Milliyet Sanat »Yazarlar » Sevin Okyay | Anna, yeniden
Anna, yeniden
29 Aralık 2012 - 07:12En son "Anna Karenina" uyarlamasını seven neden seviyor? İyi yapılmış bir filmin görkemine kapıldıkları, maddi bir çağın çocukları olarak duygu eksikliğini hissetmedikleri için, hatta olur a, belki Tolstoy’a aldırmadıkları için
Acaba, Tolstoy’un şaheseri “Anna Karenina”yı okuyanlar, filmin uyarlamalarını da izleme ihtiyacı duyuyor mu? Aslında duymadınız ve izlemedinizse, Greta Garbo’nun filmleri ve kendisi dışında pek de bir şey kaybetmiş sayılmazsınız. Özellikle “Love” adlı, 1927 yapımı sessiz film kitabın ruhunu taşır. Filmde Vronsky’yi o sıralar Garbo’nun sevgilisi olan bir yıldız, John Gilbert oynuyordu. Benim gördüklerimden, Vivien Leigh ve Sophie Marceau’lu olanlar, tatmin edici değildi. Aleksandr Zharki’nin yönetip, süperstar Tatyana Samojlova’nın oynadığı filmi göremedim, yazık. Prenses’i de, Bolşoy balesinin yıldızı Maia Plisetskaya imiş.
Daha önce “Pride and Prejudice / Gurur ve Önyargı” ve “Atonement/Kefaret” gibi ‘kostüme’ filmlerini izlediğimiz Joe Wright’ın uyarlaması ise, nesilleri birbirine düşüren bir olay olup çıktı. Yıldızı ve yönetmenin gözde oyuncusu Keira Knightley’e göre, dönem filmi kurallarının hepsini yıkan bir yapım. Gerçekten de öyle. Wright, St. Petersburg ile Moskova’yı bir tiyatro sahnesinde sunuyor. Yapım tasarımı olarak harikulade. Her an dikkatinizi çelecek, duygularla bir sorununuz olsa bile hiç sıkılmayacaksınız. Oyuncular genelde başarılı, Jude Law ise, ilkelerine bağlı üst düzey bürokrat Karenin’de özellikle dikkati çekiyor. Kırsal kesimde yaşayan yazarın alter-egosu, idealist aristokrat Levin ile gönül verdiği Kitty ise, tiyatro sahnesindekilerin sahte dünyasına benzemeyen normal bir hayat sürüyorlar.
Joe Wright’a hayran olmasanız da, kendisi çoğu filmiyle takdiri hak etmiş bir yönetmendir. Ancak, genç izleyicilerin hayran kaldığı filminde Tolstoy’un dünyasını yakalayamamış. Kont Vronski’de Aaron Taylor-Johnson’ın ise yanlış kasting örneği olduğunu düşünüyorum. Peki, sevenler niye seviyor? İyi yapılmış bir filmin görkemine kapıldıkları, maddi bir çağın çocukları olarak duygu eksikliğini hissetmedikleri için, hatta olur a, belki Tolstoy’a aldırmadıkları için. Belki de Anna’yı kaçınılmaz sona götüren trajediyi izlediğimizde bunun için tren çarpmış gibi olmuyoruzdur.
Acaba, Tolstoy’un şaheseri “Anna Karenina”yı okuyanlar, filmin uyarlamalarını da izleme ihtiyacı duyuyor mu? Aslında duymadınız ve izlemedinizse, Greta Garbo’nun filmleri ve kendisi dışında pek de bir şey kaybetmiş sayılmazsınız. Özellikle “Love” adlı, 1927 yapımı sessiz film kitabın ruhunu taşır. Filmde Vronsky’yi o sıralar Garbo’nun sevgilisi olan bir yıldız, John Gilbert oynuyordu. Benim gördüklerimden, Vivien Leigh ve Sophie Marceau’lu olanlar, tatmin edici değildi. Aleksandr Zharki’nin yönetip, süperstar Tatyana Samojlova’nın oynadığı filmi göremedim, yazık. Prenses’i de, Bolşoy balesinin yıldızı Maia Plisetskaya imiş.
Daha önce “Pride and Prejudice / Gurur ve Önyargı” ve “Atonement/Kefaret” gibi ‘kostüme’ filmlerini izlediğimiz Joe Wright’ın uyarlaması ise, nesilleri birbirine düşüren bir olay olup çıktı. Yıldızı ve yönetmenin gözde oyuncusu Keira Knightley’e göre, dönem filmi kurallarının hepsini yıkan bir yapım. Gerçekten de öyle. Wright, St. Petersburg ile Moskova’yı bir tiyatro sahnesinde sunuyor. Yapım tasarımı olarak harikulade. Her an dikkatinizi çelecek, duygularla bir sorununuz olsa bile hiç sıkılmayacaksınız. Oyuncular genelde başarılı, Jude Law ise, ilkelerine bağlı üst düzey bürokrat Karenin’de özellikle dikkati çekiyor. Kırsal kesimde yaşayan yazarın alter-egosu, idealist aristokrat Levin ile gönül verdiği Kitty ise, tiyatro sahnesindekilerin sahte dünyasına benzemeyen normal bir hayat sürüyorlar.
Joe Wright’a hayran olmasanız da, kendisi çoğu filmiyle takdiri hak etmiş bir yönetmendir. Ancak, genç izleyicilerin hayran kaldığı filminde Tolstoy’un dünyasını yakalayamamış. Kont Vronski’de Aaron Taylor-Johnson’ın ise yanlış kasting örneği olduğunu düşünüyorum. Peki, sevenler niye seviyor? İyi yapılmış bir filmin görkemine kapıldıkları, maddi bir çağın çocukları olarak duygu eksikliğini hissetmedikleri için, hatta olur a, belki Tolstoy’a aldırmadıkları için. Belki de Anna’yı kaçınılmaz sona götüren trajediyi izlediğimizde bunun için tren çarpmış gibi olmuyoruzdur.
Etiketler: Aaron Taylor-Johnson Anna Karenina Greta Garbo Joe Wright John Gilbert Jude Law Keira Knightley Leo Tolstoy Lev Tolstoy Sevin okyay Sophie Marceau Tatyana Samojlova Vivien Leigh Vronsky