11 Kasım 2012 - 07:11Ne kaa ekmek o kaa köfteBuenos Aires'in en eski kafelerinden birinde oturuyorum. Neredeyse 200 yıllık bir tarihi var. Sabahın en erken saatleri, henüz dolmamış masalar. Tek tük müşterilerin yaş ortalaması ben diyeyim 70, siz deyin 80... Hepsi ceketli kravatlı; hani bizim "eski İstanbullu" dediğimiz gibi eski Buenos Airesliler.

Her birinin elinde bir gazete, içine gömülmüş okuyorlar... Çünkü Arjantinliler okuyor. Yalnızca gazete okuduklarını görüp de alkış tutuyor değilim... Sokakta yürürken karşılaştığım manzaraya bakıp belediyenin "her üç dükkanda bir kitapçı açmazsanız size ruhsat yok" dediğini düşünebilirsiniz.

Bizim İstiklal Caddesi'ne bakıp övündüğümüz kitapçı bereketi burada her caddede mevcut...

Bütün Güney Amerika'nın en büyük kitapçısı da yine bu kentte. Adı El Ateneo, 200 yıllık bir tiyatrodan devşirilmiş. Binlerce, on binlerce kitabın yalnızca İspanyolca olması, yani turistik olmaması da Buenos Aireslilerin kitapla kurduğu kıskanılası ilişkinin işareti.



Eh, sözünü ettiğimiz millet Borges'i çıkarmış, Cortazar'ı armağan etmiş bize...

Tesadüf değil bu armağanlar...

İstisnasız her dükkana girdiğinizde karşınıza çıkan Borges fotoğrafı da şunu fısıldıyor bize: burası her güne başlarken bir devlet başkanı yerine bir yazarı selamlamayı tercih etmiş bir ülke.

Bilmem anlatabiliyor muyum?