İlk bölümünün yayınlandığı 17 Nisan 2011’den bu yana tüm dünyayı etkisi altına alan, son 10 yılın en önemli popüler-kültür fenomeni “Game of Thrones”u, geçen yıl haziran ayında ana karakterlerinden Sansa Stark’ın bu sözleriyle bırakmıştık: “Hisar’dan bir kuzgun geldi. Beyaz bir kuzgun. Kış geldi.” Dizinin ilk bölümünden bu yana “Kış geliyor” cümlesini çok duymuştuk. Fakat bu kez işler ciddiye biniyor ve beklenen kış, 17 Temmuz’da geliyor. Dizinin yeni sezonu ABD yayınıyla aynı anda saat 4.00’te Türkçe altyazı seçeneği ile her pazartesi beIN CONNECT web ve mobil uygulamalarında; akşam 22.00’de ise Türkçe-İngilizce altyazı ve Türkçe dublaj seçeneğiyle beIN SERIES SCI-FI’da yayınlanacak. Hem altıncı sezonda karakterleri nerede bıraktığımızı hatırlamak hem de önümüzdeki yedi haftada onları ve bizi nelerin beklediğine göz atmak istedik.

 

 

Haritanın büyük halini görmek için tıklayın: https://ibb.co/h9YVEa

 

Dizinin uyarlandığı George R.R. Martin’in “Buz ve Ateşin Şarkısı” serisi olayları kalabalık bir kadronun gözlerinden anlatıyordu. Oysa dizinin yaratıcıları David Benioff ve D.B. Weiss daha ekonomik bir yol izledi; hikayeyi belli başlı karakterlerin etrafında kurdular. Altıncı sezonda dizi üç bölgeye odaklanmıştı: Westeros’un kuzeyinde Kara Kale ve Kışyarı; güneyinde Yedi Krallık’ın merkezi Kral Toprakları ve Essos’un doğusunda Vaes Dothrak ile Meereen... Bu üç bölgede sırasıyla Jon Snow, Cersei Lannister ve Daenerys Targaryen’ın düşüş ve yükselişine şahit olduk.

 

 

 

Dip nokta konusunda birincilik elbette bir önceki sezon öldürüldükten sonra geçen sezonun başında Işık Rahibesi Melisandre (Carice van Houten) tarafından diriltilen Jon Snow’a (Kit Harington) ait. Dünyayı, Duvar’ın kuzeyindeki Ak Yürüyenler’e karşı korumaya yeminli Gece Nöbetçileri’nin lideriyken ihanete uğrayan Jon Snow dirildikten ve intikamını aldıktan sonra Gece Nöbetçileri’nden ayrıldı. Ancak sonrasında Sansa Stark’ın (Sophie Turner) cesaretlendirmesi, danışmanı Ser Davos (Liam Cunningham) ve kimsenin niyetini çözemediği Petyr ‘Littlefinger’ Baelish’in (Aidan Gillen) desteğiyle ikinci sezonda kaybedilen baba ocağı Kışyarı’na tekrar Stark bayrağını asmayı başardı ve “Kuzeyin Kralı” ilan edildi.

 

 

 

Beşinci sezonda hem kendinin hem de halkının başına sardığı dini tarikat belasının diyetini, Pişmanlık Yürüyüşü’nün utancı ve bir tür ev hapsiyle ödeyen, üstüne çocukları arasındaki favorisi Myrcella’yı da (Nell Tiger Free) cinayete kurban veren Cersei Lannister (Lena Headey), altıncı sezonunun tamamını kendisine sadık kişilerle birlikte bağnaz Serçeler tarikatının sonunu planlamakla geçirdi. Reşit olmayan oğlu Kral Tommen Baratheon (Dean-Charles Chapman) üzerinde tüm gücünü kaybeden Cersei’nin intikamı çok ağır ve bir o kadar da gösterişli oldu: King’s Landing’in dini merkezi niteliğindeki Yüce Baelor Septi’nde toplanan, gelini Margaery Tyrell'den (Natalie Dormer) Yüce Sürçe'ye (Jonathan Pryce) herkesi dev bir patlamayla yeryüzünden sildi. Oğlu Tommen’in bu sebepten intiharı da kendisini çok olumsuz etkilemedi ve tüm dünyayı kendisine düşman ederek kraliçelik tacını giydi. O sırada kardeşi ve sevgilisi Jaime Lannister (Nikolaj Coster-Waldau), Stark ailesine karşı müttefikleri Freyler’in beceremediği savaşları kazanmakla meşguldü.

