Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Sevin Okyay | Alice’lerimiz çok olsun

Alice’lerimiz çok olsun

14 Ekim 2013 - 12:10
Alice Munro, iyi kısa filmcilerin ille de uzun metraj çekmesi nasıl gerekmiyorsa, iyi hikâyecilerin de büyüyünce roman yazarı olması gerekmediğini kanıtladı.Cuma günü Uluslararası Kız Çocuklar Günü’ymüş. Birleşmiş Milletler kutluyor. Bir arkadaşım haber verdi ama meseleyi ancak ertesi gün anladım ve bütün kız çocuklarının bayramını kutladım. Onları seven babaların ve elbette annelerin de.

Dünün en iyi haberi ise, yaşını başını almış bir kız çocuğunun, dünyanın en iyi hikâyecilerinden biri olan Alice Munro’nun, bahislerde bir numara olmadığı halde, favori sayılan Murakami’yi de geride bırakarak Nobel Edebiyat Ödülü’nü almasıydı: 112 yıllık ödülü alan 13’üncü kadın edebiyat erbabı. Aslında bir kısa hikâye çevrimi olan, aynı karakter etrafında dönen roman dışında (Lives of Girls and Women), hep kısa hikâye yazmıştı. İyi kısa filmcilerin ille de uzun metraj çekmesi nasıl gerekmiyorsa, iyi hikâyecilerin de büyüyünce roman yazarı olması gerekmediğini kanıtladı.

Nobel komitesi de onun bu alandaki ustalığını vurguladı zaten. Meslektaşlarının hemen hemen hepsi, Munro’yu övdü, göklere çıkardı, onun namına sevindi. Ben şahsen sadece Bret Easton Ellis’in, onun fazla büyütüldüğünü söyleyerek Twitter’da ödüle karşı çıktığını gördüm ki, bu da bir anlamda övgü sayılır. Onun son kitabı “Dear Life” için London Review of Books’da ağırca bir eleştiri yazmış olan Christian Lorentzen’in ise, Nobel için bahse girip Munro sayesinde 400 sterlin kazandığı söyleniyor. Nobel platformunda adı geçen yazarlardan Kanadalı Margaret Atwood ile A.S. Byatt ve Munro’nun 2009’da aldığı Man Booker International Prize’ın seçicilerinden yazar Jane Smiley ne kadar sevindiklerini belirttiler. Salman Rüşdi, onun kısa hikâyenin hakiki bir ustası olduğunu söyledi.

Alice Munro, şimdiye kadar ödülü alan ilk Kanadalı (Saul Bellow A.B.D. uyruğuna geçmişti), 13’üncü kadın, seksenini geçmiş üçüncü Nobelli yazar... Özellikle ülkesinde ve Büyük Britanya’da çok tanındığı için kitapçıların rahat bir nefes aldığı ve Munro kitaplarını stoklamaya başladığı söyleniyor. Akademi ise, bunların hiçbirini gözönüne almadıklarını, sadece bir yazar olarak onun kusursuzluğunu ödüllendirdiklerini belirtti. Doğrusu da bu.