Kadim bir rüya
Shakespeare’in belki en sevilen, en fazla uyarlanan komedisidir “Bir Yaz Dönümü Gecesi Rüyası”. Gerçi çoğu çeviriler sadece “Bir Yaz Gecesi Rüyası” diye adlandırılır, ama ben asıl metne sadık kalmaktan yanayım, zira yaz dönümü 21 Haziran’dır, yıl içinde bir dönemin son bulduğu, günlerin uzamasının bitip kısalmasının başladığı gündür, yaşamda bir dönemin bitip diğerinin başlaması gibi. O yüzden oyun kişilerinin yaşamında da radikal değişimlere yelken açılır. Dahası, astrolojik yoruma göre İkizler Burcu “canlanma, çiçek açma”, Yengeç Burcu “döllenme, gübreleme” dönemidir. Oyunda da aşkın canlanıp çiçek açmasından döllenme sürecine geçişi işlenir. Şimdi de Shakespeare’in aşkla, sihirle, doğayla, insanla ve perilerle dolu bu komedisi, Kumbaracı50’nin Can Doğan çevirisinden yola çıkarak gerçekleştirdiği çiçeği burnunda bir uyarlama olarak bambaşka bir adla sunuluyor: "Biraz Eksik Yaz Gecesi Biraz Fazla Rüyası".
EKSİKLER VE FAZLALAR
Kumbaracı50’nin bu yeni adla yaptığı uyarlamada “biraz eksik” olan evlilik hazırlığındaki Atina Dükü Theseus ve Amazonların Kraliçesi Hyppolyta ile Atina’nın yakınındaki ormana gelmiş olan Periler kralı Oberon ve kraliçesi Titania bölümleri. Hermia’nın babası Egeus’un yalnızca adı geçiyor, krala düğün armağanı olarak “Pyramus ve Thisbe” piyesini oynamaya hazırlanan Atinalı dokuma ustaları da iki kişiyle temsil ediliyor. Uyarlamada “biraz fazla” olan ise zekâ parıltısı, kıvraklık, usta işi mizah. Peri Puck, oyuncu olarak gençlerin sevda hikâyelerine yön vermenin yanı sıra, hatta daha da öncelikli olarak oyunun anlatıcısı konumunda. Dörtlü âşık grubu, Hermia’ya âşık Demetrius ve Lysander ile Lysander’a sevdalı Hermia, Demetrius’a gönül veren Helena da hazır ve nazır. Oyun müzikle, şarkılarla, danslarla destekleniyor.
Yönetmen İsmail Sağır, gerek Gülhan Kadim’le birlikte yaptığı uyarlamada gerekse oyun düzenindeki yorumunda başarılı bir çalışma yapmış. Kadim’in ek metinleri de yorumun esprili yanını oluşturuyor. Yalın Deniz Özcan’ın müzik tasarımı, Ekin Tunçeli’nin koreografisi uyarlamanın dokusuna uyuyor. Candan Seda Balaban’ın kostüm tasarımı göz okşayan, pratik bir uygulama. Ama o güzelim maskları oyuncular kostümlerinin bir parçası olarak boyunlarında taşımak yerine, belirli yerlerde yüzlerine geçirseydi keşke. Candan Seda Balaban’la İsmail Sağır’ın tasarladıkları dekor, çok yönlü işlevselliğiyle kusursuz bir minimalizm örneği. Tek bir itirazım var, sandığın içi sarı olduğu ve iç kapakta da göze çarpan bir düzenek bulunduğu için, kapak açıldıktan oyun sonuna kadar o mekanizmadan ne çıkacağını merak etmekten kendimi alamadım. Sandığın içi de dışının renginde olsa sürpriz tam olacaktı.
GENÇ OYUNCULARIN BAŞARISI
Kumbaracı50, atölye çalışmalarında olsun, oyuncu seçimlerinde olsun, başlangıcından bugüne gençlere el vermek geleneğini sürdürüyor. “Biraz Eksik Yaz Gecesi Biraz Fazla Rüyası”nın oyuncuları da bu yaklaşımın sanatçıları. Peşinde koşan Demetrius’a sırt çevirip Lysander’a gönül veren Hermia’da Yeşim Sarı, ona karşılık Hermia’nın en yakın arkadaşı olan ve Demetrius’u seven Helena’da Ceyda Akel aşkın, gecenin ve ormanın labirentlerinde başarıyla yol alıyorlar. Tuğra Can Bıçak, Demetrius’u daha ağırbaşlı ve vakur bir tavırla oynamayı seçerken, Sercan Gülbahar’ın atak Lysander’ı da göz dolduruyor. Atinalı dokuma ustalarını canlandıran Burcu Özhızalan ve Gizem Akdoğan, rollerine çok yakışan 20. YY. başlarındaki abartmalı oyunculuğu tam dozunda oynuyorlar.
EN HAYLAZ, EN SEVİMLİ PERİ
Kumbaracı50 şöyle sunuyor oyunu: “Aşkı gördüğü yerde aklı karışan gecelerin perisi Puck, ‘o’ yaz gecesi dönümünde sebep olduğu her şeyi tekrar tekrar anlatmaya mecburdur. İbretlik nefis bir masal belki, ya da kocaman şahane bir yalan, hatta belki de ayarı bozuk müthiş bir rüya... Kim bilir? Cupid’in okunu alıp kaçan bir periden her şey beklenir. Siz istediğiniz yerden dinleyin, yeter ki aşkın peşinden gidiverin.” Gecenin perisi, orman perisi Puck’ı oynayan Gülhan Kadim, hem Shakespeare metnini uyarlayanlardan biri hem de eklenen metinlerin yazarı. Yoğurup biçimlendirdiği, özümseyip özdeşleştiği rolünde, gözlerindeki muzip parıltıya varıncaya kadar en sevimli, en haylaz, en hınzır perinin ta kendisi olmuş Gülhan Kadim. Cupid’in yayını alıp kaçandan bekleneceği üzere de keyifli ve kıvrak oyunlarla hem oyun kişilerini hem salondakileri alıp alıp götürüyor rüya âlemlerine. Kısacası Gülhan Kadim’in doruklara çıktığı bir kadim rüya izliyoruz. MS