Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Siyah beyaz bir yaşam renklendirilebilir mi?

Siyah beyaz bir yaşam renklendirilebilir mi?

01 Ocak 2016 - 03:01
Berkay Ateş’in oyunu, yeni toplum düzenimiz SMS vatandaşlığını “Güleriz ağlanacak halimize” çerçevesinde bir dramla buluşturuyor
KUŞ ÖPÜCÜĞÜ-  Yazan: Berkay Ateş, Yöneten: Can Kulan, Emir Çubukçu, Dramaturg: Aylin Alıveren, Yapım: D22, Uygulayıcı Yapımcı ve Film Prodüksiyon: Beste Atvur, Dekor-Işık Tasarımı: Cem Yılmazer, Kostüm Tasarımı: Başak Özdoğan, Müzik: Yağız Kurt, Mayk Baruh, Yiğit Yazgı, Audio/Video Kurulum: Şükrü Uluçay, Yönetmen Asistanı: Sinem Hacıoğlu, Proje Ekibi: Ataberk Öğe, Ensar Kaplan, Fırat Bozan, Ömer İzgin, Rabia Aslaner, Servet Oğuzyer, Yasin Gültepe Oynayanlar: Berkay Ateş, Güneş Hayat, Mesut Özkeçeci. 
 
“Kuş Öpücüğü bir anne-oğul öyküsü. Yıllar sonra oğluna kavuşan Hatice, karşısında da  hayatını sokaklarda akordeon çalarak kazanmaya çalışan hasta oğlu Mehmet. Bir hesaplaşma zamanı... Hayatın torbacılar, hırsızlar ve polis müdahaleleri arasında akıp geçtiği bir mahalledeki tek göz bir ev… Mehmet'in kronik kalp rahatsızlığının gün gün ciddileşmesi Hatice'yi bir çözüm arayışına sürükler. Umudu ışıltılı ve bir o kadar da acımasız televizyon dünyasında aramalarıyla yaşamları bir anda değişir."
 
Oyun ve yorumu
 
Yukarıdaki birkaç satıra sığdırılan oyun özeti, gerçekte iki kişinin yaşamının yıllarını kapsıyor. Torbacısı, hırsızı, kaçak yabancı işçisi, yoksulu, hastası ve tabii ki polisi ile alıştığımız, hatta giderek kanıksadığımız bir toplum kesiti. Sahnede görmediğimiz, adları gündelik olaylardan söz edilirken bir anda gelip geçen insanların dramını replikler arasından uzaktan uzağa algılıyoruz. Ama sahnedeki iki kişinin dramı somut olarak karşımızda. Anne yıllardır evinden uzak kalmış; gereken yerde, gereken zamanda kravat takıp saygılı davranmadığı için olsa gerek. Daha fazla kurcalayıp izleyicilerin keyfini kaçırmak istemiyorum. 
 
Oğul annenin bu yokluğunu kişisel bir travma haline getirmiş, onun hesabını soruyor; çok haklı mı, pek değil. Ama yaşam koşulları karşısında sonuna kadar haklı olduğu bir başka durum var. Kalp sorunu nedeniyle ameliyat olmak zorunda. Kalp ameliyatı için istenen altmış bin lira yok doğal olarak. Mehmet’in soluğu kesiliyor, düşüyor kalkıyor. Nefesini açmak için ilaç kullanıyor. Çaresizliği giderek ölümcül bir niteliğe dönüşüyor.
 
Güneş Hayat ve Berkay Ateş yüreğimizi buran oyunun ikilisi.
 
Düşlerden medet ummak
 
Belki uzun vadede ameliyat, kısa vadede günlük ekmek parası için Mehmet sokaklarda akordeon çalıyor; ama bu işin göstermelik yanı, akordeonun içindeki minik paketler başkalarını düşler âlemine götürürken, Mehmet’e para getiriyor. Kısacası torbacılık yapıyor delikanlı. Anne ise bir başka düşler dünyasında. Evden uzakta geçirdiği yılların kalabalık yalnızlığında kurduğu düşlerin yanı sıra evdeki tek başınalığında da sığındığı bir can yoldaşı değil de, kulak yoldaşı var: Telefonda dinlenen masallar. Yaşamına insanlar, olaylar taşıyan masal saatinde anlatılanlar. Anne sadece telefondaki masallarla yaşamıyor, televizyonun masallarına da kaptırmış kendini. Üstelik televizyon masallarının yutturmacası, acımasız düzenin sömürüsünü somutlaştırıyor. Vatandaş sorumluluğunu seçim sandıklarından çok, SMS mesajlarında yaşayan necip halkımızı ironik bir yaklaşımla yansıtıyor oyun.
 
