Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Değişmeyen gündemin eskimeyen oyunu
Değişmeyen gündemin eskimeyen oyunu
26 Ocak 2013 - 07:01 | Murat Garibağaoğlu, Irmak Örnek, Ali Mert Yavuzcan, Selçuk Yüksel ve Ozan Gözel, Aslı Öngören'in yönettiği "Zengin Mutfağı"nda.Zenginler türedikçe zengin mutfakları da çoğalıyor...ZENGİN MUTFAĞI- Yazan: Vasıf öngören, Yöneten: Aslı Öngören, Müzik: Çiğdem Erken, Sahne tasarımı: Aysel Doğan, Kostüm tasarımı: Nihal Kaplangı, Işık tasarımı: Kemal Yiğitcan, Efekt tasarımı: Gökçe Selim, Oyuncular: Murat Garibağaoğlu/ Ozan Gözel/ Ali Mert Yavuzcan/ Selçuk Yüksel/ Irmak Örnek.
15 Haziran 1970 günü öğleye yakın saatlerde Cağaloğlu Yokuşu’ndan Sirkeci Meydanı’na doğru dalga dalga bir kitle akmaya başladı. Türkiye, tarihinin en büyük işçi eylemlerinden birini yaşıyordu. Hak arayışı için yürüyenlerin önünde bembeyaz tülbentler bağlamış kadın işçiler vardı. La Fayette’in arkasından ön safta yürüyen fırıncı kadınlar misali. Taksim’e doğru yola devam etmek üzere tam köprüye yöneliyorduk ki Galata Köprüsü (bugün aksesuar olarak kullanılan eski köprü) ağır ağır açıldı. O zamanlar henüz bakanların tavsiye ettiği gaz bombaları yoktu, sadece frukolar, coplar ve mavi boyalı, paletli tank benzeri ucubeler vardı. Bir kol Ayvansaray-Eyüp üzerinden yürüyerek karşı tarafa geçmiştik. Eylem ertesi gün de sürdü. Gerisi malûm.
Sevgili dostum Vasıf Öngören’in “Zengin Mutfağı” adlı oyunu işte o gün başlayan bir hikâyeyi anlatır. Yürüyüş sırasındaki olaylardan ürken bir üniversite öğrencisi, ismiyle müsemma (kişiliği, huyu ile adı uygun düşen) Selim, en korkmuş, en çekingen, en ezik hali ve başında 37 yıl sonra edineceği beresiyle sözlüsünün hizmetçi olarak çalıştığı eve sığınır. Ne var ki o en ürkek, en ezik hali onu “sayın muhbir vatandaş”ların ilk örneklerinden biri olmaya yöneltir. İşte o zaman zengin konağının gerçek sığıntısına dönüşür. Evin (düzenin) bekçi köpeğiyle özdeşleşen bir sürece adım atar. Aç karnı zengin mutfağında doyurulurken çiğnediği her lokmada köpekliğe bir adım daha yaklaşır. Ali Mert Yavuzcan o yemek sahnesinde harika bir performans gösteriyor.
Oyun insanların yaşama bakış açılarını, yaşamlarını belirleyen seçimlerini, olaylar karşısındaki tavırlarını sorgulayarak devam eder. Konusunu ayrıntılı olarak anlatmaya gerek yok; oyun devam ediyor. İsteyen tiyatroya gidip seyreder, isteyen televizyonunu açar.
Aslı Öngören güçlü metni en yalın biçimde aktararak doğru bir seçim yapmış. Ancak, oyuna eklediği müzik, şarkı sözleri her ne kadar oyunun özüne katkıda bulunsa da, sahne üzerindeki akışı biraz kesiyor ve özellikle birinci perdede oyunun yayılmasına neden oluyor. Belki sahne ışığı söndürülüp oyuncular sahne önüne gelerek spot altında şarkıları söylemek yerine, oyun alanındaki yerlerinde ve ışıkta söyleseler o kopukluk ortadan kalkabilir. Oyunun müziklerini “Bu vesile ile faşizmin ürkütücü karanlığına bir çığlık da ben attım,” diyerek besteleyen Çiğdem Erken’in müziğini ve çığlığını ayrıca kutluyorum. Sözlerim müziğe değil, oyuna yerleştirilme biçime.
