Yalınayak Müzikhol: Bir Güzelleme
YALINAYAK MÜZİKHOL - Aklına Fikir Gelen: Patron, Tuvaletçi Kadın (Gizli Patron): Dişsiz Nene, Metin: Herkes hikayesini yazdı, anlatıyor işte, Sahne Kıyafetleri: Ne bulduysak, Yüzümüzü boyayan: Canların Cananı Candan Seda Balaban, Dansların Feriştahı: Fışkıran Enerji Senem Oluz, Hepimizin bildiği şarkları yeniden düzenleyenler: Tarzıyoklar - Erhan Yürük, Onur Kahraman, Savaş Balaban, Şarkıları adam gibi söyleten: Notaların Sultanı Burçak Çöllü, Topunu Aydınlatan: Işığın Starı Cem Yılmazer Şipşakçı: Kadrajın Efendisi Murat Dürüm, Her işe koşan: Hız Tufanı Emin İlhan, Takdimci: Kıvanç Duyar, Sanatçılar: (Sahneye çıkış sırasıyla) Hasbel Kader, Yeter Artık, Keyfe Keder, Tutku Su Sır, Can Hıraş, Bakiye Yetersiz, Hakkı Yendi, Hilkat Garibi, Sevgi Seli.
Bu alışılmamış oyun künyesi, Kumbaracı50’nin yeni sezon çalışmalarıyla ilgili basın bülteninde yer aldı. Bültende “Yalınayak Müzikhol’ün patronu; kentsel dönüşüm nedeniyle yerlerinden edildiklerini, işgal edecek bir bina ararlarken, sanat camiasındaki sohbetler sırasında tiyatroların ne kadar da zor durumda olduğunu duyduğunu belirtti. İlk olarak Kumbaracı50’nin kapısını çalan müzikholün patronuyla sezon boyunca birlikte çalışma kararı aldık.10 kişilik Yalınayak Müzikhol ekibi; sunucu, dansçı, çalgıcı ve şarkıcılardan oluşuyor.
Programları içerisinde; küçük gösterilerin, birbirinden güzel ve damardan şarkıların, nefis dansların ve eşsiz sanatçıların bulunduğunu belirten müzikholün patronu; ‘Yılmadık, yıkılmadık, direniyoruz!’ dedi,” bilgisi veriliyor ve “Patron'un aklına gelen fikirle yola çıkan ekip, müzikholün Gizli Patron'u ve tuvaletçi kadını Dişsiz Nene'nin tüm varlığıyla desteklediği bir program hazırlarlar,” diye yeni oyunu açıklıyordu.
Oyun
“Yalınayak Müzikhol” nostaljik bir yaklaşımla geçmiş yıllarda kalan müzikhol gösterilerini getiriyor sahneye. Kentsel dönüşüm nedeniyle ortada kalan müzikholcüler, günümüz Türkiye’sindeki vahşi kapitalizmin kentsel dönüşüm bahanesiyle sadece binaları, tiyatro salonlarını yerle bir etmenin yanı sıra, daha da önemlisi toplumsal, sanatsal, ahlaki değerleri de acımasızca ayaklar altına alıp çiğnemesini simgeliyor.
Müteahhitlikten başka iş yapamayan mesleksiz kapitalistlerin geride bıraktığı enkazın içinden molozları aralayıp gün ışığına çıkan müzikholcüler, geçmişin naif yapımlarına satirik bir dille yeniden can suyu veriyor. Tükenmiş ayların kırpılıp yıldız yapılması misali, ışığı solan düşkün müzikhol yıldızlarının son antresi olan tuvaletçi kadın imgesi, eğlence dünyasının olduğu kadar toplumumuzun çizdiği eğriyi de yansıtıyor.
Oyun Yorumundaki Çarpıcı Buluşlar
Oyunun yazarı ve yönetmeni, nam-ı diğer müzikholün patronu Yiğit Sertdemir, her çalışmasında kendini yenilemeyi başarıyor. Dansı dansözün repliklerine yükleyip karanlıkta oynattığı dansöz sahnesi, dansöz izleyicilerinin cinsel fantezisini simgeleyen eşsiz bir buluş.
Başını göğüslerine yaslayıp uyuyan sevgili gidip bir başkasıyla evlenince, “Başka türlü uyuyamaz, yadırgar,” diye memelerini kesip düğün armağanı olarak yollamak, yine oyundaki güzel buluşlardan biri.
