Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | EKİP'ten iki oyun
19 Eylül 2014 - 06:09
Ekip Tiyatrosu iki oyunla sezonu açıyor. Bunlardan biri “İki Kapılı Ev”, diğeri “Öğüt”
İKİ KAPILI EV 
 
Yazan: Pedro Calderón De La Barca , İspanyolca aslından çeviren: Onur Alagöz, Nihan Demirelli, Uyarlayan: EKİP, Yöneten: Cem Uslu, Işık tasarımı: Cem Yılmazer, Dekor tasarımı: Cem Uslu, Öner Serkan Şimşek, Kostüm ve aksesuar tasarımı: Duygu Yetiş, Simel Aksünger, Ayşegül Uraz, Fotoğraflar: Ali Güler, Oynayanlar : CALABAZAS: Aşkoş: Simel Aksünger / LAURA: Mimi: Elif Bilgiç / LISARDO / FABIO: Saftirik: Ömer Fırat Köker / DON FELIX: Patara: İsmail Sağır / SILVIA / CELIA / HERRERA: Güzeellik: Ayşegül Uraz / MARCELA / LELIO: Dudilli: Duygu Yetiş.
 
Prömiyeri 19. İstanbul Tiyatro Festivali’nde gerçekleşen “İki Kapılı Ev”, Shakespeare’in çağdaşı sayılabilecek ünlü İspanyol yazar Pedro Calderón De La Barca’nın 1629 tarihli “İki Kapılı Evi Koruması Güç” adlı komedisinin bir uyarlaması. 
 
Güzeellik Silvia, Saftirik Lisardo rolünde.
 
Tiyatro patronu Patara, kumpanyası için yeni bir oyun ararken eline Calderón De La Barca’nın “İki Kapılı Evi Koruması Güç” adlı oyunu geçer. Oyun için ideal (!) kadrosunu vakit kaybetmeksizin kuran Patara ile oyuncuları Aşkoş, Mimi, Güzeellik, Dudilli ve Saftirik, neredeyse 400 yıllık bu eski oyunu kendilerince yeniden sahneye koyarlar. 
 
Aşkoş Calabazas, Dudilli Lelio rolünde.
 
Oyunun konusuna gelirsek… “Ardına uşağı Calabazas'ı da katarak sevdiği kadının peşinden Ocaña’ya gelen Don Lisardo, şehre adımını attığı daha ilk gece, kendini büyük bir kovalamacanın ortasında bulur. Yüzünü bile görmediği sevgilisini korumak amacıyla, çocukluk arkadaşı Don Felix’le düelloya tutuşur. Sevgilisi kurtulmasına kurtulur ama o andan itibaren Lisardo kendini, gizem ve heyecan dolu bir aşk ve macera cümbüşünün ortasında buluverir. Don Felix’in tek arzusu ise kendisini kıskançlık krizleri içinde terk eden sevgilisi Laura’nın kalbini tekrar kazanabilmektir… 
 
Mimi Laura, Saftirik Don Fabio, Patara ise Don Felix rolünde.
 
Kanı kaynayan âşıklar, yanlış anlaşılmalar, gizli buluşmalar, esrarlı kayboluşlar, sır dolu suskunluklar, sevdanın kederiyle yüklü genç omuzlar, soylu beyzadeler ve cingöz uşaklar arasında cereyan eden fırtınalı bir eğlence!...” 
 
Ya da buna benzer bir şeyler!
 
 
ÖĞÜT 
 
EKİP Tiyatrosu’nun “Öğüt” ekibi.
 
Cem Uslu’nun yazıp yönettiği,  Erman Bağrı, Simel Aksünger , Engin Aydın,  İsmail Sağır, 
Sevil Akı ve  Kerem Atabeyoğlu’nun rol aldığı “Öğüt” bu tiyatro döneminde de devam ederek aşağıdaki soruları irdelemeyi sürdürecek.
 
“Mutluluğumuzun sebebi nedir?...  
Trajedimizin sebebi nedir?... 
Kişi, arzuları için neler yapabilir?... 
İnsan mutlu olmak istiyor, mutluluğu için çabalıyorsa eğer, ne oluyor, nasıl oluyor da yaşamımız en beklenmedik anlarda bir trajediye dönüşebiliyor?”
 
 
 
Tiyatro Öteki Hayatlar Eylül’ün ikinci yarısında "Üç Yapraklı Yonca” ve "Başıbozuklar Zirvesi" ile Yan Etki Sahne'de...
 
Eda Erman ve Ufuk Karagöz.
 