“Zengin Mutfağı”nın bundan önce çeşitli tiyatrolarda sahnelenen yapımlarında, oyun düzeni sahnenin sağ ve sol kanatları arasında lineer bir yapıdaydı. Aslı Öngören, Aysel Doğan’ın başarılı sahne tasarımıyla üçüncü bir boyut getirmiş ve konak sahibini sadece merdivenlerin altından görülen üst katlara yerleştirmiş. Bu yaklaşım, yukarıdakiler-aşağıdakiler kavramını çok daha iyi vurguluyor, görsel olarak da belleklere çakıyor.
Orta hizmetçisinde Irmak Örnek, beyaz gelinlik hayalinin yıkılış sürecini iyi aktarıyor. Şoför de Ozan Gözel, ağabeyi Ahmet de Selçuk Yüksel, sınıflarının bilinçli ama hâlâ naif bireylerini başarıyla canlandırıyorlar. Ali Mert Yavuzcan, yaşanan sürecin iki başındaki Selim’leri tavrıyla, görünüşüyle, konuşmasıyla ilmek ilmek örüyor. Murat Garibağaoğlu, ayrıntılarda büyüyen oyunculuğuyla, “Zengin Mutfağı” tarihinin gelmiş geçmiş unutulmaz aşçılarından birine daha imzasını atıyor.
Aslı Öngören, oyunu nasıl bir bakış açısıyla sahnelediğini şöyle özetliyor: “Bir mutfaktan söz ediyoruz madem, oradan bakalım: Yemeğin malzemesi kadar, pişirilme yöntemi de belirleyicidir aldığımız lezzette. İşte, malzemesi, tarifi Vasıf Öngören’den gelen bu özel lezzetin peşine düştük biz de… İçinde ne olduğunun anlaşılmadığı o renkli soslardan yok bu tarifte. Zengin Mutfağı’nı sahnelerken, göz boyayan, parlak, artistik çözümlerden kaçınmaya özen gösterdik. Kavramanın hazzının, sıradan olanın estetiğinin ve olağanüstülüğünün peşine düştük. Malzememizi özenle ayıkladık, temizledik. İnsanlar arasındaki ilişkilerin ve dönüşüm noktalarının görünür kılınmasını hedefledik.”
Aslı Öngören, bu isabetli oyun seçimi ve başarılı yorumuyla yılın en iyi oyunlarından birini kotarmış. Ve ne yazık ki ülkenin gündemi değişmediği için bir türlü eskimeyen bir oyunla… Ben de yürek burkan bir ironiyle 19 Ocak günü izledim oyunu.
İnsan insana inanmak zorunda
3MOTAoyuncuları Modern İnsanın Jeanne d’Arc’ını Arıyor
Yönetmenliğini Ümit Çırak’ın yaptığı Stefan Tsanev’in “Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü” adlı oyunu Sahne3’te tiyatro severlerle buluşuyor.
Fransız halk kahramanı Jeanne d’Arc’ın hikâyesine farklı bir açıdan bakan oyun, bir taraftan Ortaçağ Avrupasındaki sorunları göz önüne sererken, esas olarak günümüz dünyasına, güncel politikalara ve çarpıklıklara parmak basıyor.
“İster Tanrı insan’ı yaratmış olsun, ister insan Tanrı’yı, bugün Tanrı da, insan da, İnsana inanmak zorunda…” yaklaşımıyla sunulan ve Ayşegül Aydın, Ümit Çırak ve Tolga Çıklaçiftçi’nin rol aldığı oyun, güncellenmiş ve düzenlenmiş son haliyle sahneleniyor. Çevirisini Doç.Dr.Hüseyin Mevsim’in yaptığı oyunun müzik çalışmaları Pınar Dikbaş, kostüm tasarım ve uygulaması Mehmet Ali Zeren, dekor tasarım ve uygulaması ise Barış Dinçel imzalarını taşıyor.
