Milliyet Sanat »Yazarlar » Selin Gürel | Danny Boyle’un psikolojiyle imtihanı
Danny Boyle’un psikolojiyle imtihanı
Psikolojiye yöneltilen bu etiketlendirme işlemine bir katkı da Danny Boyle’dan geliyor. Hem de öyle bir katkı ki, psikoloji özellikle de hipnoterapi bu kalleşliği ömür boyu unutmayacak. Hipnoz, sinemanın kullanmayı çok sevdiği bir malzeme, bu yüzden hipnoz üzerine bildiğimiz bütün yanlışları sinemaya borçluyuz. Alışık olmadığımız şekilde filminin büyük bir kısmını hipnoz üzerine kuran Boyle, hipnotizmanın yüzyıllar önce ilk ortaya çıktığında büyücülükle ilişkilendirilmesinin, bilinçdışı da olsa hala geçerliliğini koruduğuna inananlardan olmalı. Zira filminde hipnozu ve transa girme halini ancak bir büyücünün elinden çıkabilecek kadar kolay ve hızlı bir aşama olarak sunuyor. 5-10 saniye içinde hipnozun etkisi altına giren karakterler, kendilerine her şeyi yaptırabilecek bir tür büyücüyle karşı karşıya olduklarını düşünüyor. Üstelik filmde hipnoz üzerine yapılan bütün muhabbetlerde, seyircinin hipnoz konusundaki zaten hasarlı düşüncelerini daha da içinden çıkılmaz hale getirecek yoğun bir yanlış bilgilendirilme de söz konusu. Hipnozu filminin işlemesi için istediği gibi eğip büken Boyle, kadın hipnoterapistin etik kuralların fersah fersah dışına çıkmasını da dert etmemiş. Kariyerinde ilk kez filmini bir kadın karakter üzerine kurduğunu açıklayan yönetmen, karakterinin mesleki kimliğinin yanı sıra kadın kimliğini de akla gelebilecek her şekilde sömürmekten kendini alamamış.
“Trance / Trans”ı eğlenmek, gerilmek, heyecanlanmak için izleyebilirsiniz, ama filmin sahte bir ciddiyetle çizdiği hipnoterapi portresini hemen aklınızdan çıkarmanızı tavsiye ederim. Psikolojinin sinemadan aldığı darbelere bir yenisini daha eklememek için.
Etiketler: Danny Boyle hipnoterapi hipnoz James McAvoy psikoloji Rosario Dawson Selin Gürel trance Trans Vincent Cassel