Üç Yapraklı Yonca
 
Ekin Yazın Dostları 2014 Tiyatro Ödülleri'nde Jüri Özel Ödülü ve Yılın En İyi Oyun Yazarı, XIV. Direklerarası Seyirci Ödülleri'nde ise Yılın En İyi Oyun Yazarı ödüllerine layık görülen Üç Yapraklı Yonca, eylül ve ekim ayları boyunca son oyunları ile Yan Etki Sahne'de olacak. H. Can Utku’nun yazıp yönettiği oyunda Eda Erman ve Ufuk Karagöz rol alıyor.
 
Bir aşk ilişkisinin öncesi, sonrası ve daha sonrasını gösteren üç tablodan oluşan oyun, Berlin duvarının yıkıldığı gece tanışan bir çiftin hayattan, aşktan ve birbirlerinden beklentilerini sorgularken, bir kuşağın kendini tanıma serüvenini de daha iyi anlamaya çalışıyor.
 
Artun Özsemerciyan, Aycan Uygun ve Tonguç Dikme.
 
Başıbozuklar Zirvesi
 
"Başıbozuklar Zirvesi", sezon boyunca Yan Etki Sahne'de olacak. H. Can Utku'nun yazıp Artun Özsemerciyan ile birlikte yönettiği oyunda, Artun Özsemerciyan, Aycan Uygun ve Tonguç Dikme rol alıyor.
 
Başıbozuklar Zirvesi'nin başlaması için son bir saat kırk sekiz dakika... 
Bilinmeyen bir zaman ve coğrafyada bir otel odasında üç kişi: Biri iktidar sahibi, diğeri yardakçısı; konukları ise, iktidar sahibinin geçmişinin aynası...
 
Her biri farklı birer zamana ait üç kişi... Anlaşamadıkları konu ise iktidarın özü: Para mı, bilgi mi, yoksa kuvvet mi?
 
Ekim ayından itibaren topluluğun yeni oyunu “On- En Son Karar” seyirciyle buluşacak.
 
Oyun tarihleri: 19, 20, 26, 27 Eylül 20.30
 
İletişim:  Eda Erman / 0533 593 67 80 / 0212 293 18 35 / 
0532 684 32 03 / info@otekihayatlar.com
Yemenici Abdüllatif Sok.Hoş Ap.9/1 -Beyoğlu
 
 
 

12 Eylül’ün Kanlı Postalları Cannes Yolunda

 
 

Mehmet Arslan, ustası Yılmaz Güney’in yazdığı tarihi tekerrür ettirmek istiyor

Sinemaya Yılmaz Güney’le çalışarak adım atan Yönetmen Mehmet Arslan 12 Eylül’de Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananları beyaz perdeye aktardığı ve ustası Yılmaz Güney’e adadığı “Kanlı Postal” ile Cannes Film Festivali’ne katılmayı planlıyor.
 
Darbe döneminin sembolü haline gelen Diyarbakır Cezaevi'nde yaşananları beyazperdeye taşıyan Kanlı Postal’ın, o dönemde işkenceye maruz kalan mahkûmlarla görüşülerek yazılan senaryosunda karakterlerin gerçek adları kullanılıyor. 12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevinde çalışan Yüzbaşı Esat’ın işkence ettiği mahkûmları konu alan filme aralarında Tarık Akan, Şerif Sezer, Menderes Samancılar, Aytaç Arman, Sırrı Süreyya Önder gibi isimlerin bulunduğu birçok oyuncu ve yazar destek veriyor.
 
Ek sahnelerinin çekimi bitmek üzere olan film, Cannes Film Festivali’nde ilk gösterimini yaptıktan sonra Mart 2015’te vizyona girecek.
 
Filmin senaristi ve yönetmeni Mehmet Arslan, o dönemde yaşanılanları anlatmak için işkence sahnelerinin yoğunlukla kullanıldığı filmin nefret duygusunu körüklemediğini, aksine izleyicinin sinema salonundan kucaklaşarak çıkmalarını beklediğini söylüyor.
 
 
Görüntü yönetmenliğini Mehmet Zengin ve Faik Çayır’ın, müziklerini Kardeş Türküler grubundan Vedat Yıldırım’ın yaptığı filmde Mesut Akusta, Turgat Tanülkü, Nevin Efe, Mihriban Er, Barış Koçak, F.Cansu Fırıncı, Levent Akkök, Ertunç Alıcı, Emre Ertunç,  Ahmet Özyavuz rol alıyor. 
 
 

Ters Köşe

"İftiranın en korkuncu yakışanıdır..."
 
Hakan Murat Kahraman'ın, 'ters köşe'ye yatıracak dönüşümünün hikayesi.... Murat Nas'ın yönettiği ve Ragıp Balcı ile senaryosunu yazdığı, çok sayıda sinema ve tiyatro oyuncusunu bir araya getiren "Ters Köşe", Altın Koza Film Festivali'ndeki ilk gösteriminde seyirciyle buluşacak. 
 
