Milliyet Sanat »Yazarlar » Selin Gürel | Bir Türk erkeği olarak Celal
Bir Türk erkeği olarak Celal
06 Şubat 2013 - 01:02 | Şahan Gökbakar'ın son projesi "Celal ile Ceren"in kendini sunduğu "komedi" alanı dışında seyirciye neler anlattığına bakmakta yarar var.“Celal ile Ceren” sinema salonlarında hakimiyetini ilan etmişken, hedef kitlesine nasıl bir hizmette bulunduğunu hatırlatalım
“Celal ile Ceren”, Şahan Gökbakar’ın gişedeki yeni zaferi olarak geçti kayıtlara. Fiyatı 18 TL’ye kadar çıkan biletleri satın alan iki milyonu aşkın insan, Celal’in sevgilisi Ceren’in gönlünü alma hikayesini izlemek için ve olabildiğince eğlenmek umuduyla kuruldu koltuklara. Filmi 13 yaşından küçüklere yasaklayan, 15 yaş altı izleyicilere ise aileleri eşliğinde izleme hakkı tanıyan Kültür ve Turizm Bakanlığı Değerlendirme ve Sınıflandırma Kurulu, kendince tedbirini almış olsa da sinema salonlarında bambaşka bir manzara vardı. Filmin genç kitleye hitap ettiği bir sır değil. Tıpkı yaşları 5 ile 10 arasında değişen çocukların yukarıda bahsi geçen iki milyonun hatırı sayılır bir kısmını oluşturmasının bir sır olmaması gibi.
Peki sonradan DVD ve TV yoluyla katlanarak çoğalacak bu iki milyonu aşkın izleyici, “Celal ile Ceren”den neler öğrendi? Orta sınıfa mensup bir Türk erkeği olarak Celal’in zıvanadan çıkmış bir erkek cinselliği üzerinden değerlendirdiği Ceren alternatiflerinin, nasıl da “iyi aile kızı” Ceren’in yerini tutamadığını... Bu alternatiflerin çoğunlukla fiziksel özellikleri, ayrıca cinsel ilişki geçmişleri üzerinden nasıl da Celal’in dünyasına, bencil ahlak anlayışına denk düşmediğini... Ceren’in Celal için düşündüğü en büyük cezanın, sevgilisinin homofobik kabuslarını süsleyen kimi imgeleri gerçeğe dönüştürmek ile erkekliğini kaybetme korkusunu en gerçek haliyle hissettirmek olduğunu... Celal’in başka kadınlarla birlikte olmasının Ceren’in başka erkeklerle öpüşmesi ile eşdeğer olduğu fikrini saygıyla kabul etmek gerektiğini... Sadece sapkın fantezileri olan orta yaşlı kadınlar ile fiziksel olarak hiç durmadan aşağılanan genç kadınların Celal’in rahatça reddedebileceği kadınlar sınıfına girdiğini... Ve en fenası da bu sınıfa girmeyen bütün kadınları arzu nesnesi haline getiren erkek grubunun “cinsel ilişkiye girme” temalı uçsuz bucaksız kelime hazinesini.
“Celal ile Ceren” iki saate yakın süre boyunca bunların tümünü birden izleyiciye geçirebildiği için kendine özgü bir rekora imza atıyor. Bu yüzden tuvalet komedisi öğeleriyle süslenmiş öyküye tebessüm etmeden önce, salonlardaki 13 yaş altı gayriresmi ve 15-20 yaş arası resmi kalabalığın bu film vesilesiyle kadın-erkek ilişkisi konusunda “esaslı” bir eğitimden geçtiğini de unutmamak gerekiyor.
“Celal ile Ceren”, Şahan Gökbakar’ın gişedeki yeni zaferi olarak geçti kayıtlara. Fiyatı 18 TL’ye kadar çıkan biletleri satın alan iki milyonu aşkın insan, Celal’in sevgilisi Ceren’in gönlünü alma hikayesini izlemek için ve olabildiğince eğlenmek umuduyla kuruldu koltuklara. Filmi 13 yaşından küçüklere yasaklayan, 15 yaş altı izleyicilere ise aileleri eşliğinde izleme hakkı tanıyan Kültür ve Turizm Bakanlığı Değerlendirme ve Sınıflandırma Kurulu, kendince tedbirini almış olsa da sinema salonlarında bambaşka bir manzara vardı. Filmin genç kitleye hitap ettiği bir sır değil. Tıpkı yaşları 5 ile 10 arasında değişen çocukların yukarıda bahsi geçen iki milyonun hatırı sayılır bir kısmını oluşturmasının bir sır olmaması gibi.
Film, erkek egemen dünyanın tüm kurallarını "mizah" adı altında seyircilerine dikte ediyor.
Peki sonradan DVD ve TV yoluyla katlanarak çoğalacak bu iki milyonu aşkın izleyici, “Celal ile Ceren”den neler öğrendi? Orta sınıfa mensup bir Türk erkeği olarak Celal’in zıvanadan çıkmış bir erkek cinselliği üzerinden değerlendirdiği Ceren alternatiflerinin, nasıl da “iyi aile kızı” Ceren’in yerini tutamadığını... Bu alternatiflerin çoğunlukla fiziksel özellikleri, ayrıca cinsel ilişki geçmişleri üzerinden nasıl da Celal’in dünyasına, bencil ahlak anlayışına denk düşmediğini... Ceren’in Celal için düşündüğü en büyük cezanın, sevgilisinin homofobik kabuslarını süsleyen kimi imgeleri gerçeğe dönüştürmek ile erkekliğini kaybetme korkusunu en gerçek haliyle hissettirmek olduğunu... Celal’in başka kadınlarla birlikte olmasının Ceren’in başka erkeklerle öpüşmesi ile eşdeğer olduğu fikrini saygıyla kabul etmek gerektiğini... Sadece sapkın fantezileri olan orta yaşlı kadınlar ile fiziksel olarak hiç durmadan aşağılanan genç kadınların Celal’in rahatça reddedebileceği kadınlar sınıfına girdiğini... Ve en fenası da bu sınıfa girmeyen bütün kadınları arzu nesnesi haline getiren erkek grubunun “cinsel ilişkiye girme” temalı uçsuz bucaksız kelime hazinesini.
“Celal ile Ceren” iki saate yakın süre boyunca bunların tümünü birden izleyiciye geçirebildiği için kendine özgü bir rekora imza atıyor. Bu yüzden tuvalet komedisi öğeleriyle süslenmiş öyküye tebessüm etmeden önce, salonlardaki 13 yaş altı gayriresmi ve 15-20 yaş arası resmi kalabalığın bu film vesilesiyle kadın-erkek ilişkisi konusunda “esaslı” bir eğitimden geçtiğini de unutmamak gerekiyor.
Etiketler: Celal ile Ceren eleştiri Ezgi Mola film homofobi kadın kimliği komedi mizah Selin Gürel Şahan Gökbakar Türk erkeği