Milliyet Sanat »Yazarlar » Orhan Tüleylioğlu | Hiç bilmeden sonunu
Hiç bilmeden sonunu
07 Ağustos 2013 - 10:08Şili halkının sesi Jara'nın halkı için verdiği mücadele ölümünden sonra da devam ediyorVictor Jara, 11 Eylül 1973’te Şili’yi kana bulayan darbenin hemen ertesinde binlerce kişiyle birlikte gözaltına alındı ve Şili Santiago Stadyumu’nda işkenceyle öldürüldü. Jara, Şili halkının sesiydi. Sömürüye karşı direnenlerin şarkılarını söylüyor, şarkıları dünyanın yüreğinden gelen acıları anlatıyordu.
Jara, Şili Üniversitesi’nde Tiyatro Okulu’na girmiş, başarı göstererek oyunlar yönetmeye başlamıştı. Bu arada Şili Üniversitesi korosuna katılmış ve ilk bestelerini burada yapmıştı. Jara, burada “Yeni Şarkı” akımının kurucusu olan Violetta Parra ile tanıştı ve onunla çalışmaya başladı. Yeni Şarkı kısa zamanda emperyalizmin ve sömürgeciliğin karşısında bir simge haline geldi. O dönemde, halk şarkılarını gitarla çalıp söylemek, yaygın bir protesto tavrıydı. Artık, Jara’nın şarkıları fabrikalarda, okullarda, sokaklardaydı. O, elinde gitarıyla her grevde, her öğrenci eyleminde direniş şarkılarını söylüyordu. Sesi çoktan Şili sınırlarını aşarak dünyanın dört bir yanına ulaşmıştı.
Jara, Şili Santiago Stadyumu’na getirildiğinde, öldürüleceğini bildiği halde, oradaki binlere moral verebilmek için gitarının tellerine dokundu. Stadyumdaki binler için bir şarkı yazdı. Çevresindekiler, “Beş bin kişiyiz burada” diye başlayan şarkının her satırını ezberlediler.
"Beş bin kişiyiz burada
Bu ufacık yerinde kentin.
Beş bin kişiyiz.
Kim bilir kaç kişiyiz daha
Kentlerde ve ülkede?
Burada yapayalnız
On bin el, tohum eken
Ve fabrikaları çalıştıran."
…
Dünya, Jara’nın son anlarını, Şili’deki Pravda muhabiri Vladimir Çernisev’den öğrendi:
“Victor Jara dudaklarında şarkıyla öldü. Onu yanından hiç ayırmadığı refakatçisiyle, gitarıyla birlikte stadyuma getirdiler. Ve şarkı söylemeye başladı. Öbür tutuklular, gardiyanların ateş açma tehdidine rağmen melodiye eşlik etmeye başladılar. Sonra bir subayın emri ile askerler Victor’un ellerini kırdılar. Artık gitar çalmıyordu, ama zayıf bir sesle şarkı söylemeyi sürdürdü. Bir dipçikle kafasını parçaladılar.”
Victor Jara’nın ölü bedeni dört gün sonra bir sokakta bulundu. Ağır işkencelerden geçirilmiş ve vücudu kurşunlarla delik deşik edilmişti. Jara 39 yaşındaydı.
Victor Jara, hayatının son saatlerinde, öldürüleceğini artık kesinlikle bildiği sırada yanında bulunan birisine verdiği notta eşi Joan’ı dünyadaki her şeyden çok sevdiğini, cesur olmasını ve mücadelesine devam etmesini söylüyordu. Victor’un mesajı, elden ele dolaştı, Şili’den ayrılmadan bir gün önce eşine ulaştırıldı.
Joan Jara büyük bir cesaretle mücadelesini sürdürdü. Şili’de yaşananları dünyaya anlattı. Victor Jara, öfke, direniş ve mücadelenin simgesi oldu. Yaşamayı sürdüren müziği, şarkıları ve sesiyle insanlara ulaşmaya devam etti.
"Döndüğümde eve, oradasın işte,
Birlikte örüyoruz düşlerimizi…
Çalışıyoruz bir öykünün başında,
Bilmeden hiç sonunu."
Jara, Şili Üniversitesi’nde Tiyatro Okulu’na girmiş, başarı göstererek oyunlar yönetmeye başlamıştı. Bu arada Şili Üniversitesi korosuna katılmış ve ilk bestelerini burada yapmıştı. Jara, burada “Yeni Şarkı” akımının kurucusu olan Violetta Parra ile tanıştı ve onunla çalışmaya başladı. Yeni Şarkı kısa zamanda emperyalizmin ve sömürgeciliğin karşısında bir simge haline geldi. O dönemde, halk şarkılarını gitarla çalıp söylemek, yaygın bir protesto tavrıydı. Artık, Jara’nın şarkıları fabrikalarda, okullarda, sokaklardaydı. O, elinde gitarıyla her grevde, her öğrenci eyleminde direniş şarkılarını söylüyordu. Sesi çoktan Şili sınırlarını aşarak dünyanın dört bir yanına ulaşmıştı.
Jara, Şili Santiago Stadyumu’na getirildiğinde, öldürüleceğini bildiği halde, oradaki binlere moral verebilmek için gitarının tellerine dokundu. Stadyumdaki binler için bir şarkı yazdı. Çevresindekiler, “Beş bin kişiyiz burada” diye başlayan şarkının her satırını ezberlediler.
"Beş bin kişiyiz burada
Bu ufacık yerinde kentin.
Beş bin kişiyiz.
Kim bilir kaç kişiyiz daha
Kentlerde ve ülkede?
Burada yapayalnız
On bin el, tohum eken
Ve fabrikaları çalıştıran."
…
Dünya, Jara’nın son anlarını, Şili’deki Pravda muhabiri Vladimir Çernisev’den öğrendi:
“Victor Jara dudaklarında şarkıyla öldü. Onu yanından hiç ayırmadığı refakatçisiyle, gitarıyla birlikte stadyuma getirdiler. Ve şarkı söylemeye başladı. Öbür tutuklular, gardiyanların ateş açma tehdidine rağmen melodiye eşlik etmeye başladılar. Sonra bir subayın emri ile askerler Victor’un ellerini kırdılar. Artık gitar çalmıyordu, ama zayıf bir sesle şarkı söylemeyi sürdürdü. Bir dipçikle kafasını parçaladılar.”
Victor Jara’nın ölü bedeni dört gün sonra bir sokakta bulundu. Ağır işkencelerden geçirilmiş ve vücudu kurşunlarla delik deşik edilmişti. Jara 39 yaşındaydı.
Victor Jara, hayatının son saatlerinde, öldürüleceğini artık kesinlikle bildiği sırada yanında bulunan birisine verdiği notta eşi Joan’ı dünyadaki her şeyden çok sevdiğini, cesur olmasını ve mücadelesine devam etmesini söylüyordu. Victor’un mesajı, elden ele dolaştı, Şili’den ayrılmadan bir gün önce eşine ulaştırıldı.
Joan Jara büyük bir cesaretle mücadelesini sürdürdü. Şili’de yaşananları dünyaya anlattı. Victor Jara, öfke, direniş ve mücadelenin simgesi oldu. Yaşamayı sürdüren müziği, şarkıları ve sesiyle insanlara ulaşmaya devam etti.
"Döndüğümde eve, oradasın işte,
Birlikte örüyoruz düşlerimizi…
Çalışıyoruz bir öykünün başında,
Bilmeden hiç sonunu."