K. Sinan Demirer
 
Mert Bulut Kırlak
 
“Ters köşe”, talihsiz, sakar ve “bu kadar da olur mu” diyeceğimiz birçok şeyin başına geldiği Hakan Murat Kahraman’ın dönüşümünün hikâyesi… Eskişehir’de yaşayan üniversite öğrencisi Hakan Murat Kahraman eniştesinin yardımıyla bir kargo şirketinde işe başlar. Ve ilk kurye teslimatında yine başına gelmeyen kalmaz. İçinde ne olduğunu bilmediği bir çanta hayatını tümden değiştirecektir. Çantadaki çocuk pornoları bir cinayete neden olur. Cinayet Hakan Murat Kahraman’ın üstüne atılır ve 39 yıl hapse mahkûm olur… “Ters Köşe”, hem hayatın içindeki adaletsizliğe, hem de Türkiye’deki adalet sistemine sorgulayıcı bir bakış açısı getiriyor.
 
Ergin Orbey.
 
Ergin Orbey'in anısına...
 
"Ters Köşe"nin en önemli oyuncusu kuşkusuz Türk tiyatrosunun ve sinemasının duayen isimlerinden Ergin Orbey. 18 Temmuz 2012'de kaybettiğimiz sanatçı, vefat etmeden önce, yıllarca ara verdiği sinemaya bu ekibin ricalarını kırmayarak geri döndü ve kamera karşısına geçti. Murat Nas ve arkadaşları da bu filmi, ana karakter Hakan Murat Kahraman'ın yaşlı halini canlandıran sanatçıya adadı. 
 
Zengin bir kadro
 
“Ters Köşe”, zengin oyuncu kadrosuyla da dikkat çekiyor. Birçok ödüllü tiyatro oyuncusu da Ters Köşe’de bir araya geldi. Filmin çekim süreci sonrasında, 7 yıllık zaman içinde birçok başarılı işe imza atan bu oyuncuları 7 yıl önceki halleriyle beyaz perdede izlemek izleyiciler açısından da farklı bir deneyim olacak. Mert Bulut Kırlak, M. Özcan Varaylı, Savaş Özdemir, Mustafa Turan, Tulga Serim, Özlem Akdoğan, Devrim Özder Akın, Kazım Sinan Demirer ve Murat Danacı gibi sinema filmleri ve dizilerden de tanıdığımız birçok tiyatro sanatçısı gönüllü olarak oynadıkları filme büyük bir zenginlik katıyor.  
 
 

ART350

Bilal Hakan Karakaya’nın

Melez Sanrılar / Hybrid Delusions Sergisi

 
 
Mermer, taş, metal ve ahşap gibi farklı materyalleri kullanarak üç boyutlu özgün formlar tasarlayan Bilal Hakan Karakaya’nın üretmiş olduğu görsel yaratımlarının tamamında, aklın reddettiği algılamaları ya da kişinin bilinçaltına atarak yüzleşmekten korktuğu bir takım olguları sorgulayan bir tavrı barındırdığı söylenebilir. 
 
 
Özellikle son dönemde üretmiş olduğu ahşap oyma heykeller, insanı öyle bir bilinçdışı alanına, öyle bir varsanıya götürür ki, kendinizi tıpkı bir rüyada ya da gerçekliğin halüsinasyonu içinde yaşıyormuş gibi duyumsayabilirsiniz. Sanatçı, kişilerin bilinçaltına atmış olduğu korkulara, her insanın benliğinde yer etmiş tedirginliklere, güvensizliklere, korunma duygusuna işaret ederek, Anadolu kültüründe yer etmiş mitolojik karakterlerden tutun, tıbbi literatürde ‘uyku felci’ olarak bilinen karabasan ve albastı gibi bir takım uyku bozukluklarının mistik yanılsamalarına varıncaya kadar geniş bir kavramsal alanı çalışma alanına dahil eder. Dolayısıyla kaynağını, kimi zaman masallarda yer alan hikayelerden; kimi zaman rüyalardan, kimi zaman ise Anadolu ya da Yunan mitolojilerinde görülen mitsel olguların dayandığı hikâyelerden alır ve bu özelliğiyle izleyiciyi ruhani bir yolculuğa çıkaran gizemci bir yönü bulunur.
 
0 216 369 80 50
 
Bağdat Caddesi No: 350
 
 

x-ist 26-28 Eylül, 2014 tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde 

ikinci kez düzenlenen ArtInternational’a katılıyor.

