Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Balkon sefası
Balkon sefası
13 Nisan 2013 - 07:04 | Oyun uzun olmasına karşın bir solukta izleniyorMSÜ Tiyatro Bölümünün amatör oyuncularından profesyonel düzeyde bir çalışma: Genet’nin “Balkon” adlı oyunuBALKON- Yazan:Jean Genet, Çeviren:Başar Sabuncu, Yöneten: Yiğit Sertdemir, Koreografi: İlyas Odman, Müzik: Taylan Erdağ, Eylül Güntekin, Dekor - Kostüm: Merve Durak / Ebru Özdemir, Makyaj tasarım: Candan Seda Balaban, Oyuncular: Barbara Shirley/ Peral Filiz/ Özgün Akaçça/ Barış Aytaç/ Bahar Çokyaşa/ Elçin Afacan/ Yunus Emre Terzioglu/ Mert Asker/ Arda Oğul Mericliler/ Mert Can Sevimli/ Çiğdem Aygün.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro bölümü öğrencileri, hocaları Yiğit Sertdemir’in yönetmenliğinde Jean Genet’nin ünlü oyunu “Balkon”u sahnelediler. Tiyatro Stüdyosu’nun 1998’deki unutulmaz prodüksiyonundan bu yana, oyun profesyonel tiyatroların sahnesine çıkarılmadı. O nedenle oyuna kuş bakışı bir göz atalım.
Oyun
Fransızların genelev için geleneksel olarak kullandıkları “illüzyonlar evi” terimi, “ismiyle müsemma”, yani bir kişinin ya da bir şeyin adıyla özelliklerinin uyumlu olması tanımına çok yakışan bir söz. Genelev, müşterilerine hayallerini, fantezilerini gerçekleştirme ortamını hazırlar. Absurd tiyatronun en önemli sanatçılarından Jean Genet’nin ilk kez 1957 yılında sahnelenen “Balkon” oyunu da müşterilerine bu olanağı sallayan lüks bir genelevde geçer. Oyunun baş müşterileri toplumda gücü simgeleyen kimliklere, yani piskopos, general ve yargıç kimliklerine bürünen üç kişidir. Bu kimliklerin simgesel göndermesi de kilise, yargı ve ordu kurumlarıdır. Müşteriler kendi hayalleriyle örtüşen salonlarda o hayalleri oynarlarken, genelevin dışında da bir devrim hareketi vardır. Genelevdekiler polis şefini beklerken Chantal adındaki fahişe de devrimcilere katılır. Gerçek general, yargıç ve piskopos, devrimciler tarafından saf dışı bırakılırken, kraliçe geneleve bir elçi göndererek statükoyu yeniden oluşturmak için onların yardımını isteyince genelevin “madam”ı ve çalışanları fantezilerin kahramanlarını gerçek kişiler gibi “balkon”da boy göstermeye hazırlarlar.
Genet’nin oyunu yazarken hareket noktası İspanya iç savaşı ve faşistlerin cumhuriyetçileri yenilgiye uğratmasıydı. Devrimcilerin yılmasını bir dirençsizlik olarak gören ve hayal kırıklığına uğrayan yazar, yozlaşmış yönetici güçlerin karşısına devrimci simgesi olarak bir fahişeyi çıkartıp karşıtlığını ortaya koydu. Genet oyun boyunca illüzyon ile gerçekliğin çatışmasını vurgular ve izleyiciyi “Gerçek olan hangisidir, gerçek olmayan hangisidir?” sorusuna yönlendirir. Oyunu dramatik yapısı açısından analiz eden uzmanlar, bu yapının üç eşit aşama ile dengesinin sağlandığını belirterek ve bu üç aşamayı “yerleşik düzen, bu düzene yönelik tehdit ve düzenin yeniden kurulması” olarak tanımlıyorlar.
Oyunun politik yapısı yazıldığı andan itibaren bir takım çevreleri rahatsız etti; ama o çevreler oyuna karşı çıkarken “müstehcenlik” bahanesinin ardına saklandılar. 1957’de Londra’da oynanması büyük sorun oldu. Ama dünyanın önde gelen yönetmenleri, toplumsal güç rollerini ve toplumun değer ölçütlerini müthiş bir teatral anlatımla irdeleyen oyunu bütün engellemelere rağmen sahnelediler. Avrupa’da Peter Brook, Erwin Piscator, Peter Zadek, Giorgio Strehler, Roger Blin, Amerika’da José Quintero yapıtın çeşitli prodüksiyonlarını yönetirken oyun opera olarak oynandığı gibi sinemaya da uyarlandı. Peter Brook, oyunu Théâtre Antoine’da sahnelemeye hazırlanırken, tiyatronun sanat yönetmenini emniyete çağırdılar ve bu oyun oynanırsa polisin parmağı olan bir ayaklanma çıkacağını ve tiyatronun kapatılacağını söyleyerek gözdağı verdiler. Brook oyunu ancak iki yıl sonra başka bir tiyatroda sahneleyebildi. Oyun Brezilya’da askerî diktatör General Garrastazu Médici zamanında sahnelenirken fahişe Chantal’ı oynayan oyuncu hükümete karşı faaliyette bulunduğu bahanesiyle tutuklandı.
