Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Hoş geldin oyuncu
Hoş geldin oyuncu
14 Şubat 2015 - 07:02 | Berna Laçin ve Erdal Özyağcılar durum komedisinin iyi bir örneğini veriyorlar.Erdal Özyağcılar, 18 yıl sahnelerden uzak kaldıktan sonra Tiyatro Martı’nın ikinci yapımı "Hoşgeldin Boyacı” oyununda yeniden seyirciyle buluşuyor 6 Şubat – 29 Mart 2015 16 Şubat Pazartesi - 20.00 14 Şubat – 10 Mart 2015 13 Şubat – 8 Mart 2015 arası HUB Sanat Mekân’da 18 Şubat – 31 Mart 2015
'Hoş Geldin Boyacı' - Yazan: Donald Churchill, Yöneten: Arif Akkaya, Çeviren: Füsun Günersel, Dekor: Arif Akkaya, Kostüm: Feyza Zeybek, Oynayanlar: Erdal Özyağcılar/ Berna Laçin/ Gözde Çetiner.
İngiliz oyuncu ve oyun yazarı Donald Churchill’in (1930-1991) “Hoş Geldin Boyacı” adlı oyunu, zamansız ve beklenmedik karşılaşmalar üzerine kurulmuş, sürprizlere açılan kapılarla dolu bir komedi. Füsun Günersel’in çevirisi de seyircinin oyuna hemen ısınmasını sağlayan bir atmosfer yaratıyor.
Oyun ve Yorumu
Walter, hayatı boyunca aktör olma hayalleri kurarken para kazanmak adına boyacılığa başlayan bir adam. Boyacılık yaptığı evde, evin hanımı âşığının karısına hesap vermek zorunda kalınca, boyacı da ister istemez tanık olduğu bu karşılaşmada yer alır. Bu durum ona aktörlük hayallerini canlandırma fırsatı yaratırken, bir takım özel fırsatlara da yol açar.
Çeşitli trüklerden dokunmuş olan oyun akıcı bir çizgide gelişiyor. Arif Akkaya da bu gelişim çizgisini öne çıkaran bir oyun düzeni kurmuş. Kendisinin tasarladığı dekor da, aynı geçirgenliği taşıyor. Yönetmen oyunu 10-15 dakika kısaltsaydı daha da yoğun etki sağlardı. Bu tür komedilerin “olmazsa olmaz”ı kapılar, “Hoş Geldin Boyacı”da da ezeli ve ebedi işlevlerini sürdürüyor. Feyza Zeybek’in karakterlerin kimliğini vurgulayan kostümleri iyi düşünülmüş.
Boyacı Walter’ı canlandıran Erdal Özyağcılar, yıllarca sahneden uzak kalmanın özlemini coşkuyla gideriyor. Televizyon ve sinema, gerçek oyunculara bekledikleri doyumu sağlayamıyor herhalde, tiyatronun o seyirciyle dirsek temasından kaynaklanan dinamiği bambaşka. Özyağcılar da o dinamiğin hakkını veriyor ve kendisi haz aldıkça izleyiciye de yansıyan bir atmosfer oluşturmayı başarıyor. Çeşitli Shakespeare karakterlerini canlandırırken de, oyunun bulvar komedisi havasına ayrı bir tiyatro tadı katıyor.
Sorunlar bu kapının çalınmasıyla başlıyor.
Evin hanımı Marcia’da Berna Laçin, oyunun başında iffet timsali bir tavır takınırken giderek dişiliğine laf ettirmeyen, laf ettirmek şöyle dursun işi fiiliyata dökmeyi bile göze alan kadını abartısız yorumuyla canlandırıyor ve iyi bir komedi oyuncusu olduğunu kanıtlıyor. Aldatılan kadın Jane’i oynayan Gözde Çetiner de “kadının fendi”ni başarıyla ortaya koyuyor. “Hoş Geldin Boyacı” keyifle izlenen bir yapım olmuş.
