Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Bir yanlışlıklar komedyası
Bir yanlışlıklar komedyası
08 Kasım 2014 - 07:11EKİP Tiyatrosu hızlı sahne trafiğinin olmazsa olmazı “çok kapı” temeline dayanan “İki Kapılı Ev” oyunuyla tiyatro dönemini başlattı
İKİ KAPILI EV- Yazan: Pedro Calderón de la Barca, Çeviren: Onur Alagöz, Nihan Demirelli, Uyarlayan: EKİP, Yöneten: Cem Uslu, Oyuncu koçu: Mine Çerçi, Işık:Cem Yılmazer, Dekor: Cem Uslu, Öner Serkan Şimşek, Kostüm ve aksesuar: Duygu Yetiş, Simel Aksünger, Ayşegül Uraz, Afiş ve Broşür: Duygu Yetiş, Fotoğraflar: Ali Güler, Oynayanlar: Simel Aksünger, Ömer Fırat Köker, İsmail Sağır, Ayşegül Uraz, Hakan Emre Ünal, Duygu Yetiş.
Aşkoş, Calabazas rolünde; Dudilli, Marcela rolünde.
EKİP topluluğu, İspanya’nın Altın Çağı’nda “Pelerin ve Hançer Komedyası” diye tanımlanan türün ustalarından Pedro Calderón de la Barca’nın bir oyununu, oyun-içinde-oyun tekniğiyle uyarlamış. Ortaoyununun dekor anlayışına uygun bir sahne düzeninde ve Clown Theatre (Modern Palyaçoluk) yaklaşımında sergilenen oyun şu sözlerle sunuluyor:
“Tiyatro patronu Patara, kumpanyası için yeni bir oyun ararken eline Calderón de la Barca’nın 'İki Kapılı Evi Koruması Güç' adlı oyunu geçer. Oyun için ideal (!) kadrosunu vakit kaybetmeksizin kuran Patara ile oyuncuları Aşkoş, Güzeellik, Tata, Küt ve Saftirik, neredeyse 400 yıllık bu eski oyunu kendilerince yeniden sahneye koyarlar."
Oyun
1629’da yazılan özgün oyun, davranış komedisini İspanyol geleneğinin aile onurunu koruma temeline oturtuyor. Marcela’nın ağabeyi ile Laura’nın babası bu onuru korumanın gayretindeyken, yakışıklı Lisardo’nun gelivermesi ve ağabey Don Felix’in de Laura’ya âşık olması yanlışlıklar zincirini başlatıyor.
Erkeklerin ikisi de aldatıldıklarını sanırken, kızlar da kıskanç ağabey ve babadan kaçmaya çalışıyor. Tabii bir yandan da sevdiklerine kavuşmak için türlü entrikalar düzenlemeye girişiyorlar. Bu noktada iki kapılı bir ev, kaçma-kovalama ve yanılmalar için bulunmaz bir mekân oluyor.
Cem Uslu elverişli dekor tasarımının yanı sıra, zekice kurgulanmış oyun metni ve oyun düzeniyle yeni bir başarı örneği veriyor. Kumpanyanın sahibi Patara ve Don Felix rollerinde İsmail Sağır, Tomas Fasulyeciyan ekolünün iyi bir temsilcisi oluyor.
Oyun-içinde-oyunda Lisardo ve Fabio rollerini üstlenen Saftirik’te Ömer Fırat Köker sevimli bir oyunculuk sergiliyor. Calabazas/Aşkoş’u oynayan Simel Aksünger, ölçülü oyunuyla çok başarılı. Marcela ve Lelio tiplerini canlandıran Tata’da Duygu Yetiş farklı karakterleri benzer, ama şirin bir yorumla oynuyor. Silvia, Celia, Herrera gibi kadın ve erkek rollerinde oynayan yetenekli Güzeeelik’te Ayşegül Uraz, biraz “seyirciye kendini beğendirme” tuzağına düşmese çok daha başarılı olacak.
Güldürüyü doruğa çıkaran ise kadın rolünde Laura’yı oynayan Küt, yani Hakan Emre Ünal. Kahkahaların ve alkışların büyük bölümünü o hak ediyor.
Genç ekip, seyircinin reaksiyonuna göre tekrarlara ve tülûata sapma tehlikesiyle karşı karşıya. Tülûat kolay gibi görünen, ama büyük ustalık isteyen, ölçüyü kaçırmadan bıçak sırtında oynanması gereken bir tür. Gençler, zaman zaman o bıçağın sırtından kayıp oyunun gereksiz yere uzamasına yol açıyorlar. Bu sorun giderildiği zaman oyun daha yoğunlaşacak ve tadına da doyulmayacak.
