Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Çok eğlenceli bir kara komedi

Çok eğlenceli bir kara komedi

02 Aralık 2017 - 12:12 | Fatih Koyunoğlu, Erdem Akakçe, Kadir Çermik, Selen Öztürk müthiş uyumlu bir dörtlü.
Tiyatroadam’dan gizemini oyunun sonuna kadar koruyan bir bulmaca, şaşırtıcı bir macera, bir kahkaha fırtınası: “İntiharın Genel Provası”
İNTİHARIN GENEL PROVASI- Yazan: Duşan Kovaçeviç, Çeviren: Bilge Emin, Yöneten: Emrah Eren, Dekor ve kostüm tasarımı: Barış Dinçel, Işık tasarımı: Yakup Çartık, Koreografi: Gizem Erdem, Müsik: Tevfik Kulak, Oynayanlar: Erdem Akakçe, Fatih Koyunoğlu, Kadir Çermik, Selen Öztürk.
 
“İntiharın Genel Provası”,  20. yüzyılda Balkanlar’ın en sivri kalemlerinden biri diye anılan, sinema izleyicilerinin de Emir Kustrika’nın “Yeraltı” filminin senaristi olarak tanıdığı Duşan Kovaçeviç’in kendine has üslubuyla, kara mizah tarzında kaleme aldığı, alaycı ve sarsıcı bir sistem eleştirisi.
 
Bu yıl Erdem Akakçe, Kadir Çermik ve Selen Öztürk’ün  katılmasıyla kadrosu daha bir güçlenip pekişen Tiyatroadam sezona iki yeni oyunla başladı. Ekibin bir bölümü Brecht’in “Kafkas Tebeşir Dairesi”ni sergilerken, kadronun yeni elemanları ile Fatih Koyunoğlu’nun oluşturduğu ikinci bir grup da “İntiharın Genel Provası” ile müthiş bir komedi sunuyor.
 
Oyun ve Yorumu
 
Tiyaroadam oyunu, “Başarısız bir mimarın planladığı bir intihar başarılı olabilir mi? Özellikle de bu plan bir başkasının oyunuysa?” diye tanıtıyor ve tanıtımı şöyle sürdürüyor:
 
“Tuna köprüsüne intihar etmek için çıkan bir mimar, atlamadan önce son kez sevgilisine telefon eder. Sevgilisi onu atlamaması için ikna etmeye çalışırken bir balıkçı gelir ve nehre atlamaması için yalvarır. Olaya bir de nehirden geçen geminin kaptanı dâhil olunca, işler karışık, acınacak derecede komik ve bir o kadar da garip bir hal almaya başlar.”
 
Bu köprü adeta sırat köprüsü
 
Oyun ilerledikçe işler gerçekten karışık, komik ve de garip bir hal almaya başlıyor. Mimar giriştiği her işte başarısız olunca geçkinliğin verdiği bir evhamla genç sevgilisini hiçbir biçimde mutlu edemeyeceğini düşünerek intihara kalkıyor. İntihar için de en uygun yöntemin kendini Tuna Nehri’nin sularına bırakıvermek olduğunu düşünüyor. Aşağı atlamak niyetiyle köprüye çıkıyor, ama Tuna’nın köprüsü bir değil, iki değil, beş değil. Hangisinden atlamalı, hangisinden atlamamalı ve neden? 
 
Belki bu oyunun hareket noktalarından biri Budapeşte’deki Zincir Köprü hakkındaki ilginç efsane. Köprünün hikâyesi şöyle: 
 
Tuna Nehri üzerindeki Zincir ya da kimilerine göre Aslanlı olarak adlandırılan ve şehrin iki yakası Buda ile Peşte’yi bağlayan köprü, 1849 yılında ünlü İngiliz mühendis William Tierney Clark tarafından yapılmış. Clark’ın yaptığı en iyi iş olarak gösterilen ve yapıldığı dönemin ilk asma köprüsü olma özelliğini taşıyan Zincir Köprü için Clark ortaya büyük bir iddia atmış. Köprünün kusursuz olduğunu ve köprüde herhangi bir hatanın bulunması halinde kendini bu köprüden Tuna Nehri’ne atacağını söylemiş.
 
Açılış günü kalabalık bir grup Zincir Köprü üzerinde gezmeye çıkmış. Herkes, Clark’ın yaptığı bu köprüye adeta hayran kalmış. Ancak gezi sırasında küçük bir kız çocuğu yüksek sesle ağlamaya başlamış. Çocuk, neden ağladığını soranlara köprünün iki başındaki aslan figürlerinin dillerinin olmadığını söylemiş. Bunun üzerine kalabalık, heykeltıraş Janos Marschalko’nun eseri olan aslanlara dikkat kesilmiş ve çocuğun dediği gibi aslanların dillerinin olmadığını görmüş. Bu durumu fark eden Clark ise büyük bir üzüntü yaşamış. Tabii ki kalabalık iddialı bir söz veren Clark’ın ne yapacağını merakla beklerken, ünlü mühendis köprüden kendini Tuna Nehri’nin serin sularına bırakmış. Köprünün yüksekliği çok fazla olmadığı için de sıcak havada serinleyip sudan çıkmış.
 
