ABD’de tırmanışta, bizde pike yapıyor
01 Haziran 2022 - 10:06MÜJDE IŞIL
Film iyi açılış yaptıysa vizyon yolculuğu da “bereketli” geçer. “Top Gun”ın 36 yıl sonra gelen devam filmi “Top Gun: Maverick”in ilk hafta sonundaki gişesi de merakla bekleniyordu. Bu merakı tetikleyen tek neden, devam filminin bunca yıl sonra gelmesi değildi; süper kahramanlar ve efekt bombardımanına alışmış genç nesillerde nasıl karşılık bulacağı da çok önemliydi. ABD’de Anma Günü’nü de kapsayan hafta sonunda vizyona giren yapım, 151 milyon dolar hasılat elde etti. Bu aynı zamanda “Top Gun: Maverick”i, Tom Cruise’un 40 yıllık sinema kariyerinde açılış haftasında 100 milyon doları aşan ilk filmi yaptı. Daha önceki rekor Steven Spielberg imzalı “War of the Worlds”e aitti. 2005 tarihli yapım, 64 milyon dolar hasılatla açılış yapmıştı.
Eski kuşak temkinli
Tom Cruise’un amacı, süper kahramanların süper güçlerine ve teknolojinin avatarlaştırma yarışına dönüşmesine meydan okurcasına “Top Gun: Maverick”te insan deneyimini ve duygusallığını önceliklendirmekti. Yani otomatiğe rağmen manueli, efekte rağmen gerçeği savunmak. İlk filmi sinemada yahut televizyonda seyretmiş nesillerde, Cruise’un bu felsefesi karşılık bulmuş görünüyor. Ülkesindeki kadar bariz olmasa da vizyona girdiği hafta sonunda, dünya çapında da ilgi gördü ki hasılatı 260 milyon doları geçti.
Peki, ülkemizde durum nasıl? Açıkçası ABD ile kıyaslandığında arada fark olacağını tahmin etmek zor değildi ama bu kadarını da kimse beklemiyordu. Yaklaşık 790 salonda vizyona giren film, 73 bin kişi tarafından izlendi ve 3 milyon 300 bin TL hasılat elde etti ilk hafta sonunda. İki farklı izleyici kitlesi de filmi izlemekten uzak durmuş görünüyor ülkemizde. İlk filmin hayranı olan eski kuşakların salonlara geri dönmekten hâlâ imtina ettiği anlaşılıyor. O yaş grubundan eleştirmenlerin ve seyircinin övgüleri hayli belirgin olmasına rağmen... Gişeyi sırtlayan genç nesil ise Tom Cruise’un organik sinema anlayışına, o alıştıkları göz boyama tekniklerine kıyasla yabancı kalmış gibi. Ayrıca Cruise “Gençlerin, eskilerden öğrenecekleri çok şey var” derken, “Zaten öylesin, böylesin” yargılarıyla karşılaşan gençliğin aslında duymak istemediklerini mi söylemiş oldu acaba?