Sezonun kaçırılmaması gereken bu yapımını 23 Kasım 19.00 ve 26 Kasım 20.30’da Tiyatro D22 salonunda izleyebilirsiniz.
İletişim: Tiyatro D22- 0212.293 19 92 / 0535.235 32 03
Altıdan Sonra Tiyatro ve Pangar ortak yapımı
Kral (Soytarım) Lear sezonu açtı
Yiğit Sertdemir’in, “Bu güçlü ve şimdiye dek belki de binlerce kez sahnelenmiş oyun, bir tragedya. Ancak biz yolculuğumuza, Lear’ın ve çevresindekilerin hikâyesini; Lear’a en yakın kişi olan, bütün gerçekleri ve fikrini hiç çekinmeden dillendirebilen, fakat her nasılsa oyunun bir yerinde kaybolan ve bir daha adı bile geçmeyen, Soytarı’nın gözünden başladık. Oyunun o bilinmedik anında kaybolan Soytarı, yanına aldığı bu hikâyeyi, başka soytarılarla yeniden anlatmayı seçse; Lear’ın yaşadıklarını, hem de kendi gözünden paylaşmayı tercih etse, ortaya ne çıkardı? Bu nedenle oyunu grotesk dille yeniden yaratmak ve seyirciyle ‘soytarıca’ bir Lear hikâyesini paylaşmak istedik. Groteskin o acıtıcı gerçekliğiyle baş başa kalmak… Jan Kott, Çağdaşımız Shakespeare adlı kitabında şöyle der: ‘Tragedya rahiplerin, grotesk soytarıların tiyatrosudur.’ Belki de yapmaya çalıştığımızı en iyi özetleyen sözleri de buradan yola çıkarak dillendirebiliriz: ‘Biz, Kral Lear’ı rahiplerden çalıp, soytarılara teslim ettik…” sözleriyle tanıttığı Kral (Soytarım) Lear, bu dönem izleyicileriyle Kadıköy Halk Eğitimi Merkezi’nde buluşuyor.
Tiyatro Adam’da 5.Frank
Tiyatro Adam’ın bu sezon sahnelediği yeni oyunu Friedrich Dürrenmatt’ın “5.Frank” adlı oyunu. Tahsin Saraç’ın Türkçeye çevirdiği oyunu Fatih Koyunoğlu yönetiyor.
Oyunumuz, iki yüzyıl boyunca şiddet, hile ve dolandırıcılıkla dünyaya şekil veren Frank Bankası'nın ironik öyküsünü anlatıyor; ataları kadar acımasız olamayan 5. Frank'ın zayıf yönetimini, kötüye giden banka işlerini, bundan kurtulmak için kurulan büyük planı ve karşılaşılan beklenmedik olaylar sonucunda banka yönetiminin düştüğü trajikomik durumu konu ediyor.
Sevgi, iyilik, sevecenlik, acıma gibi insana özgü duyguların bütünüyle yok sayıldığı vahşi kapitalizmi, para, güç ve ölüm olguları üstünden grotesk bir dille eleştiriyor.
"5. Frank", oyuncular tarafından canlı olarak yapılan müzikleriyle, modern ve dinamik reji anlayışı, tempo ve coşkusuyla, seyirciye, gülmecesi bol, keyifli ve aynı zamanda en sarsıcı bir tiyatro lezzeti sunmayı vaat ediyor.
Geçen yıl başlayan ve başarısıyla çeşitli ödüller kazanan, Bertolt Brecht’in “Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı” adlı oyunu bu sezon da çeşitli sahnelerde sürüyor.
5. Frank oyun günleri:11Kasım 20.30’da Moda Sahnesi
13 ve 27 Kasım 20.30’da Ortaköy Afife Jale Sahnesi
Arturo Ui oyun günleri: 12-26 Kasım 20.30’da Ortaköy Afife Jale Sahnesi
22 Kasım 20.30’da Trump Kültür ve Gösteri Merkezi
25 Kasım 20.00’de Sabancı Üniversitesi
Ortaköy gişe: 0212 236 10 27
Moda sahnesi gişe: 0216 330 58 00
Trump gişe: 0212 274
Tiyatro Keyfi Garaj İstanbul’da
Geçen Sezon oyuncularının başarılı oyuncu ödülü aldığı “Shakespeare’in Bütün Eserleri – Hafif Kısaltılmış” adlı oyun, tiyatro ve bistro düzeninde bir yerleşim ortamında izleyicilere interaktif bir deneyim yaşatıyor.