Oyun her cumartesi 20.30’da Sahne3’te izlenebilir.
3MOTA’yı Tanıyalım
3MOTA’nın (Ümit Çırak Modern Oyunculuk Teknikleri Atölyesi) 2007 yılından bu yana yetiştirdiği oyunculardan oluşan 3MOTAOyuncuları bir Atölye Tiyatrosu’dur.
Topluluk ilk çalışmasını 2011-2012 sezonunda Tennessee Williams’ın “Dikkat Çökme Tehlikesi Var!” adlı oyunuyla seyirci karşısına çıkardı. Yönetmenliğini Ümit Çırak’ın yaptığı oyun profesyonel olarak Türkiye’de ilk kez sahnelendi.
2012-2013 sezonunda 3MOTAOyuncuları’nın “Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü”nden sonraki çalışması Ahmet Cemal’in kaleme aldığı, Ümit Çırak’ın yönetmenliğini yaptığı “Ben, Nazım, Yaşarken ve Ölürken” adlı oyun olacak. Şubat ayında seyirci ile buluşacak oyun, Nazım Hikmet’in hiçbir şiiri okunmadan, Nazım’ı bilindik, alışılagelmiş bakış açılarının dışında, bir şairin yaşamını anlatmak için değil, onun bıraktığı izleri takip ederek kendi Nazım’larımıza varmayı hedefliyor.
3MOTAOyuncuları 2012-2013 dönemini, geçen sezon seyirci ile buluşan Tennessee Williams’ın “Dikkat Çökme Tehlikesi Var!” adlı oyununa yine Tennessee Williams’ın iki kısa oyununu daha ekleyerek Tennessee Üçlemesi projesini gerçekleştirmeyi ve sezonu 3 oyunla kapatmayı planlıyor.
(Halaskargazi Cad. Sebat Apt. Kat 5, 0 507 649 47 21 | 0 212 231 19 31)
15 Haziran 1970 günü öğleye yakın saatlerde Cağaloğlu Yokuşu’ndan Sirkeci Meydanı’na doğru dalga dalga bir kitle akmaya başladı. Türkiye, tarihinin en büyük işçi eylemlerinden birini yaşıyordu. Hak arayışı için yürüyenlerin önünde bembeyaz tülbentler bağlamış kadın işçiler vardı. La Fayette’in arkasından ön safta yürüyen fırıncı kadınlar misali. Taksim’e doğru yola devam etmek üzere tam köprüye yöneliyorduk ki Galata Köprüsü (bugün aksesuar olarak kullanılan eski köprü) ağır ağır açıldı. O zamanlar henüz bakanların tavsiye ettiği gaz bombaları yoktu, sadece frukolar, coplar ve mavi boyalı, paletli tank benzeri ucubeler vardı. Bir kol Ayvansaray-Eyüp üzerinden yürüyerek karşı tarafa geçmiştik. Eylem ertesi gün de sürdü. Gerisi malûm.
Sevgili dostum Vasıf Öngören’in “Zengin Mutfağı” adlı oyunu işte o gün başlayan bir hikâyeyi anlatır. Yürüyüş sırasındaki olaylardan ürken bir üniversite öğrencisi, ismiyle müsemma (kişiliği, huyu ile adı uygun düşen) Selim, en korkmuş, en çekingen, en ezik hali ve başında 37 yıl sonra edineceği beresiyle sözlüsünün hizmetçi olarak çalıştığı eve sığınır. Ne var ki o en ürkek, en ezik hali onu “sayın muhbir vatandaş”ların ilk örneklerinden biri olmaya yöneltir. İşte o zaman zengin konağının gerçek sığıntısına dönüşür. Evin (düzenin) bekçi köpeğiyle özdeşleşen bir sürece adım atar. Aç karnı zengin mutfağında doyurulurken çiğnediği her lokmada köpekliğe bir adım daha yaklaşır. Ali Mert Yavuzcan o yemek sahnesinde harika bir performans gösteriyor.