Belki Duşan Kovaçeviç bu öyküye dayanarak intiharı bir Tuna köprüsü üzerine yerleştirmiştir, kim bilir… Başlangıç noktası ne olursa olsun, olay, mimarın veda telefonu üzerine soluğu köprüde alan sevgilisinin, bir balıkçının, bir kaptanın gelmesiyle farklı bir boyut kazanıyor.
 
Kılıkta kılığa giren Erdem Akakçe, Selen Öztürk ve Fatih Koyunoğlu
 
Bizim köprünün mühendisi Clark değil, Barış Dinçel, Çok işlevsel köprünün arkasında üç fon perdesi, ikisinde yıldızlar, birinde de son çeyreğindeki ay yer alıyor. Bunlar gökyüzünde de olabilir, gökteki ay ve yıldız şavkının Tuna’ya vuran görüntüsü de olabilir. 
 
Köprüye koşanların derdi, başarısız mimarınkinden çok farklı. Sevgili, belki kendisini gerçekten seven birini, belki de yaşamının güvencesini kaybetmekten korkuyor. Balıkçı, av yasağı mevsiminde suçüstü yakalanmanın telâşında. Kaptan derseniz, teknesinin üstüne olanca hızıyla düşecek mimarın, gezdirdiği yolcuların felaketi olmasından korkuyor. Bu gerekçeler hepsi için geçerli de olabilir, yutturmaca da, kara mizah unsuru da bu belirsizlik nüansında hayat buluyor.
 
Fatih Koyunoğlu, dört ayrı kişiyi aynı başarıyla canlandıran Erdem Akakçe, Selen Öztürk ve Kadir Çermik sezonun en çarpıcı güldürülerinden birini elbirliğiyle kotarıyorlar. Her sahnesi ayrı bir gerilim ve gerilimin kahkahaları patlatan gelişimiyle süren oyun, oyuncuların ve yönetmen Emrah Eren’in kusursuz yorumlarıyla alkışı hak ediyor.
  
 
 

 "10 11 12" izleyicisiyle buluşmaya devam ediyor

 
 
Yazan: Jason Hall, Çeviren: Çağ Çalışkur, Yöneten: İpek Bilgin, Yardımcı Yönetmen: Uygar Özçelik, Dekor-Işık: Mehmet Yücebaşoğlu, Ses: Özgür Kuşakoğlu, Proje Ekibi: Göksun Büyükkahraman, Ömersan Yemişçioğlu, Tufan Afşar, Nejdet Sert, Ekim Yeşilbaş, Oynayanlar: Ezgi Mola-Enis Arıkan.
 
10 11 12, lüks bir rezidansa taşınan iki komşunun birbiriyle tanışmasını, ilişkisini ve sadece “kapı önüne bıraktığı çöpler” ile yaşam belirtisi gösteren bir diğer komşu üzerinden yaşama bakışlarını konu alıyor.
 
İlk evini almış olan 12 numaradaki genç kadının (Ezgi Mola) tüm hayalleri gerçek olmuştur. Bir gün, karşı dairesi 11 numaraya taşınmakta olan tuhaf ama çekici yeni komşuyla (Enis Arıkan) rezidansın koridorunda yolları kesişir. İkilinin ayrıcalıklı hayatlarıyla övündükleri ve üstünlüklerini kanıtlamaya çalıştıkları sohbetlerle başlayan ilişkileri, her gün adım adım yerini 10 numarada yaşayan hiç görmedikleri ve sürekli çöplerini kapıya bırakan diğer komşularıyla ilgili kurdukları planlara bırakmaktadır. Ama işler hiç de umdukları gibi gitmez. İkili arasında bol gerilimli maceralı günler başlar.
 
İletişim: 0216. 345 05 18 / 19
 

"Bir Yaz Gecesi Rüyası" başarıyla sürüyor

 
 
Shakespeare'in en sevilen klasiklerinden biri olan "Bir Yaz Gecesi Rüyası", Makedon Yönetmen Aleksandar Popovski ve tasarımcı Sven Jonke’ye ödül kazandıran modern ve fantastik bir rejiyle seyirciyle buluşuyor.
 
"Bir Yaz Gecesi Rüyası", Aleksandar Popovski’nin yönetmenliğinde adeta kendi rüyasına dönüşmüş. Shakespeare’in yazdığı rüyayı kendi biçimlendirdiğinde ortaya çıkan oyun, Titania, Oberon, Puck ve Orman Perileri’nden bağımsız iki farklı çizgide ilerliyor; aşıklar ve esnaflar. Bu karakterler tekstin orijinal halinde çok baskın ve belirgin değillerken, Popovski rejisinde üçgenin tamamlayıcıları oluyor. Sıradanlığa hiçbir şekilde müsaade etmeyen sahne tasarımıyla da Sven Jonke, Theseus’un düğün şenlikleriyle başlayan müthiş rüyayı yine sürpriz bir şekilde finallendiriyor. Shakespeare'in yazdığı olayların tüm karmaşasını kendine rehber edinerek yeni baştan bir izlek oluşturan Popovski, sıradan olan her şeyi yıkıp, Sven Jonke'nin muhteşem sahne tasarımıyla Bir Yaz Gecesi Rüyası'na yeni bir boyut getiriyor ve oyunu Puck, Titania, Oberon üçgeninden kurtarıp en küçük rol kişisine kadar tüm karakterlerin sahnede iz bırakmasını sağlıyor. Tasarımcı Sven Jonke'yse seyirciye renk algısının ne denli önemli olduğunu adeta ispatlarcasına yaptığı bu tasarımla, aynı zamanda zaman ve mekân algısını sahne üzerinde ne denli ustaca değiştirebileceğini kanıtlıyor.
 
