Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Tiyatro İs’te “Bahar Kuaför”
Tiyatro İs’te “Bahar Kuaför”
12 Nisan 2015 - 12:04Tiyatro ve çağdaş sanat dünyasından haberler: Yeni kurulan Teatron, Kumbaracı50'nin çalışanlara özel tiyatro atölyesi ondokuzotuz, Bozlu Art Project'te Aloş sergisi, Gaziantep'te "Çingeneler Zamanı"... 21 Nisan – 3 Haziran 2015 Don Giovanni, W.A.Mozart
Bütün kadınlar hayattan alacaklıdır, bu günden, bu havadan, bu güneşten… Ve beyaz atlı prensler sadece masallarda olur, ama her kadın bir gün kendi “iyilik perisi” ile karşılaşacaktır.
Birbirinden farklı yedi kadının yolları, mahalle arasındaki bir kuaför salonunda kesişir. Farklı sosyal sınıflardan ve yaşam tarzlarından gelen bu kadınlar gün boyu birbirlerine çarpar dururlar, dalganın birbirine vurduğu taşlar gibi…
Yazan: Hilal Kuvvet, Yöneten: Sündüz Haşar, Dekor: Sami Berksoy, Kostüm: Ebru Özaydın, Işık:Ushan Çakır, Grafik Tasarım&İllustrasyon: Philippa Tamsin Dörtbaş, Proje Koordinatörü: Aslı Samat, Oynayanlar: Derya Cumaoğlu, Seda Çakmaksoy, Elif Nur Kerkük, Hilal Kuvvet, Selin Sevdar, Gülsüm Soydan, Selen Şeşen.
Her Pazartesi sekizincikat'ta, saat 21.00’de.
İstiklal Cad. Galatasaray Meydanı No: 108,
Aznavur Pasajı Kat:8Beyoğlu İstanbul
Biletix Çağrı Merkezi: 0216. 556 98 00
Yepyeni bir tiyatro: TEATRON
Yepyeni bir oyun: BEYAZ FİL
"Eğer çocuğunuz varsa, onu vücudunuzun bütün hücreleriyle sevin."
Kanadalı yazar Nicolas Billon'un oyunu yeni kurulan “Teatron” da sahneleniyor. Oyunu türkçeye Sami Duru çevirdi, Metin Belgin yönetti. Işık tasarımı Temel Yapıcı, dekor Ceylan Soylu, fotoğraflar Mehmet Çağlarer imzalarını taşıyor. Akıl hastanesi, kayıp bir doktor, onu son gören hasta ve bir hemşire! Deliliğin kapısını aralayıp içeri giren bir genç hastanın, akıl oyunlarıyla dünyaya meydan okuyuşu. Sinsi, korkutucu, müthiş zeki bir genç hasta (Eser Ali), hastayı anlayabilmek için hangi metodu uygulayacağına karar veremeyen bir doktor (Yosi Mizrahi), nöbetçi hemşire ve koruyucu melek (Pelin Öztekin). Hasta acımasız bir zekâyla yönetiyor oyunu; tacize uğramış, fillere hayran, müziksever, şeytani bir melek. Şaşırtıcı final, görünenin aslında görüldüğü gibi olmadığını, bu oyunun umutsuz bir aşkın şarkısı olduğunu açığa çıkarıyor.
“Teatron” tiyatronun eski Yunan’daki ilk adı. “bakılan yer” demek. Bakın ve fark edin anlamına geliyor. Beyaz Fil'in genç oyuncuları da aynı şeyi istiyor bütün çocuklar ve gençler adına... Bizi görün, fark edin anlayın. Baktığınız her yerde fark edilmek, anlaşılmak isteyen çocuklar, gençler duruyor. Sevgiye ihtiyaçlarını, öfke maskesinin arkasına gizleyen gençler.
Sevgisizliğin ölümün kollarına ittiği gençler adına diyoruz ki, bakın, görün, anlayın artık. Bizi kendi ellerinizle ölümün kollarına bırakmayın.
Teatron - Beyaz Fil "Teatron" yeni ve heyecan verici bir tiyatro ve ilk oyunları "Beyaz Fil" tiyatro severlerin kaçırmaması gereken bir oyun.
Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu - Abide-i Hürriyet Cad.
Arzu Pasajı, No:227 – Şişli, 0212. 240 43 33- 44
“ondokuzotuz”
Çalışanlarla tiyatro etkinliği, Kumbaracı50 organizasyonuyla başlıyor!
“ondokuzotuz”; farklı mesleklerde çalışan insanların sahnede olmaları ve birlikte oyun oynamaları için tasarlanmış bir zaman dilimidir. İş dışındaki zamanınızda tiyatro ve oyun aracılığıyla; nefes almak, eğlenmek, tanışmak, takım olmak ve beraber üretmek için haftada 2 günden 3 hafta sürecek olan “ondokuzotuz” etkinliğine katılabilirsiniz. Başvurmak için deneyimli olmanıza gerek yok, istemeniz yeterli.
