Milliyet Sanat »Yazarlar » Sevin Okyay | Çok sevdiğimiz bir konuğumuz var
Çok sevdiğimiz bir konuğumuz var
29 Eylül 2012 - 07:09İstanbul Film Festivali’nin küçük kardeşi filmekimiFilmekimi yokken iki İstanbul Film Festivali arasında nasıl sabrediyormuşuz acaba? Aslında hatırlamak da istemiyorum. İstanbul Film Festivali’nin küçük kardeşi on bir yaşına geldi, Akbank Caz Festivali ile birlikte zaten sevdiğim sonbaharı daha da heyecan verici hale getiriyor. Bu yıl özellikle yoğun bir programı var.
Gittikçe de boyu uzuyor sanki. 11. Filmekimi dünkü ek gösterilerle başladı; 7 Ekim’e kadar da sürecek, müjdeler olsun! Üstelik de ne zamandır yolunu gözlediğimiz, bir filmle, Benh Zeitlin’in “Beasts of the Southern Wild / Düşler Diyarı” ile. Louisiana’da, bentlerin ardında yaşayan küçük Hushpuppy’nin (harikulade Quvenzhané Wallis) babası hastalanıp buzlar çözülünce kendini içinde bulduğu tuhaf masal diyarını anlatan film, Sundance’te Jüri Büyük Ödülü ile adını dünyaya duyurmuştu, Cannes’da Altın Kamera ve FİPRESCİ ödüllerini aldı.
Filmekimi boyunca izleyeceğimiz pek çok önemli film var: Abbas Kiorastami (“Sevmek Gibi”), Ken Loach (“Meleklerin Payı”), Kim ki-duk (“Acı”), Michael Haneke (“Aşk”) ve Cristian Mungiu (“Tepelerin Ardında”) ile hasret gidereceğiz. Cannes’da En İyi Erkek Oyuncu Ödülü almış Mads Mikkelsen’i, Thomas Vinterberg filmi “Onur Savaşı / The Hunt”ta izleyeceğiz.
Programda Fatih Akın’ın Cennet Çöplüğü, yedi yönetmenli “Havana’da Yedi Gün”, Michel Gondry’nin “Biz ve Ben”i, ikramiye olarak da Bernardo Bertolucci’den “Ben ve Sen” ile William Friedken’in “Katil Joe”su var. Bir de, büyük bir sinemacı, István Szabó, elbette. Kendisi Antalya’da da Uluslararası Jüri’nin başkanı ama bizim yerli hayhuyumuz arasında, Avrupa sinemasının bu büyük ustasının adı pek geçmedi tabii.
Kendimi kuş görmüş kedi gibi hissediyorum. Heyecan ve sevinçten hafif titremeler eşliğinde kulaklarla birleşmiş ağız ve parlayan gözler durumu... Bunlar bildiklerimiz, kim bilir ne sürprizler de çıkacaktır. Ben şahsen, Bosnalı yönetmen Aida Begic’in, TRT ve Semih Kaplanoğlu’nun katkılarıyla çekilen filmi “Çocuklar” ile, Barnaby Southcombe’un başrolünde annesi Charlotte Rampling ile Gabriel Byrne’in oynadıkları neo noir’i “Ben, Anna”dan da ümitliyim. İyi seyirler!
Gittikçe de boyu uzuyor sanki. 11. Filmekimi dünkü ek gösterilerle başladı; 7 Ekim’e kadar da sürecek, müjdeler olsun! Üstelik de ne zamandır yolunu gözlediğimiz, bir filmle, Benh Zeitlin’in “Beasts of the Southern Wild / Düşler Diyarı” ile. Louisiana’da, bentlerin ardında yaşayan küçük Hushpuppy’nin (harikulade Quvenzhané Wallis) babası hastalanıp buzlar çözülünce kendini içinde bulduğu tuhaf masal diyarını anlatan film, Sundance’te Jüri Büyük Ödülü ile adını dünyaya duyurmuştu, Cannes’da Altın Kamera ve FİPRESCİ ödüllerini aldı.
Filmekimi boyunca izleyeceğimiz pek çok önemli film var: Abbas Kiorastami (“Sevmek Gibi”), Ken Loach (“Meleklerin Payı”), Kim ki-duk (“Acı”), Michael Haneke (“Aşk”) ve Cristian Mungiu (“Tepelerin Ardında”) ile hasret gidereceğiz. Cannes’da En İyi Erkek Oyuncu Ödülü almış Mads Mikkelsen’i, Thomas Vinterberg filmi “Onur Savaşı / The Hunt”ta izleyeceğiz.
Programda Fatih Akın’ın Cennet Çöplüğü, yedi yönetmenli “Havana’da Yedi Gün”, Michel Gondry’nin “Biz ve Ben”i, ikramiye olarak da Bernardo Bertolucci’den “Ben ve Sen” ile William Friedken’in “Katil Joe”su var. Bir de, büyük bir sinemacı, István Szabó, elbette. Kendisi Antalya’da da Uluslararası Jüri’nin başkanı ama bizim yerli hayhuyumuz arasında, Avrupa sinemasının bu büyük ustasının adı pek geçmedi tabii.
Kendimi kuş görmüş kedi gibi hissediyorum. Heyecan ve sevinçten hafif titremeler eşliğinde kulaklarla birleşmiş ağız ve parlayan gözler durumu... Bunlar bildiklerimiz, kim bilir ne sürprizler de çıkacaktır. Ben şahsen, Bosnalı yönetmen Aida Begic’in, TRT ve Semih Kaplanoğlu’nun katkılarıyla çekilen filmi “Çocuklar” ile, Barnaby Southcombe’un başrolünde annesi Charlotte Rampling ile Gabriel Byrne’in oynadıkları neo noir’i “Ben, Anna”dan da ümitliyim. İyi seyirler!