Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Uçtu uçtu kim uçtu
01 Haziran 2013 - 06:06 | Barış Falay ve Engin Benli oyunun yükünü taşıyan iki başarılı oyuncu
İzmit’ten İstanbul’a çok emek verilmiş bir kuş uçtuKAFESTEN BİR KUŞ UÇTU- Yazan: Ken Kesey, Uyarlayan: Dale Wasserman, Çeviren: Bilge Koloğlu, Yöneten: Yunus Emre Bozdoğan, Dekor tasarımı: Tayfun Çebi, Kostüm tasarımı: Funda Çebi Bozdoğan, Işık tasarımı: Cafer Yiğiter, Müzik: Fatih Veli Ölmez, Hareket düzeni: Cihan Yöntem, Oyuncular: Barış Falay/ Eylem Tanrıver Varlı/ Aydın Sigalı/ Erdem Irmak/ Tekin Ezgütekün/ Cemal Aldıç/ Taylan Ertuğrul/ Mehmet Beyazıt/ Aytek Mete Elgün/ Ferdi Yıldız/ Volkan Dinç/ Talha Kaya/ Nuri Karadeniz/ Ozan Şahin/ Utku Oğuz/ Işık Öztorun/ Seçil Onur/ Nurcan Tural/ Senem Akman.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, iki sezondur oynadığı “Kafesten Bir Kuş Uçtu” ya da ülkemizdeki daha yaygın adıyla “Guguk Kuşu” oyunuyla İstanbul’a geldi. İskanbullu seyirciler de hayli yankı uyandıran bu yapıtı izleme fırsatını buldu.
Bir süre tımarhanede çalışmış olan Amerikalı yazar Ken Kesey’in 1962’de gözlemlerine ve deneyimlerine dayanarak yazdığı “Kafesten Bir Kuş Uçtu”, 1963’te Dale Wasserman tarafından tiyatroya, daha sonra Bo Goldman tarafından da sinemaya uyarlandı. Milos Forman’ın yönettiği 1975 tarihli film, başrollerdeki Jack Nicholson’un ve Will Sampson’un çarpıcı oyunculuklarıyla o tarihten bu yana belleklerden silinmedi.

McMurphy’nin gelişiyle deliler koğuşunda hayat renkleniyor


Reisin annesinin söylediği şarkıdan: Tel, diken, saz/ Bir sürüde üç kaz/ Biri doğuya uçtu/ Biri batıya uçtu/ Biri de kafesten kaçtı


Oyun

Tımarhanede bir koğuş. İsterseniz baskıcı rejimdeki bir ülke de diyebilirsiniz buna. O baskıcı yapıya uygun Hemşire Ratched, olsa olsa birer yaratık olarak gördüğü ya da bir türlü Pavlov eğitimiyle öyle görmeye koşullandırıldığı koğuştaki insanlarla insancıl bir ilişki kurmak yerine, totaliter bir yaklaşım içinde onları gütmeye çalışıyor. Hastaların içinde iyileşebilecek olanı var, iyileşemeyecek olanı var; ama görevliler hepsine aynı şekilde davranıyorlar. Deliliğin ucunu biraz kaçıranlara, koğuşun (halkın) huzur ve sükûnunu, tabii en başta da yöneticilerin rahatını sağlamak adına lobotomi yapılıyor. Bu beyin ameliyatıyla, hasta bildiğimiz bitkisel hayata geçmiyor da, doğrudan bir bitki, bir ot haline geliyor. O zaman yöneticiler de onu istedikleri gibi yönlendiriyor.

Oyunun önemli karakterlerinden biri, herkesin sağır dilsiz sandığı yarı Kızılderili Reis Bromden. Devasa yapısıyla ürkütücü olsa da, bir bebek kadar uysal. Bu uysallığın altında kabilesine yapılan zulmü öğrenmiş olması, babasının öğüdüne uyarak kendini düzenin çarklarına kaptırmak istememesi yatıyor. Biliyor ki, baş kaldıracak olsa, başına gelmeyen kalmayacak. Sağır dilsiz rolü yapmak, bu kaçışın en garantili yolu. Köşesinde sessiz sakin oturuyor.

Günlerden bir gün koğuşa McMurphy adında bir mahkûm getiriliyor. Hapisane yan gelip yatma yeri olmadığı ve McMurphy de cezasını hapisanenin zorunlu çalışma ortamında geçirmek istemediği için, ülkemizdeki tanımıyla “46’dan raporlu” olarak tımarhanede yan gelip yatmanın yolunu bulan biri. Aklı gayet başında olduğundan, oradaki baskıcı düzene ayak uydurmaya, hele hele başta hemşire olmak üzere görevlilere boyun eğmeye hiç yanaşmıyor. Bu isyancı tavrı ve şeytan tüyü sayesinde koğuştakilerle iyi ilişkiler kurmayı da başarıyor, onları dayanışma içinde harekete geçirmeyi de. Kumar, basketbol oynamak, dünya kupası maçlarını televizyonda izlemek gibi tımarhanede yasak olan ne varsa, bütün istekleri de gerçekleştirmeyi beceriyor.

Hal böyle olunca da McMurphy’ye ameliyathanenin yolu görünüyor. Ama McMurphy’nin koğuşta insanca hak ve adalet arayan tavrı nedeniyle ona sağır-dilsiz olmadığını açıklayacak kadar yakınlık duyan, onun yaklaşımıyla kendi kişiliğini yeniden bulan, özgüvenini tekrardan kazanan Reis Bromden, dostunun o insanca adalete kavuşmasına yardımcı oluyor.

Oyunun Yorumlanışı

Kocaeli B.B. Şehir Tiyatrosu, 20 kişilik geniş bir kadroyla oyunu sahnelerken titiz bir çalışma yapmış. Tayfun Çebi’nin, beyazlığıyla hastane atmosferini yansıtan, ama soyut biçimiyle de parmaklıkları simgeleyen dekoru, bu sıra dışı oyun için en uygun sıra dışı tasarım olmuş. Somut bir koğuş ortamının yaratacağı soğukluğu başarıyla ortadan kaldırıyor.

Hemşire Ratched’de Eylem Tanrıver Varlı inandırıcı bir karakter çiziyor. Yaşlı Harding’i canlandıran Aydın Sigalı, kumara yatkın Martini’de Tekin Ezgitekün, bakir gençte Erdem Irmak oyunun başarılı oyuncuları. Ancak, diğer hastaları canlandıran oyuncular, gereksiz fiziksel sakatlıklar, aşırı mimikler üzerine kurmuşlar oyunculuklarını. Bu tarz roller hüner göstermeye elverişlidir, onlar da hünerlerini gösteriyorlar. Bu yorum, oyunu gereksiz bir komedi çizgisine sürüklüyor. Oysa biraz hüzün şart.

Oyunun en dozunda, rolünü en iyi özümsemiş oyuncuları McMurphy’de Barış Falay ve Reis Bromden’de Engin Benli. Diğer oyuncuların abartılı oyun tarzı, bu ikilinin başarısına gölge düşürmek gibi bir tehlike yaratıyorsa da, usta oyunculuklarıyla ön plana çıkmayı hak ediyorlar.

(0262. 311 59 01/2306)