Çalışan tiyatrosu fikriyle kurulmuş ve 16 yıldır üreten Altıdan Sonra Tiyatro ekibinin yürütücülüğünde ve Kumbaracı50 organizasyonuyla gerçekleşecek olan “ondokuzotuz”; 27 Nisan’da başlıyor. Kısa oyunlar ve parodiler; iki farklı grup halinde çalışılacak. Toplamda 18 saat (3 saat – 6 gün) sürecek olan çalışmalarda bir grup en fazla 12 kişiden oluşacak. 3 hafta sonunda gruplar bir araya gelerek, hazırladıkları kısa oyunları ve bir doğaçlama gösteriyi Kumbaracı50 sahnesinde sergileyecekler. “ondokuzotuz”un oyuncuları, gösteriye kendi seyircilerini davet edebilirler. Başvuru formuna www.kumbaraci50.com sayfasından ulaşılabilir.
A Grubu // Pazartesi ve Çarşamba // 19:30-22:30, Başlangıç: 27 Nisan // Bitiş: 14 Mayıs
B Grubu // Salı ve Cuma // 19:30-22:30, Başlangıç: 28 Nisan // Bitiş: 15 Mayıs
Son Başvuru Tarihi: 20 Nisan 2015
Detaylı bilgi: Gülhan Kadim - Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörü
gulhan@altidansonra.com / 532 255 55 80
Kırkayak Kültür’de “Çingeneler Zamanı”
Gaziantep’teki Kırkayak Kültür Sinema Atölyesi, Nisan ayı boyunca dünyanın farklı ülkelerinde çekilmiş Çingeneleri konu alan filmler gösterecek. ‘8 Nisan Dünya Romanlar Günü’ dolayısıyla, Çingenelere yönelik ırkçılık, ayrımcılık ve tahammülsüzlüğe dikkat çekmek, bu konuda duyarlığı artırmak için hazırlanan program, 5 filmlik gösterimle izleyici karşısına çıkıyor. 1 Nisan’da başlayan gösterimler Nisan ayı boyunca her Çarşamba 19.030’da yer alacak.
8 Nisan 1971 tarihinde Londra'da toplanan Birinci Uluslararası Roman Kongresi, bu tarihin Dünya Romanlar Günü olarak kutlanmasına karar verdi. Çingenelere yönelik ırkçılık ve ayrımcılık, yüz yıllardan bu yana varlığını sürdürüyor. Bu ırkçılık ve ayrımcılık, özellikle Nazi Almanya’sında doruğa ulaştı. En az 500.000 Roman, Nazilerin ölüm kamplarında can verdi. Bu büyük felaketten sonra Çingenelerin durumu dünyada çok fazla değişmedi. Bu gün de Çingenelere yönelik ırkçılığın, ayrımcılığın ve tahammülsüzlüğün işaretlerini her yerde görüyoruz.
Kırkayak Kültür Sinema Atölyesi Nisan ayı gösterimlerini, Suriye’de ki iç-savaşta, katliamlara uğrayan, hayatını kaybeden, Türkiye dahil, komşu ülkelerde yaşama savaşı veren “Mülteci Çingenelere” adıyor. Kırkayak Kültür Sinema Atölyesi kapsamında gösterilecek film seçkisi Kırkayak Kültür Salonunda, ücretsiz olarak, izlenebilecek.
Etkinlik programı:
Fransız yönetmen Tony Gatlif’in "Latcho Drom" (1993) filmiyle başlayacak. Sinemasını benliğinin geçmişine adayan ve bu kaygıyla birçok filminde Çingene atlarının ayak sürdüğü toprakların peşine koyulan Gatlif, ilk belgeseli "Latcho Drom"da Hindistan’ın Racasthan eyaletinden bin yıl önce dünyanın çeşitli yerlerine göç eden Çingenelerin izini sürüyor. Cezayir asıllı Fransız yönetmen, Hindistan, Mısır, Türkiye, Romanya, Macaristan, Slovakya, Fransa ve son olarak İspanya’daki Çingenelerden kesitler sunuyor.
Yönetmen Aleksandar Petrovic'in "Mutlu Çingeneler de Tanıdım / Skupljaci perja" isimli 1967 yapımı filminde, Bora, Sombor'da yaşayan ve kaz tüyü ticaretiyle uğraşan çekici bir çingenedir. Topraklarını, en büyük rakibi Mirta'nın alanından ayırmıştır. Bora evli ve çocukludur; ancak zamanının büyük bölümünü içki içerek, kumar oynayarak geçirmektedir. Bora aynı zamanda Mirta`nın evinde besleme olarak yaşayan Tisa`ya aşıktır ve onu elde etmeyi kafasına koymuştur. Mirta ise ne olursa olsun bunu engellemeye çalışır, aslında o da Tisa'ya sahip olmak istemektedir.
