Arşınsız Sinan’ın Süleymaniye’si
SİNAN SÜLEYMANİYE’DE- Yazan: Cem Günen, Yöneten: Mahmut Gökgöz, Dekor tasarımı: Osman Şengezer, Kostüm tasarımı: Mihriban Oran, Işık tasarımı: Ayhan Güldağları, Besteci: Nurettin Özşuca, Koro şefi: Uğur Yılmaz, Oyuncular: Fatih Kahraman/ Murat Karasu/ Selçuk Kıpçak/ Umut Demirdelen/ Deniz Gürzümar/ Güray Kip/ Emin Önal/ Fırat Demir/ Cihan Ayhan/ Muzaffer Demirel/ Birol Engeler/ Yıldırım Eryılmaz/ Uğur Yılmaz/ rif Mustafa Güney/ Abdurrahman Yılmaz/ Aybar Taştekin/ Başar Alemdar/ Cem Çelik/ Gökhan Yılmaz/ Onur Erolus/ R.Onur Duru/ Tuğrul Ozan Tuğrul/ Umur Sevim/ Nesrin Sütçü.
İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun yeni dönem çalışmalarından “Sinan Süleymaniye’de” adlı yapıtın yazarı Cem Günen oyununu şöyle sunuyor: “Sanatın saltanatla savaşını gösteren bir destan gibi. Sultan Süleyman’ın öfkesi karşısında, koca Sinan’ın baş eğişindeki tevekkül ile ölüm korkusunu aşmış özgüvenin başkaldırışındaki pervasızlığı bir arada izliyoruz.”
Yönetmen Mahmut Gökgöz de “Ortak akıl tek akıldan iyidir eninde sonunda,” diyerek oyunu nasıl yorumladığını özetliyor.
Sahnedeki Oyun
Buraya kadar her şey iyi ve güzel. Gelin görün ki, yazarın ve yönetmenin yazılarındaki doğru yorum, sahneye pek yansımıyor. Oyun broşüründe, yapıtı izlemeyenlere de ısrarla okuttuğum ve okuyan herkesin benim kadar etkilendiği bir yazı var: “Şişeden Çıkan Mektup”.
Mimar Sinan’ın eseri Şehzadebaşı Camii’nin 1990’lı yıllarda restorasyonunu yapan firmanın bir yetkilisi şu tanıklığını aktarıyor: “…İnşaat Fakültesinde teorik olarak kemerlerin nasıl inşa edildiğini öğrenmiştik, ama pratiğimiz yoktu. Kemeri yavaş yavaş söküp yapım tekniğiyle ilgili notlar alacak ve yeniden yaparken bu notlardan yararlanacaktık. Sökmeye kemerin kilit taşından başladık. Taşı yerinden çıkardığımızda iki taş arasındaki boşluğa yerleştirilmiş bir cam şişeye rastladık. Şişede Sinan’ın yazdığı şu mektup vardı: ‘Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir. Bu süre içinde taşlar çürümüş olacağından yenilemek isteyeceksiniz. Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden nasıl yeniden inşa edeceğinizi bilemeyeceksiniz. Bu mektubu size kemeri nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum.’”
Cami temelinin yerine oturması için 7 yıl bekleyen Sinan’ın bu inceliği, Başbakan koltuğundan cami yeri saptayıp Mimar Sinan’la boy ölçüşmeye kalkarak Çamlıca Tepesi’ne beton kütle kondurmaya hiç benzemiyor. İşte bu incelikle yapıldığı için de 400 yıl sonra hâlâ ayakta Süleymaniye, bir 400 yıl daha da ayakta kalacağa benzer.
Bir seyirci olarak broşürdeki bu yazıyı okuyup, yazıyı seçmekteki isabeti alkışlarken, karşımızda ilkokul değilse de, lise müsameresi düzeyinde bir iş buluyoruz. Oyuncuların sahneye neredeyse yan yana dizilip konuştukları bir mizansen, tek sözcüğü anlaşılmayan bir koro çalışması. Oysa koro, konunun hareket noktasını, temelini anlatan sözler ediyor.
Görkemli opera dekorlarıyla göz kamaştıran usta Osman Şengezer bile, sanki bu oyunda işi biraz hafife almış gibi görünüyor.
Cetvele Dikkat!
Ama oyuna asıl haksızlık kostümlerde yapılmış. Sinan’ın ve diğer mimarlarla işçilerin giysileri kabul edilebilir nitelikte; gerçi Sinan’ın heykellerinde oyundaki gibi çizmeler yok, ama buna takılmasak da olur.
Ne var ki, Sultan Süleyman’ın, Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin ve nazırların kostümleri, Sinan’ın yukarıdaki mektupta gördüğümüz inceliğiyle hiç mi hiç bağdaşmayacak kadar müsamere işi. Ebussuud Efendi’nin yakası içler acısı, kostümlerin hepsi mefruşat dükkânından alınma kumaşlara benziyor. Bari “Muhteşem Yüzyıl”ın gardırobundan birkaç kostüm ödünç alınsaymış, göze batan bu kıyafetler sahneye çıkarılmamış olurdu.
Sorumlusu kostüm tasarımcısı mıdır, aksesuar sorumlusu diye adı geçen kişi midir bilmiyorum; ama yanlışların en beteri de Sinan’ın cetveli. Kaynaklara baktığımızda “Mimari arşın ortalama 75.774 cm'dir. Türkiye'de 26 Mart 1931 tarih ve 1782 sayılı kanunla, arşın ölçü birimi kaldırılıp, yerine metre sistemi kabul edildi” açıklamasını görüyoruz. Bu yasadan, yani metrik sisteme geçilmesinden 381 yıl önce Mimar Sinan’ın belinde köşedeki kırtasiyeciden alınmış 50 SANTİMLİK bir cetvel var. Bir iş ya hakkıyla yapılır ya da yapılmaz.
