Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Hoşgeldin Cüneyt
Hoşgeldin Cüneyt
19 Ekim 2012 - 07:10Maya Cüneyt Türel Sahnesi ve Ekip Topluluğu'nun "Kara Sohbet"i üzerine...2001 yılından beri Beyoğlu’nun önemli tiyatro mekânlarından olup pek çok oyuna ev sahipliği yapan Maya Sahnesi, 2012-2013 sezonundan itibaren yoluna "Maya Cüneyt Türel Sahnesi" olarak devam edecek.
Bağımsız tiyatro mekânlarının oyunlarla, eğitim çalışmaları ve atölyelerle canlı bir şekilde ayakta kalmasına büyük önem veren Cüneyt Türel'in sözlü vasiyeti doğrultusunda, ailesinin isteği ve dostlarının onayıyla Maya Sahnesi bundan sonraki yolunda Cüneyt Türel ismiyle ilerleyecek.
Maya Cüneyt Türel Sahnesi Ekim ayı ortasında bir açılış kokteyli ve BGST Tiyatro Boğaziçi’nin yeni oyunu “Musahipzade” ile sezona merhaba diyecek.
Ben de sevgili ve kadim dostum Cüneyt’e “hoş geldin” diyorum.
Sohbetinize Doyulmuyor
KARA SOHBET- Yazan: Amêlie Nothomb, Çeviren: Seda Güney, Uyarlayan ve Yöneten: Ayça Seymen Şimşek, Oynayanlar: Murat Engiz/ Ender Sakallı/ Ceyda Yücesan/ Özlem Ulukan/ Erdi Eroğlu/ Can Esendal.
Kara Sohbet’in yanı sıra Katilin Temizliği, Merkür, Kıran Kırana, Dişi Şeytan, Özel İsimler Sözlüğü, Kameraya Gülümse, Açlığın Biyografisi, Ne Âdem Ne Havva gibi yapıtları olan Belçikalı yazar Amêlie Nothomb 1967’de diplomat bir ailenin çocuğu olarak Kobe’de doğdu ve yine aynı diplomatik nedenle Çin, ABD, Bangladeş, Birmanya ve Laos gibi farklı ülkelerde yaşadıktan sonra 17 yaşında Belçika’ya döndü. O farklılıklardan sonra Batı’da yaşadığı kültür şoku yazarlığının hareket noktası oldu. “Kara Sohbet’te de görüldüğü gibi, yazar o şoku izleyicilere de yaşatmayı akıllıca seçiyor.
Uyarlama
Bir oyunun farklı sahnelenişlerini birbiriyle karşılaştırmaya karşı çıkarım hep. Ne var ki burada, bir oyunun değil, bir romanın farklı uyarlamaları söz konusu olduğu için, böyle bir karşılaştırma yapmayı yeğliyorum. Duru Tiyatro’da sahnelenen oyun, romanı da Türkçeleştiren Sinem Yenel ‘in çevirisi ve Arzu Bigat Baril’in uyarlamasıyla gerçekleşti. O uyarlama, romana koşut olarak bir havalimanında, uçağı rötar yapan bir kişinin ekseninde geçiyordu. Havalimanı görüntüleri projeksiyonla ekrana yansıtılıyor ve sahnede sadece iki oyuncuyu görüyorduk. Oysa Ekip Topluluğu’nun uyarlamasında, oyun neresi olduğu belirsiz bir bekleme odasında (muayenehane de olabilir, iş görüşmesi de olabilir vb.) geçiyor. Uçak rötarı gibi, bir dış etken yüzünden zorunlu olarak havalimanında kalmak kolayca kabul edilebilir bir durum. Ekip Tiyatrosu ise bekleme odası atmosferini yaratmak için, bir sekreter ve orada farklı zamanlarda bekleyen üç kişi daha eklemiş oyuna. Bir atmosfer uğruna, hiçbir sözü, hiçbir işlevi olmayan dört kişiyi oyuna yerleştirmek nedensiz, anlamsız ve kesinlikle gereksiz. Oyun boyunca onları tiyatroda tutmak oyunculara yazık etmek oluyor. Keşke ilk tiyatro uyarlaması seçilmiş olsaydı.
