Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Varan ikiii…
02 Şubat 2013 - 07:02 | Ayşenil Şamlıoğlu "Evaristo"da geçmişten bugüne birikmiş çöplükleri ayıklıyor. Fotoğraf: James Hughes
“6 Üstü Oyun” projesinin ikinci yapıtı "Evaristo" da seyirciyle buluştu EVARİSTO- Yazan: Civan Canova, Yöneten: Nihal Koldaş, Oynayan: Ayşenil Şamlıoğlu, Mekân tasarımı: Başak Özdoğan, Işık tasarımı: İsmail Sağır-Onur Kiraz, Makyaj tasarımı: Derya Ergün, Efekt tasarımı: Erhan Yürük, Fotoğraf: James Hughes.

Kumbaracı 50’de Altıdan Sonra Yapım’ın sunduğu ‘6 Üstü Oyun’ projesi Civan Canova’nın yazdığı, Nihal Koldaş’ın yönettiği ve Ayşenil Şamlıoğlu’nun harikalar yarattığı “Evaristo” ile devam ediyor.

Yönetmen Nihal Koldaş, oyunu, “Bu günü anlatmaya soyunmuş, ancak gözünü geçmişe, bu güne ve hatta geleceğe dikmiş bir oyun… On yıllar süren bir hikâye. Bir yandan da dünyanın yakın toplumsal tarihinin bu güne varışının karanlık bir yer altı sığınağından gözlemlenişi…” diye yorumluyor.

Civan Canova. Fotoğraf: Erhan Yürük
Bir baş soğanla bir şişe rakı

Civan Canova da oyunun yazılış sürecini şöyle anlatıyor: “Uzun süredir kafamda dolanıp duran düşünceler, mekânın da etkisiyle dökülüverdi; yaşlı, uçuk, düşkün, çok bildik ya da ne idüğü belirsiz bir kadının ağzından, ‘Aslında ufuk çizgisine bakınca anlaşılıyor. Tuhaf bir kızıllık var gibi. Sadece okyanus tarafında değil… her tarafta. Bahar havası diyorlar televizyonlar ama… Bilemedim.’ Hani bir baş soğan bir şişe rakı içirir derler ya, kafamdaki bu cümle de bana koca bir oyun yazdırdı.”

Canova, bir baş soğanla birkaç şişe içirecek bir oyun yazmış. Oyundaki her şey kafasındaki o tek cümlenin içinde. Dünden bu güne baktığımızda, o “her tarafta”ki kızıllık da azaldı, “bahar havası”nın havası da çabuk söndü, baki kalan Bermuda üçgeni ve bir türlü kalkmayan uçaklar.

Hep başarılı oyunlara ve oyunculuklara imza atan Civan Canova, bu oyunda da bizi yanıltmıyor; alkışlanası bir metin çıkarıyor karşımıza.

Şamlıoğlu, "Evaristo"nun yaşsız kadınını karakterden bir an bile sapmadan canlandırıyor. Fotoğraf: James Hughes


Bunker’den mezbeleliğe

Oyunun konusunu anlatacak değilim. Zaten alışılagelmiş, belli bir olay örgüsü yok. Ya da iyi bildiğimiz olaylar zincirinin son halkası. Sırtındaki çuvala çöplüklerden ayıkladıklarını koyan meczup görünümlü, yaşsız bir kadın. Ömrü içinde bu mezbelelikten daha iyi yerleri gördüğünü de anlıyoruz, örneğin bir bunkeri. “En kötü günümüz bu olsun,” dediği bir bunker gecesini. Ama şimdi sorunumuz, Arjantin varışlı uçakların bir türlü kalkmayışı. Yoksa elde “Evaristo” adına düzenlenmiş kapı gibi sahte pasaport bile var.

Evaristo adı Kabala felsefesinde şöyle tanımlanıyor:
Adı Evaristo olan kişiler, doğal, çok yönlü becerileri olan, insanları etkileme gücüne sahip, konuşmayı ve tartışmayı seven insanlardır. İradeleri güçlüdür, kendi kendilerine yeterler ve atılımlarında kimsenin yüreklendirmesine gereksinim duymazlar. Tutkuları sınır ve kısıtlama kabul etmez. Ancak sözünü sakınmayan ve iğneleyici tavırları dostluklarını zedeleyebilir. Ne var ki, Evaristo adı, aldığı soyadıyla birleşince mutluluğu, hoşnutluğu, başarıyı engelleyen, hatta sağlığı bozan bir nitelik alabilir.

Bizim Evaristo’nun soyadı, sadece kendinin değil, tüm dünyanın sağlığını, mutluluğunu tehdit eder nitelikteydi. Tecrübeyle sabit. Yine de oyundaki mezbelelik kraliçesinin aşkını ne o nitelik, ne de yıllar söndürebilmiş. Sevgisi hâlâ çiçek açıyor ve o sevgiyle Evaristo ile dış dünya arasında gönüllü bir aracı oluyor. Dışarıda olup biten her şeyin farkında. Propaganda nazırlarının yerini alan PR şirketlerini, bir zamanlar kendi vatandaşlarının bir kısmına bile tahammül edilmeyen ülkeye lök gibi yayılan Ausländer Türkleri biliyor, tanıyor.

Ve Ayşenil Şamlıoğlu

Başak Özdoğan’ın bu proje için hazırladığı mekân tasarımları, ikinci oyunda da oyuna ve mekâna cuk oturuyor. İsmail Sağır ile Onur Kiraz’ın ışık düzeni atmosferi pekiştiriyor. Makyaj tasarımı için Derya Ergün’ü özellikle kutlamak gerek.

Nihal Koldaş yaklaşık yirmi beş yıldır tanık olduğum titizliğini ve özeni bu oyunda da uyguluyor. Her hareket, her adım, her mimik bir senfoninin notaları.

Tabii o notaların solisti, hatta orkestranın bütünü Ayşenil Şamlıoğlu’nun oyunculuğuyla hayata geçiyor. Oluşturduğu karakterin çizgisinden bir an sapmayan yorumu Evaristo’ya evrensel bir boyut katıyor. Bize böyle bir şölen sunduğu için, hani neredeyse cadı kazanındaki sorumluluklarından istifa etmesi ne iyi oldu diyeceğim.