Cem Yılmazer’in dekoru, oyunun ilk bölümünde bir “sıra gecesi” yerleşimini yansıtırken, ikinci bölümde otobüslerle ücretli izleyici taşınan televizyon programlarının dekorunu canlandırarak usta işi bir uygulama oluyor. Genç yönetmenler Can Kulan ve Emir Çubukçu başarılı bir oyun düzeni kurmuşlar. Oyunun yazarı ve oyuncusu Berkay Ateş, “umut vaat eden genç sanatçı” olma aşamasını yüz akıyla geçti artık. Güneş Hayat, çeşitli duygu fırtınaları içindeki annede çok inandırıcı bir oyunculuk gösteriyor. Mesut Özkeçeci gerçek bir TV sunucusu kadar doğal.
 
D22’nin bu yeni projesi de alkışlanacak oyunlardan biri.
 
İletişim: (0212) 293 19 92
 
 

Güven Kıraç ve Emre Karayel

sahnede buluşuyor: “Kredi”

 
 
Uzun bir aradan sonra tiyatro sahnelerine dönen Güven Kıraç ile Emre Karayel “Kredi” oyunu ile bir araya geliyor. Türkiye’nin en köklü özel tiyatrolarından biri olan Ankara Sanat Tiyatrosu ve AYSA Prodüksiyon’un birlikte sahneye koyduğu oyun; toplumsal borç batağıyla çevrelenmiş, özgün, dinamik, çılgınca olaylarla bezeli bir komedi...  
 
İspanya’da ekonomik kriz ilk sinyallerini vermeye başladığında Jordi Galceran tarafından kaleme alınan ve İspanyolcadan Deniz Yıldız tarafından çevrilen “Kredi”nin yönetmenliğini İskender Altın üsteniyor. 
 
Bilgi için:aysaorg.com
 
 

Tiyatro Durak’ta “Titanik Orkestrası”

 
 
“Hiçbir trenin durmadığı, unutulmuş küçük bir tren garında yaşayan dört serserinin eğlenceli öyküsü. Unutulmuş ve itilmiş bu  serserilerin amaçsız bir bekleyişle devam eden durağan yaşamları, bir trenden sandığın içinde düşen sihirbaz Harry ile birdenbire değişir. Boytchev’in  bu hayalperest, küçük komik insanları, bu gizemli adamla birlikte kim olduklarını bulmaya, dünyayla bağlantı kurmaya çalışırlar. Varlık ve yokluk kavramlarının tartışıldığı, gerçeklik ve hayal arasındaki sınırların sorgulandığı oyun, kahkahalar arasında modern insanın trajikomik durumunu gözler önüne seriyor..”
 
Titanik Orkestrası- Yazan: Hristo Boytchev, Çeviren: Hüseyin Mevsim,Yöneten ve Dekor-Kostüm                                           
Tasarımı: Çetin Etili, Işık Tasarımı: Selahattin Onan, Oynayanlar: Aslı Nişancı, Burak Dur, Güney Tuncel, Kadir Hasman, Öner Ateş.
 
Hayal Perdesi, Beyoğlu, Meşelik Sok.10
(0212) 245 10 48, (0549) 229 19 75, (0535) 821 53 83
 
 

Tiyatro Tek Ağaç’tan “Yol”

 
 
Suruç katliamından sağ kurtulan tiyatro oyuncusu Murat Akdağ, Gezi'den Suruç'a, Özgecan cinayetinden Tahir Elçi'nin ölümüne kadar son üç yılda Türkiye'de yaşanan politik olayları ele alan bir oyun hazırladı.
 
“Yol”, 31 Mayıs 2013 gecesi sokağa çıkmış bir gezi direnişçisinin yol hikâyesidir. Harbiye sokaklarında başlayan yolculuk, Taksim Meydanı’nda, Beşiktaş, Abbasağa Parkı’na, Beşiktaş’tan Diyarbakır’a, Diyarbakır’dan Kadıköy Yel Değirmeni dayanışma evine. Kadıköy’den Tuzla Kamp Armne’e Tuzla’dan, Suruç Amara Kültür Merkezi’ne giden bir yol hikâyesidir. Bu yolda, patlayan bombalar, silahlar, kavgalar, aşklar, dostluklar, dayanışma ve direniş var.
 
Yazan, yöneten, oynayan: Murat Akdağ, Işık ve Dekor Tasarım: Hasan Demir, Yönetmen Yardımcısı: Seyfettin Sağırlar, Oyun Afişi: Hande Coşkan.
 
 

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda

 “Tom Dick ve Harry” 

 
 
Kahkaha dolu bir komedi…
 
Yazdığı komedi oyunları ile ün yapmış olan İngiliz yazar Ray Cooney’in, oğlu Michael Cooney ile birlikte kaleme aldığı oyunun yönetmen koltuğunda Devlet Tiyatrosunun başarılı rejisörlerinden İlham Yazar oturuyor. Dekor tasarımını Başak Özdoğan, kostüm tasarımını Funda Çebi, ışık tasarımını Kerem Çetinel’in üstlendiği oyunda Devrim Özder Akın, Murat Danacı, Ercüment Yılmaz, Başak Boran Oksal, Çiğdem Altuğ, Elçin Tezcan, Pınar Bekaroğlu,Ayhan Bekdemir ve Berkay Gökçek rol alıyor. Oyun, çocuk evlat edinmek için yasal onay almaya çalışan bir çiftin başına gelen talihsiz olaylar serisinin anlatıldığı oldukça hareketli bir durum komedisi. 
 