MSÜ yapımında yorum
Yiğit Sertdemir, oyunu grotesk bir havada yorumlamış. Bu yaklaşım giysilerden dekora ve davranış biçimlerine kadar sindirilmiş. Ancak, bu grotesk atmosfer oyunun eleştirel yapısını ve siyasal-sosyal temasını zedelemiyor; hatta daha da vurguluyor.
Oyunda canlı müzik kullanılması da oyun düzeninin ritmine büyük hareket ve canlılık katıyor. Taylan Erdağ’ın bestesine Eylül Güntekin’in katkılarıyla özgün müzik oluşturulmuş. Ayrıca Erdağ klavye ve bilgisayarla, Güntekin de kontrbasla sahnede de yer alıyorlar.
İlyas Odman’ın özenli dans ve hareket düzeni, oyunun başarısına omuz veren profesyonel bir el olmuş.
Merve Durak ile Ebru Özdemir’in dekor-kostüm tasarımı da gerek desen gerekse renk bütünlüğü olarak başarılı. Candan Seda Balaban’ın makyaj uygulamasında abartı derecesini biraz düşürmesi daha iyi olur diye düşünüyorum.
Oyunculara gelince; İrma’da Barbara Shirley ölçülü oyunculuğuyla göz dolduruyor. Carmen’de Peral Filiz oyunun genel atmosferine uygun bir coşkuyla oynuyor. Chantal’ı canlandıran Bahar Çokyaşa da başarılı bir performans gösteriyor. Barış Aytaç polis şefinde inandırıcı bir çizgiyi yakalıyor. Yunus Emre Terzioğlu (Piskopos), Mert Asker (General) Arda Oğul Meriçliler (Yargıç) harika bir üçlü oluşturuyorlar. Çiğdem Aygün, Elçin Afacan, Özgün Akaçça, Mert Can Sevimli ekibin başarısında paylarını düşeni gerçekleştiren oyuncular.
Tiyatro Stüdyosu 1998’de çıtayı yüksek tuttuğu için, her yeni yapımda beklenti de ister istemez yüksek oluyor. Sevinerek belirtmek isterim ki, MSÜ öğrencilerinin profesyonel düzeyi aratmayan çalışmasında da çıta aşağıya düşmedi.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro bölümü öğrencileri, hocaları Yiğit Sertdemir’in yönetmenliğinde Jean Genet’nin ünlü oyunu “Balkon”u sahnelediler. Tiyatro Stüdyosu’nun 1998’deki unutulmaz prodüksiyonundan bu yana, oyun profesyonel tiyatroların sahnesine çıkarılmadı. O nedenle oyuna kuş bakışı bir göz atalım.
Oyun
Fransızların genelev için geleneksel olarak kullandıkları “illüzyonlar evi” terimi, “ismiyle müsemma”, yani bir kişinin ya da bir şeyin adıyla özelliklerinin uyumlu olması tanımına çok yakışan bir söz. Genelev, müşterilerine hayallerini, fantezilerini gerçekleştirme ortamını hazırlar. Absurd tiyatronun en önemli sanatçılarından Jean Genet’nin ilk kez 1957 yılında sahnelenen “Balkon” oyunu da müşterilerine bu olanağı sallayan lüks bir genelevde geçer. Oyunun baş müşterileri toplumda gücü simgeleyen kimliklere, yani piskopos, general ve yargıç kimliklerine bürünen üç kişidir. Bu kimliklerin simgesel göndermesi de kilise, yargı ve ordu kurumlarıdır. Müşteriler kendi hayalleriyle örtüşen salonlarda o hayalleri oynarlarken, genelevin dışında da bir devrim hareketi vardır. Genelevdekiler polis şefini beklerken Chantal adındaki fahişe de devrimcilere katılır. Gerçek general, yargıç ve piskopos, devrimciler tarafından saf dışı bırakılırken, kraliçe geneleve bir elçi göndererek statükoyu yeniden oluşturmak için onların yardımını isteyince genelevin “madam”ı ve çalışanları fantezilerin kahramanlarını gerçek kişiler gibi “balkon”da boy göstermeye hazırlarlar.
