Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Yeni Metin Yeni Tiyatro Festivali’nden “Dil”

Yeni Metin Yeni Tiyatro Festivali’nden “Dil”

21 Haziran 2014 - 12:06
Hem metin hem biçim grotesk olunca biraz fazla kaçmış
Dil- Yazan: Şenay Tanrıvermiş, Yöneten: Yeşim Özsoy Gülan, Dramaturji: Ferdi Çetin Dekor ve Kostüm Tasarım: Yeşim Özsoy Gülan, Işık Tasarım: Metin Çelebi, Müzik ve Ses Tasarım: Korhan Erel Oyuncular: Özlem Saraç, Şirvan Akan, Sezer Arıçay, Profesörün Sesi: Emin Maltepe, Profesörün İçine Kaçan Adamın Sesi: Beyti Engin.
 
GalataPerform’un düzenlediği Yeni Metin Yeni Tiyatro Festivali’de Şenay Tanrıvermiş’in “Dil” adlı oyununu izledik. Oyun şu tanımlamayla sunuluyor:
 
“Dil” kaybolmak üzere olan bir sosyal sınıfın gündelik hayatını grotesk bir çerçevenin içinden anlatırken, gündelik dille pop kültür dilini, tüketim diliyle politik dili ustaca melezleyerek yarattığı fantastik atmosferde toplumun tüm kayıplarının izini sürüyor. 
 
Oyunu en iyi ifade eden öğe afişi
 
Günümüzün düşük IQ’lu televizyon dizilerinde insanlar sabah kahvaltısına straples elbiselerle indikleri ve o giysileri oynadıkları rolün kimliğine de, kırmızı halı galalarında kendi ünlü kimliklerine de oturtamadıkları için onları “elbise askısı” olarak tanımlıyorum. “Dil” afişinde işlediği vitrin mankenleri temasıyla bu gerçeğe ustaca parmak basmış. Afiş tasarımını gerçekleştiren Ethem Onur Bilgiç’i özellikle kutlamak isterim.
 
 
Oyun tüketim çılgınlığına kapılan ve tüketim jargonunu kullanan bir anne(Arzu)  ile oğlu(Yiğit) arasında geçiyor. Bir de kendini “toplumsal yetkili” olarak tanıtan Berna giriyor devreye. Bu arada üst kattaki profesörün sesi ile profesörün içine kaçan kişinin (muhtemel ailenin kayıp babasının) sesi de katılıyor kervana.
 
Oyunun ilk sahnesinde kişileri birer cansız manken pozu içinde görüyoruz. Afişteki temayla bütünleşen bir görüntü bu. Ne var ki, bu vurucu fotoğrafik görüntü, oyun boyunca aynı grotesk hava içinde sürüyor. Oyunun kendi yapısı zaten grotest olduğu için, bu oyun düzeni çift katlı kaymak/kabak tadı veriyor ne yazık ki. Keşke daha abartısız bir sahneleme yapılsaydı, metnin inceliği daha iyi ortaya çıkardı diye düşünüyorum. O zaman “yeni metin yeni tiyatro” kavramına da daha çok yaklaşılır, biçimsellik böylesine öne çıkmadan kendi içinde başarılı olan metin vurgulanmış olurdu.
 
 

sekizincikat’ta atölyeler

28 - 29 Haziran /// Sahnede Franz Kafka ///

Le Coq Temelli Araştırma Atölyesi

 
Sekizincikat yaz atölyesi çalışmaları, 14-15 Haziran’da Motimaru Dance Company ile yapılan Butoh Dans Atölyesi uygulamasından sonra Franz Kafka-Le Coq Atölyesi ile devam ediyor.
 
Bu atölye, Jacques Lecoq pedagojisinde yer alan mimodinamik çalışmalarından hareketle metinden sahneye geçişte ne tür bir “teatral” uyarlama yapılabileceğini araştırıyor.
 
Profesyonel oyunculara yönelik bu laboratuvar çalışmasında katılımcılar, misteri, grotesk, absürd gibi farklı türler ve oyuncu bedeni üzerinden Franz Kafka’nın kendine özgü dilinin ve dünyasının sahneye nasıl taşınabileceğini inceleyecekler.
 
İletişim: 0545. 462 45 28 / 0212. 292 08 56
 

Yaz Sergileri

 
 
Sıradan, gündelik hayatın güncesini tutarcasına ürettiği resimleri ile genç sanatçı Ezgi Goğan ilk kişisel sergisi “Günlükler”i 17 Haziran’da G-art Beyoğlu’nda açtı.
 