Tiyatral, Borusan Oto Dolmabahçe Sahne’de
Tiyatral Topluluğu, Sibel Yıldırım Özer’in yazdığı “Mükemmel” adlı oyunla Borusan Oto Dolmabahçe Sahne’de yer alıyor. Levent Öktem’in süpervizörlüğünü üstlendiği oyunu Ali Gökmen Altuğ yönetti. Sahne tasarımı Gamze Kuş, ışık tasarımı Ayşe Sedef Ayter imzasını taşıyor. Oyunda Fatih Sevdi, Sibel Yıldırım Özer, Tuna Gürcoşkun, Koray Onur, Fatih Sönmez ve Özge Oktar Besen rol alıyor.
“Beş renk karışınca insan kör olur.”Bu Çin atasözünden yola çıkarak yazılan “Mükemmel” beş kısa oyundan oluşuyor. Mükemmeli arayan, zaaflarıyla kör olmuş insanlar; Ahlak, Evlilik, Mantık, Aşk ve Seks başlıklarına bölünen her kısa oyunda trajedilerini sonuna kadar yaşıyorlar. Bu beş kısa oyun, birbiriyle yolları kesişen, kendi mükemmelliklerini bulmaya çalışan, fakat kendilerinden de etraflarındakilerden de bir türlü memnun olmayan insanların hikâyesi. Hiçbir şeyin mükemmel olmadığını kabullenmek insan olmanın en büyük zorluğu. Oysa hiçbir şey mükemmel değil ve hayat sadece ân’ı zenginleştirirken bizi besleyen bir macera.
Askerocağı Caddesi No.6 Süzer Plaza, Dolmabahçe
Tiyatro Tatavla ve Tatavla Sahne’nin kurucusu Eraslan Sağlam; bu kez “Diva” olarak tiyatroseverlerin karşısına çıkıyor.
Başak Kıvılcım Ertanoğlu’nun yazıp yönettiği, bildiğintiyatro’nun sahnelediği “Diva”da, Eraslan Sağlam’a, Başak Kıvılcım Ertanoğlu, Gülüm Baltacıgil Gacoin ve Ömer Fırat Köker eşlik ediyor.
Salt Beyoğlu’nda Perşembe Sineması
‘Her Şehir Bir Film’
SALT, geçtiğimiz sonbaharda başladığı Perşembe Sineması programını, şehirde olma temalı bir film seçkisiyle, Garanti Mortgage’ın desteğiyle sürdürüyor. Şehir hayatının çevre, birey ve toplum üzerindeki yaptırımlarına odaklanan seçki, uluslararası uzun metraj ve belgesel sinema filmlerinden derlendi. Geniş bir coğrafya ve zaman aralığından seçilen farklı üsluplardaki filmler, Mart-Haziran ve Eylül-Aralık aylarında, Perşembe akşamları saat 19.00’da SALT Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da ücretsiz olarak gösterilecek.
5 Mart, 19.00
Shìjiè [Dünya] (2004)
Yönetmen: Jia Zhangke, 139 dakika, Mandarin ve Şansi lehçesi; Türkçe ve İngilizce altyazılı
Xiatao, Pekin banliyösünde yer alan ve dünyanın en meşhur anıtlarını bir arada görme imkânı sunan Dünya Park’ta rüya gibi bir hayat sürmektedir. Genç ve güzel dansçı ile arkadaşları, her yanından zenginlik fışkıran bu tematik parkta, Tac Mahal, Eyfel Kulesi, San Marco Meydanı, Big Ben ve piramitlerin kopyalarının arasında her gün sahne alırlar.
12 Mart, 19.00
The Pruitt-Igoe Myth [Pruitt-Igoe Miti] (2011)
Yönetmen: Chad Freidrichs, 83 dakika, İngilizce; Türkçe altyazılı
Amerika’da çok yankı uyandıran bir dizi patlamayla yok edilen Pruitt-Igoe sosyal konutları, mimarlar, politikacılar ve karar mercileri arasında hızla genel bir başarısızlık sembolüne dönüştü. Film sosyal konutlar ile bulundukları şehir merkezlerinin gözden düşüşünü, proje sakinlerinin dokunaklı anlatımları eşliğinde sosyal, ekonomik ve yasal açılardan inceler.
