Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Oyunuza sahip çıkabildiniz mi?
Oyunuza sahip çıkabildiniz mi?
05 Nisan 2014 - 12:04Dövüş Gecesi, seyircinin oylarıyla yol alan, yön değiştiren ve sağlam ders veren bir “demokratik sistem simülasyonu”.
DÖVÜŞ GECESİ- Konsept, Tasarım ve Yazan: Alexander Devriendt, Yöneten: Murat Daltaban, Çeviren: Melisa Kesmez, Işık tasarımı: Serkan Salihoğlu, Müzik: Özgehan Özturan, Kostüm: Fred Perry - Park Bravo, Oynayanlar: Ece Dizdar/ Gizem Erdem/ İbrahim Selim/ Mert Öner/ Pınar Töre/ Serkan Altunorak/ Tuğrul Tülek.
DOT çağdaş politik tiyatronun yeni örneklerinden birini daha sunuyor. Oyunun yazarı Alexander Devrient tam bir dünya vatandaşı. Babası Alman asıllı bir Arjantinli, annesi Lübnanlı. Madrid’de doğmuş, Belçika’da büyümüş. Şimdilerde de Londra’da yaşıyor. Dünyanın çeşitli ülkeleriyle böylesine haşır neşir olması belki de interaktif oyun yazmasının nedenlerinden biri. Gerçek anlamda interaktif bir oyun olan “Dövüş Gecesi”, DOT tarafından “Hanımefendiler ve beyefendiler/ seyircisiz gösteri olmaz derler/ bu gece bu hiç olmadığı kadar karşılığını bulacak/ bu gece bizi sadece seyretmekle kalmayacaksınız/ bu gece her şeyin merkezinde sizin sesiniz olacak,” sözleriyle sunuluyor.
Gerçekten de seyirci oyunun içinde, hatta merkezinde yer alıyor; çünkü oyun her gösteriminde seyircilerin oyları doğrultusunda ilerliyor. Bir başka deyişle her gece farklı bir seyirci kitlesi, farklı bir oyun akışı oluşturuyor. “Neye göre oy veririz?”, “Bizi belli bir adaya oy vermeye iten şey nedir?”, “Seçmen ve adaylar arasındaki ilişkinin derininde ne yatar?” gibi soruların cevaplarını arayan oyunun akışı, o geceki gösteriyi izleyenlerin yaş ortalamasına, ekonomik konumuna, eğitim durumuna göre farklılıklar gösteriyor. Tıpkı toplumdaki farklılıkların farklı seçim sonuçları yaratması gibi bir sürece tanıklık ediyoruz. Oyun, seçmenin “çoğunluk” ve “azınlık” fikirleriyle olan ilişkisini ve çoğunluğun tahakküm kurma eğilimini de irdeliyor.
Karşımıza takım elbiseli ciddi görünüşlü bir adayın yanı sıra, biraz dağınık, biraz serkeş başka bir aday çıkıyor. Onu “50 yaş üstü kadınlardan” oy alacağını düşünen bir erkekle, kafası ve hayatı biraz karışık bir kadın izliyor. Bir de kararlı ve disiplinli olduğunu iddia eden başka bir kadın var.
Adaylar tek tek sahne önüne ya da seçim kürsüsüne çıkıp kendilerini tanıtıyor, dünyaya bakışlarını anlatıyor, seçilirse neler yapacağı hakkında vaatlerini sıralıyorlar. Seyirci de her adayı dinledikten sonra oy kullanıyor ve oyların yüzdesi anında salona yansıtılıyor.
Bu çok değişik, çok çarpıcı oyun izleyiciler için son derece keyifli; ama madalyonun öbür yüzü, yani oyuncular için de bir o kadar zahmetli ve yorucu nitelikte. Oyun her akşam farklı bir akış izlediği için, her oyuncu bütün rolleri ezberlemek zorunda; çünkü o akşam hangi rolün tepkisini vereceği, hangi yönde ilerleyeceği oyun başlayıp seyirciler oy kullanmaya başladıktan sonra ortaya çıkıyor.
DOT ekibi bu çetin cevizin altından da başarıyla çıkma ustalığını gösteriyor. İzleyin ve verdiğiniz oy nereye gitmiş, nasıl gitmiş görün. Bir sonraki seçimde neler yapabileceğinizi de bir düşünün.
Nisan ayı boyunca her Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi 21.00’de.
BİLSARDOTTA salonu- Maçka G-mall
0212 251 45 45 - 0212 232 48 28
Muhteşem Bir Deli
Erdal Beşikçioğlu hayranlık uyandıran bir enerjiyle oynuyor.
Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı “Bir Delinin Hatıra Defteri”, kısa süreli İstanbul turnesinde İstanbul seyircisini gişe önünde kuyruğa soktu.
BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ- Yazan: Nikolay Vasilyeviç Gogol, Oyunlaştıran: Sylvie Luneau/ Roger Coggio, Çeviren: Coşkun Tunçtan, Yöneten: Cem Emüler, Dekor-kostüm tasarımı: Sertel Çetiner, Işık tasarımı: Seyhun Ayaş/ Zeynel Işık, Besteci, ses ve efekt tasarımı: Tayfun Gültutan, Oynayan: Erdal Beşikçioğlu.