Oyun insanların yaşama bakış açılarını, yaşamlarını belirleyen seçimlerini, olaylar karşısındaki tavırlarını sorgulayarak devam eder. Konusunu ayrıntılı olarak anlatmaya gerek yok; oyun devam ediyor. İsteyen tiyatroya gidip seyreder, isteyen televizyonunu açar.
Aslı Öngören güçlü metni en yalın biçimde aktararak doğru bir seçim yapmış. Ancak, oyuna eklediği müzik, şarkı sözleri her ne kadar oyunun özüne katkıda bulunsa da, sahne üzerindeki akışı biraz kesiyor ve özellikle birinci perdede oyunun yayılmasına neden oluyor. Belki sahne ışığı söndürülüp oyuncular sahne önüne gelerek spot altında şarkıları söylemek yerine, oyun alanındaki yerlerinde ve ışıkta söyleseler o kopukluk ortadan kalkabilir. Oyunun müziklerini “Bu vesile ile faşizmin ürkütücü karanlığına bir çığlık da ben attım,” diyerek besteleyen Çiğdem Erken’in müziğini ve çığlığını ayrıca kutluyorum. Sözlerim müziğe değil, oyuna yerleştirilme biçime.
“Zengin Mutfağı”nın bundan önce çeşitli tiyatrolarda sahnelenen yapımlarında, oyun düzeni sahnenin sağ ve sol kanatları arasında lineer bir yapıdaydı. Aslı Öngören, Aysel Doğan’ın başarılı sahne tasarımıyla üçüncü bir boyut getirmiş ve konak sahibini sadece merdivenlerin altından görülen üst katlara yerleştirmiş. Bu yaklaşım, yukarıdakiler-aşağıdakiler kavramını çok daha iyi vurguluyor, görsel olarak da belleklere çakıyor.
Hizmetçi kızın (Irmak Örnek) etliye sütlüye karışmayan üniversite öğrencisi nişanlısı Selim (Ali Mert Yavuzcan), günümüzün önemli faşizm sembollerinden beyaz beresiyle bir faşiste dönüşüyor.
Orta hizmetçisinde Irmak Örnek, beyaz gelinlik hayalinin yıkılış sürecini iyi aktarıyor. Şoför de Ozan Gözel, ağabeyi Ahmet de Selçuk Yüksel, sınıflarının bilinçli ama hâlâ naif bireylerini başarıyla canlandırıyorlar. Ali Mert Yavuzcan, yaşanan sürecin iki başındaki Selim’leri tavrıyla, görünüşüyle, konuşmasıyla ilmek ilmek örüyor. Murat Garibağaoğlu, ayrıntılarda büyüyen oyunculuğuyla, “Zengin Mutfağı” tarihinin gelmiş geçmiş unutulmaz aşçılarından birine daha imzasını atıyor.
Aslı Öngören, oyunu nasıl bir bakış açısıyla sahnelediğini şöyle özetliyor: “Bir mutfaktan söz ediyoruz madem, oradan bakalım: Yemeğin malzemesi kadar, pişirilme yöntemi de belirleyicidir aldığımız lezzette. İşte, malzemesi, tarifi Vasıf Öngören’den gelen bu özel lezzetin peşine düştük biz de… İçinde ne olduğunun anlaşılmadığı o renkli soslardan yok bu tarifte. Zengin Mutfağı’nı sahnelerken, göz boyayan, parlak, artistik çözümlerden kaçınmaya özen gösterdik. Kavramanın hazzının, sıradan olanın estetiğinin ve olağanüstülüğünün peşine düştük. Malzememizi özenle ayıkladık, temizledik. İnsanlar arasındaki ilişkilerin ve dönüşüm noktalarının görünür kılınmasını hedefledik.”