19 Mart, 19.00
Salaam Bombay! [Selam Bombay!] (1988)
Yönetmen: Mira Nair, 113 dakika, Hintçe; Türkçe ve İngilizce altyazılı
Bombay’ın fuhuş mahallesinde geçen hikâye, sokak çocukları, uyuşturucu satıcıları, kadın satıcıları ve fahişelerin gündelik hayatına odaklanır. Film, büyük şehre 500 Rupi kazanmak için gelen ve bir gün annesine geri dönme hayaliyle yanıp tutuşan genç Krishna’nın başından geçenleri aktarır.
26 Mart, 19.00
Helsinki, ikuisesti [Helsinki, Sonsuza Dek] (2008)
Yönetmen: Peter von Bagh, 75 dakika, Fince; Türkçe ve İngilizce altyazılı
Finlandiyalı yönetmen ve akademisyen Peter von Bagh’ın, ülkesinden diğer yönetmenlerin filmlerinde yer alan Helsinki tasvirlerini montajlayarak kurguladığı Helsinki, ikuisesti [Helsinki, Sonsuza Dek], son yüzyılda çekilmiş uzun metraj ve belgesel filmlerden görüntülerden derlenmiştir.
2 Nisan, 19.00
Soy Cuba [Ben Küba] (1964)
Yönetmen: Mikhail Kalatozov, 140 dakika, İspanyolca; Türkçe ve İngilizce altyazılı
Havana’da bir varoş mahallesinde yaşayan bir fahişe,oOy verme hakkı elinden alınmış bir şeker kamışı çiftçisi, öfke dolu bir öğrenci, Castro’nun birliğine katılmaya sürüklenen politikadan uzak bir köylü. Kendini Küba adıyla tanıtan bir kadının anlattığı bu dört kşinin serüveni, bir ulusun kaderinin kolonyal boyunduruktan halk devrimine geçişini konu alır.
9 Nisan, 19.00
Xích Lô [Bisikletli] (1995)
Yönetmen: Tran Anh Hung, 120 dakika, Vietnamca; Türkçe ve İngilizce altyazılı
Bisiklet taksi sürücüsü bir genç, Ho Chi Minh’in kalabalık sokaklarında yolcu taşıyarak iki kız kardeşi ve dedesini kıt kanaat geçindirmeye çalışmaktadır. Bisikleti bir çete tarafından çalınınca, yolu bu yoz ve vahşi şehrin ürkütücü ve tekinsiz mahallelerine düşer.
16 Nisan, 19.00
Truck Farm [Kamyonet Tarlası] (2011)
Yönetmen: Ian Cheney, 48 dakika, İngilizce; Türkçe altyazılı
Truck Farm [Kamyonet Tarlası], yeni kuşak sıra dışı şehir çiftçilerinin hikâyesini anlatır. Film, izleyicileri, şehir tarımının geleceğini ve sürdürülebilirliğin gerçekten sürdürülebilir olması için bir parça çılgınlığa ihtiyaç olup olmadığını düşünmeye davet eder.
23 Nisan, 15.00 ve 19.00
Pom Poko (1994)
Yönetmen: Isao Takahata, 119 dakika, 15.00 - Türkçe dublaj; İngilizce altyazılı, 19.00 - Japonca; Türkçe ve İngilizce altyazılı
Pom Poko, yükselmekte olan Japonya’nın para kazanma etiğini sorgulayarak, kırsal bölgelerin kaybına hüzünlü bir bakış sunar. Yönetmen Isao Takahata, modern gelişim ve dönüşüm için çeşitli sabotaj ve dalaverelerle ormanlık arazilerin nasıl yok edilip ele geçirildiğine ve o bölgelerin görüntü ve ruhunun nasıl değiştirildiğine dikkati çeker.