Adam Long, Daniel Singer ve Jess Winfield’in yazdığı oyun Londra’da 10 yıldır kapalı gişe oynuyor. Türkiyedeki yapımda Leyla Özgüler-Kalender’in Türkçeye çevirdiği yapıtın yönetmeni, dramaturgu ve ışık tasarımcısı Kemal Başar. Kostüm tasarımı Berna Yavuz’un, koreografi Alpaslan Karaduman’ın imzasını taşıyor.
Kemal Erdurak, Mesut Yılmaz ve Kerem Muslugil’in canlandırdığı üç aklı evvel oyuncu, Shakespeare’in bütün eserlerini birden seyirciye sunmaya kalkışır. Üstelik Shakespeare hakkında yüzeysel bilgi ve kulak dolgunluğundan başka donanımları da yoktur. Cehaletin verdiği cüretle kadınları, cadıları, soytarıları oynamaya çalılınca aksilikler birbirini izler, olaylar çılgınlık boyutuna erişir.
Herkesin akşamdan sabah ünlü olmayı düşlediği, oyunculuğun kimilerince kolay bir meslek gibi görüldüğü ülkemizdeki bu tuhaf duruma ışık tutan bu güldürü Garaj İstanbul sahnesinde oynanıyor.
11, 14, 15, 18, 21, 23, 25, 26,29 Kasım 20.30
İletişim: 0212. 244 44 49
Şermola'da Kasım oyunları
10,17,24 KASIM FRİDA "KALABALIK MONOLOG" / İkimetrekare Tiyatro
Mavi Ev ve 40’lı yaşlarına yaklaşan Frida Kahlo. Yaşamı pahasına; ruhu bedeniyle lades tutuşan bir kadın. Ve Frida’nın kadere adanmış bedeni; felçli bacağı, kırık omurgası, iltihaplı eli. 32 ameliyat, sekiz korse ve bir kadın. Devrim, arzu, adamlar, kadınlar ve Meksika. Zihnini, tutkularını ve yaşamını verdiği yirmi beş yıllık dostu, idolü ve sevgilisi ressam Diego. Boyalar, ağrı kesiciler, fırçalar, röntgenler, sinir hapları, mektuplar, virgüller ve çok fazla acı. Ya da aşk.
Yazan ve Yöneten:Emre Özerden, Proje Koordinatörü:Çiğdem Akyürek, Proje Asistanı: Caner Saka, Oynayanlar: Özge Özel, Cansu Saka, Emre Akarsu, Emre Özerden.
13 KASIM Perşembe ET / Tedbil-i Mekan
Tek perdelik bir oyun olan ‘Et’ ‘Gösteri Dünyası’ndaki steril, güzel insan imgesine karşıt olarak onun değişmeyen ilkelliğini gösterme amacıyla belirsiz bir geleceğe taşınmış, mizah unsurları üzerine kurgulanmış bir hikaye sunar.
Yazan: Şule Demier, Yöneten: Erkan Taşdöğen, Dekor Tasarım: Nurdan Aliyazıcıoğlu, Kostüm Tasarım: Ümit Ünal, Müzik Tasarım: Erkan Taşdöğen, Işık Tasarım: Erdem Çınar, Oyuncular: Alişan Özkan, Erkan Taşdöğen, Figen Sumeli, Beste Tok.
28 KASIM KRAPP’IN SON BANDI
(TEYBA DAWÎ) TiyArtro
‘Krapp’ın Son Bandı’ ‘Teyba Dawi a Krapp’ adıyla TiyArtro Topluluğu’nun sahnelediği ilk oyunu. Dünyada ilk kez Kürtçe yorumlanan oyun Harold Pinter ve Mehmet Uzun’a ithaf olunur. Türkçe ve İngilizce altyazılı gösterilecektir. Genco Demirer ve Berna Oğuzutku Demirer tarafından kurulan TiyArtro, Türkiye’nin ilk çok kültürlü-çok dilli tiyatrosu. “Krapp’ın Son Bandı” yanı sıra, topluluk Ermenice, Ladino, , Rumca, Süryanice, Yidiş ,Zazaca, Rusça vb. dillerde de özgün eserler sunacak. Özel yapımlarıyla TiyARTro uluslar arası kültür ve sanat alanında yeni bir soluk katacak. Krapp'ın Son Bandı-
Yazan: Samuel Beckett, Çeviren - Oynayan: Hilmi Demirer, Yöneten: Emre Erdem, Tasarım: Genco Demirer, Müzik: Kristopher Fisher, Koreografi: Gökmen Kasabalı.