“Her türlü çelişkileri ile artık bir dünya metropolü olan ve kimi zaman da bir mega köy olarak tanımlanan İstanbul'un dinamiği içinde yaşayan ve varolmaya çalışan bir genç sanatçıdır Ezgi Doğan. "Günlükler" hayatın içinde yer alan kişilikleri adeta onların ruhlarını didiklercesine, bu arada kendi benliğini didikleme cesareti de göstererek ve bütün içtenliği ile sanrısal, yarı dalgın, spontane bir tutumla ve kendine ait görme modelinin somutlaşmasıdır bu yapıtları.
 
Eskilerin deyimi ile "Nev'i şahsına münhasır bir ruh haliyle", bir yap-boz'un parçaları gibi çözümleme gerektiren ve baktıkça izleyiciye bir yığın yeni şeyler keşfettiren çalışmalar, kimi zaman insanın ruhunda adeta rüzgârlar estirir. Olabildiğince özgün ve sarsıcı bir dünyayı bizlere sunan dışa vurumlardır bunlar. Bu öznel kayıtların satır aralarına bakıldığında; süreç gerektiren bir okumayla, trajikomik olandan gülünç ve eğlenceli olana bir insanlık dramını görselleştirmeye çalıştığı görülür.”
 
Günlükler'den bir yapıt
 
Sergi 19 Temmuz’a kadar G-art Beyoğlu’nda 11:00-19:00 saatleri arasında görülebilir.
 
G-art: Tomtom Mah. Kumbaracı Yokuşu No:37 / A Beyoğlu – İstanbul
T. 0536 232 19 12 info@g-artgaleri.com
 
 

Sanatorium

Yüce / Sublime

Sergen Şehitoğlu’nun sergide yer alan bir yapıtı
 
Bizi aştığını hissettiğimiz kavramlarla ve duygularla nasıl başa çıkıyoruz? Evrenin, aşkın, iktidarın, toplumun, ailenin kapsayıcı etkisinin karşısında benliğimizi nasıl kuruyoruz? Kullandığımız dil, ‘yüce olan’ karşısında deneyimlediğimiz çaresizlik, dehşet, haz, sonsuzluk gibi hisleri anlatmaya yetmediğinde ne yapıyoruz? Nefes kesici olan ile nefessiz bırakan birbirine karıştığında neler oluyor?
 
Sanatorium sanatçıları, Ludovic Bernhardt, Luz Blanco, Orhan Cem Çetin, Erol Eskici, Handan Figen, Ahmet Doğu İpek, Çağla Köseoğulları, Kemal Özen, Yağız Özgen, Zeyno Pekünlü, Sergen Şehitoğlu ve Sevil Tunaboylu, bu sergi ile, ‘yüce olan'a dair deneyimlerini, metafizik çağrışımlardan, yücenin gündelik hayatımızda kurduğu iktidar ilişkilerine kadar çeşitlilik gösteren çok katmanlı bir zeminde izleyiciye sunuyor.
 
24 Haziran-19 Temmuz tarihleri arasında yer alan karma serginin küratörlüğünü Elif Gül Tirben yapıyor.
 
Asmalı Mescit Mah. Asmalı Mescit Cad.
No:32/A Beyoğlu –0212. 293 67 17
 
 

Ziyaretçiler, “Sakıp Sabancı” isimli eserin bir parçası oluyor

 
 
Nisan ayından bu yana S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilenen “Sakıp Sabancı” isimli eser, izleyicilerden gördüğü yoğun ilgi nedeniyle bir ilke imza atıyor. Dost ve akrabalarından çalışanlarına kadar yolu Sakıp Sabancı ile kesişen binlerce kişinin fotoğrafından dijital bir mozaik oluşturan esere, bundan böyle ziyaretçiler de dahil olabilecek. 
 
Vesikalık fotoğraflarıyla katılıp gönüllü olarak eserin bir parçası olmak isteyen ziyaretçiler,  Sabancı Müzesi’ne başvuru yapabilecek ya da www.sakipsabancimuzesi.com adresinden indirilebilen formu doldurarak, müzeye fotoğraflarını gönderebilecek. Eser, 10 Ağustos’a kadar Sakıp Sabancı Müzesi’nde ziyarete açık olacak. 
 
Filmleri ve eserleri dünya çapında izleyicilerle buluşan sanatçı Kutluğ Ataman’ın Sakıp Sabancı isimli eseri dünyanın en büyük video enstalasyonları arasında yer alıyor. Görsel sanatlarda en ileri teknolojiyi kullanan eserin hammaddesini ise insanlar oluşturuyor. Larves Artware Solutions tarafından yaklaşık 3 yılda tamamlanan eser; görsel sanatlarda en ileri teknoloji kullanılarak oluşturuldu. 2 ton ağırlığındaki çalışma; yan yana ve alt alta 64’lü setlerden oluşan, 144 modül halinde bağlanan, binlerce LCD ekrandan meydana geliyor. Eser, sergileneceği mekânın mimarisine göre parçalara ayrılarak, ya da her set modül tek başına çalışabilecek şekilde yeniden tasarlanabiliyor.