Öykü olarak defalarca okuduğumuz, bütün yazarların neden “Gogol’ün paltosundan çıktığını” her okuyuşumuzda bir kez daha anladığımız, oyun versiyonunu da en profesyonelinden en amatörüne çeşitli oyunculardan defalarca izlediğimiz bir yapıt “Bir Delinin Hatıra Defteri”. Bütün bunlara karşın, Erdal Beşikçioğlu’nun oynadığı, Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı olan versiyonu görmek için bilet bulabilmek adına binbir zahmete girildi ve oyunun sonunda onca zahmete değdiğine yürekten karar verildi. Bunu söylerken “karar verdim” yerine “karar verildi” biçiminde bir fiil kullanmam, bütün salonun aynı duyguyu paylaşmasından kaynaklanıyor.
Beşikçioğlu’nun Popriçin yorumu, unutulmaz bir başarı örneği.
Cem Emüler’in oyun düzenindeki yaklaşımı alkışlarken, bu yapımın aynı zamanda dekor ve ışık uzmanlarının eseri olduğunu da vurgulamak istiyorum. Sertel Çetiner, oyunun günümüzdeki sahnelenişinde, yazıldığı günden şimdiye kadar geçen süredeki teknolojik gelişmeleri de göz önünde tutarak merkezde bir vincin olduğu dekor tasarımını yapmış. Vincin kepçesinde ve kolları üzerinde oynanan oyun müthiş bir görsellik kazanıyor. Dahası, bir yanda ciddi bir ruhsal dengesizlik sergileyen oyuncunun aynı ölçüde ciddi bir fiziksel denge gerçekleştirerek izleyicilerin yüreğini ağzını getirmesini de sağlıyor. Erdal Beşikçioğlu’nu bir buçuk saat boyunca nokta vuruşuyla izleyen ışık düzeni de çok etkileyici.
Çarlık Rusya’sında ya da herhangi bir çağda ve otoriter rejimin egemen olduğu herhangi bir ülkedeki kıdem skalasının alt sıralarında yer alan, üstelik müdürün kızına âşık olmak gibi bir olmaza gönül veren memur Popriçin’in o insana aykırı düzenin koşullarında yavaş yavaş deliliğe sürekleniş süreci, Erdal Beşikçioğlu’nun usta işi yorumuyla somutlaşıyor.
Beşikçioğlu ruhunun ve duygularının labirentinde dolu dizgin koştururken, sahnedeki vincin üzerinde de koşuyor, yukarı çıkıp aşağı iniyor, bir saniye boşluk vermeden o “amok koşusu”na bizleri tanık ediyor. Böylesine emek verilmiş, böylesine hak edimliş bir başarıyı ayakta alkışlıyoruz.
Aile de bir tür bağımlılık değil midir?
Melisa Sözen.
Henüz birkaç yıllık geçmişi olmasına karşın sunduğu başarılı yapımlar ve bünyesindeki yetenekli oyuncularla tiyatro dünyamızda önemli yer kazanmış olan Craft Tiyatro, ”Kalp Düğümü” adında yeni bir oyun sahneledi.
“Kalp Düğümü”, daha önce DOT topluluğunun sergilediği “Festen/Kutlama” oyunundan tanıdığımız İngiliz yazar David Eldridge’in imzasını taşıyor. Okan Başar Bahar’ın çevirdiği oyunun yönetmeni Çağ Çalışkur. Dekor ve ışık tasarımı, Simone Manino - Jesse Gagliardi’ye, ses tasarımıÖzgür Kuşakoğlu’na, video tasarımı Olgu Baran Kubilay’a ait. Nihan Can Çakar , Ahmet Başyiğit , Ensar Kaplan’ın proje ekibini oluşturduğu oyunda İpek Bilgin , Melisa Sözen , Ezgi Çelik , Erkan Köstendil ve Melisa Doğu rol alıyor.
Karşımızda ilginç bir aile var: Eşini alkolden kaybetmiş, kızlarıyla sağlıksız bir sevgi ilişkisi kurmuş alkolik anne Barbara, annesinden beklediği sevgiyi görememiş, katı mantığı hayatına hükmeden avukat abla Angela, evin küçük güzel kızı, uyuşturucu batağına saplanmış bir televizyon sunucusu olan Lucy. Oyunun diğer kişilerini Lucy'nin hayatında hem olumlu hem olumsuz önemli değişikliklere neden olan 6 erkek karakteri oluşturuyor.
“Bağımlılığın insan hayatında sadece bir türü mü vardır? Aile de başlı başına en büyük bağımlılık değil midir zaten?” sorularını irdeleyen oyunda tüm aile bireylerin iyileşme çabası yansıtılıyor.
“Kalp Düğümü” 10, 11, 17,18, 24, 25 Nisan 20:30’da izlenebilir.