30 Nisan, 19.00
Les rendez-vous de Paris [Paris Randevuları] (1995)
Yönetmen: Éric Rohmer, 94 dakika, Fransızca; Türkçe ve İngilizce altyazılı
Film, Paris’in farklı bölgelerinde yaşanan üç romantik hikâyeden oluşur. İlk hikâye Montparnasse ve Beaubourg’da geçer. İkinci hikâye izleyiciyi şehrin çoklukla bilinmeyen bahçe ve parklarında sürpriz dolu bir gezintiye çıkarır. Üçüncü hikâye ise, Picasso Müzesi ve Marais bölgesi boyunca, aşk peşinde birbirlerini takibe girişen iki harika genç oyuncuya odaklanır
7 Mayıs, 19.00
Hamara Shahar [Bombay Bizim Şehrimiz] (1985)
Yönetmen: Anand Patwardhan, 75 dakika,Hintçe; Türkçe ve İngilizce altyazılı
Hamara Shahar [Bombay Bizim Şehrimiz], şehrin yarı nüfusuna denk gelen ve varoşlarda yaşayan dört milyon kişinin hayatta kalma mücadelesini anlatır. Çoğunlukla fabrika işçileri, inşaat ameleleri, hizmetçilerden oluşan ve Bombay’ın iş gücü olan bu kesim, elektrik, temizlik ve su gibi temel şehir hizmetlerinden mahrumdur. Varoşlar, yetkililerin şehri “güzelleştirme” kampanyaları yüzünden sürekli yerle bir edilme tehdidiyle karşı karşıyadır.
14 Mayıs, 19.00
Tigre v meste [Şehir Kaplanları] (2012)
Yönetmen: Juraj Krasnohorský, 90 dakika, Slovakça; Türkçe ve İngilizce altyazılı
30 yaşına girmek üzere olan üç arkadaş birbirlerine Porsuk, Sırtlan ve Güvercin takma adlarıyla hitap ederler. Grubun en sevdiği aktivite, Bratislava Hayvanat Bahçesi’ndeki barda vakit öldürmektir. Üçü de hayatı birlikte geçireği bir ruh eşi aramaktadır. Aralarından birinin, rüyalarının kadınını baştan çıkarmak için eski yaşam tarzı ve arkadaşlarından vazgeçmeye karar vermesi, engellenemez bir felakete yol açacak bir olaylar silsilesi başlatır.
21 Mayıs, 19.00
Ecopolis China [Ekoşehir Çin] (2013)
Yönetmen: Anna-Karin Grönroos, 56 dakika, Fince, İngilizce, Çince; Türkçe ve İngilizce altyazılı
Bir milyar Çinli, kırsal kesimden şehre yerleştiğinde gezegenimiz geri dönüşü olmayacak bir yola girecek… Finlandiyalı tasarımcı ve eski politikacı Eero Paloheimo ile Çinli iş devi Zhang Yue, şehri baştan icat ederek dünyayı değiştirmenin peşindeler. Ancak, ütopyaları birbirinden çok farklı: Zhang, rekor bir hızda dünyanın en yüksek ve ekolojik binasını; gökdelen biçiminde bir “ekoşehir” inşa etmeyi planlıyor. Teknolojiden bağımsız eşsiz bir “laboratuvar şehir” tasarlayan Paloheimo ise, Pekin’in hemen dışındaki bir vadide bu tasarımı gerçekleştirmeye uğraşıyor.
Salt Galata’da 'End of Dreams' (Düşlerin Sonu)
Nikolaj Bendix Skyum Larsen’in, Akdeniz’i geçmeye çalışırken hayatını kaybeden göçmenlere ithaf ettiği yeni enstalasyonu End of Dreams [Düşlerin Sonu] ilk kez SALT Galata’da sergileniyor.
Son yıllarda farklı coğrafyalarda göçle ilgili meseleler ve göçmenlerin karşılaştığı tehlikeler üzerine çalışan Nikolaj Bendix Skyum Larsen’in bu en yeni enstalasyonu, Avrupa’ya ulaşmak üzere Akdeniz’i geçmeye çalışırken hayatını kaybeden sayısız göçmene bir ithaf niteliğindedir.
