Cihangir Atölye Sahnesi Perde Açtı
Yazan: Kıvanç Kılınç, Yöneten: Muhammet Uzuner, Dekor Tasarımı: Veli Kahraman, Kostüm Tasarımı: F. Nihan Şen, Dans: Hicran Akın, Müzik: Ali Seçkiner Alıcı, Işık Tasarımı: Onur Alagöz, Oynayanlar: Aras Cem Güler, Barış Özgenç, Bülent Düzgünoğlu, Kıvanç Kılınç, Sinem Ünsal.
Cihangir Atölye Sahnesi (CAS), mekânda yapılan büyük değişikliklerle çalışmalarını sürdürüyor. Arzu Gamze Kılınç ve Muhammet Uzuner, bütün tiyatrocuların hayali olan rahat salonu, çok işlevli derslikleri, stüdyosu, atölyesi, oyuncuların bir arada çalışmasına ve yaşamasına olanak yaratan “green room”u ile gerçekten kutlanmaya değer bir tiyatro/okul projesini büyük bir özveri ve çabayla gerçekleştirmişler. Oyun Atölyesinde sahneye çıkarılmak üzere oyunlar çalışılırken, dersliklerde Temel Oyunculuk ve Kamera Oyunculuğu dersleri de sürdürülüyor.
CAS Topluluğu şimdi de ilk profesyonel yapımları “Bir Alaturka Hikâyet - Raif ile Letafet” adlı müzikli oyunu sergilemeye başladı. Oyunun yönetmeni Muhammet Uzuner, bir söyleşisinde oyun hakkında şöyle diyor: “Kıvanç’ın yazdığı oyun yapmak istediğim tiyatro biçimine olanak tanıyan eğlenceli bir metin. Hem cinsiyet, sevgi, ekonomi gibi konularda geçmişten günümüze söz söyleyen yapısıyla hem de geleneksel formlara bugünden bakabilmemize olanak tanıyan biçimiyle çok verimli bir çalışma oldu. Orta oyunundaki ya da Commedia D’ell Arte’deki açık oyun biçimini seviyorum. Bu biçim, oyun oynama duygusunu ve neşesini açıkça meydanda tutuyor ve bizlerin yaşama çabasına çok destek veriyor diye düşünüyorum.”
Oyuncular da oyunu şu sözlerle tanıtıyorlar:
"Temsile hoş geldiniz pek sayın seyircimiz
Bir vuslatı anlatır bugünkü hikâyemiz
Temaşamız gülünçlü tarzımız alaturka
Aşk ihtiras ve elbette entrika
Malumunuz âşıklar çabukça kavuşamaz
Kalp eziyet çekmeden sevdayı taşıyamaz
Raif ile Letafetin kavuşma hikâyesi
Hicvi tam kıvamında epey bol kinayesi"
Oyun ve Yorumu
Oyun 19. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul’da geçiyor, paranın ve gücün peşinde koşan Banker Veli ve yine zenginlik ve güç peşindeki baba Müşerref ile güzel kızı Letafet’in masum, romantik ancak parasız âşığı şair Raif döngüsündeki komik olayları aktarıyor.
Oyunun yazarı Kıvanç Kılınç, kolayca tahmin edileceği gibi Rönesans sonrası komedyanın artık klasikleşmiş ve klişeleşmiş özelliklerini oyunda bol bol kullanmış. Paragöz ve tamahı yüzünden iflasla burun buruna gelen, bu durumdan kurtulmanın çaresi olarak da kızını paralı bir kocayla evlendirmenin yolunu arayan bir adam. Banker namı altında tefecilik yapan bir açıkgöz. Güzeller güzeli, masum bir genç kız ve sevdiği genç, dürüst ama parasız bir şair. Tabii bir de bütün düğümleri atan ve bütün düğümleri çözen bir dadı.
Oyunun birinci perdesi gereğinden fazla uzun tutulmuş ya da konu bilindiği için izleyicilere öyle geliyor. İkinci perdede olay örgüsü hızlandığı ve güncel motifler yer aldığı için daha başarılı, daha kolay ve zevkle izlenilen bir sonuç ortaya çıkıyor.
Veli Kahraman’ın tasarladığı çok yalın çizgilerden oluşan dekor, oyun alanını küçültmeden gereken izlenimi yaratmayı başarıyor. Onur Alagöz’ün ışık düzeni de oyuna renk katıyor. F.Nihan Şen’in kostüm tasarımı, Hicran Akın’ın koreografisi, Ali Seçkiner Alıcı’nın müzik düzenlemesi yeterince işlevsel.
Çok aşina olduğumuz bu şablonu sahnelerken keşke oyunculuklarda fazla abartıdan kaçınılsaydı diye düşünüyorum. Oyun alanı ufak olduğu ve oyun seyircilerle çok yakın planda sahnelendiği için büyük jestler, büyük mimikler, büyük hareketler olduğundan daha da büyük görünüyor ve aşırılık duygusu uyandırıyor. Oyun geçmiş dönem komedyalarını çağrıştıran bir minyatür havasında, minimal bir yapıda oynansa daha uygun olur sanıyorum.
Abartılı oyunculuğa en çok ağırlık verenler Bülent Düzgünoğlu ile Kıvanç Kılınç. Fiziksel yapıları sahnede yeterince yer kapladığı için, büyük hareketlerden özellikle kaçınmaları yerinde olur. Sinem Ünsal ile Aras Cem Güler sempati toplayan iki genç oyuncu. Oyunun en başarılı sanatçısı ise gerek dadı, gerekse diğer rollerindeki ölçülü ve komedyaya uygun oyunculuğuyla Barış Özgenç.
Cihangir Atölye Sahnesi’ne alkışlarla dolu uzun bir ömür dilerim.
Tiyatrolardan haberler
Etik Nedir?
Gökhan Erarslan’ın yazıp yönettiği ve Şişli’deki Black Out salonunda sergilenen “Etik Nedir?” bir akademisyenin son dersine odaklanan bir oyun. Oyunda, gündelik hayattan aile kurumuna, politikadan kadın-erkek ilişkilerine kadar pek çok konu ‘etik’ kavramı üzerinden tartışmaya açılıyor. Bu bir hesaplaşma oyunu; "Etik Nedir?"çok konuşulan ama neredeyse hiç görülmeyen bir kavram olan etik kavramının üzerinden toplumsal hayatta görmezden geldiğimiz pek çok hadisenin izini sürerek, sert bir eleştiriyi sahneye taşıyor. Oyunun en çok dikkat çeken yanı ise finaline seyircinin karar veriyor olması. Oyundaki karakter seyircinin vereceği kararla neyin etik olup neyin olmadığını belirlemeye çalışıyor.
Yazan-Yöneten: Gökhan Erarslan, Yönetmen yardımcısı: Ezgi Erarslan, Sahne/Kostüm Tasarımı: Serkan Kavurt, Işık Tasarımı: Kamer Karabektaş, Müzik Tasarımı: Emrah Can Yaylı, Fotoğraf: Doğukan Köse, Afiş Tasarımı: Gökhan Baş, Oynayan: Tolga Çiftçi.