Yazan: Shakespeare, Çeviren: Özdemir Nutku, Yöneten: Aleksandar Popovski, Yapımcı: Arda Aydın-Biraderler,, Yrd.Uygulamacı Yapımcı: Oğuzalp Kutlu, Sahne ve Işık Tasarımı: Sven Jonke, Kostüm: Jelena Prokovic, Müzik: Kiril Dzajkovski, Oyuncular: Sezai Aydın, Levent Üzümcü, Neslihan Yeldan, Arda Aydın, Özgün Akaçca, Pınar Tuncegil, İlham Erdoğan, Ali Bal, Sena Yıldız, Canberk Gültekin, Ayşen Baransel, Sertan Müsellim, Furkan Öncü, Anıl Altınöz, Mustafa Polat, Gürkan Başbuğ, Şaziye Özlem Turan, Dilek Ünal, Süleyman Demirkol.
 

Atlas Tiyatro Araştırmaları’nın Oyunları

 
“Atlas, eğer isterse dünyayı yere bırakıp ortalıktan kaybolabileceği bilgisine sahipti; ama yalnızca bu fikre sahip olmasına izin vardı.”
Franz Kafka
 
 
Çalışmalarını 2013 yılından bu yana Kafka’nın bu sözleri temeline oturtan Atlas Tiyatro Araştırmaları’nın yeni oyunu “Agamemnon=Süpermarket” mitoloji ile günümüzü buluşturan bir yapıt. Aishkylos’un “Odesa” üçlemesinden biri olan “Agamemnon”da efsaneye göre Troya savaşı sonrası eve eli boş dönmek istemeyen büyük komutan Agamemnon, ganimet olarak Kasandra’yı getirir. Karısı Klytemnestra ise kıskançlık yüzünden onu öldürür. Ardından oğulları Orestes annesini öldürür. 
 
Peki günümüzde sıradan bir adam Truva’dan değil de süpermarketten eve dönerken hiç istemediği bir yığın alakasız şey getirir, üstüne üstlük karısıyla oğlunu döverse ne olur? 
 
Agamemnon=Süpermarket- Yazan: Rodrigo Garcia, Çeviren: Nihal Mumcu, Yöneten: Sercan Özinan, Sahne tasarımı: Emrah Kürekçi, Sahne-dekor-ışık-afiş tasarımı: Ecem Dilan Köse, Oynayan: Vahir Sarıtaş. 
 
Oyun 6 ve 22 Aralık 19.00’da ikincikat’ta izlenebilir.
 
 
“Gerçek her zaman bir kuyunun dibinde değildir. Biz bilgiyi vadilerin derinliklerinde ararız. O ise dağların tepesindedir.”
 
Topluluğun geçen yıldan beri devam eden ikinci oyunu Morg Sokağı Cinayeti, 19. Yüzyıl edebiyatının en önemli kişilerinden Edgar Allan Poe’nun birçok yazara esin kaynağı olan yapıtıdır. Popülerliğini yüz yılı aşkın süredir koruyan eser, bir Fransız gazetesindeki haberden yola çıkarak yazılmıştır. Yapıt Morg Sokağı’nda sıra dışı bir şekilde işlenen cinayetin August Dupin adında bir çözümleyicinin yardımıyla bulunma sürecini aktarır. 
 
Morg Sokağı Cinayeti- Yazan: Edgar Poe, Çeviren: Memet Fuat ve Dost Körpe’nin çevirilerinden yararlanılarak yeniden düzenlendi, Uyarlayan-yöneten: Sercan Özinan, Dramaturgi: Erdal Ozan Metin, Reji asistanı: Asya Özkök, Sahne tasarımı: Emrah Kürekçi, Kostüm ve afiş tasarımı: Rabia Kip, Işık tasarımı: Utku Kara, Oynayanlar: Begüm Alınca, Ece Çelikçapa, Hasan Ali Yıldırım, Kamil Can Denizman, Nevzat Cengiz, Sonat Dinçbaş, Umut Can Vicnelioğlu
 
Oyun 2 ve 14 Aralık 20.30’da ikincikat’ta, 23 Aralık 20.00’de Kadıköy Theatron’da izlenebilir.
  
İletişim: 0551. 159 24 90
Rezervasyon: ikincikat:   0545. 462 45 28 
Kadıköy Theatron: 0541. 739 47 24