Larsen, İtalyan sanat kurumu qwatz’ta konuk sanatçı olduğu dönemde ürettiği bu işi, ilkin heykelsi bir enstalasyon olarak tasarladı. Sanatçı işe 2014’te, 48 adet beton kumaş heykeli, Güney İtalya’nın Calabria bölgesindeki Pizzo Calabro liman kasabasında denize indirerek başladı. Ceset torbalarını andıran bu heykelleri, tüm yüzeyleri sualtı organizmalarıyla kaplanana kadar denizde bırakmayı, sonrasında da denizin bıraktığı izlerle bir enstalasyon olarak sergilemeyi amaçlıyordu.
İşin üretim aşamasında heykellerin yerleştirildiği sal, beklenmedik bir şiddetli fırtına sonucu parçalandı; bazı heykeller deniz yatağına ve çevredeki kumsallara dağıldı, bazıları da tamamen kayboldu. Larsen’e göre doğanın müdahalesi, işin üretim sürecini, bu işle ifade etmek istediği travma ve tehlike duygusuna daha da yaklaştırarak işin anlatısına katkı sağladı. Bu fikirden hareketle sanatçı, hem bölgede çekim yapmaları hem de ulaşabildikleri enkaz ve heykelleri toplamaları için bir dalgıç ekibiyle anlaştı. Larsen’in söz konusu materyalden ürettiği yeni iş, sualtında çekilmiş beş kanallı HD bir videoyu içeren çoklu medya bir enstalasyon ile heykel kalıntılarıyla hazırlanmış bir kompoziyondan oluşur.
Sergi kapsamında ayrıca, Larsen’in Promised Land [Vadedilmiş Topraklar] (2011-2013), Reflections from Meriç [Meriç’ten Yansımalar] (2013) ve End of Season [Mevsim Sonu] (2014) gibi göç odaklı işleri SALT Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da gösterilecek.
Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası
Oda Müziği Konserleri
Program:
F. Chopin "Fantaisie İmpromtu" Op. 66
S. Prokofiyev Piyano Sonatı No. 3
G. Gershwin "Rhapsody in Blue"
M. Mussorgski Bir Sergiden Tablolar
23 Şubat Pazartesi - 20.00
Esen KIVRAK 1.Keman, Olgu KIZILAY 2. Keman, Efdal ALTUN viyola, Çağ ERÇAĞ viyolonsel
Borusan Quartet, Türk bestecilerin önemli bir yer aldığı, klasik dönemden modern döneme uzanan geniş bir repertuvara sahip. 10. yılını kutlamaya hazırlanan Borusan Quartet, bu konserde kurulduğu günden bu yana seslendirmiş olduğu oda müziği repertuvarının en sevilen yapıtlarından oluşan bir program sunacak.
“The Wrinkles of the City -Havana, Küba”
42 ülkeden 115 filmi İstanbul’a getirecek olan 14. !F İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nin “dünyayı değiştirecek” iddiasıyla ortaya koyduğu bölümü !f Etkinlikler kapsamında “Sanat Hayat İçindir” başlıklı bölümde yer alan JR ve José Parlá yönetimindeki “Wrinkles of the City (Şehrin Kırışıkları) – Havana, Küba” filmi, 17–20 Şubat tarihlerinde saat 11.00 ve 18.00’de ISTANBUL’74 Galatasaray’ın ev sahipliğinde ücretsiz olarak gösterimde olacak.
Proje
Prestijli TED (Yaymaya Değer Fikirler) Ödülü’ne layık görülen ünlü sanatçı JR tarafından dünyanın çeşitli şehirlerinde gerçekleştirilen “The Wrinkles of the City” özel bir tarihe sahip şehirlerin dahil edildiği dünya çapında bir sanat projesi olarak tanınıyor. Proje, gerçekleştirdiği şehirlerde yaşayan yaşlı halkın portre fotoğraflarını, dev ölçeklerde kamu alanlarına taşıyarak, yaşlanma sürecini ve bu sürecin hem insanların hem de şehrin kimlik anlayışını nasıl etkilediğini samimi ve etkili bir şekilde anlatıyor.
