Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Selin Gürel | “Tony Gatlif feminist bir yönetmen”

“Tony Gatlif feminist bir yönetmen”

04 Ağustos 2015 - 11:08 | Céline Sallette, Tony Gatlif'in yönettiği "Geronimo"da.
Tony Gatlif’in, uğruna “Geronimo”nun ana karakterini erkekten kadına çevirdiği, başrol oyuncusu Céline Sallette ile Ocak’ta Paris’te buluştuk. Gatlif’i, filmi ve kariyerini konuştuk
“Geronimo”dan önce sokak çetelerine ya da sokak kültürüne aşina mıydınız?
 
Tam olarak değil. Yaşadığım mahallede çeteler yok, ama kenarda köşede hap satan gençler var. Çok da temiz kalpliler. Hamileyken, torbalarımı filan taşırlardı. Dördüncü katta yaşıyorum ve apartmanımda asansör yok. O yüzden onlara minnettar kalırdım. Bazen kocaman, siyah arabaların beni almaya geldiklerini gördükleri için, ne işle uğraştığımı çok merak ediyorlardı. Günün birinde beni TV’de görmüşler. Elbette şimdi her biri oyuncu olmak istiyor. Filmdeki çeteler ise bambaşkaydı. Hem çingene grubu hem de Türk grubuyla çok vakit geçirdim, tanıdığım en kibar insanlar olduklarını söyleyebilirim.
 
Amatör oyunculardı, değil mi?
 
Oyunculuk deneyimleri yoktu, ama kendi alanlarında gayet profesyoneldiler. Dans vb. konularda.
 
Karakterleriyle aynı geçmişi paylaşıyorlar mıydı?
 
Evet, karakterlerinden bir farkları yok. Her biri, hayatlarını daha aydınlık bir hale getirmenin yolunu arıyor.
 
Tony Gatlif.
Bir Tony Gatlif filminde rol almanın en iyi yanı nedir?
 
Hayatınızın en muhteşem deneyimini yaşıyorsunuz. Aldığınız hediye bu oluyor. Tony, çok derinlikli bir kişilik. Verecek çok şeyi var. Filmi onun gözünden görmeye başladığınız zaman, şaşıp kalıyorsunuz. Böyle istisnai insanlarla çalışmak, harika bir his. Tony’nin etrafında, göz açıp kapayıncaya kadar, samimi bir topluluk oluşuveriyor. Hemen aile gibi oluyorlar. O kadar yaratıcı bir insan ki, enerjisiyle her şeyi değiştiriyor. Çekimlere başlamadan önce, senaryo üzerinde çalışacak zamanımız olmadı, çünkü filme dahil olduğumda çekimlerin başlamasına bir hafta vardı. Ama Tony kısa zamanda bana, kafasındaki sahneleri anlattı. Bir yönetmen sizi kafasında bir yerlere oturttuysa, oraya gitmek zorundasınız. Şamanizm gibi bir şey bu. “Atla” derlerse atlarsınız. Belki yeterince güçlü değilsinizdir, ama onlar sizi yeterince güçlü görüyorlarsa, seçeneğiniz yoktur. Bazen de bu yüzden, daha önce keşfetmediğiniz bir yönünüzle tanışırsınız.
 
Karaktere maskülen özellikler yüklemek, kimin fikriydi?
 
Sanırım, bu senaryonun bir sonucu. Çünkü Geronimo başlangıçta erkek olarak yazılmıştı.
 
Bir yerde, Gatlif’in sizi görür görmez Geronimo’nun pekala bir kadın da olabileceğini düşündüğünü okumuştum. Fikrini değiştiren, siz olmuşsunuz…
 
İnanılır gibi değil, ama öyle söylüyor. Bence aradığı aktörü bulamadı, o yüzden Geronimo’nun kadın da olabileceğini düşündü. Aslına bakarsanız, kadınlara başrol vermeye istekli yönetmenlerin sayısı o kadar da fazla değil. Gatlif’in feminist bir yönetmen olduğunu düşünüyorum.
 
Kadın rolleri konusunda, Hollywood’la karşılaştırılınca, Fransız sineması kartlarını daha açık oynuyor…
 
Evet. Küçük yaşlarda tiyatroya başladığımda, en sevdiğim karakterler erkek karakterlerdi. Onları oynamak istiyordum. En ilginç olan hep onlardı. Eğer fırsatınız varsa, maskülen roller oynamak istersiniz. Bu çok doğal bence. Ama bugün sinemada, bana gittikçe daha hayranlık uyandırıcı kadın rolleri teklif ediliyor mesela.
 
Biraz daha yaşlanınca bu teklifler gelmeye devam edecek mi?
 
Bilmiyorum. Şu an 34 yaşındayım. Bu yıl, bir Fransız komedisinde 41 yaşındaki bir bakire rolü teklif edildi. Yönetmen bir kadın. 41 yaşında bir kadın oyuncu bulmak yerine, benim oynamamı istiyor. Mesela François Truffaut’nun “L'histoire d'Adèle H.”inde ana karakter, yaşını başını almış bir kadın gibiydi. Ama onu canlandıran Isabelle Adjani, o zamanlar daha 19 yaşında bir genç kızdı. O seçilmişti, çünkü Truffaut onun oynamasını istemişti. Ama 41 yaşına geldiğimde, belki de 34 yaşında birini oynayamayacağım. Orasını bilemiyorum işte. Belki de bu, tek yönlü bir yoldur.
 
İyi bir film izleyicisi misiniz?
 
Yeteri kadar değil.
 
Ne tür filmler ilginizi çekiyor?
 
Daha önce benzerini izlediğim hissini yaratmayan filmler. Aslında bir oyuncu olarak da aynı mantıkla çalışıyorum. Daha önce izlemediğim filmlerin bir parçası olmak istiyorum.
 
Bu açıdan bakınca, Tony Gatlif dışında sizde iz bırakan bir yönetmen var mı?
 
Bertrand Bonello. “L’Apollonide”de birlikte çalışmıştık. Harika bir film ve harika bir roldü. Bonello, sinemada aradığım şeyin karşılığını verdi bana. Ama bu sadece benim fikrim tabii ki…
 
Sırada ne var?
 
“Les revenants” adlı bir dizinin ikinci sezonunu çekiyoruz. Amerika, haklarını satın aldı hatta. Fransa’da bile kimsenin inanmadığı bir işti. En azından başlangıçta. Bir zombi dizisi filan olmadığı için, nasıl satacaklarını bilemediler. Oysa insanlar dizide, daha önce görmedikleri bir şey gördüler ve bu yüzden diziyi çok sevdiler. Karanlık, ağırkanlı ve tuhaf mı tuhaf bir dizi…