11,18,25 Kasım GOR/Destar Tiyatro
Destar Tiyatro “GOR (Mezar)” bir mezarın içinde geçiyor. Ruhlar, bedenleri çürüyene kadar bedenlerinin yanında kalmak zorundalar. Ölüler bekleyiş halinde geldikleri, bulundukları ve gidecekleri zamana dair bir şeyler geveliyorlar. Geveliyorlar çünkü beklerken gevelemekten başka yapabilecekleri bir şey yok.
Yazan ve Yöneten: Mîrza Metîn, Oyuncular: Alan Ciwan, Berfîn Zenderlioğlu, Mensur Zîrek, Mîrza Metîn, Sadin Yeşiltaş, Işık Tasarım: Alev Topal, Makyaj:BerfînZenderlioğlu, Fotoğraf: Nazım Serhat Fırat. Kürtçe oyunda Türkçe üst yazı kullanılmaktadır.
14 Kasım- BERNARDA ALBA’NIN EVİ / Mek’an Sahne
Yazan: Federico Garcia Lorca, Uyarlayan, yeniden yazan: Pelin Temur, Yöneten ve oynayan: Ahmet Melih Yılmaz. Bernarda Alba'nın Evi oyununu, anneanne Maria Josefa'yı merkeze alarak, bir anlatıya dönüştüren oyunda bir erkek oyuncu, beş farklı kadını canlandırıyor. Oyun, Queer kavramına Lorca'nın kadınları üzerinden bakıyor. Oyuncu; bedenine, Bernarda ve kızlarını çağırarak, "Kadın rolü, erkek rolü yoktur! Rol vardır" fikrini sahnede görünür kılıyor.
19 Kasım BEDREDDİN / Timis
Tekrar tekrar yazılan hikayeler..İnsan bu kadar unutabilir mi? Bu mümkün mü? Bedreddin’in ve Börklüce Mustafa’nın hikayesi..Emin olunamayan bir tarih, emin olmaya pek de ihtiyaç duymayan anlatıcılar.. “Bedreddin”, farklı metinlerden derlemelerle beraber TİMİS Oyuncuları tarafından tekrar yazılmış, Nazım Hikmet’in “Şeyh Bedrettin Destanı”, Durali Yılmaz’ın “Şeyh Bedreddin”, Yılmaz Gruda’nın “Börklüce Mustafa” ve Yılmaz Karakoyunlu’nun “Serçe Kuşun Sonbaharı” eserleri referans alınarak hazırlanmıştır.
Oyuncular: Canan Kardeş, Muhammed S. Özçelik, Ozan Fırat, Müzik: Bihter Denizci, Burcugül Kaya, Esmani Kılıç, İsmail Cem Kaba, Merve Giray, Yöneten: Selçuk Mert, Derleyen-Yazan:Timis Oyuncuları, Müzik Danışmanı: Ezgi Elkırmış, Pınar Zehra Satılmış, Afiş Tasarım: Mine Aksoy, Işık Uygulama: İpek Kurtoğlu.
20 Kasım CIRCUS D'ARC/Kadro Pa
Tozlu bir sirk çadırı...2 kişilik renkli bir kumpanya. Ermiş Jan Dark'ın kahramanlık serüveni... Circus D'arc'ta hepsi bir arada.. Circus d'Arc'ta Jan Dark'ın hikayesine şahit olacaksınız! Karşınızda pek şakacı, bir o kadar da cesur bir kumpanya göreceksiniz. Aman ha... Sirk numaralarımız gözlerinizi kamaştırırken Jan Dark'ı unutmayınız!
Proje: Kadro pa, Bernard Shaw'ın eserinden, Tasarım-Uygulama: Didem Kırış, Simge Günsan Koreograf: Özgür Kavurmacıoğlu, Dışgöz: Güray Dinçol, Afiş: Kemal Okur, Fotoğraf: Hasan Canberk Karaçay.