Aslı Öngören, bu isabetli oyun seçimi ve başarılı yorumuyla yılın en iyi oyunlarından birini kotarmış. Ve ne yazık ki ülkenin gündemi değişmediği için bir türlü eskimeyen bir oyunla… Ben de yürek burkan bir ironiyle 19 Ocak günü izledim oyunu.
İnsan insana inanmak zorunda
Ümit Çırak, Tolga Çıklaçiftçi ve Ayşegül Aydın, 3MOTA'nın "Jeanne d'Arc'ın Öteki Ölümü"nde.
3MOTAoyuncuları Modern İnsanın Jeanne d’Arc’ını Arıyor
Yönetmenliğini Ümit Çırak’ın yaptığı Stefan Tsanev’in “Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü” adlı oyunu Sahne3’te tiyatro severlerle buluşuyor.
Fransız halk kahramanı Jeanne d’Arc’ın hikâyesine farklı bir açıdan bakan oyun, bir taraftan Ortaçağ Avrupasındaki sorunları göz önüne sererken, esas olarak günümüz dünyasına, güncel politikalara ve çarpıklıklara parmak basıyor.
“İster Tanrı insan’ı yaratmış olsun, ister insan Tanrı’yı, bugün Tanrı da, insan da, İnsana inanmak zorunda…” yaklaşımıyla sunulan ve Ayşegül Aydın, Ümit Çırak ve Tolga Çıklaçiftçi’nin rol aldığı oyun, güncellenmiş ve düzenlenmiş son haliyle sahneleniyor. Çevirisini Doç.Dr.Hüseyin Mevsim’in yaptığı oyunun müzik çalışmaları Pınar Dikbaş, kostüm tasarım ve uygulaması Mehmet Ali Zeren, dekor tasarım ve uygulaması ise Barış Dinçel imzalarını taşıyor.
Oyun her cumartesi 20.30’da Sahne3’te izlenebilir.
3MOTA’yı Tanıyalım
3MOTA’nın (Ümit Çırak Modern Oyunculuk Teknikleri Atölyesi) 2007 yılından bu yana yetiştirdiği oyunculardan oluşan 3MOTAOyuncuları bir Atölye Tiyatrosu’dur.
Topluluk ilk çalışmasını 2011-2012 sezonunda Tennessee Williams’ın “Dikkat Çökme Tehlikesi Var!” adlı oyunuyla seyirci karşısına çıkardı. Yönetmenliğini Ümit Çırak’ın yaptığı oyun profesyonel olarak Türkiye’de ilk kez sahnelendi.
2012-2013 sezonunda 3MOTAOyuncuları’nın “Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü”nden sonraki çalışması Ahmet Cemal’in kaleme aldığı, Ümit Çırak’ın yönetmenliğini yaptığı “Ben, Nazım, Yaşarken ve Ölürken” adlı oyun olacak. Şubat ayında seyirci ile buluşacak oyun, Nazım Hikmet’in hiçbir şiiri okunmadan, Nazım’ı bilindik, alışılagelmiş bakış açılarının dışında, bir şairin yaşamını anlatmak için değil, onun bıraktığı izleri takip ederek kendi Nazım’larımıza varmayı hedefliyor.
3MOTAOyuncuları 2012-2013 dönemini, geçen sezon seyirci ile buluşan Tennessee Williams’ın “Dikkat Çökme Tehlikesi Var!” adlı oyununa yine Tennessee Williams’ın iki kısa oyununu daha ekleyerek Tennessee Üçlemesi projesini gerçekleştirmeyi ve sezonu 3 oyunla kapatmayı planlıyor.
(Halaskargazi Cad. Sebat Apt. Kat 5, 0 507 649 47 21 | 0 212 231 19 31)
Etiketler: 3Mota Ali Mert Yavuzcan Aslı Irmak Örnek Jeanne DArcın Öteki Ölümü Murat Garibağaoğlu Ozan Gözel Öngören Seçkin Selvi Selçuk Yüksel Stefan Tsanev Şehir tiyatroları Ümit Çırak Vasıf Zengin Mutfağı