Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Sevin Okyay | Rüyalar gerçek oldu

Rüyalar gerçek oldu

12 Ocak 2013 - 11:01 | Benh Zeitlin'in yönettiği "Düşler Diyarı / Beasts of the Southern Wild", dört dalda aday olarak büyük sürpriz yaptı.
Acaba Akademi’nin dokusu gerçekten değişti mi? ‘Dinozor’ tanımını artık hak etmiyorlar mı? Alin’in dediği gibi, Akademi üyelerinin kafasına meteor mu çarptı?
En çılgın rüyalarımda bile, “Beasts of the Southern Wild / Düşler Diyarı”na Akademi’nin böyle sahip çıkacağını göremezdim herhalde. Onun ve bu yılki diğer kıymetlim “Pi’nin Hayatı / Life of Pi”nin... Hele bir de “Amour/Aşk”ın. Gerçi favorilerin hepsini görmedik, bir kısmı da yıkıldı ama, ilk filmini çeken otuz yaşındaki Benh Zeitlin’in, Kathryn Bigelow’u da (ki, taa “Near Dark”tan bu yana, gözbebeğimizdir) bir kenara iterek En İyi Yönetmen adayı olacağı sanmam ki kimsenin aklına gelmiş olsun. “Asrın sürprizi olur” gibilerinden, bir-iki “Yok Artık!” tahmini dışında.

Sonuç olarak Zeitlin’in kendisi, filmi “Düşler Diyarı” ve artık dokuz yaşında olan (sekiz sanıyordum) oyuncusu Quvenzhané Wallis, üç ana dalın sürpriz adayları. Filmin dördüncü adaylığı ise, Uyarlama Senaryo dalında (Zeitlin ve Lucy Alibar). Yani, pes diyorum ve filmin gözükara bir hayranı olarak Akademi’ye saygılarımı sunuyorum. FilmEkimi’nde izlediğim günden beri benim en sevdiğim film oldu. “Pi’nin Hayatı” ile “Aşk”tan da çeşitli ve (farklı) nedenlerle çok etkilendim ama, Hushpuppy, babası Wink ve takımın, istedikleri gibi yaşama hakları için neredeyse canları pahasına verdiği mücadeleyi başka hiçbir şeye değişmem.

Şimdiye kadar 3D oluşu (gözlüğün kaçınılmaz varlığı dışında) beni rahatsız etmeyen ilk filmin, “Pi’nin Hayatı”nın, ve kendi kültürü dışındaki kültürleri anlama açısından (belki yazar Kazuo İshiguro dışında) herkesten bir adım önde olduğunu düşündüğüm yönetmeni Ang Lee’nin kabul görüşü ise, başka bir sevinç kaynağı. Kimselere benzemeyen, tarafından sarsılmaya müptela hale geldiğimiz Michael Haneke’nin “Amour”u da, bu sıralamadaki üçüncü filmim. “Amour”, yılın en fazla ödül alan filmleri arasında. Oyuncuları ise, her türlü övgünün üstünde. Jean-Louis Trintignant ile Emmanuelle Riva’nın gençliklerini hatırlayan biri olarak, artık daha bile iyi oyuncular olduklarını söyleyebilirim. Riva, sarsıcı bir sürpriz gerçekleştirerek, Oscar adayı oldu. Tören gecesi o 86. Yaşını kutlayacak, Wallis ise, dediğimiz gibi, dokuz yaşında.

En İyi Kadın Oyuncu Oscar adayları Emmanuelle Riva ve Quvenzhane Wallis, kategorinin tarihteki en yaşlı ve en genç adayları.


Doğrusu bunu nasıl açıklayacağımı ben de bilmiyorum. Alin de bir notunda benzer bir şaşkınlığı dile getiriyordu. Acaba Akademi’nin dokusu gerçekten değişti mi? ‘Dinozor’ tanımını artık hak etmiyorlar mı? Sürpriz adaylıkları, sadece Akademi ve meslek örgütleri bünyesindeki tutkun “Düşler Diyarı” hayranlarının varlığıyla da açıklayamayız. Ne oldu öyleyse? Alin’in dediği gibi, Akademi üyelerinin kafasına meteor mu çarptı? Nasıl oldu da, normal Oscar kumaşından dokunmuş olmayan bu üç filmi seçtiler? Hiç adı geçmeyen iyi oyuncu Jacki Weaver nasıl aradan çıkıp en iyi yardımcı kadın oyuncu aday adayı listelerini dağıttı? Gerçi daha önce de “Animal Kingdom” ile aday olmuştu.

Evet, John Hawkes’un (The Sessions) liste dışında kalmasına üzülüyoruz. “No”yu sevsek bile, “The Intouchables”ı da Yabancı Dilde En İyi Film listesinde görmek isterdik. Wes Anderson’ın adının bile geçmeyişi üzücü. Ama olur böyle kazalar... Hatırladığım en ‘bağımsız’ Oscar aday listesinin başımızın üstünde yeri var. Rüyalar gerçek oldu!