 
24 farklı ülkeden 80 uluslararası galeriye yer veren ArtInternational’da yalnızca on iki Türk galeri bulunuyor. A12 numaralı standında x-ist, sanatçılarından Ansen, Ceren Oykut, Ekin Saçlıoğlu, Seda Hepsev, Erkut Terliksiz ve Emin Mete Erdoğan’ın eserlerine yer veriyor.
 
Ansen, Ins and Outs, Dijital monoprint 3D Mapping.
 
Ansen’in “anaglyph 3D” tekniği ile ürettiği yeni yapıtları ilk kez bu fuarda gösteriliyor. x-ist standının içerisinde özel bir bölümde yer alan eserler, hem çıplak gözle, hem de izleyicinin takacağı 3D maske-gözlük ile seyredilebiliyor. Teknolojinin tüm olanaklarını bir araya getirerek üretim yapan Ansen, seyirciyi kurguya bir tanık olarak konumlandırıyor. Güncel sanat dünyasında sanat-sermaye ilişkisinin baş rol oyuncularını ele alan satirik hikayenin çıplak gözle görülemeyen bazı detay ve ipuçları, üç boyutlu görüntü içerisinde keşfediliyor.
 
Emin Mete Erdoğan, Tuval üzerine akrilik, 2014.
 
Teknik çizimle klasik resmi birleştirme amacıyla yolan çıkan Emin Mete Erdoğan, desenlerinde tanrısal bir mükemmeliyete sahip, teknolojiden esinlenmiş sahneler kurguluyor. İzleyiciyi zamansız bir mekana taşıyıp, sonsuz bir dokuyu keşfetmeye ve algılarını sorgulamaya iten Erdoğan, ArtInternational için ürettiği yeni eserlerinde bu yapılarına yeni bir devinim ve hareket kazandırıyor. Tuval ve kağıda ilave olarak alüminyum üzerine yaptığı işleri de bu fuarda ilk kez görülebiliyor.
 
Erkut Terliksiz,Head-On IErkut Terliksiz hikayeci ve grotesk anlatımını bir araya getirdiği işlerinde günlük olaylardan yola çıkarak doğa ile akıl arasında bir bağlantı kurmaya çalışıyor. İç içe geçmiş portreler ve hayvan çağrışımlarının insan figürleri ile birleştiği resimler, ilkel duyguları masalsı bir anlatımla yorumluyor. Terliksiz’in son yıllarda yoğunlaştığı alternatif malzeme kullanımı ise fuardaki işlerinde yeniden dikkat çekiyor. Sanatçı, “upcycling” (yukarı dönüşüm) methodunu (atık malzemelerin ya da kullanılmayan ürünlerin aslından daha değerli bir nesneye dönüştürülmesi) bir sanat üretimi olarak benimsiyor. 
 
 
Seda Hepsev ise fuarda sergilediği yeni yapıtlarında, fotoğraf aracılığıyla kişisel hafızasında birikmiş, gündelik anları tuvale aktarıyor. Temsil edilen kısacık anlar resme geçerken saatlere ve günlere yayılıyor ve sanatçı için farklı bir deneyime ve gerilime dönüşüyor.
 
Ekin Saçlıoğlu Artinternational’da neşeli bir peyzaj içinde uyumsuzluk ve huzursuzluk yaratan nesnelerden oluşan iki yeni tuvalini sergileyecek. Saçlıoğlu izleyiciyi kurgusal olarak film karesini andıran sahnelerini izlerken edineceği farklı algılarla başbaşa bırakıyor.
 
Yazısız karikatürü resim dünyası ile birleştiren Ceren Oykut ise yaşadığı yer ve hayattan biriktirdiklerini, kişisel sembolleri haline gelen gündelik Türkiye sahneleri ile birleştiriyor. Oykut, şehir hayatının kaosunu neredeyse duvarları kaplayan iki büyük kağıt işe aktarıyor.
 
Daha ayrıntılı bilgi için: Ece Göymen, ece@artxist.com
0537 349 13 27 
0 212 291 77 84
   
 
Zehra İpşiroğlu’nun yeni kitabı “Dramaturjiden Sahne Çözümlemesine –

Tiyatroda Alımlama” Habitus Kitap yayınları arasında okurla buluşuyor

 
Her sahne yorumunun kendine özgü bir yapısı, dili ve anlatımı vardır. İzleyicinin bu dili
anlayabilmesi sahne tasarımından ışık rejisine, oyunculuktan müziğe kadar sahnedeki
tüm göstergeleri bir bir çözümleyebilmesine bağlıdır. Sahneyle seyirci arasında oluşan
bu diyaloğun alımlama süreci içinde nasıl geliştiğini farklı sahneleme örneklerle irdeleyen
kitap, keyifli bir düşünme oyununu ya da duyularla düşüncenin buluştuğu anları dile getiriyor.