Milliyet Sanat »Yazarlar » Sevin Okyay | Gerçek bir bağımsız
Gerçek bir bağımsız
28 Ekim 2012 - 03:10John Sayles, başından beri hep kendi işini kendi yapan biri oldu. Sanat filmi yapmaya da hevesli değildi
Bağımsız sinemaya muhabbet duyanların “En en...” listelerinde mutlaka John Sayles’in de adı vardır. Çünkü Sayles, 1978’de senaryosunu yazdığı “Piranha” ve bir yıl sonra hem yazıp hem de yönettiği “Return of the Secaucus 7”dan bu yana, her iki faaliyetini de kimseden destek almadan, kendi çabasıyla sürdürüyor.
Gerçi biz her vesile ile Sayles’i hayırla yadederiz, ama onun bu kez köşemize konuk olmasının belirli bir nedeni var. 9-15 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan 3. Malatya Film Festivali, ona Onur Ödülü veriyor. Ne kadar teşekkür etsek, takdir etsek azdır. Doğrusu ben film camiasının içinde onu seven, hatta varlığından haberdar olanların sayısının pek fazla olmadığından kuşkulanıyordum. Belki de yıllarla birlikte insana bir ukalâlık arız oluyordur. Öyle de olsa, Malatya Film Festivali’ne bu iyi yönetmene, bu bağımsızların hasına Onur Ödülü verecekleri için bir kez daha teşekkür ediyorum.
Bağımsızlar hep olagelmiştir elbet. Ancak, tıpkı ilk iyi kısa filmin ardından hemen uzun metraja niyetlenen kısa filmciler gibi, bağımsız yönetmenler de ilk filmleri övgüyle karşılanınca Hollywood safına geçmeye hazır olurlar genelde. Bağımsızlık sularında kalmayı tercih edeni azdır. John Cassavetes gibi kimileri, ticari filmlerde çalışıp (aktörlük, senaristlik, vs.) o paralarla kendi filmlerini yapar. Son dönemde bazı bağımsız yönetmenler de Hollywood desteği görmüştür. Stanley Kubrick ise, “Spartacus” hariç, bütün filmlerini kendisi kotarmıştır, çünkü üstlerinde söz hakkı olmasını isterdi.
John Sayles de öyle. Başından beri hep kendi işini kendi yapan biri oldu. Sanat filmi yapmaya da hevesli değildi, insan hikâyeleri anlatmayı, dünya ahvalini kendi gözünden yansıtmayı seviyordu. Otuz yıldan beri de bunu yapıyor. Bütçeleri 40 bin dolarla başlayıp milyonlara ulaştı ama, şartları değişmedi. Öncü yaklaşımıyla efsane oldu. Hayatını ve filmleri için gerekli parayı başkalarına senaristlik ya da senaryo doktorluğu yaparak kazanıyor. Kayıtsız şartsız hayranıyız...
Bağımsız sinemaya muhabbet duyanların “En en...” listelerinde mutlaka John Sayles’in de adı vardır. Çünkü Sayles, 1978’de senaryosunu yazdığı “Piranha” ve bir yıl sonra hem yazıp hem de yönettiği “Return of the Secaucus 7”dan bu yana, her iki faaliyetini de kimseden destek almadan, kendi çabasıyla sürdürüyor.
Gerçi biz her vesile ile Sayles’i hayırla yadederiz, ama onun bu kez köşemize konuk olmasının belirli bir nedeni var. 9-15 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan 3. Malatya Film Festivali, ona Onur Ödülü veriyor. Ne kadar teşekkür etsek, takdir etsek azdır. Doğrusu ben film camiasının içinde onu seven, hatta varlığından haberdar olanların sayısının pek fazla olmadığından kuşkulanıyordum. Belki de yıllarla birlikte insana bir ukalâlık arız oluyordur. Öyle de olsa, Malatya Film Festivali’ne bu iyi yönetmene, bu bağımsızların hasına Onur Ödülü verecekleri için bir kez daha teşekkür ediyorum.
Bağımsızlar hep olagelmiştir elbet. Ancak, tıpkı ilk iyi kısa filmin ardından hemen uzun metraja niyetlenen kısa filmciler gibi, bağımsız yönetmenler de ilk filmleri övgüyle karşılanınca Hollywood safına geçmeye hazır olurlar genelde. Bağımsızlık sularında kalmayı tercih edeni azdır. John Cassavetes gibi kimileri, ticari filmlerde çalışıp (aktörlük, senaristlik, vs.) o paralarla kendi filmlerini yapar. Son dönemde bazı bağımsız yönetmenler de Hollywood desteği görmüştür. Stanley Kubrick ise, “Spartacus” hariç, bütün filmlerini kendisi kotarmıştır, çünkü üstlerinde söz hakkı olmasını isterdi.
John Sayles de öyle. Başından beri hep kendi işini kendi yapan biri oldu. Sanat filmi yapmaya da hevesli değildi, insan hikâyeleri anlatmayı, dünya ahvalini kendi gözünden yansıtmayı seviyordu. Otuz yıldan beri de bunu yapıyor. Bütçeleri 40 bin dolarla başlayıp milyonlara ulaştı ama, şartları değişmedi. Öncü yaklaşımıyla efsane oldu. Hayatını ve filmleri için gerekli parayı başkalarına senaristlik ya da senaryo doktorluğu yaparak kazanıyor. Kayıtsız şartsız hayranıyız...