Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Orhan Tüleylioğlu | Bir okur olarak Virginia Woolf

Bir okur olarak Virginia Woolf

04 Nisan 2014 - 11:04
Sıradan okuyucu adını kendine uygun bulan Virginia Woolf hiç de sıradan bir okuyucu değildi. Üniversite eğitimi görmüş bir uzman olmadığı için, kendini gerçekten sıradan bir okuyucu sayıyordu

James Joyce’un "Ulysses" adlı yapıtında kullandığı içsel monolog tekniğini bir çok yazar benimsemesine karşın, bunu romanlarında en güzel biçimiyle kullanan Virginia Woolf olmuş, romanları iç dünyaya yönelişin başyapıtları sayılmıştı.

 

Woolf  aralarında çığır açan "Deniz Feneri", "Dalgalar" ve "Kendine Ait Bir Oda"nın da bulunduğu on beş kitap yazdı. 1941 yılında yaşama gözlerini kapadığında ardında, sayısız eleştiri, deneme ve hikaye ile çok hacimli bir günce bıraktı.

 

Woolf 1905’te, yani daha yirmi üç yaşındayken eleştiri yazıları yazmaya başladı ve ömrünün sonuna değin bu yazılarını sürdürdü. Özellikle yeni çıkan kitapları tanıttığı Times gazetesinin Times Literary Supplement ekinde, üç yüze yakın yazısı yayımlandı. Edebiyat üzerine olan denemelerinin en önemlileri "The Common Reader"in (Sıradan Okuyucu)1925’te çıkan birinci cildinde ve 1932 çıkan ikinci cildinde yer aldı.

 

 

Mîna Urgan Woolf için “Bir tek roman bile yazmasaydı 'Sıradan Okuyucu' eleştiri yazıları sayesinde gene de saygın bir yeri olurdu” der. İşte bu kitabın ilk cildi Alakarga yayınlarından "Bir Okur Olarak" adıyla çıktı.

 

 

 

Sıradan okuyucu adını kendine uygun bulan Virginia Woolf hiç de sıradan bir okuyucu değildi. Üniversite eğitimi görmüş bir uzman olmadığı için, kendini gerçekten sıradan bir okuyucu sayıyordu. Oysa edebiyat alanında insanları şaşırtacak kadar bilgisi vardı. Çocukluğundan başlayıp, ömrünün sonuna dek sürekli okudu. Hem içerik, hem de biçem açısından yepyeni bir roman türü yaratmak gerektiğine inandı. Büyük bir çabaya girişti. Amacı, iki yüz yıldır İngiliz romanına egemen olan gerçeklik geleneğini yıkmaktı.

 

Woolf romanlarındaki gibi, eleştiri yazılarında da, geleneksel kalıplara uymadı. Sistemli ve nesnel bir tutum benimsemeden, bir yazar ya da kitap konusunda kendi kişisel izlenimlerini verdi. Okuyucularıyla sohbet edercesine yazdı.

 

Bu kitabında yer alan yirmi üç yazısında Woolf, Montaigne, Defoe, Addison, Jane Austen, George Eliot, Joseph Conrad gibi ünlü yazarları mercek altına alırken, adı  duyulmamış yazarlar, kişiler, edebiyat türleri ve akımlar  üzerine de kalem oynatıyor.  

 

Woolf, denemenin büyük ustası Montaigne için şunları söylüyor: “İstediği şöhret değil; istediği ilerleyen yıllarda insanların ondan alıntılar yapması değil; Montaigne pazar yerine heykelini dikmiyor; ruhunu anlatmak, iletmek istiyor sadece. İletişim sağlıktır, iletişim gerçektir, iletişim mutluluktur.”

 

Woolf  hiçbir yazarın insan ruhunun karanlık derinliklerine Dostoyevski kadar inmediğini belirtiyor:  “Dostoyevski Romanları kaynayan girdaplardır, kıvrıla kıvrıla yükselen kum fırtınalarıdır, tıslayan kaynayan ve bizi içine çeken su hortumlarıdır. Yalnızca ve tamamıyla ruhun malzemesinden yapılmadırlar.”

 

Woolf deneme türünü ele aldığı yazısında şu uyarıda bulunuyor: “Zafer, üslubun zaferidir. Çünkü kendi benliğinizi edebiyatın içinde kullanabilmeniz ancak ve ancak nasıl yazacağınızı bilirseniz mümkündür. O benlik edebiyat için büyük önem taşımakla birlikte, en tehlikeli hasımdır da. Asla kendiniz olmayın ve yine de daima kendiniz olun; işte problem budur.”

 

Woolf roman anlayışının ipuçlarını "Modern Roman" denemesinde veriyor. Ona göre  romancının önünde duran problem, istediğini yazma özgürlüğüne sahip olamamasıdır. Romacı kendisini ilgilendirenin artık ‘bu’ değil de ‘şu’ olduğunu söyleyebilecek cesarete sahip olmalıdır: “Romana uygun malzeme diye bir şey yoktur; her şey romana uygun malzemedir; her duygu, her düşünce, beynin ve ruhun her bir niteliği işe yarar, hiçbir kavrayış boşa gitmez. Roman sanatının hayata gelip aramızda durduğunu hayal edelim; hiç şüphesiz kendisini kırıp zulmetmemizi, aynı zamanda yüceltip sevmemizi isterdi; çünkü bu sayede gençliği tazelenir, bağımsızlığı güvence altına alınmış olurdu.”

 

"Bir Okur Olarak", eleştirmen Virginia Woolf ile romancı Virginia Woolf ’u yan yana getiriyor. Yirminci yüzyılın İngiliz ve dünya edebiyatının en etkin yazarlarından birinin roman türünde çok bilinçli olarak yaptığı yeniliği anlamak için büyük bir fırsat sunuyor.

 

(Bir Okur Olarak/ Virginia Woolf/Çeviren: Selin Beyhan/Alakarga Yayınları