Genet’nin oyunu yazarken hareket noktası İspanya iç savaşı ve faşistlerin cumhuriyetçileri yenilgiye uğratmasıydı. Devrimcilerin yılmasını bir dirençsizlik olarak gören ve hayal kırıklığına uğrayan yazar, yozlaşmış yönetici güçlerin karşısına devrimci simgesi olarak bir fahişeyi çıkartıp karşıtlığını ortaya koydu. Genet oyun boyunca illüzyon ile gerçekliğin çatışmasını vurgular ve izleyiciyi “Gerçek olan hangisidir, gerçek olmayan hangisidir?” sorusuna yönlendirir. Oyunu dramatik yapısı açısından analiz eden uzmanlar, bu yapının üç eşit aşama ile dengesinin sağlandığını belirterek ve bu üç aşamayı “yerleşik düzen, bu düzene yönelik tehdit ve düzenin yeniden kurulması” olarak tanımlıyorlar.
Kilise, Yargı, Ordu ve genelev maması illüzyonda mı, gerçekte mi buluşuyorlar?
Oyunun politik yapısı yazıldığı andan itibaren bir takım çevreleri rahatsız etti; ama o çevreler oyuna karşı çıkarken “müstehcenlik” bahanesinin ardına saklandılar. 1957’de Londra’da oynanması büyük sorun oldu. Ama dünyanın önde gelen yönetmenleri, toplumsal güç rollerini ve toplumun değer ölçütlerini müthiş bir teatral anlatımla irdeleyen oyunu bütün engellemelere rağmen sahnelediler. Avrupa’da Peter Brook, Erwin Piscator, Peter Zadek, Giorgio Strehler, Roger Blin, Amerika’da José Quintero yapıtın çeşitli prodüksiyonlarını yönetirken oyun opera olarak oynandığı gibi sinemaya da uyarlandı. Peter Brook, oyunu Théâtre Antoine’da sahnelemeye hazırlanırken, tiyatronun sanat yönetmenini emniyete çağırdılar ve bu oyun oynanırsa polisin parmağı olan bir ayaklanma çıkacağını ve tiyatronun kapatılacağını söyleyerek gözdağı verdiler. Brook oyunu ancak iki yıl sonra başka bir tiyatroda sahneleyebildi. Oyun Brezilya’da askerî diktatör General Garrastazu Médici zamanında sahnelenirken fahişe Chantal’ı oynayan oyuncu hükümete karşı faaliyette bulunduğu bahanesiyle tutuklandı.
Piskopos, Yargıç ve General- Korku dağları bekliyor
MSÜ yapımında yorum
Yiğit Sertdemir, oyunu grotesk bir havada yorumlamış. Bu yaklaşım giysilerden dekora ve davranış biçimlerine kadar sindirilmiş. Ancak, bu grotesk atmosfer oyunun eleştirel yapısını ve siyasal-sosyal temasını zedelemiyor; hatta daha da vurguluyor.
Oyunda canlı müzik kullanılması da oyun düzeninin ritmine büyük hareket ve canlılık katıyor. Taylan Erdağ’ın bestesine Eylül Güntekin’in katkılarıyla özgün müzik oluşturulmuş. Ayrıca Erdağ klavye ve bilgisayarla, Güntekin de kontrbasla sahnede de yer alıyorlar.
İlyas Odman’ın özenli dans ve hareket düzeni, oyunun başarısına omuz veren profesyonel bir el olmuş.
Merve Durak ile Ebru Özdemir’in dekor-kostüm tasarımı da gerek desen gerekse renk bütünlüğü olarak başarılı. Candan Seda Balaban’ın makyaj uygulamasında abartı derecesini biraz düşürmesi daha iyi olur diye düşünüyorum.
Lüks Mama İrma ve Polis Şefi- Değişmez ikili
Oyunculara gelince; İrma’da Barbara Shirley ölçülü oyunculuğuyla göz dolduruyor. Carmen’de Peral Filiz oyunun genel atmosferine uygun bir coşkuyla oynuyor. Chantal’ı canlandıran Bahar Çokyaşa da başarılı bir performans gösteriyor. Barış Aytaç polis şefinde inandırıcı bir çizgiyi yakalıyor. Yunus Emre Terzioğlu (Piskopos), Mert Asker (General) Arda Oğul Meriçliler (Yargıç) harika bir üçlü oluşturuyorlar. Çiğdem Aygün, Elçin Afacan, Özgün Akaçça, Mert Can Sevimli ekibin başarısında paylarını düşeni gerçekleştiren oyuncular.
Tiyatro Stüdyosu 1998’de çıtayı yüksek tuttuğu için, her yeni yapımda beklenti de ister istemez yüksek oluyor. Sevinerek belirtmek isterim ki, MSÜ öğrencilerinin profesyonel düzeyi aratmayan çalışmasında da çıta aşağıya düşmedi.
Etiketler: Bahar Çokyaşa Balkon Balkon Barbara Shirley Barış Aytaç eleştiri Jean Genet Mert Asker mimar sinan üniversitesi MSÜ Peral Filiz Seçkin Selvi Tiyatro Bölümü Yiğit Sertdemir Yunus Emre Terzioğlu