Yönetmen Martin Sulík’in "Çingene / Cigán" (2012) filmi; Slovakya’nın Oscar adayı, büyülü gerçekçilik ve mizah etkileri taşıyan dokunaklı, insancıl bir dram. Shakespeare’in Hamlet’inden esinlenen film, babası öldükten sonra yaşadığı Roman mahallesinden çıkıp kardeşlerinin yaşamını düzeltmeye çalışan Adam’ın hikâyesini anlatıyor.
Emir Kusturica ise "Babam İş Gezisinde / Otac na sluzbenom putu" (1985) ile 1948 li yılların Yugoslavyasında, siyasetin gündelik hayata yansımasını bir çocuğun gözünden izliyoruz.
Yönetmen Aleksandar Manic’in "Shutka Rekorlar Kitabı / Shutka Book of Records" (2005) filmi ise Makedonya'nın Shutka kasabasında büyüleyici hatta gerçeküstücü bir atmosferde yaşayan deli dolu ve asi insanların kendi aralarındaki tatlı rekabet öyküsü 'Romanların başkenti' saydıkları bu kasabada, ne kadar tuhaf da olsa herkesin iddialı olduğu bir uğraş alanı vardır.
Kırkayak Sanat Merkezi - Kırkayak Kültür Sanat ve Doğa Derneği
Akyol Mah. Atatürk Bul. Şaban Sok. No:36/1 - Şahinbey/ G. Antep
İletişim: 0342. 230 74 54 , kirkayaksanat@gmail.com,
zeugmafestival@gmail.com, www.zeugmafestival.com, http://www.kirkayak.org/
Ali Teoman Germaner (Aloş)
“Desenler, Resimler, Heykeller”
"Hares", 57x33x22 cm. Bronz, 1994
Bozlu Art Project Nişantaşı, Türkiye’de modern heykel sanatının önde gelen isimlerinden Ali Teoman Germaner’in (Aloş) kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü Özlem İnay Erten’in yaptığı, düzenlemesini ise Nevzat Sayın’ın üstlendiği sergide Ali Teoman Germaner’in 1950’li yıllardan bu yana ürettiği desenleri, resimleri ve heykellerinin bir arada görülebileceği kapsamlı bir seçkiye yer veriliyor.
Kâğıt üzerine çini mürekkebi, 50x70 cm. 2007
“İnsanlığın geçmişi benim de geçmişimdir.” diyen Aloş’un Mezopotamya, Mısır, Orta Amerika gibi uygarlıklarının sanat ve mitolojilerinden etkilenerek oluşturduğu fantastik figürlerle dolu görsel dil, güncel siyasal-sosyal olayları irdeleyen metaforik bir anlatımın kapılarını izleyiciye aralarken, sanatçının resim ve heykellerinin adeta imzası haline gelen Zümrüd-ü Anka, yılan ve at figürleri ile deniz kabuklarına kadar uzanan masalsı atmosfer, sanatseverleri Aloş’un düş gücünün doruklarında sıra dışı bir gezintiye çıkarıyor.
Sergide Aloş’un 1950 ve 1960’lı yıllarda ürettiği resimlerinde soyut sanatın o yıllarda Türkiye’deki etkisini izlemek mümkün olurken, resimlerdeki geometrik formların sanatçının heykelleriyle adeta üçüncü boyuta geçtiğine, 1970 yıllara gelindiğinde ise Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi atmosferi “Aloşname” adını verdiği desenleriyle metaforik bir dille anlatmaya başlayan sanatçının bu seriye ait desenlerinde kullandığı figürlerin heykelleriyle olan ilişkisine tanıklık etmek mümkün olacak.
Bozlu Art Project Nişantaşı’nda 3 Haziran’a kadar izlenebilecek sergi, Aloş’un yarım asrı aşkın bir süredir soyuttan, figüre, desenden, gravüre, resimden heykele ve bronz, taş, ahşap gibi farklı malzemelere uzanan zengin ifade arayışlarını yansıtırken, sanatçının güçlü desen bilgisi ve malzemeye olan hâkimiyetini de ortaya koyuyor.
Teşvikiye Cad. İsmet Apt. No:45/1 Nişantaşı
Salı – Cumartesi, 10:00 - 19:00
Olbinski Afişleri
Etiketler: Seçkin Selvi milliyet Milliyet Sanat tiyatro is bahar kuaför hilal kuvvet sündüz haşar teatron beyaz fil Kumbaracı 50 ondokuzotuz