Milliyet Sanat »Yazarlar » Sevin Okyay | Şu tepenin ardında...
Şu tepenin ardında...
15 Aralık 2012 - 07:12 | Tamer Levent ve Mehmet Özgür, "Tepenin Ardı"nda. Yön. Emin Alper, 2012.Hikâyesinin altında bir milliyetçilik alegorisinin yattığı “Tepenin Ardı”, iyi yazılmış, çekilmiş ve oynanmış bir film
Emin Alper’in yazıp yönettiği, çok ödüllü “Tepenin Ardı”nı ancak bu hafta başında, Beyoğlu Sineması’ndaki gösteriminde izledim. Alper, çok umut veren genç bir sinemacı. Filmi olumlu karşılanmış ama farklı yorumlar da var. Bir filmi izlediğinde herkes ona kendinden bir şeyler katıyor elbette.
Örneğin, Nuri Bilge Ceylan etkisinin biraz abartıldığını düşünüyorum. Ceylan kıratında bir usta, hele kendi ülkesindeki genç sinemacıları bakışıyla, üslubuyla etkiler. Ne var ki, Alper nasıl Western ikonografisinden yararlandığı halde (‘revizyonist Western’, ‘Kebab Western’ diyenler de var) western çekmemişse, “Tepenin Ardı” da bir NBC taklidi değil. İlk filmini çeken Alper’in şimdiden kendi görsel âlemini kurduğu, ritmini oturttuğu belli. Karakterlerinin peşini hiç bırakmıyor. Geniş bir açıyla hepsini tek tek izliyor, bize daha büyük tabloyu gösteriyor. Gerilimi de arttırıyor, çünkü “Tepenin Ardı”, ağır temposuna rağmen, seyircisini “bir şeyler olacak” beklentisine sokmayı tercih etmiş bir film.
Hikâyemize gelince: Ormancılıktan emekli Faik bey (Tamer Levent), baba yadigarı toprakları, içten içe öfkeli yardımcısı Mehmet (Mehmet Özgür) ile işletiyor. Tepenin ardında yaşayan ve hiç görmediğimiz yörükleri kafasına takmış, hayvanlarını otlaklarına sokmalarını bağışlayamıyor. Başına gelen-gelecek her şeyi onlardan biliyor. Derken oğlu Nusret (Reha Özcan), kendi oğullarıyla babasının yanına kısa bir tatile geliyor. Zafer (Berk Hakman), askerlikten hasarlı dönmüş, görev başında askerleri gördüğü halüsinasyonlar içinde. Onun küçüğü Caner ise (Furkan Berk Kıran), her şeyden sıkılıyor, aklı fikri dedesinin tüfeklerinde. Mehmet’in oğlu Sülo (Sercan Gümüş) köpeği Paşa ile (Sarı) sürüyü kolluyor, annesi Meryem (Banu Fotocan) hepsinin en aklı başında olanı ama, kimse onu dinlemiyor.
Alper, kendi sorunlarıyla yüzleşme cesareti bulamadığı için hayali bir düşman yaratan, peşin hükümlerinin sıcak kucağına kendini bırakmış bir adamın reisi olduğu, gerçeklerden kaçan bir aileyi anlatıyor. Hikâyesinin altında bir milliyetçilik alegorisinin yattığı “Tepenin Ardı”, iyi yazılmış, çekilmiş ve oynanmış bir film.
Emin Alper’in yazıp yönettiği, çok ödüllü “Tepenin Ardı”nı ancak bu hafta başında, Beyoğlu Sineması’ndaki gösteriminde izledim. Alper, çok umut veren genç bir sinemacı. Filmi olumlu karşılanmış ama farklı yorumlar da var. Bir filmi izlediğinde herkes ona kendinden bir şeyler katıyor elbette.
Örneğin, Nuri Bilge Ceylan etkisinin biraz abartıldığını düşünüyorum. Ceylan kıratında bir usta, hele kendi ülkesindeki genç sinemacıları bakışıyla, üslubuyla etkiler. Ne var ki, Alper nasıl Western ikonografisinden yararlandığı halde (‘revizyonist Western’, ‘Kebab Western’ diyenler de var) western çekmemişse, “Tepenin Ardı” da bir NBC taklidi değil. İlk filmini çeken Alper’in şimdiden kendi görsel âlemini kurduğu, ritmini oturttuğu belli. Karakterlerinin peşini hiç bırakmıyor. Geniş bir açıyla hepsini tek tek izliyor, bize daha büyük tabloyu gösteriyor. Gerilimi de arttırıyor, çünkü “Tepenin Ardı”, ağır temposuna rağmen, seyircisini “bir şeyler olacak” beklentisine sokmayı tercih etmiş bir film.
Hikâyemize gelince: Ormancılıktan emekli Faik bey (Tamer Levent), baba yadigarı toprakları, içten içe öfkeli yardımcısı Mehmet (Mehmet Özgür) ile işletiyor. Tepenin ardında yaşayan ve hiç görmediğimiz yörükleri kafasına takmış, hayvanlarını otlaklarına sokmalarını bağışlayamıyor. Başına gelen-gelecek her şeyi onlardan biliyor. Derken oğlu Nusret (Reha Özcan), kendi oğullarıyla babasının yanına kısa bir tatile geliyor. Zafer (Berk Hakman), askerlikten hasarlı dönmüş, görev başında askerleri gördüğü halüsinasyonlar içinde. Onun küçüğü Caner ise (Furkan Berk Kıran), her şeyden sıkılıyor, aklı fikri dedesinin tüfeklerinde. Mehmet’in oğlu Sülo (Sercan Gümüş) köpeği Paşa ile (Sarı) sürüyü kolluyor, annesi Meryem (Banu Fotocan) hepsinin en aklı başında olanı ama, kimse onu dinlemiyor.
Alper, kendi sorunlarıyla yüzleşme cesareti bulamadığı için hayali bir düşman yaratan, peşin hükümlerinin sıcak kucağına kendini bırakmış bir adamın reisi olduğu, gerçeklerden kaçan bir aileyi anlatıyor. Hikâyesinin altında bir milliyetçilik alegorisinin yattığı “Tepenin Ardı”, iyi yazılmış, çekilmiş ve oynanmış bir film.
Etiketler: Banu Fotocan Berk Hakman Emin Alper film Furkan Berk Kıran Mehmet Özgür milliyetçilik Nuri Bilge Ceylan Reha Özcan Sercan Gümüş Sevin okyay Seyfi Teoman Tamer Levent Tepenin ardı Western