Oyun embriyon aşamasındayken, Tomris İncer, “Tuvaletçi kadını ben oynayacağım,” diye seçmişti rolünü. Sonra olmadı, şimdilerde İzmir’de hastanede. Ama oyun dokusundaki her bir ilmeğe Tomris’i işlemiş Yiğit Sertdemir. Üstelik o ilmeklere bizi de dokundurdu. Erhan Yürük, Onur Kahraman, Savaş Balaban’dan oluşan orkestranın eşliğinde oyuncular Ömer Erzurumlu, Aslı Can Kortan, Çiğdem Aygün, Candan Seda Balaban, Sinem Öcalır, Murat Kapu, Gülhan Kadim, Onur Sarıgül, Seda Yürük, Selen Şeşen ile hep birlikte nefes alıp “Tom” diye nefes vererek Tomris’in artık zorlandığı derin nefesleri gönderdik İzmir’e. Tomris’le, onun sözleriyle birlikte Müzikholün kulisini de, kır gezisini de paylaştık.
Oyunu izlerken müzikhol olgusunun bir özelliğini daha fark ettim. İnsanların içindeki coşkuyu dışa vurduran, bunu yaparken de toplu bir paylaşmayı gerçekleştiren özellik. İnteraktif bütünleşmenin somutlaşması. Başarılı oyuncuları izlerken ciddi ifadeli gala seyircisi kisvelerimizden sıyrılıp içtenlikle eşlik ettik, alkış tuttuk şarkılara. Bu rahatlama, bu gevşeme duygusu sadece izleyicilerde değil, oyun yazarında da, oyuncularda da “içinden geliverdiğince bir içtenlik” yaratıyor. O yüzden de, kahkahalarımızı koyverdik.
Çoook güldük, çok. Derler ya çok gülünce, ardından ağlanırmış. Ağladık…
3-5-16-17-19 Ekim 20:30
İletişim: Gülhan Kadim, Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörü
gulhan@altidansonra.com/ 0532. 255 55 80
www.kumbaraci50.com/ www.altidansonra.com
“Hamlet’i Hiç Böyle Görmediniz”
İstanbul Kültür Sanat Vakfı, sahnelendiği her yerde büyük beğeni toplayan özel bir gösteriye ev sahipliği yapıyor. Teatral performanslarıyla İstanbullu müzikseverlerin yakından tanıdığı İngiliz kabare-punk topluluğu The Tiger Lillies ile ödüllü yönetmen Martin Tulinius yönetimindeki Danimarkalı tiyatro topluluğu Theatre Republique prodüksiyonu "The Tiger Lillies Perform Hamlet", 15, 15, 17 Ekim akşamları Zorlu Performans Sanatları Merkezi Drama Sahnesi'nde izleyicilerle buluşacak.
Çingene müziği ve operayı alışılmadık tarzlarıyla birleştirmeleriyle tanınan The Tiger Lillies'in bu proje için özel olarak hazırladığı müzikleri ile Theatre Republique'in sanat yönetmeni Martin Tulinius'un yaratıcı sahne tasarımını birleştiren proje müzik, görüntü ve hareketten oluşan büyüleyici bir dünya sunacak. Müziğin, çağdaş sirkin, kuklaların ve güçlü video görüntülerinin yer aldığı "The Tiger Lillies Perform Hamlet", izleyenlere benzersiz bir müzikal tiyatro deneyimi yaşatacak.
Şermola Performans’ta Dil Kuşu
Sesle ve dille derdi büyük bir dünyanın içinden anlatılan bir masal bu. Ağacı, toprağı uyandıran, uyandıkça kanatlanan bir kuşun, dil kuşunun masalı. “Düşle başlayan, sabrın, sırrın ve ateşin imtihanından geçip bir kızın hevesli ağzında biten” masaldan kurulmuş bir oyun Dil Kuşu. Oyun, Destar Tiyatro'nun Mîrza Metin tasarımıyla geçen sezon başlattığı, İrfan Güler ve Pepa Baamonde'nin Türkçeye çevirdikleri Galisya'lı yazar Sèchu Sende'nin “Rüyalarımda Bile Dilimi Kaybetmeyeceğim” adlı öykü kitabından hareketle yapılmış “DilOyunları” projesinin üçüncü prodüksiyonu. Sahnelenen ilk iki oyun “Merheba” ve “Çêna Dengizî”ydi.
8-15-22-29 Ekim Perşembe
İstiklal Caddesi, İmam Adnan-Nane Sokak, No: 5 Kat: 2 Beyoğlul
İletişim: 0507 818 21 51- 0212 243 74 36 .