Craft Teras: Mebusan Yokuşu No:15/6 Fındıklı
0212 249 22 23 – 0545 249 49 67
Yeni Bir Tiyatro Yeni Bir Oyun
Yeni kurulan Hybrid Tiyatro, ilk oyunu “FRIDA Kalabalık Monolog” ile seyirci karşısında
Gözde Yolaç Savaş tarafından 2012 yılında kurulan, multidisipliner formatı ile farklı fikirlere ve projelere ev sahipliği yapan Hybrid, Hybrid ailesine yeni eklenen Hybrid Tiyatro oluşumu ile yeni, renkli fikirlere yakınlığını sürdürüyor. Emre Özerden'in yazıp yönettiği Frida Kalabalık Monolog 7, 9, 21 Nisan tarihlerinde Asmalı Sahne’de, 16 Nisan’da ise özel gösterimi ile Hybrid’de olacak.
Resimlerinin yanı sıra fırtınalı özel hayatı ve politik görüşleriyle de tanınan, yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle yaşamının büyük kısmını yatakta geçirmiş, oto-portrelerini "gündüzlerinin ve gecelerinin celladı" olarak tanımladığı aynasına bakarak çizen ünlü ressam Frida Kahlo, “Frida Kalabalık Monolog” ile sahneye taşınıyor.
Oyunda Özge Özel, Ufuk Karagöz, Cansu Saka ve Hakan Güney rol alıyor.
Asmalı Sahne: 0212 293 1835 - 0532 684 3203
Hybrid: 0212 277 0323
Sezonun Kâbusu
Sezin Bozacı, Ayşe Selen ve Şehsuvar Aktaş’ın gördükleri kâbus.
Tiyatrotem’in yeni oyunu “Sezonun Kâbusu”, August Strindberg’in “Matmazel Julie” adlı oyunundan hareketle oluşturulan tek perdelik bir oyun.
Oyuncunun biri bir tiyatro kâbusu görür: Sahnededir. Seyirci karşısındadır. Hazırlanmadığı, ezberini yapmadığı bir oyunda başrolü oynamak zorundadır. Karşısında da oyunu oynamaya hevesli iki tuhaf oyuncu vardır…
Sezin Bozacı, Şehsuvar Aktaş ve Ayşe Selen’in rol aldığı oyunun kostüm/dekor tasarımı ve uygulaması Hilal Polat’a, ışık tasarımı ve uygulaması Utku Kara’ya, görsel iletişim tasarımı Behiç Alp Aytekin’e ait.
10 ve 24 Nisan, 21.00’de sekizincikat’ta. 0 545 462 45 28
26 Nisan, 20.30’da Kumbaracı50’de. 0532 355 55 80
Egeart’tan Retrospektif Sergisi
Egeart Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde İlhami Ercivan’ın retrospektif sergisini düzenliyor. Sergi 26 Nisan’a kadar izlenebilir.
OFF-Türkiye Sergi Haberleri
“Geleceğin Büyük Sanatçıları”
“ArtReview” Dergisi her yıl mart ayında ressamlar, yazarlar ve küratörleri buluşturduğu sayısında bu yıl da “Büyüklük Nedir ve Nerede Bulunur?” temasını ele aldı ve “Geleceğin Büyükleri” diye tanımlanan sanatçıların yapıtlarına yer verdi. Değişik tarihlerde, farklı yerlerde sergilenecek 30 yapıtın ikisini sizlere sunuyoruz.
Claudia Comte’un Glasgow David Gale Galerisi’nde 4 Nisan - 24 Mayıs arasındaki sergisinde büyük boy ahşap oymalar ve yontular yer alıyor.
Radames ‘Juni’ Figueroa’nın tropikal mimariyle sosyal mekânı buluşturan enstalasyonu 12 Mayıs’a kadar New York Sculpture Center’da izlenebilir.
Nisan’da Avrupa’nın çeşitli kentlerinde başka önemli sergiler de izlenebilir.
Richard Jackson’ın, “İki Topla Boyama” (1997) adlı yapıtı, Ford Pinto, metal, ahşap, kanvas ve akrilik boyadan oluşuyor. Belçika’nın Ghent kenti Belediye Çağdaş Sanat Müzesi S.M.A.K.’ta N isan bloyunca sergileniyor.
Pae White’ın, Şimdi ya da Asla (2014), adlı enstalasyonu 540 parça neondan oluşuyor. Yapıt Londra, Greengrass Galerisi’nde sergileniyor.
Etiketler: Seçkin Selvi dot Dövüş Gecesi Ece Dizdar Gizem Erdem İbrahim Selim Mert Öner Pınar Töre Serkan Altunorak Tuğrul Tülek erdal beşikçioğlu Bir Delinin Hatıra Defteri Gogol Ankara Devlet Tiyatrosu melisa sözen Craft Tiyatro Kalp Düğümü Hybrid Tiyatro Frida Karanlık Monolog Sezonun Kabusu August Strindberg Şehsuvar Aktaş Ayşe Selen Sezin Bozacı Tiyatrotem egeart İlhami Ercivan retrospektif