Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | "İnsandan Kaçan" insanlarla buluştu

"İnsandan Kaçan" insanlarla buluştu

26 Şubat 2016 - 06:02
Molière’in ünlü yapıtı “Misanthrope ya da Huysuz Âşık” Fransa’da ilk sahnelenişinden 350 yıl sonra “İnsandan Kaçan” adıyla Tiyatro Tatavla’da
İNSANDAN KAÇAN- Yazan: Molière, Çeviren: Bedreddin Tuncer, Yöneten: Yiğit Sertdemir, Müzik: Serkan Okanar, Sahne Tasarımı: Candan Seda Balaban / Yiğit Sertdemir, Giysi Tasarımı: Candan Seda Balaban, Koreografi: Senem Oluz, Yardımcı Yönetmen: Müge Arslan, Oyuncular: Ali Murat Altunmeşe, Ayça Bildik, Başak Kalkan, Erhan Özkoç, Ekremcan Arslandağ, Eraslan Sağlam, Giray Altınok, Kerem Özdoğan / Ulaş Akşit, Ömer Akgüllü, Şebnem Usanmaz, Tuba Zehra Sağlam, Yasemin Yeşilgöz, Yeşim Egemen Özaydın, Müzisyenler: Mert Tümer, Serkan Okanar, Asistanlar: Ayça Bildik, Başak Kalkan, Yasemin Yeşilgöz, Fotoğraf: Ertuğrul Dinler, Genel Koordinatör: Nil Görkem Gün.
 
Tiyatro Tatavla, ödenekli tiyatroların asal işlevlerinden olan “klasik” yapıtları sahnelemeyi, ufak salonu, ufak sahnesi, ufak bütçesiyle üstlenip seyirci karşısına çıkarmak erdemini gösteriyor. “Cadı Kazanı” ve “Lysistrata”dan sonra şimdi de Molière’in “İnsandan Kaçan” oyunu, hepimizin elimizde Diyojen’in feneriyle insan aramaya çıktığımız şu günlerde Tatavla’nın hoş sürprizi oldu. Tabii Eraslan Sağlam’ın yanındaki Yiğit Sertdemir ve Candan Seda Balaban adlı iki sihirli değnek, bu girişimin gerçekleşmesinde en önemli rolü oynuyor. ‘Dükkân’ı ve ‘Yeni Dünya’sıyla ortaoyununu, gölge oyununu, dört parça halatla sirkleri, oyun tarzıyla Commedia Dell’Arte’yi harmanlayıp kotarmışlar.
 
Oyun, özelde Molière dönemindeki Fransız aristokrasisinin iki yüzlülüğünü irdelerken,  genelde tüm insanların farklı ortamlarda, farklı koşullarda, farklı nedenlerle karşılaştığı samimiyetsizlik olgusunu ele alıyor. “Samimiyet mi samimiyetsizlik mi? İyilik mi kötülük mü? Gerçek mi yalan mı? İnsanlar içinde mi, insandan kaçan mı?” sorularının yanıtlarını ararken, hani içimizden geçirdiklerimizle ağzımızdan çıkanlar, yapmak istediklerimizle yaptıklarımız arasındaki zıtlıklar gözler önüne seriliyor.
 
 
Yönetmen Sertdemir de oyunun dokusundaki insan unsurunu şöyle vurguluyor:
 
“Oyun boyunca tartışması süren mevzuun tarafları, zaten ‘insan’. Öyleyse nereden ve nereye kaçıyoruz? Ahlak kurallarına göre sürdüğü sanrısını yaratan bu konu, biraz kaçamak bir yol çiziyor önümüze. Zira, ahlak kurallarını ‘ezen’ler belirliyor.
 
Ve büyüklenerek kesilen ahkâmlar neticesinde, insan ‘ezilen’lerden çıkmıyor, çıkamıyor.
 
Bizi tek şey kurtaracak gibi sanki. İnsan’a kaçmak. İnsan’a sarılmak. Artık hepimize kimi yönlerden mantıklı görünen ‘ezenlerin ahlakı’ meselesini öteleyip, kendi kurallarımızı haykırmanın vakti. “
 
Alceste, insanların sahte tavırlarından, yüze gülüp arkadan alay etmelerinden, idare-i maslahatçılıklarından tiksinme noktasına kadar gelmiştir. Kimsenin beğenmediği ama beğeniyormuş gibi yaptığı durumlarda Alceste duygularını açık sözlülükle dile getirir. Ama bu özelliği giderek insanlarla olan ilişkilerini olumsuz etkilemeye, sevdiği kadına bile gönlünce yaklaşamamasına neden olur. Oyun boyunca bu sorunları sorgular. Tatavla’nın “İnsandan Kaçan”ı bir curcuna havası içinde oynanırken Molière’in karakterlerini (hatta fazlasını) hakkıyla sahneye getiriyor. Her işlevi görebilen bir boy aynasında, hesaplaşmaları da, kibiri de, sevgiyi de görüyoruz. 
 
