Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » ArtBlog » Eşyayla kritik imtihan

Eşyayla kritik imtihan

Eşyayla kritik imtihan27 Aralık 2012 - 12:12
"Kayıp Eşya Bürosu", çocuklara dişlerin aşağıdan yukarı mı yoksa sağdan sola mı fırçalandığını öğretme kibrinden sıyrılmayı başarabilmiş iyi bir çocuk oyunu örneğiDuygusal bir takım halleri ve kavramları keşif noktasında tiyatro oyunları önemlidir. En azından bu keşif için kolaylık sağlama gücü vardır. Masalla dansın birlikteliği gibi bir form tutturmak gereklidir ki anlatıyla hareket birbirini desteklesin ve çocukların dikkatini çokça dağıtmadan pek güzel bir seyirlik sunsun. BeReZe, bu hareket dilini tutturmak konusunda önemli yeri olan bir tiyatro topluluğu. Yetişkinler için yaptıkları "Hikayeden Memurlar", "Seni Yeneceğim İstanbul" gibi son dönemlerde izleme şansı bulduğumuz prodüksiyonlarda yakaladıkları keyifli üslubu çocuklar için hazırladıkları oyunlarda da sürdürmekteler. Şu sıralar sahnelenmekte olan 'Çok Soğuk' adlı çocuk oyunu da bu çizgide etkisini sürdüren bir prodüksiyon. Söz konusu "Kayıp Eşya Bürosu" ise, çocuklara dişlerin aşağıdan yukarı mı yoksa sağdan sola mı fırçalandığını öğretme kibrinden sıyrılmayı başarabilmiş iyi bir örnek.

Çocuk edebiyatının tanınmış yazarlarından Sevim Ak'ın aynı adlı hikayesinden Elif Temuçin ve Firuze Engin’in oyunlaştırdığı Kayıp Eşya Bürosu, bir 'obje tiyatrosu' örneği. Ekip, evrak çantasından tenis topuna, gemici fenerinden yün atkıya kadar birçok eşyayı kişileştirerek unutmaya, unutmanın unutulan üzerindeki etkisine, kaybedilmenin tahribatına, yeni bir alanda hayata tutunmanın zorluğuna dair bir hikaye anlatma derdinde. Hepsi bir yerlerde, bir biçimde unutulduğu ya da kaybedildiği için geldikleri-getirildikleri "Kayıp Eşya Bürosu"nda bir muhabbet içine giren objeler bunlar. Eskiler yenilerle kaynaşmaya çalışırken bir misafir daha gelir mekana. Bu, oyundaki esas karakterlerden biri olan Sardunya’dır. Suyundan ve güneşinden mahrum kalarak yaşamasının imkansızlığı, saksısı içinde büyük bir kedere kapılmasına sebeptir. Bu çaresizlik anında bürodaki bütün eşyalarla diyalog da başlamıştır. Ortak bir sorun vardır; unutulmuş olmak.





Kişileştirmelerde eşyalara anlamlar yüklenir. Örneğin Tükenmez Kalem'de bir bilgelik sezilirken Marul duygusal bir yaklaşımın içinde yorumlanır. Kısa ömürlü, kullanılsın kullanılmasın yok olmaya mahkum bir sebzedir sözü edilen. Bu noktada, ömrü az bile kalmış olsa beklentinin, beklenilenin çok önemli olduğuna dikkati çekmek arzusu sezilir. Kişileştirme çabaları içinde eşyanın ve insanın tabiatına aykırı olanlar da var elbette. Örneğin, Sardunya'nın orada hayata tutunabilmesinin temsili ikna edici değil. Hele ki gözyaşlarından beslenmesi ve bu sayede uzayarak güneşe erişebilmesi hasarlı bir çıkarım gibi durmakta. Şemsiye, Bavul, Kalem kendi kişilikleri içinde bir anlam yaratırken bazı eşyalar nicelik olarak varlık gösterebilmekte.

Bilge Gültürk, Güray Dinçol ve Firuze Engin, Tiyatro BeReZe'nin "Kayıp Eşya Bürosu"nda.


Bir de seçilen anlatım biçiminin mülkiyetle ilişkisi, ince bir çizginin de göstergesi. Hatırlamak, bulmak, yaşatmak üzerinden kurgulanan bir oyunda değerlerin eşya karakterizasyonuyla yoluyla aktarımı, belli bir maddesel etki de yaratma riskini taşır her zaman. Eşyayla kurulan niteliksel bağ sırasında maddesel olana hükmetme, onu boyunduruğundan çıkarmamaya özen gösterme, sahiplik duygusunu iyice kavrama durumu insani olan etkiyi gölgede bırakabilecek güçte de olabilir. Özellikle mülkiyet tutkusunun esiri olmuş yetişkinler aracılığıyla büyütülen çocuklarsa söz konusu olan, kurulan ilişkinin boyutu olumlu bir yöne akmayabilir bir ihtimal. Fakat ekip, biçimsel tercihleri sırasında çocuksu beklentileri etkili bir eğlenceyle harmanlamayı başardıkları, yaptıkları işin ciddiyetini göz ardı etmedikleri, hareket ve ses donanımlarıyla ritmi dozunda tutmaları sayesinde bu riskleri göz ardı etmeyi başarmakta. Örneğin; hiçbir eşya bulunduğu yere alışmanın güçlüğüne rağmen vazgeçmiş değil. Hepsi koşullara bir şekilde ayak uydurduğu için o büroda varlık göstermekte. Bu sayede eşyayla kurulan sadakat ilişkisi sırasında çocuk, istemediği bir biçimde bir varlıktan koptuğu sırada, bulunulan yeni ortama adaptasyonun bir şekilde mümkün olduğuna ikna olabilmekte. Hikaye, genel hatlarıyla en azından önemli bir süre için çocuğun dikkatini belli bir noktada tutarak anlatılırken; sadakati, kaybı, özeni anlatmak noktasında da 'obje tiyatrosu'ndan iyi bir biçimde faydalandığından geriye çocuklarınızı tereddütsüz bir biçimde götürebileceğiniz bir oyun kalmakta.

Kayıp Eşya Bürosu 30 Aralık Pazar günü saat 13:00’da Kumbaracı50’de.