Milliyet Sanat »Yazarlar » Orhan Tüleylioğlu | Özgürlüğün geldiği gün
Özgürlüğün geldiği gün
09 Ocak 2013 - 07:01Cemal Süreya, yalnız şiirimizde değil, kültür ve düşünce hayatımızda da birçok temel değerin simgesi oldu. Yaşamı boyunca “Zekâ”nın şiirini yazdı; çok okundu, çok sevildi
Cemal Süreya 1985 yılında şiir ile ilgili düşüncelerini soran bir gazeteciye “Mutluluğun şiiri yazılamaz” diyor ve şunları ekliyordu: “Bence şiir ve aşk; bunların ikisi de gayrı-meşrudur. Meşru duruma gelince ikisi de biter… Masallarda bile sevgililer birleşince masallar biter. Şiir, temizler ve arıtır… Şiir duygularla değil, sözcüklerle yazılır.”
Cemal Süreya yaşamı şiir gibi algılamış ve öyle yaşamıştı. Yazın ve yazın sorunları onun tüm yaşamını dolduruyordu. İlk şiir kitabıyla Yedi Tepe Şiir Armağanını almıştı. Genç şairlerin en iyilerinden biri olarak gösteriliyor, şiirlerinin yanı sıra yazıları da büyük ilgi uyandırıyordu. Yıllar sonra kendisiyle yapılan bir söyleşide şunları söyleyecekti:
“Şiirle başarı kazanmayı hiçbir zaman düşünmedim. Aslında hiçbir konuda başarı kazanmayı düşünmedim. Şiir ne benim için? Dramım, açmazım, kurtuluşum, batağım, sevgilim, babam, gözaltım ve kendimi hiçlemeyi bilişim. Daha önemlisi yazgım olarak da görüyorum onu.”
Cemal Süreya şiirleri, günlükleri, düzyazıları ve dergiciliği ile yazınımızın her yerindeydi. Türkçenin anlatım gücüne sonsuz bir inancı vardı. Türkçenin el değmedik en uzak bölgelerine uzandı. Şiirin gizini dilde, sözcüklerde bulmuştu. Yeni bir ses ve imge evreni kurdu. “İkinci Yeni” şiir anlayışının öncüsü sayıldı. Şiirin evreni değiştireceğine inandı. Ona göre şiir, bir karşı çıkma sanatıydı.
Bir derginin “Tarih boyunca yaşamış sanatçı, politikacı, din adamı, asker, sinema oyuncusu ya da başka mesleklerden kimleri 13 kişilik bir yemeğe davet edersiniz?” sorusuna şu yanıtı veriyordu:
“Nefertiti (Mısır Kraliçesi), Hz. Ali, Nietzsche ve Marilyn Monroe (karı-koca), Evliya çelebi, Şeyh Galip, Spartaküs, Apollinaire, Dostoyevski, Napolyon, İmrül Kays, Pir Sultan Abdal, Pir Karacakız.”
Cemal Süreya, yalnız şiirimizde değil, kültür ve düşünce hayatımızda da birçok temel değerin simgesi oldu. Yaşamı boyunca “Zekâ”nın şiirini yazdı; çok okundu, çok sevildi. Şiiri gibi ölümü de şok etkisi yarattı. Aramızdan ayrılışının 23. yılında onu sevgi ve özlemle anıyoruz.
Tek Yasak
Özgürlüğün geldiği gün
O gün ölmek yasak!
Cemal Süreya
Cemal Süreya 1985 yılında şiir ile ilgili düşüncelerini soran bir gazeteciye “Mutluluğun şiiri yazılamaz” diyor ve şunları ekliyordu: “Bence şiir ve aşk; bunların ikisi de gayrı-meşrudur. Meşru duruma gelince ikisi de biter… Masallarda bile sevgililer birleşince masallar biter. Şiir, temizler ve arıtır… Şiir duygularla değil, sözcüklerle yazılır.”
Cemal Süreya yaşamı şiir gibi algılamış ve öyle yaşamıştı. Yazın ve yazın sorunları onun tüm yaşamını dolduruyordu. İlk şiir kitabıyla Yedi Tepe Şiir Armağanını almıştı. Genç şairlerin en iyilerinden biri olarak gösteriliyor, şiirlerinin yanı sıra yazıları da büyük ilgi uyandırıyordu. Yıllar sonra kendisiyle yapılan bir söyleşide şunları söyleyecekti:
“Şiirle başarı kazanmayı hiçbir zaman düşünmedim. Aslında hiçbir konuda başarı kazanmayı düşünmedim. Şiir ne benim için? Dramım, açmazım, kurtuluşum, batağım, sevgilim, babam, gözaltım ve kendimi hiçlemeyi bilişim. Daha önemlisi yazgım olarak da görüyorum onu.”
Cemal Süreya şiirleri, günlükleri, düzyazıları ve dergiciliği ile yazınımızın her yerindeydi. Türkçenin anlatım gücüne sonsuz bir inancı vardı. Türkçenin el değmedik en uzak bölgelerine uzandı. Şiirin gizini dilde, sözcüklerde bulmuştu. Yeni bir ses ve imge evreni kurdu. “İkinci Yeni” şiir anlayışının öncüsü sayıldı. Şiirin evreni değiştireceğine inandı. Ona göre şiir, bir karşı çıkma sanatıydı.
Bir derginin “Tarih boyunca yaşamış sanatçı, politikacı, din adamı, asker, sinema oyuncusu ya da başka mesleklerden kimleri 13 kişilik bir yemeğe davet edersiniz?” sorusuna şu yanıtı veriyordu:
“Nefertiti (Mısır Kraliçesi), Hz. Ali, Nietzsche ve Marilyn Monroe (karı-koca), Evliya çelebi, Şeyh Galip, Spartaküs, Apollinaire, Dostoyevski, Napolyon, İmrül Kays, Pir Sultan Abdal, Pir Karacakız.”
Cemal Süreya, yalnız şiirimizde değil, kültür ve düşünce hayatımızda da birçok temel değerin simgesi oldu. Yaşamı boyunca “Zekâ”nın şiirini yazdı; çok okundu, çok sevildi. Şiiri gibi ölümü de şok etkisi yarattı. Aramızdan ayrılışının 23. yılında onu sevgi ve özlemle anıyoruz.
Tek Yasak
Özgürlüğün geldiği gün
O gün ölmek yasak!
Cemal Süreya
Etiketler: Cemal Süreya İkinci Yeni Orhan Tüleylioğlu Özgürlüğün Geldiği Gün Sevda Sözleri şiir Türk edebiyatı Üvercinka