“The Wrinkles of the City” projesinin Küba ayağını oluşturan ve JR’ın José Parlá ile anlattığı filmi “The Wrinkles of the City – Havana, Küba”, Mayıs 2012’de Küba devrimini yaşamış 25 yaşlı Kübalının portrelerinin Havana’nın duvarlarına dev baskılarının yapılmasını duygu yüklü bir dille aktarıyor.
ISTANBUL’74’ün düzenlediği Uluslararası Sanat ve Kültür Festivali
IST.Festival (Istancool) ile ilk kez İstanbul’a gelen, son yılların
en merak edilen sanatçısı JR, tüm dünyada merakla takip ediliyor.
Kapanış Şehri: İSTANBUL
Ted ödüllü sokak sanatçısı ve fotoğrafçı JR, dünya çapında büyük ses getiren “The Wrinkles of the City” projesini; Los Angeles, Cartagena, Şangay, Havana ve Berlin’den sonra İstanbul’da gerçekleştirecek.
Şimdiye kadar Cartagena, İspanya (2008), Şangay, Çin (2010), Los Angeles, USA (2011), Havana, Küba (2012) ve Berlin, Almanya (2013)’da gerçekleştirilen “The Wrinkles of the City” projesinin kapanış şehri “İstanbul” olacak. Proje kapsamında İstanbul sokakları JR’ın işleriyle buluşacak ve projenin her aşaması kaydedilerek bir film haline getirilecek.
ISTANBUL’74 Galatasaray Galeri: Kuloğlu Mah.
Turnacıbaşı Cad. No.9 Kat.2 Neşe Apt. - Beyoğlu
Kızıltoprak Sanat Galerisi’nde
Orhan Taylan Sergisi
Orhan Taylan, 2014 yılı içinde yaptığı yağlıboya resimlerin önemli bir bölümünü, 14 Şubattan itibaren Kızıltoprak Sanat Galerisinde sergiliyor.
Sanatçı, resim yapma eylemine ilişkin düşüncelerini şöyle açıklıyor:
“Gördüklerimizin değil; görmediğimiz ama düşlediğimiz ve özlediğimiz şeylerin resmini yapmak üzere yola çıkmak…Bu söylemi, geleneksel batı resminin ışık kaynağı/gölge, tek mekan/perspektif gibi ögelerini reddederek soyut ama figüratif bir dille kurmak...Böylelikle resmi çağdaş bir ifade özgürlüğüne kavuşturarak, belki de şiirselliğe biraz daha yaklaştırmak.”
Sergi Pazar, Pazartesi dışında her gün 12.00-19.00 arasında izlenebilir.
Rüştiye Sokak, No.47, Kızıltoprak
0216. 418 38 06
Yavuz Tanyeli Sergisi
Versus Art Project’le Karşı Sanat Çalışmaları Sanat Galerisi, kariyerinde 40’ın üstünde sergi ve önemli ödüller olan sanatçı Yavuz Tanyeli’nin ‘E=m.c2’ konulu kişisel resim sergisini 21 Şubat’a kadar sanatseverlerin beğenisine sunuluyor.
120 x 160, 160 x 220 ve 140 x 240 cm gibi büyük boyutlarda tuvallere yağlı boya çalışan Tanyeli resimlerinde içinde bulunulan döneme eleştiri getirerek simgelerle atıfta bulunuyor. Adeta zamanın kendi üstüne katlandığı, aynı düzlem üstünde farklı duruşları anlatan Tanyeli’nin kompozisyonlarında iyimserlik seziliyor.
1950 doğumlu Tanyeli, 80 kuşağının en özgün sanatçılarından sayılıyor.