Oyunun “asıl” kişileri o mekânda beklemek zorunda kalan Jerome Angust ile saldırganlığı, yapışkanlığı, gevezeliği ve densizliğiyle Jerome’un zıttı olan Textor Texel. Jerome bekleme odasına gelir gelmez, Texel onu sözcük bombardımanına tutmaya başlıyor. Hemen herkesin uçak, tren, otobüs yolculuklarında başına gelen çenesi düşük ve meraklı yolculuk komşusu olarak gördüğümüz Texel zaman ilerledikçe çocukluğundan başlayarak anlattığı yaşam öyküsüyle, aktardığı aşkı, korkuları, cinayete varan tutkularıyla sadece Jerome’un değil, izleyicilerin de sinirlerini germeyi başarıyor. Sürprizli sonu, romanın/oyunun en başarılı yanı.
Textor Texel’i canlandıran Murat Engiz, diksiyonuyla, beden diliyle çıtası yüksek bir performans sunuyor. Oyunun başından itibaren serinkanlı, sakin bir tavrı olan Jerome Angust’ta Ender Sakallı, bu dengeyi iyi koruyor ve finaldeki kreşendoyu iyi yakalıyor. Ancak, konuşması, hız yüzünden mi bilemem, yer yer anlaşılmaz oluyor. İki oyuncu da, canlandırdıkları kişileri özümsemiş olarak seyirciye aktarıyorlar. Diğer oyuncular için, sözünü ettiğim işlevsizlik nedeniyle herhangi bir görüş belirtmiyorum.
“Kara Sohbet”i Kumbaracı 50 salonunda 15-16-17 Ekim ve 17- 21-28 Kasım tarihlerinde saat 20:30’da izleyebilirsiniz.
Bağımsız tiyatro mekânlarının oyunlarla, eğitim çalışmaları ve atölyelerle canlı bir şekilde ayakta kalmasına büyük önem veren Cüneyt Türel'in sözlü vasiyeti doğrultusunda, ailesinin isteği ve dostlarının onayıyla Maya Sahnesi bundan sonraki yolunda Cüneyt Türel ismiyle ilerleyecek.
Maya Cüneyt Türel Sahnesi Ekim ayı ortasında bir açılış kokteyli ve BGST Tiyatro Boğaziçi’nin yeni oyunu “Musahipzade” ile sezona merhaba diyecek.
Ben de sevgili ve kadim dostum Cüneyt’e “hoş geldin” diyorum.
Sohbetinize Doyulmuyor
KARA SOHBET- Yazan: Amêlie Nothomb, Çeviren: Seda Güney, Uyarlayan ve Yöneten: Ayça Seymen Şimşek, Oynayanlar: Murat Engiz/ Ender Sakallı/ Ceyda Yücesan/ Özlem Ulukan/ Erdi Eroğlu/ Can Esendal.
"Kara Sohbet", Ekip Topluluğu.
Başarılı çalışmalar yapan Ekip Topluluğu’nun bu tiyatro döneminde Kumbaracı 50’de sahnelediği “Kara Sohbet”, Amêlie Nothomb’un "Cosmetique de l'Ennemi" adlı kısa romanından tiyatroya uyarlanan ve seyircimizin daha önce Duru Tiyatro’da izlemiş olduğu bir yapıt. Kara Sohbet’in yanı sıra Katilin Temizliği, Merkür, Kıran Kırana, Dişi Şeytan, Özel İsimler Sözlüğü, Kameraya Gülümse, Açlığın Biyografisi, Ne Âdem Ne Havva gibi yapıtları olan Belçikalı yazar Amêlie Nothomb 1967’de diplomat bir ailenin çocuğu olarak Kobe’de doğdu ve yine aynı diplomatik nedenle Çin, ABD, Bangladeş, Birmanya ve Laos gibi farklı ülkelerde yaşadıktan sonra 17 yaşında Belçika’ya döndü. O farklılıklardan sonra Batı’da yaşadığı kültür şoku yazarlığının hareket noktası oldu. “Kara Sohbet’te de görüldüğü gibi, yazar o şoku izleyicilere de yaşatmayı akıllıca seçiyor.