İletişim: (0222) 211 55 00 / 1218
haber@eskisehir.bel.tr
 
 
 
 
Sahnelendiği ilk günden beri yurt içi ve yurt  dışında büyük ilgi gören KARANLIK KORKUSU 8.sezonunda seyircisiyle buluşuyor. Şahika Tekand'ın yazıp yönettiği oyun, her Pazartesi ve Cuma saat 21:00'de Studio Oyuncuları sahnesinde.
 
 
Valikonağı Cad. Akkirmanlı Sok. 30/38 Nişantaşı
(0534) 012 60 01 –(0212) 246 77 25
 
 
 

Daver Darende

 

“Çınarlı kubbeli mavi bir liman”

 
7 – 27 Ocak 2016
 
 
Daver Darende resim çalışmalarına 1977’de Münih’te başladı. İlk kişisel sergisini 1982’de Ankara’da açtı. 1982-85 yılları arasında Varşova’da görevliyken Nejad Melih Devrim’in atölyesinde eğitim gördü. Devrim’in renkçiliğinden etkilendi. Krakow Güzel Sanatlar Akademisi tarafından onur diploması ve madalya ile ödüllendirildi.  Bugüne kadar yurtiçinde ve yurt dışında 35 kişisel sergi açtı. İstanbul konulu iki soyut tablosu Japon Prensi Tomohito Mikosa’nın koleksiyonunda bulunmaktadır.
 
İletişim: (0212) 225 23 37
Valikonağı Cad.Pasaj 73, Nişantaşı
 
 

Devabil Kara – Gölge Bellek Sergisi

18 Ocak – 19 Mart 2016
 
“Bölünmüş”, tuval üzerine akrilik, 70x50 cm.2015
 
Tem Sanat Galerisi,  18 Ocak 2016’da otuz yılı geride bırakıyor. Bu güne anlam katan diğer bir olay da senelerce misafir sanatçı olarak Tem’le çalışan Devabil Kara’nın bu galerideki ilk kişisel sergisinin açılışı olacak.
 
Kara, 1990 yıllarından günümüze ‘İzler ve Gölgeler’, ‘4. Katman’, ‘Çizginin Ötesi’, ‘Egonun Ekolojisi’, ‘Dilin Söyleyemedikleri’, ‘Yolculuk, İz, Bellek’, ‘Dilin Söyleyemedikleri M-25’ başlıkları altında gerçekleştirdiği projelerin bir devamı olan ‘Gölge Bellek’de de önceki çalışmalarının temel kavramsal sorunsalı olan bellek üzerine yeni bir yaklaşımla eğiliyor. Bu sergide bellek bireysel bir deneyim olarak irdeleniyor.
 
İletişim: TEM SANAT GALERİSİ / Besi Cecan
(212) 247 08 99, 234 13 46
 
 
 
Sanatatak'ın sunduğu Ayşegül Sönmez ve Ali Şimşek'in danışmanlığında hazırlanan üretimlerinde bağımsız ve taze yaklaşımları benimseyen sanatçıların işlerinden oluşan "indie-çizgi" sergisi 6 Şubat’a kadar izlenebilir.
 
Kemankeş mah. Mumhane cad. Laroz Han 67 Karaköy
info@artsumer.com / www.artsumer.com
 
 
"Resmen Tanıdıklarımız"
 Karma Resim ve Heykel Sergisi
2 – 15 Ocak 2016
 
Rugül Serbest - Isimsiz, 2014, Tuval Üzerine Yağlıboya, 165x130 cm. 
Galeri Eksen, yeni yıla ülkemizden ve yurtdışından önemli 18 sanatçının güncel ve samimi eserlerinden oluşan, ‘Resmen Tanıdıklarımız’ isimli karma resim ve heykel sergisiyle başlıyor. Sergide eserleri yer alan sanatçılar; Şeyma Barut, Begüm Canel,Vasilisa Chugunova, Ezgi Demirel, Alişan Derin, Çağdaş Erçelik, Filiz Kallenci, Neslihan Laçin, Zafer Malkoç, Dilara Mataracı, Ali Omarr, Ievgen Petrov, Rugül Serbest, Şerif Sümer, Esma Sürücü, Hasan Sarıtaş, Tuncay Saydam, Ertuğrul Tuna.
 
Maçka Caddesi| No:29| Nişantaşı| İstanbul
(0 212)  219 08 50| info@galerieksen.com