlarına hakim sütunlu ‘piyasa caddesi’ (Agora)’, kemerli yapıları, dinsel mabetleriyle Stratonikeia’da ayrıca, son keşfedilen bir diğer unsur da bölgedeki bir mimarî yapıdan -  büyük olasılıkla anfi - tiyatro eteklerinden - çıkarılan 92 ayrı ‘suret’ ile kendini belli ediyor. Bu suretlerin hiç biri diğeriyle aynı görünmüyor. Tiyatronun efsanevî simgesi ‘mutlu ve mutsuz yüz’ arası salınan bu ‘suret’ler de, günümüz ‘emoji’lerine o dönemde de ne kadar gerek duyduğumuzu, şaşırtan bir değişmezlikle, tarihin hayat sahnesinde kanıtlıyor. (Zaten Prof. Söğüt de tam bu detaylar üzerine bir öğrencisinin doktora tezi hazırlığında olduğundan, gururla bahsediyor.
 
 
 
 
 
 
 
Bitirirken, İş Sanat bu arkeolojik bölgeye yönelik özel kitabı da öncekiler gibi yayınlamak üzere çoktan düğmeye basmış bulunuyor. İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten’in geçtiğimiz hafta içinde kazı alanında basına yaptığı açıklamaya göre kurum bu kitabın da her safhasıyla titizlikle ilgileniyor.
 
Bu vesile ile günübirlik ziyaret olanağı bulduğumuz Karia dönemi ‘açık hava müzesi’ Stratonikeia, pek çok uygarlığın izini bıraktığı gizemli, kozmopolit bir uğrak noktası olarak, bir bakıma sürekli değişerek kendine sadık kalabilmiş medenî Türkiye’nin bir nevi minyatürü gibi dikkati çekiyor. 
 
 
 
Prof. Dr. Söğüt, bu kapsamda en çok, Eskihisar kadınlarıyla yakın geçmişte Stratonikeia antik hamamının ortaya çıkarılmasına yönelik kolektif emeklerini yâd ediyor ve hamamda metrelerce ve metrekarelerce kazıdan sonra keşfedilmiş, kazı alanı özel deposuna kaldırıldığını söylediği, elinde kitabı ve parmağında yüzüğüyle zarafet abidesi gibi duran o güzel, genç kadın heykelini buna örnekliyor. 
 
 
Depoda halen, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kamuoyuna açıklanması beklenen, tıpkı kalbi ‘kanatlı’ bir diğer kadın misâli, ‘sürpriz’ en az beş figür daha korunuyor. Döneminin Efesli ustalarınca, kaliteli mermerin yuvası antik Yatağan’da doğmuş bu uygar figürler, kentin ileri gelenleri veya onların soylarına dahil genç kadın ve erkekleri temsil ediyor. 
 
Bize de bu medenî mirasın sahnesindeki yerimizi, en yapıcı ve meraklı halimizle almak düşüyor.
 
(Burada sevimli ve tarihsel bir parantez daha açmakta fayda bulunuyor: Türkiye’de, Stratonikeia adında bir antik kentimiz daha bulunuyor. Manisa’nın Kırkağaç İlçesi’ne bağlı Gelenbe Kasabası yakınlarında bulunan ‘kardeş’ Stratonikeia ise, Seleukos İmparatorluğu döneminden ileri geliyor ve buradaki kazı çalışmalarına da ayrıca devam ediliyor.)