Gri Sahne’de Yeni Oyunlar
GRİ yeni sezona Pulitzer adayı Will Eno’nun tek kişilik oyunu Thom Pain ile başlıyor. 17 Ekim Cumartesi prömiyer yapacak oyun Ekim ayı boyunca seyirciyle buluşacak.
Pulitzer adayı Will Eno’nun 2004’te yazdığı tek kişilik oyunu Thom Pain GRİ Sahne’de seyirciyle buluşuyor.
O herkes kadar sıradan ve herkes kadar özel. Thom Pain kendi korkularını sorgularken aynı zamanda insanlığın korku üzerine inşa ettiği medeniyetin başarısızlığını sorguluyor. Hayatın bir anlamı olmasını, hayatın kalıntılarını bir kurtuluşa, kendisi ve seyirciler için değerli bir şeye çevirmeyi istiyor. Sonunda bir çıkış yolu buluyor ve çözümü herkesle paylaşıyor.
“Bu sizi korkutuyor mu? Modern hayatla başa çıkmaya çalışmak. Korkutmalı. Korkmamanız için hiç bir neden yok. Hiç. Ya da, bilmiyorum.”
Yazan: Will Eno, Çeviri: Ümit Doğan, Yöneten: Seda Yüz, Işık Kontrol: Barış Doğan, Oynayan: Ümit Doğan.
Salome
GRİ’nin yine bu sezon Kasım’dan itibaren seyirciyle buluşacak bir diğer oyunu Oscar Wilde’dan Salomé. Oscar Wilde’ın 1891 yılında Fransızca olarak yazdığı trajedisi Salomé, GRİ yorumuyla seyirciyle buluşuyor.
Yazarın Prenses Salomé’nin İncil’de geçen trajik öyküsünden yola çıkarak yazdığı oyunda, genç ve güzel prensesin sınırsız ihtiras ve ölüm arasındaki çizgide dolaşmasına tanık oluyoruz.
Oscar Wilde’ın şiirsel ve kendine has üslubuyla kaleme aldığı bu tarihi hikâyede dünyevi tutkuların trajediye uzanan izlerini takip ediyoruz.
Yazan : Oscar Wilde, Çeviri : Murat Erşen, Yöneten : Mehmet Zeki Giritli, Koreografi: Ruhan Rukiye Yavuz, Dekor Tasarımı : GRİ Ekibi, Kostüm Tasarımı : Mehmet Zeki Giritli, Musa Yılmaz, Işık ve Ses Uygulama : Ruhan Rukiye Yavuz, Oyuncular : Armağan Arslantürk, Cem Büyük, Günce Mutlu, Mert Küçülmez, Seda Yüz, Tuğçe Nur Bulduk, Ümit Doğan.
Üç Maymun
Üç maymun; günümüzde yaşadığımız bireysel buhrana dair erişkinler için yazılmış bir masal. Bir ofis, üç maymun ve sonu gelmeyen bir kabus…
Yeni oyun alanına hoş geldin. Artık sana sunulan bu hayatı yaşayacaksın. İstedikleri vakitte uyuyacak, istedikleri vakitte besleneceksin ve sahiplerinin istediği işleri yapacaksın. Unutma, sen bir bireysin, o yüzden başka kimseye ihtiyacın yok. Kimseyle konuşmana, kimseden yardım istemene gerek yok.
Yazan - Yöneten: Okan Özkunt, Sahne ve Dekor Tasarımı: Okan Özkunt, Belit Şentürk, Işık ve Ses Kontrol: Gamze Yılmaz, Özgün Müzik: Okan Özkunt, Erdem Gözden, Oyuncular: Umut Yılmaz, Cem Rohat Bozan, Belit Şentürk, Işıl Erdoğan, Okan Özkunt.
Prof. N. Mazhar Öktel Sk. No:19/A Şişli – İstanbul
0212 232 34 12 / 0507 845 15 74
Sonbahar Sergileri
Server Demirtaş – Evvel Zaman Makinesi
3 Eylül – 17 Ekim
Bozlu Art Project Nişantaşı, 2015-2016 sezonunun ilk etkinliğini Server Demirtaş’ın ‘Evvel Zaman Makinesi’ isimli sergisiyle açıyor. Heykelden yola çıkarak, makine estetiği ile kavramsal sorgulamaları bir araya getiren Server Demirtaş’ın son dönemde gerçekleştirdiği kinetik heykellerinin yer aldığı sergi, insan bedeninden hareketle, makine ve insan arasındaki şiirsel diyaloğa vurgu yapıyor.