Eraslan Sağlam, kıvrak oyunculuğu ve kusursuz Türkçesiyle Alceste olarak izleyicilerle de oyun ekibiyle iyi iletişim kuruyor. Celimene’de Tuba Zehra Sağlam, Philinte’de Ömer Akgüllü,  Acaste’yi, (üstelik prömiyer gecesinde zorunlu olarak bir de Clitandre’yi) canlandıran Giray Altınok başarıya omuz veren oyuncular. Arsinoe’de Şebnem Usanmaz her role uyabilecek sahne fiziğiyle öne çıkarken, ek rollerden Oronte’nin uşağını oynayan Ayça Bildik alkışlanacak bir yetenek.
 
Firuzağa Mah.Taktaki Yokuşu-No: 2B Cihangir
0212. 233 52 30 – 0555. 735 40 49
 

* * *

 

Eskişehir Şehir Tiyatroları’nda “Ağır Roman”

 
 
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Metin Kaçan’ın ünlü eserinden oyunlaştırılan “Ağır Roman” adlı yeni oyununu sergiliyor.
 
Kalabalık oyuncu kadrosu ile sezonun iddialı projelerinden biri olan “Ağır Roman” adlı oyunun yönetmenliğini Eskişehir’de daha önce sahnelediği oyunlarla tanınan isim Barış Erdenk üstleniyor. Dekor Tasarımını Emre Satı, Kostüm Tasarımını Funda Karasaç ve Hareket Düzenini Sibel Erdenk’in üstlendiği oyun, kentin varoş mahallelerinden olan Kolera Mahallesinde geçiyor ve kentin ortasında sıra dışı bir yaşam süren Koleralıların, yalnızlıklarını, acılarını ve aşklarını sarsıcı bir bakış açısı ile anlatıyor. 
 
Şehir Tiyatrosu sanatçıları Berkay Akın, Serhat Onbul, Emre Basalak, Ecren Can Serim, Sinan Demirer, Yalçın Özen, Mustafa Kılıkçı, Özlem Baykara Danacı, Özlem Boyacı, Alp Sunaoğlu ve Mert Kırlak’ın yanı sıra, Berkay Gökçek, Ayhan Bekdemir, Gamze Kılıkçı, Orçun Tiryaki, Emel Alnady, Gülşah Eraraç, Seçil Didem Üner ve Nazlı İnan’ın rol aldığı oyun, dekoru, atmosferi, dansları ve sahnelenişi ile tiyatro severlere farklı bir tiyatro keyfi sunacak.
 
İletişim: 0222. 211 55 00 / 1218
 

* * *

 

Savunmanın Son Çaresi Gülmek

 
 
Değerli eleştirmen ve yazar Dr. Robert Schild’in Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafından yayımlanan kitabı “Savunmanın Son Çaresi: Gülmek – Aşkenaz Mizahında Gezintiler”, kapsamlı bir araştırma ve yoğun bir emeğin ürünü. Kitap, Aşkenaz Dünyasında Mizah, Mizah Dünyasında Yahudilerin Yeri bölümlerindeki çok sayıda alt başlıkta Yahudi mizah edebiyatını açıklamalar ve örneklerle aktarıyor. Kitabın “Ekler ve Alıntılar” bölümü, Yiddiş Atasözleri, Aşkenaz Kültür Mirası, Yiddiş Edebiyatından Üç Yazar, Aşkenaz Yahudilerinin Müziği, Türkiye’de Aşkenazlar konularına açılıyor. 
 
Bir fıkrayı “Yahudi” yapan birinci özellik şöyle tanımlanıyor: Fıkradaki “gülen” ve “gülünen” kişilerden en az birinin Yahudi olması gerekir. Aşırı sevecen Yahudi annelerle ilgili bölümdeki şu atasözü de o tür bütün anneler için geçerli: “Tanrı her an her yerde olamazdı – ve onun için anneleri yarattı.” Aşkenaz Mizahı Nereye Gidiyor başlıklı bölümde, “Demode olması gereken antisemitizm ortadan kalkmayacağına göre, Freud’un ‘mizah=silah’, Orwell’in ‘şaka=devrim’ savları sonucu oluşmuş, Telushkin’in ‘Yahudi mizahı bir tepki mizahıdır’ tanımlaması geçerliliğini koruyacak” deniyor ve eski Yahudi fıkralarının çağdaşlaştırılıp pop müziğindeki “remix”ler gibi günümüze uyarlanarak yaygınlığını koruyacağı belirtiliyor.
 
Kitaptaki Yiddiş atasözlerinden de birkaç örnek verelim:
-Herkesten daha akıllı olmayı arzulamak, en büyük ahmaklıktır.
-Tanrıdan korkulur, insanlardan ise sakınmak gerek.
-Tokatların izi geçer, sözlerin asla.
-Hediye vermek birini kendine bağlamak içindir, sadaka vermek ise birinden kurtulmak için.
-Tanrı’ya ve polise soru sorulmaz.
 