 

 

 

Yedi Krallık hükümdarlığı için Westeros’a doğru yola çıkmadan Essos’ta köleliği kaldırmaya ant içen Daenerys Targaryen (Emilia Clarke), bu projesi yüzünden saldırıya uğramış ve ejderha-oğlu Drogon’un sayesinde kaçıp, sonrasında kendisini merhum eşi Khal Drogo’nun (Jason Momoa) halkı Dothrakilerin arasında bulmuştu. Dothrakilerin ‘Khal’ların dul eşlerini saygıdan çadıra hapsetme’ geleneğini bir otağ dolusu khal’ı yakmak suretiyle değiştiren Daenerys, Drogon’un yardımıyla bu halkın sonsuz bağlılığını kazandı. Saldırıdan önce dost olduğu, Lannisterlar’ın en küçüğü ve istenmeyeni Tyrion (Peter Dinklage) ile Westeros ve Essos istihbaratının kilit ismi Varys (Conleth Hill), onun yokluğunda Meereen’i yönetiyor ve diğer köleci şehirlerin kuşatmasına karşı Daenerys’e sadık Lekesizler birliğinin desteğiyle koruyordu. Daenerys, Dothrakiler ve Drogon ile kuşatmanın kalkmasını sağladı, Tyrion’ı ‘Kraliçenin Eli’ olarak belirledi ve amcaları Euron Greyjoy’un (Pilou Asbæk) gazabından kaçıp, kendisinin çok ihtiyaç duyduğu gemilerle gelen Theon (Alfie Allen) ve Yara Greyjoy (Gemma Whelan) ile ittifak kurarak, dev bir donanmayla altı sezondur beklenen Westeros yolculuğuna çıktı. Bu arada Varys, Lannisterlar’a karşı birleşen Olenna Tyrell (Diana Rigg) ve Ellaria Sand’i (Indira Varma) Daenerys’le anlaşmaya ikna etmeye çalışıyordu.

 

 

 

Değinmemiz gereken iki isim daha var: Stark ailesinin hayattaki en küçük üyeleri Arya (Maisie Williams) ve Bran (Isaac Hempstead Wright). İki sezon boyunca Braavos’ta suikastçiliğin inceliklerini öğrenen Arya, derslerini başarıyla tamamlayarak Westeros’a döndü. Burada ilk icraatı, annesi ve abisinin katledildiği Kırmızı Düğün’ün ev sahibi Walder Frey’i (David Bradley) ve oğullarını öldürmek oldu. Bran ise Duvar’ın öte tarafında Üç Gözlü Karga (Max von Sydow) ve Ormanın Çocukları’yla birlikte sürdürdüğü kahinlik eğitiminde, Jon Snow’un aslında halası Lyanna Stark ve Rhaegar Targaryen’ın çocuğu olduğunu öğrendi. Bran’ın Ak Yürüyenler’in nasıl ve neden var olduklarını öğrenmesi de dizinin dönüm noktalarından biri olarak hafızalara kazındı. 

 

 

 

Roman serisinin içeriği beşinci sezon itibarıyla tükendiği için, bu sezon olacakları ancak fragmanlardan tahmin etmek mümkün. Fragmanlara göre Daenerys, baba ocağı Dragonstone’a doğumundan beri ilk kez dönüyor. Ak Yürüyenler’e karşı müttefik arayan Jon Snow kendisiyle görüşecek. 

 

Gelelim Kral Toprakları’na... Jaime Lannister, Cersei’nin taç giyme törenini tasvip etmeyen bir ifadeyle izlemişti, ancak fragmanlarda kendisini Lannister ordusunun başında Lekesizler ve Dothrakiler’e karşı savaşırken görüyoruz, bu da Daenerys’in Lannisterlar’la savaşacağını gösteriyor. 

 

Kuzeyde Jon Snow’u başka bir tehlike bekliyor: Sansa’nın danışmanlığını üstlenmiş, dizinin en tehlikeli karakterlerinden Littlefinger, Sansa’yı iktidar mücadelesi için kışkırtmaya devam edecek gibi. Keşke kendisi de dizinin aldığı yönü iki cümlede özetleyen, zıt kutbu Ser Davos’u dinlese: “Eğer düşmanlıklarımızı bir tarafa bırakıp birleşmezsek, öleceğiz. O zaman da kimin iskeletinin Demir Taht’ta oturduğu fark etmez.”