Daha önce farklı söyleşilerle sanatın masaya yatırıldığı galeride Yavuz Tanyeli’nin günümüze kadar ulaşan tüm sanat hayatı ile ‘E=m.c2’ sergisi; yakın dostlarından Antonio Cossentino, Ahmet Soysal, aynı zamanda serginin katalog yazılarını kaleme alan Ezgi Bakçay ve Feyyaz Yaman’la birlikte yapılacak söyleşilerle yorumlanacak.
Hanif Han - Beyoğlu
Laleper Aytek Sergisi – Non Paris
Fotoğraf sanatçısı Laleper Aytek, Cermodern’de düzenlenen sergi hakkında şöyle diyor: “Non paris projesi yaklaşık iki yıl sürdü. ‘Hiç sevmiyorum’ diyerek ikinci kez gittiğim bu şehri bana sevgili dostum Zeynep Avcı sevdirdi, bir bahar sabahı yeni fotoğraflara bakarken “sen non paris çekiyorsun” diyerek projenin ismini koymuştu bile. Sevgili Gaye Petek böyle bir projenin aklıma düşmesine sebep oldu; heyecanı ve ömrünü geçirdiği şehre olan tutkusuyla… Paris yavaş yavaş bu iki yıl içinde benim kalıpların ötesinde, beklentilerimden daha farklı bir (iç) yolculuk, yaşamak isteyeceğim bir şehir oldu.”
Laleper Aytek, Koç Üniversitesi, Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü’nde (MAVA) fotoğraf üzerine dersler veriyor. 2000 yılından bu yana fotoğraf yazılarında, öznellik kapsamında “görme biçimleri” ve “fotoğraf tarihi” üzerine yoğunlaştı. Bu temel yaklaşımını “Fotoğraf Tarihi Kanonunu Yeniden Düşünmek: Öznel¬lik Üzerine Bir İnceleme” başlıklı yüksek lisans (MFA) tezinde ayrıntılandırarak geliştirdi. Yayınlan¬mış çalışmaları arasında fotografik düşünce üzerine yazılarını bir araya getirdiği Kendine Ait Bir Fotoğraf (2005) ile Palimpsest Istanbul (2010) ve Issız (2013) fotoğraf albümleri sayılabilir. Aytek 1991’den bu yana 14 kişisel sergi açtı ve 22 grup sergisine katıldı.
CerModern Arts Center • Altındağ, Altınsoy Caddesi, No.3, Sıhhiye – Ankara
Jasper De Beijer
The World That Never Made It / Var Olamayan Dünya
Jasper de Beijer / Marabunta
Jasper de Beijer’in “The World That Never Made It /Var Olmayan Dünya” temalı yeni sergisi Kerimcan Güleryüz/The Empire Project küratörlüğünde 42 Maslak Artispace galerisinde izleyicilere sunuluyor.
Amsterdam doğumlu Jasper De Beijer, sanat okullarındaki akademik eğitimini 1997 yılında tamamladı. Okul hayatı boyunca tutkulu bir eskiz sanatçısı olan De Beijer, çizimlerinde, ölçekli modellere ve sahne tasarımlarına sıklıkla yer verdi.
İşlediği fotoğrafların başlangıç noktasını da yine bu malzemeler oluşturduğunu ilk fotoğraf dizisi ‘Buitenpost’la birlikte göstermiş oldu. Sanatçı, bugüne kadar gerçekleştirdiği tüm projeleri, kendi stüdyosunda sıfırdan inşa etti.
Yurt içi ve yurt dışında çok sayıda toplu ve kişisel sergiye katılan Jasper De Beijer’in eserleri, Bank of America ve Rabobank gibi dünyaca ünlü koleksiyonlarda yer alıyor.
Ahi Evran Caddesi No.6 Maslak
0212. 276 00 42
Olbinski Afişleri
Don Carlos – Verdi
Etiketler: Seçkin Selvi Erdal Özyağcılar hoş geldin boyacı hoşgeldin boyacı berna laçin Gözde Çetiner versus art project yavuz tanyeli jasper de beijer Salt Beyoğlu Salt Galata Laleper Aytek cermodern