Bütün bu kargaşa içinde Sinan’ı canlandıran Fatih Kahraman ve Küçük Davud’u oynayan Deniz Gürzümar müsamere oyuncuları gibi değil de, gerçek oyuncular olarak oynuyorlar.
(İstanbul Devlet Tiyatroları - 0212 292 39 00/111/142)
Ocak ayı oyunları
Craft Tiyatro‘nun yeni oyunu "ENKAZ"
Sırılsıklam Hoşlaşma, Nasılsınız? Stand-Up, Ölüler Diyarı, 20’de Aşk, Yalancılar Kulübü adlı altı bölümden oluşan oyunda Berrin Şeker Civil, Olgu Baran Kubilay, Serdar Kötük, Gözde Kansu, İbrahim Aslan, Gül Arıcı, Erdeniz Kurucan, Lesli Karavil, Onur Dursun, Ezgi Esma Kürklü rol alıyor.
'Bir insan hayatı boyunca kaç enkazın altından sağ çıkabilir ki? Peki kaç kalıcı hasarla yoluna devam edebilir?' Umutları hayatından büyük bir ev kadını, terk edilmiş âşık bir koca, amatör bir stand-up’çı, bir terör mağduru, bir ölü, 20 yaşında bir hayat öğrencisi, öfkeli ve hormonlu bir ergen, gözü yaşlı koca bir çocuk, masum bir hırsız ve en doğal hakkını savunan bir nemfomanyak.
Hayatları bitmeden kendileri biten 10 sıradan insanın, 10 sıradan hikâyesi. Benim, senin, onun, bizim, sizin, onların hikâyesi…
15 – 22 Ocak Çarşamba / 18 – 25 Ocak Cumartesi
“Türkiye'nin yakın tarihindeki üç farklı dönem, Tarlabaşı'ndaki yüzyıllık bir binada aynı anda yaşanırsa nasıl 'İz'ler bırakır?” sorusunu yanıtlamaya çalışan Ahmet Sami Özbudak’ın “İz” adlı oyunu her Perşembe ve her Cumartesi 20.30’da sergileniyor.
Ferdi Çetin’in, “Sesler. Harfler. Heceler. Cümleler. Anlatıcı kim? Anlatılan hikâye kimin? Ait olmadığın bir dilde hikâye anlatmak mümkün mü?” sorularını aktaran “Ev, Mercedes ve Anneler” 31 Ocak Cuma 20:30’da.
Tiyatro Oyunbaz, Ocak ayında iki oyun sunuyor. Abdullah Cabaluz’un yönettiği bu oyunlardan biri Tom Stoppard’ın “Rosencrantz ve Guildenstern Öldüler”adlı yapıtı. Oyun 22 Ocak’ta Moda Sahnesi’nde seyirciyle buluşacak. İkinci oyun ise Lorca’nın unutulmaz yapıtı “Bernanda Alba’nın Evi” . O da 16 Ocak’ta İkincikat Karaköy’de.
BACHFEST ANKARA BAŞLIYOR!
Büyük besteci Johann Sebastian Bach’ın eserlerinin Ankara dinleyicisi ile buluşacağı Bachfest Ankara, 2014 yılı boyunca “her ay bir konser” mottosuyla başlıyor. Festival, 14 Ocak 2014 tarihinde özellikle Barok dönem icralarıyla saygın bir yere sahip olan ve dönem müziğinin arşiv ve icra çalışmalarıyla çok önemli katkılarda bulunan soprano Emma Kirkby, Londra Barok Orkestrası’nın 1. Kemancısı Ingrid Seifert ve Türkiye’nin dönem enstrümanlarına sahip ilk ve tek barok topluluğu olan İzmir Barok Topluluğu’nun konseriyle başlayacak. ODTU Kültür ve Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonu’nda gerçekleşecek konserin biletleri biletix sitesinden ve tüm Dost Kitabevi gişelerinden temin edilebilir.
Şubat konserinde Berlin Filarmoni Orkestrası’nın yaylı çalgılar sanatçılarından oluşan Concerto Melante topluluğu, Bach’ın ilginç ve renkli bir çalışması olarak anılan Müzikal Sunu’yu seslendirecek.
Bachfest Ankara Mart ve Nisan aylarında iki farklı solistle sahnelerde olacak. Dünyaca ünlü Viyola da Gamba sanatçısı Hille Perl ve Arp sanatçısı Catrin Finch Ankaralı müzikseverlerle buluşacak.
Tarihleri henüz netleşmemek ile birlikte 2014 yılı boyunca Ensemble Flautino, Cellist Jan Vogler, Klavsen Sanatçısı Celine Frisch, Rusya’nın tanınmış Bach topluluğu Bach Consort, Istanbullu Bach projeleriyle Alla Turca Kollektif ve Helsinki Barok Orkestrası Ankara’da festival kapsamında konserler verecekler. Konser takvimi ile ilgili güncellemeler, haberler, söyleşiler ve çok daha fazlası için www.bachfestankara.org festival web sitesini, https://www.facebook.com/bachfestankara Facebook ile https://twitter.com/bachfestankara Twitter adresini takip edebilirsiniz.