Teşvikiye Cad. İsmet Apt. No:45/1
Nişantaşı – 0212. 232 72 32
ERKUT TERLİKSİZ @ CerModern
Canavar Terbiyecisi | Monster Tamer
Altınsoy Cad. No:3 Sıhhıye / Ankara
T.90 312 310 00 00
Ahad Saadi - “Azarnegari” Sergisi
17 Eylül – 31 Ekim 2015
1980 yılında İran’ın Tebriz şehrinde dünyaya gelen Ahad Saadi, sanat yaşamına 1999’da başlamış ve tamamen kişisel olarak geliştirdiği tekniğine Azarnegari adını vermiştir. Azarnegari, kelime anlamı olarak ateşle çizim yapmak anlamına gelmektedir; bu teknikle yapılan işlerde kalem ya da bir boya türü kullanılmamış olup eserlerdeki tüm renkler son derece ufak, tek tek kesilmiş kumaşların birbirinin üzerine ateşle yakılarak yapıştırılmasıyla oluşturulmuştur. Bu eserlerde kumaş katmanları birbiri üzerine bindirilerek görüntü derinlik kazanmaktadır, bazen bir iş yirmi katmandan oluşabilmekte ve tamamlanması üç- dört ay sürebilmektedir. Saadi, 2008 yılında Azarnegari tekniğini İran’ın başkenti Tahran Milli Kültür Bakanlığı tarafından uzman onayıyla teyit ettirmiş, resmi kayıt altına geçirmiştir. İran sanatından ilham alan bu çalışmalarda Saadi, tamamen kendi hislerinden ve bu sanatların derinliğinden beslenerek doğa, felsefe, sevgi odaklı, evrenle ve insanla doğrudan bağ oluşturan eserler ortaya koymuştur.
11:00 – 19:00 ve randevu ile
0216. 369 80 50
Erenköy, Bağdat Caddesi No: 350
Hüseyin Ertunç Sergisi
12 EKİM – 31 KASIM 2015
Ertunç’a göre bu sergi, konuşmanın ve yazmanın düşünüleni çarpıtmadan sunamadığı anlamların anlamsız kalabildiği bu günlerde, içlerinde hiçbir mesaj barındırmayan resimlerle dolu bir sergi. Sevilenimize aktarabileceğimiz renklerle bezenmiş olan resimler, pamuklu tuval bezi üzerine yağlı boya ve terebentin ile yapılmışlardır. Sergi, aşırı yağmur ve aşırı sıcağın insanları yorduğu, sosyal yaşamın da herkesi her bir yöne savurduğu zamanımızda, biliyoruz ki renklere, resimlere ve sergilere bir an için bile olsa, ulaşılabilecek bir ortam sunuyor; bilinmeyenin heyecanı, müziğin coşkusu bu resimleri öylesine görünür kılıyor. Her resim, yaşama bir temas, bir uyarı, bilinmeyenin görünür kılınmasıdır. Bugün yaptığım resmi dün yapamazdım, yarın da yapamam diyen Ertunç, zamanı da resmine katıyor. "Resim yapmak hayatın amacı değil; esas amaç olan, insan olmanın bir aracıdır," diyerek çalışmalarını sürdüren, resim yapmadığında düşünen ressam, herkesin sanatı, yaşamına, daha bir insan olabilmek için sokması gerektiğine inanır.
İletişim: Besi Cecan, (212) 2470899, 2341346
Valikonağı Cad. Prof. Dr. Orhan Ersek Sok. 14, Nişantaşı
Azade Köker – ‘Entkettet – Çözülüş’
9 Ekim 2015 – 7 Ocak 2016
“Bir süreçten diğer bir sürece bağlanan koca bir zincirin halkaları bazen çözülür ve yere düşüp yığılır, düşünceler akışını kaybeder, zaman ve mekan bağlantıları kopabilir, bütün bunlar bir son anlamına gelebilir.Ama bu son belki de bir alışılmışa, bir ezbere olan bağımlılığın sonudur.Güzel olan her şeyin akışı ve sürekliliği de, bağımlı olmanın bütün esareti ve olumsuzluğu da bunları taşıyan zincir halkalarının gücü kadardır.Yaşam zinciri ve esaret zinciri.Ç ö z ü l ü ş sergisi birbirine zıt bu iki oluşumun sorgulanmasını ister.”
Azade Köker, Ağustos, 2015
Maslak Meydan Sok. Beybi Giz Plaza B Blok, 0212. 290 25 25
Valikonağı Cad. Prof. Dr. Orhan Ersek Sok. 14, Nişantaşı