Milliyet Sanat »Yazarlar » Selin Gürel | Festival için ideal Pazar planı
Festival için ideal Pazar planı
10 Nisan 2013 - 10:04Festivalin son gününü en verimli şekilde değerlendirmek isteyenlere, tatmin edici bir rota sunuyoruz14 Nisan Pazar
Festivalin son gününü hiç ara vermeden sinemada geçirmeye kararlıysanız, iki iyi film arası bir vasat film izlemeyi göze almışsınız demektir. Zira günün programında, mutlaka izlenmesi gereken filmler arasında bizlere el sallayan bazı dolgu filmler dikkat çekiyor. 11:00 seansıyla güne başlamak için en doğru rotalar Atlas ve Rexx’ten geçiyor.
Eğer tercihinizi Atlas’tan yana kullanırsanız, karşınıza ilk olarak “Prince Avalanche / Yolların Prensi” çıkacak. “All the Real Girls” ile çıkış yapan ancak daha sonra anaakım sinemanın büyüsüne kapılan David Gordon Green’in bağımsız sinemaya dönüş filmi olan “Yolların Prensi” 2011 yapımı bir İzlanda filminin yeniden çevrimi. Green’in elindeki malzemeyle nasıl bir iş çıkardığı merak konusu. “Yolların Prensi”nden sonra 13:30 seansını pas geçip, 16:00’da “The Perks of Being a Wallflower / Saksı Olmanın Faydaları”na geçiş yapmak en iyisi. 2012’nin en çok konuşulan büyüme hikayelerinden birini anlatan “Saksı Olmanın Faydaları” günün ikinci eli yüzü düzgün Amerikan bağımsızı olarak kollarını açmış sizi bekliyor. Filmin yıldızı ise ne yönetmen / yazar Stephen Chbosky ne de Emma Watson… Afişte sahipsiz kalmış gibi görünen son yılların en yetenekli genç oyuncularından Ezra Miller. Bu filmin arkasından gelen Neil Jordan filmi “Byzantium / Bir Vampir Hikayesi” her ne kadar çeşitli sebeplerden dolayı ilgiyi üzerine çekse de, türe bir katkısı olmadığını eklemek gerek. 21:30 seansındaki “Stoker / Lanetli Kan” da “Bir Vampir Hikayesi” ile aynı kaderi paylaşıyor. Park Chan-wook, Nicole Kidman ve gerilim türü bir arada hayli ilginç duruyor, ama özellikle yönetmenin başarılı filmografisini hesaba katıp, “Lanetli Kan”ı gözünüzde büyütmemenizde fayda var. Sonuç olarak, Atlas’ta verimli bir gün için 11:00 ve 16:00 seanslarını kaçırmamanız kafi.
Pazar günü yolunuz City’s’e düşerse, 19:00 seansında gösterilecek festivalin en izlenesi filmlerinden “Después de Lucía / Lucia’dan Sonra”yı kaçırmamanız yeterli. Eğer vaktiniz varsa, 13:30 seansındaki “Disconnect”in de son yıllarda karşımıza çıkan türevlerinin aksine hedefine ulaşan, etkileyici bir kesişen yollar hikayesi anlattığını belirtelim.
Diğer yandan Rexx’te ise günü dört filmle kapatmamak için iyi bir bahaneye ihtiyacınız var. Zira Cuma ve Cumartesi günkü gösterimlerini kaçırırsanız, 11:00’de Carlos Reygadas’ın son filmi “Post Tenebras Lux / Karanlıktan Aydınlığa”yı izlemek günün en büyük hedefi olmalı. Ardından gelen Alman animasyonu “Der Mondmann / Aydaki Adam” Çocuk Mönüsü bölümünün en sevimli filmi. 19:00 seansındaki Ukrayna filmi “Dom s bashenkoy / Kuleli Ev” Uluslararası Yarışma’nın favorilerinden. 21:30’daki “Kapringen / Fidye” ise akıllardan çıkmayan “Jagten / Onur Savaşı”nın senaristlerinden Tobias Lindholm’un yönetmenlik performansını merak edenlere özellikle tavsiye edilir. Yine Lindholm’un kaleme aldığı senaryo, karakterlerini bir kez daha içinden çıkılmaz bir durumun ortasına fırlatıyor.
Festivalin son gününü hiç ara vermeden sinemada geçirmeye kararlıysanız, iki iyi film arası bir vasat film izlemeyi göze almışsınız demektir. Zira günün programında, mutlaka izlenmesi gereken filmler arasında bizlere el sallayan bazı dolgu filmler dikkat çekiyor. 11:00 seansıyla güne başlamak için en doğru rotalar Atlas ve Rexx’ten geçiyor.
Emile Hirsch (solda) ve Paul Rudd, David Gordon Green'in yönettiği "Yolların Prensi / Prince Avalanche"de. "Saksı Olmanın Faydaları / The Perks of Being a Wallflower" ise Logan Lerman, Emma Watson ve Ezra Miller gibi son dönemin başarılı genç oyuncularına rol veriyor.