12, 22,27 Kasım-Ben Bir Başkasıdır / Tiyatro Fobi
"...'düşünüyorum' demek yanlış bir şey... ‘beni düşünüyorlar’ demeli... Sözcük oyunumu bağışlayın... BEN bir başkasıdır..." Arthur Rimbaud (1871)
Erdal Baran Şahin tarafından kaleme alınan metin, Arthur Rimbaud 'un bir mektubunda yer verdiği "Ben Bir Başkasıdır" tümcesine odaklanarak yeni bir oyun kuruyor. Seyirciler salona girerken oyundaki ana karakterin hayatına etki etmiş toplumsal rollerden birini seçerek oyuna dahil oluyor. Ekip, seyircileri oyun boyunca kendi kimlikleri ile değil taşıdıkları rol kimlikleriyle -mış gibi yapmaya yönlendiriyor.
Yazan- yöneten: Erdal Baran Şahin, Oyuncular: Şirin Öten, Serdar Solkun, Müzik:Cem Ulu.
15 Kasım UYKUSUZ / IRISH MAFIA
“ Birazdan güneş doğacak ve ben kendi deliliğimi sınırlayacağım”
Sıradan bir hayat ve düzenli bir evlilik… Günlerce, haftalarca süren bir uykusuzluk hali…
Özgür Özgülgün’ün yazdığı oyunu Can Ceylan sahneye koyuyor. Irish Mafia’nın yedinci oyunu olan Uykusuz’un dekor tasarımı Ecem Düyen’e, ışık ve efekt uygulaması Oktay Şahinler’e, afiş tasarımı Duygu Aktoprak’a ait. Oynayanlar: Kimya Gökçe Aytaç, Deniz Poyraz Genç ve Duygu Aktoprak.
26 Kasım DÎSKO 5NO’LU/Destar Theatre
Diyarbakır 5 No’lu cezaevi vahşeti üzerine bir deneme... Bir vahşet anlatısı…
“Disko” (Disiplin koğuşu), askerî işkencehanenin bir halka karşı soykırım düzeyinde deneme tahtasıdır. Bir örümcek, bir sinek, bir fare, bir köpek, bir gardiyan ve bir mahkûm tek vücutta dile geliyorlar. Aklın ve hayal gücünün sınırlarını zorlayan insanlık dışı bir vahşeti anlatıyorlar.
Yazan: Mîrza Metîn, Yöneten: Berfîn Zenderlîoğlu, Oynayan: Mîrza Metîn, Sahne Tasarım: Metîn Çelik, Işık Tasarım: Alev Topal, Müzîk: Nizamettin Ariç / Wêneyên Xewnan, Vîdeo: Pia Rönicke & Zeynel Abidin Kızılyaprak, Afîş: Metin Çelik, Türkçe üst yazı çevirisi: Nazê Yerlikaya, Efekt: Alan Ciwan, Adar Baran Değer, Fotoğraf: Nazım Serhat Fırat. Kürtçe oyunda Türkçe ve İngilizce üst yazı kullanılmaktadır.
29 Kasım TİRS Û XOF/ Theatre Deng û Bêj
Savaş; pek çok insanın trajedisine kapkara bir fon olan o kirli kelime. Mark Ravenhill'ın onaltı oyundan oluşan "Shoot, Get Treasure, Repeat" (Vur, Yağmala, Yeniden) adlı metninden seçilen dört oyun da bu yakın ve tanıdık motifler üzerine kurulu ve yine o kadim soruyu hatırlatıyor bize: Bütün savaşlar, acılı annelerin ve onların öldürülen çocuklarının trajik hikayelerinden ibaret değil mi?
Oynayanlar: Nazlı Benan Özkaya, Aydın Şentürk, Özlem Taş, Şehmus Kartal, Güldestan Yüce, Turgay Atalay. Oyun / Türkçe - Kürtçe / Türkçe - Kürtçe Üstyazı
30 Kasım OLMAK YA DA OLMAMAK Tiyatro Vira
Shakespeare masalı keşfetti ve yetişkinlerin masallarını anlattı... Hamlet sadece bir araçtı, tıpkı diğer karakterler gibi. Eylemler ve eylemsizlikler süregelen yaşamlarımızı ne kadar etkiliyor? Değişen dünya hikayelerimizi ne kadar değiştirdi?'' Olmak'' kavramı bizim alanlarımızı nasıl etkiliyor? Kimliklerimiz dışında 'biz' kimiz?