Kötü günlerden, kötü bir zamandan geçmeye çalışıyoruz, ama boğuluyoruz. Yine de direneceğiz kuşkusuz. Belki de mizah şu günlerde hepimizin aradığı çözümdür. O yüzden Dr. Robert Schild’in çalışması daha da önem kazanıyor.
 

* * *

 

Tiyatro Hal’in Alkışlanacak Çabası : Müstehak

 
 
Tiyatro Hal, geçtiğimiz dönemlerde tek yapraklık bir yayın organı çıkarıyordu: Müstehak. Süreç içinde içerik zenginleşip renklendikçe sayfa sayıları da artmaya başladı. Şimdilerde ise Güney Zeki Göker’in Yazı İşleri Müdürü, Iraz Yöntem’in Editör olarak, bütün diğer uğraşlarının yanı sıra üstlendikleri sorumlulukla “Müstehak” bakkal dükkânından başlayıp holdinge erişme misali bir tiyatro dergisi niteliğine kavuştu. Üstelik “ücretsiz” dağıtılan bir dergi.
 
Tiyatrolarımızdaki gelişmeler, haberler, röportajlar ile doyurucu bir dergi olan “Müstehak”a dergicilik denilen o çetin yolda başarılar diliyorum.
 

* * *

 

Dirimart’ta Wang Qingsong Sergisi

 

Tek Dünya, Tek Rüya

 
Tek Dünya Tek Rüya
 
Sağlıklı Süt
 
Dirimart, 18 Şubat-12 Mart tarihleri arasında WangQingsong’un Tek Dünya, Tek Rüya adlı sergisine ev sahipliği yapacak. Qingsong’un İstanbul’daki bu ilk kişisel sergisinde sanatçı, 2004-2014 yılları arasında gerçekleştirdiği çalışmalarından bir seçki sunuyor.Tek Dünya, Tek Rüya başlıklı sergi için sanatçı, dünyevi olan ile manevi olan arasındaki belirsiz sınıra işaret eden 8 çalışmasını bir araya getirdi. Sergi, adını aynı zamanda 2008 Pekin Yaz Olimpiyatları’nın da sloganı olan, sanatçının Fortune 500 şirketlerinin ve dünyadaki en iyi üniversitelerin logolarının renkli tebeşirlerle çizilmiş olduğu dev bir karatahtadan oluşan diptik şeklindeki bir çalışmasından alıyor.. Şirketleşmeyi merkezine alan bu çalışmasında sanatçı, bireyin tüm bunların arasındaki yerini sorguluyor.
 
Tanrıça, Mutfak
 
1966 yılında, Çin Kültür Devrimi’nin başlangıcında doğan WangQingsong, Çin’deki Sichuan Güzel Sanatlar Akademisi’nin yağlı boya resim bölümünden mezun oldu. 1990’ların sonunda fotoğraf sanatına yönelen Qingsong, İrlanda, Danimarka, Tayvan, Almanya ve ABD’de kişisel sergiler açtı. 
 
Tapınak, Minik Karabaş
 
Dikenli Sarmaşık, MOMA Stüdyosu
 
Sanatçının yapıtları, Çin, Avustralya, ABD,  İngiltere’de çeşitli müzelerin koleksiyonunda yer alıyor.
Abdi İpekçi Caddesi, No: 7/4 Nişantaşı - 0212 291 34 34
 

* * *

 

IMOGA Sanat Galerisi’nde

“Herkes Bu Sergiyi Konuşuyor”

 
11 – 24 Mart 2016
 
Nazım Hikmet
 
İrem Çamlıca'nın 3’ncü kişisel Sergisi, Kadıköy Kızıltoprak IMOGA Art Gallery'de açılıyor. ‘’Herkes Bu Sergiyi Konuşuyor’’ adını taşıyan sergide Atatürk, Nazım Hikmet, Deniz Gezmiş, Zeki Müren, Türkan Şoray, Kemal Sunal ve Orhan Gencebay’ın Çamlıca’nın özgün bakışı ile resmedilmiş portreleri var. Sergide ayrıca sanatçı aile bağlarının bulunduğu Kırklareli Poyralı köyünün yerel kızlarından ilham alarak yaptığı özel seri resimleri, ilk defa sanatseverler ile buluşuyor. İrem Çamlıca sergisini, “Türkiye'nin tarihsel sürecinde önemli olgulardan çıkışla, toplumun yaşadığı ekonomik gelişim, göç, ahlaki tavır, mizahi bakış, cepheleşme, dışlanma, mücadele gibi süreçlerle ilişkilenerek, geniş kitlelerce benimsenen popüler gerçeklik üzerinden bir toplum analizine dönüşüyor” diye anlatıyor.