Eğer tercihinizi Atlas’tan yana kullanırsanız, karşınıza ilk olarak “Prince Avalanche / Yolların Prensi” çıkacak. “All the Real Girls” ile çıkış yapan ancak daha sonra anaakım sinemanın büyüsüne kapılan David Gordon Green’in bağımsız sinemaya dönüş filmi olan “Yolların Prensi” 2011 yapımı bir İzlanda filminin yeniden çevrimi. Green’in elindeki malzemeyle nasıl bir iş çıkardığı merak konusu. “Yolların Prensi”nden sonra 13:30 seansını pas geçip, 16:00’da “The Perks of Being a Wallflower / Saksı Olmanın Faydaları”na geçiş yapmak en iyisi. 2012’nin en çok konuşulan büyüme hikayelerinden birini anlatan “Saksı Olmanın Faydaları” günün ikinci eli yüzü düzgün Amerikan bağımsızı olarak kollarını açmış sizi bekliyor. Filmin yıldızı ise ne yönetmen / yazar Stephen Chbosky ne de Emma Watson… Afişte sahipsiz kalmış gibi görünen son yılların en yetenekli genç oyuncularından Ezra Miller. Bu filmin arkasından gelen Neil Jordan filmi “Byzantium / Bir Vampir Hikayesi” her ne kadar çeşitli sebeplerden dolayı ilgiyi üzerine çekse de, türe bir katkısı olmadığını eklemek gerek. 21:30 seansındaki “Stoker / Lanetli Kan” da “Bir Vampir Hikayesi” ile aynı kaderi paylaşıyor. Park Chan-wook, Nicole Kidman ve gerilim türü bir arada hayli ilginç duruyor, ama özellikle yönetmenin başarılı filmografisini hesaba katıp, “Lanetli Kan”ı gözünüzde büyütmemenizde fayda var. Sonuç olarak, Atlas’ta verimli bir gün için 11:00 ve 16:00 seanslarını kaçırmamanız kafi.
Saoirse Ronan, "Bir Vampir Hikayesi / Byzantium"un başrolünde. "İhtiyar Delikanlı / Old Boy"un yönetmeni Park Chan-Wook'un yeni filmi "Lanetli Kan / Stoker"ın başrollerinde ise Nicole Kidman ve Mia Wasikowska var.
Pazar günü yolunuz City’s’e düşerse, 19:00 seansında gösterilecek festivalin en izlenesi filmlerinden “Después de Lucía / Lucia’dan Sonra”yı kaçırmamanız yeterli. Eğer vaktiniz varsa, 13:30 seansındaki “Disconnect”in de son yıllarda karşımıza çıkan türevlerinin aksine hedefine ulaşan, etkileyici bir kesişen yollar hikayesi anlattığını belirtelim.
Michel Franco'nun yönettiği, Cannes Film Festivali'nde ödül alan Meksika filmi "Lucia'dan Sonra / Después de Lucia", bir genç kızın okulunda gördüğü korkunç muameleyi anlatıyor. Henry Alex Rubin'in yönetmenliğini yaptığı, Alexander Skarsgård ve Paula Patton'ın yer aldığı "Disconnect" ise bir iletişimsizlik ve kesişen yollar hikayesi.
Diğer yandan Rexx’te ise günü dört filmle kapatmamak için iyi bir bahaneye ihtiyacınız var. Zira Cuma ve Cumartesi günkü gösterimlerini kaçırırsanız, 11:00’de Carlos Reygadas’ın son filmi “Post Tenebras Lux / Karanlıktan Aydınlığa”yı izlemek günün en büyük hedefi olmalı. Ardından gelen Alman animasyonu “Der Mondmann / Aydaki Adam” Çocuk Mönüsü bölümünün en sevimli filmi. 19:00 seansındaki Ukrayna filmi “Dom s bashenkoy / Kuleli Ev” Uluslararası Yarışma’nın favorilerinden. 21:30’daki “Kapringen / Fidye” ise akıllardan çıkmayan “Jagten / Onur Savaşı”nın senaristlerinden Tobias Lindholm’un yönetmenlik performansını merak edenlere özellikle tavsiye edilir. Yine Lindholm’un kaleme aldığı senaryo, karakterlerini bir kez daha içinden çıkılmaz bir durumun ortasına fırlatıyor.
(Sol üstten saat yönünde) Ukrayna yapımı "Kuleli Ev / Dom s bashenkoy", Alman animasyonu "Aydaki Adam / Der Mondmann", festivalin özek konuklarından Carlos Reygadas'ın son filmi "Karanlıktan Aydınlığa / Post Tenebras Lux" ve Tobias Lindholm'ün yönettiği "Fidye / Kapringen", 14 Nisan Pazar gününü Rexx sinemasında geçirmek için 4 önemli neden.
Etiketler: 14 Nisan Carlos Reygadas Emma Watson festival film İstanbul Karanlıktan Aydınlığa Nicole kidman pazar Post Tenebras Lux Prince Avalanche program Saksı Olmanın Faydaları Selin Gürel Yolların Prensi