Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Orhan Tüleylioğlu | Filozofun köpeği
11 Haziran 2014 - 10:06
Zihin ve dil felsefesi konusunda kitapları da bulunan Raimond Gaita, “Filozofun Köpeği” adlı kitabında hayvanlara ilişkin öyküler anlatırken bu öyküler üzerine felsefi düşünceler aktarıyor
Hayatta önemli olan hemen her şey anlam alanında meydana gelir, tam bu nedenle edebiyat hayatı anlamada daima çok önemli olmuştur. Edebiyat olmasaydı, yaşamın problemleri hakkında kafa yorarken ne düşünmemiz gerektiğine ve bunların ifade ettiklerine ilişkin düşüncemiz olmayacaktı. Edebiyat ve daha genel anlamda sanat, anlam alanının karakteristikleri olan görme ve anlama biçimleridir. Hayvanları ve onlarla olan ilişkilerimizi kavrayışımız çoğunlukla öyküler tarafından biçimlenir. Bilim felsefeyle ortaklık kurar, her biri diğerini derinleştirir.
 
Zihin ve dil felsefesi konusunda kitapları da bulunan Raimond Gaita, “Filozofun Köpeği” adlı kitabında hayvanlara ilişkin öyküler anlatırken bu öyküler üzerine felsefi düşünceler aktarıyor ve bir anlamda felsefe ile yaşantı arasındaki ilişkiyi aydınlatıyor.
 
Papağan Jack, köpek Gypsy ve sokak kedisi Tosca gibi kahramanların yanı sıra, başka bir çok hayvanla ilgili düşündürücü ve yer yer komik öyküler anlatan Raimond Gaita, hayvanların duygu ve düşünce dünyasında birbirinden ilginç yolculuklara çıkıyor; felsefe ve öykü anlatımını, öyküleri sonu gelmez felsefi örneklere dönüştürmeksizin ve iyi bir öykü uğruna felsefeden ödün vermeksizin bir araya getiriyor.
 
 
Hayvanlara sevgi, bağlılık, acı, cesaret ya da arkadaşlık gibi kavramlar, bilinç durumları atfetmek doğru mudur? Hayvanlar ne düşünür? Köpekler ölümün farkında mıdır? Kimi hayvanları çok önemserken neden bazılarına hiç kulak asmayız? Bu ve benzeri soruları J.M Coetzee’den Hannah Arendt’e, Ludwig Wittgenstein’dan Rene Descartes’a kadar birçok yazar ve filozofla tartışan Gaita, çoğu öyküsünde, arkadaşlık ve teselli gereksinimi için insanların hayvanlarla kurdukları ilişkileri anlatıyor. 
 
Raimond Gaita, gereksinim sözcüğünün altını özenle çiziyor. Gereksinim gerçeğini kabul etmemizin şeyleri daha doğru görmemizi sağlayacağını belirtiyor ve “Kendisini başkalarına ihtiyacı olmadığı düşüncesine kaptıran, hiç kimsenin hasretini ve acısını çekmeyen kişi, şeyleri en açık biçimleriyle görebilme şansına hiçbir zaman sahip olamayacak kişidir. Ve hayvanlara gereksinmeyen kişi, bu gereksinimi duyan insanları küçümserse, insanlarla hayvanlar arasındaki ilişkilerin yaratacağı gerçek olanakları anlamada daha iyi bir konuma sahip olamaz,” diyor. Gaita,  gereksinmelerimize şaşırtıcı bir duyarlılıkla yanıt verebilen hayvanların bu davranışlarının, çok farklı türlerin birbirlerini çok karmaşık biçimde etkilemelerinden kaynaklandığını söylüyor. Ona göre, hayvanlara duyduğumuz saygı, mutlu bir yaşam sürmelerine gösterdiğimiz ilgiye dönüştüğünde ancak var olabilir. Bunu unuttuğumuz için hayvanlara karşı yalnızca acımasız davranmakla kalmaz, onların gereksinmelerini de unuturuz.
 
Raimond Gaita, bir kimseye ihanet etmeyi, nedensizce hayvanları, böcekleri, hatta bitkileri yok etmeyi, onlara karşı acımasız olmayı amaçlayan anlayışın türlü hallerini göstermeye çalışıyor. Öte yandan, bir insana ya da bir hayvana karşı acımasız davranmanın ve bazı eylemleri imkânsız bazılarınıysa gerekli kılan değerbilirliğin ne anlama geldiğini gözler önüne seriyor. 
 
Bilinç ve kavrayış yeteneği konusunda ilginç bilgiler aktaran yazar, kitabının sonunda şu görüşlerine yer veriyor: “Doğada bildiğimiz başka hiçbir şeyin olmadığı kadar değerliyiz ve bu durumu ‘bizim insani bakış açımızdan’ gibi boş bir sözle nitelemenin hiçbir anlamı olmaması, benim ciddiyete ahlaki yanıtımdır. Öte yandan, doğaya, hatta cansız doğaya yönelik tarafsız sevgi gibi bir şey –güzel bir şey– vardır ve bu sevgi, haklar konusunda konuşurken insanların aklındaki sınırlamaya benzer bir biçimde irademizi sınırlayabilir. Ağaçların, hatta örümceklerin haklarından bahsetmenin aptallık olduğunu sanıyorum, fakat bunun nedeni, kısmen, bu durumda insanların haklarından söz etmenin yanlış olduğunu düşünmemdir.” 
 
Hayvanların kafalarının içindekiler, bizim için hep bir sır olarak kalacak olsa da, Raimond Gaita, hayvanların gizemi ve yaşantılarımıza yabancı oldukları gerçeğini irdeliyor; hem hayvanlarla olan ortaklıklarımızı hem de bizi onlardan ayıran farklılıkları ortaya koyuyor. Okuyucuyu bilinç, kavrayış ve düşünme yeteneği gibi konular ile insan zihni üzerinde düşünmeye zorluyor. Suat Kemal Angı’nın güzel Türkçesiyle yayımlanan “Filozofun Köpeği”, hayvanlar hakkında farklı bir düşüncenin kapısını aralıyor.
 
(Filozofun Köpeği/Raimond Gaita/Türkçesi: Suat Kemal Angı/ Dost Yayınları)