Yazan ve Yöneten: Neslihan Çakıner, Yön.Yardımcısı ve Dramaturg: Dilem Cengiz, Ses tasarım: Can Yurttagül, Müzik: Cemre Kabaş, Koreografi: Neşe Ceren Aktay, Sahne/ Kostüm Tasarım: Aycan Arık, Afiş Tasarımı: Aycan Arık, Tanıtım Filmi ve Fotoğraflar: Ahmet Karakaş, Meddah: Gizem Bulut
HOBİ Galeri’de İsmet Birsel Sergisi
12 Kasım – 6 Aralık
Çalışma tarzını “Boş tuvalin önüne oturduğumda belleğimdeki karakterleri bir telaş alıyor. Onlar da benimle birlikte bir maceraya girecek olmanın heyecanını yaşıyorlar. Beyler papyonlarını bağlıyor, hanımlar makyajlarını tazeliyor. Operada sazlar akort ediliyor. Birbirini kıskananlar, yerini beğenmeyenler kolumu çekiştiriyor. Bir kargaşadır gidiyor. Son fırça darbesinin zamanlamasına birlikte karar veriyoruz. Demokratik! Sonunda hepsini mutlu eden bir yapıt oluşuyor.,” diye anlatan İzmir/Karşıyakalı İsmet Birsel en yeni çalışmaları HOBİ Sanat Galerisi’nde.
Pazar, Pazartesi dışında her gün
Valikonağı Cad. Pasaj 73, Nişantaşı
0212.225 23 37
Setenay Özbek
"Inner Reminiscences - İçsel İzlenimler"
6.11. - 21.12.2014
İçsel İzlenimler, bir dönem sergisidir. Her insanın hayatının belli dönemleri vardır ve her dönemin bir duygusu, rengi, mekânları, müziği, kokusu, kitapları, hayalleri ve insanları… Hayat, bu dönemlerin parçalarını oluşturarak bir bütün halinde bize yeniden sunar; işte o zaman yaratıcı gücümüzün ve ruhumuzun o zaman diliminden ne kadar etkilendiği, ya da beslendiği sanatla yeniden ortaya çıkar.
Setenay Özbek'in resimleri, sanatçının bir döneminin hikâyesidir ve şüphesiz ki ruhunun el attığı tüm sanat alanlarına coşkuyla yansımıştır. Serginin ön planda olan serisi, tamamlanmış büyük boyutlu kompozisyonların parçalara ayrılarak başka bir resim üzerine geometrik yerleştirmesiyle oluşmuş işlerden meydana gelmektedir ve sanatçıya göre asıl tamamlanma ikisinin birleşimiyle gerçekleşir. Bu sergide yer alan işler, daha önce izleyicilerle buluşmamış, büyük çalışmalara dayanan küçük işleri de içermektedir.
Her gün: 11:00 – 19:00 ve randevu ile, Tel. 0 216. 369 80 50
Bağdat Caddesi No: 350, 34738 Erenköy
info@art350.com
Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nin konusu “GÖÇ”
Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nin bu yıl dördüncüsü gerçekleştiriliyor. Başkanlığını Prof. Dr. Adem Sözüer’in yaptığı ve 7-13 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen film festivalinin bu yılki konusu “Göç”. Yaklaşık 80 konuşmacının katılımıyla gerçekleşecek panellerde suç, ceza ve adalet kavramları hem sinema açısından hem de akademik açıdan “Göç” kavramı çerçevesinde tartışılacak. “Ulusal ve Uluslararası Perspektiften Türkiye’de Göçmenlik, Türkiye’de Mültecilik Sorunu ve Sorunun Kaynakları, Türkiye’deki Suriyeli Mültecilerin Toplumsal Kabulü ve Uyumu” gibi konuların irdeleneceği panellerin ardından yapılacak Yuvarlak Masa Tartışması’nın konusu ise “Sinema ve Adalet” olarak belirlendi.
Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali kapsamında aralarında Si-O-Se-Pol Köprüsü, Los Angeles Gölü, Geçiş, Muson Atışları, Mateo, Ölü Taklidi, Meleklerin İşareti, Aya Yakın, Genç Victor Perez, Göçmen adlı yapımların yer aldığı 30 film sinemaseverlerle buluşacak.
Olbinski Afişleri
Baby Doe’nun Baladı
Etiketler: Seçkin Selvi Ekip Tiyatrosu iki kapılı ev Cem Uslu Duygu Yetiş pedro calderon de la barca Ekip Simel Aksünger Ömer Fırat Köker İsmail Sağır Ayşegül Uraz hakan emre ünal Şermola 5. frank Tiyatro Adam Kral Soytarım Lear Garaj İstanbul hobi galeri ismet birsel