Uyarlama
Bir oyunun farklı sahnelenişlerini birbiriyle karşılaştırmaya karşı çıkarım hep. Ne var ki burada, bir oyunun değil, bir romanın farklı uyarlamaları söz konusu olduğu için, böyle bir karşılaştırma yapmayı yeğliyorum. Duru Tiyatro’da sahnelenen oyun, romanı da Türkçeleştiren Sinem Yenel ‘in çevirisi ve Arzu Bigat Baril’in uyarlamasıyla gerçekleşti. O uyarlama, romana koşut olarak bir havalimanında, uçağı rötar yapan bir kişinin ekseninde geçiyordu. Havalimanı görüntüleri projeksiyonla ekrana yansıtılıyor ve sahnede sadece iki oyuncuyu görüyorduk. Oysa Ekip Topluluğu’nun uyarlamasında, oyun neresi olduğu belirsiz bir bekleme odasında (muayenehane de olabilir, iş görüşmesi de olabilir vb.) geçiyor. Uçak rötarı gibi, bir dış etken yüzünden zorunlu olarak havalimanında kalmak kolayca kabul edilebilir bir durum. Ekip Tiyatrosu ise bekleme odası atmosferini yaratmak için, bir sekreter ve orada farklı zamanlarda bekleyen üç kişi daha eklemiş oyuna. Bir atmosfer uğruna, hiçbir sözü, hiçbir işlevi olmayan dört kişiyi oyuna yerleştirmek nedensiz, anlamsız ve kesinlikle gereksiz. Oyun boyunca onları tiyatroda tutmak oyunculara yazık etmek oluyor. Keşke ilk tiyatro uyarlaması seçilmiş olsaydı.
Oyunun “asıl” kişileri o mekânda beklemek zorunda kalan Jerome Angust ile saldırganlığı, yapışkanlığı, gevezeliği ve densizliğiyle Jerome’un zıttı olan Textor Texel. Jerome bekleme odasına gelir gelmez, Texel onu sözcük bombardımanına tutmaya başlıyor. Hemen herkesin uçak, tren, otobüs yolculuklarında başına gelen çenesi düşük ve meraklı yolculuk komşusu olarak gördüğümüz Texel zaman ilerledikçe çocukluğundan başlayarak anlattığı yaşam öyküsüyle, aktardığı aşkı, korkuları, cinayete varan tutkularıyla sadece Jerome’un değil, izleyicilerin de sinirlerini germeyi başarıyor. Sürprizli sonu, romanın/oyunun en başarılı yanı.
Textor Texel’i canlandıran Murat Engiz, diksiyonuyla, beden diliyle çıtası yüksek bir performans sunuyor. Oyunun başından itibaren serinkanlı, sakin bir tavrı olan Jerome Angust’ta Ender Sakallı, bu dengeyi iyi koruyor ve finaldeki kreşendoyu iyi yakalıyor. Ancak, konuşması, hız yüzünden mi bilemem, yer yer anlaşılmaz oluyor. İki oyuncu da, canlandırdıkları kişileri özümsemiş olarak seyirciye aktarıyorlar. Diğer oyuncular için, sözünü ettiğim işlevsizlik nedeniyle herhangi bir görüş belirtmiyorum.
“Kara Sohbet”i Kumbaracı 50 salonunda 15-16-17 Ekim ve 17- 21-28 Kasım tarihlerinde saat 20:30’da izleyebilirsiniz.